Metal tarihinin en tuhaf albümlerinden birini dinleyeceğinizi bilmeden CD çaların play tuşuna basmak… İşte bütün mesele bu. METALLICA’nın hem en uzun, hem de en kısa şekilde anlatılası albümü olan “St. Anger”ı tarif etmeye çalışmak gerçekten tuhaf bir deneme. “METALLICA’nın sıçtığı albüm” ya da “METALLICA’nın dağılmamak adına yapması gereken albüm” gibi tanımları bugüne kadar milyon kere duyduk. Albüme verilen notlara baktığımda, binlerce sıfır, pek çok bir, iki ve birçok da tam not gördüm. Bu, albümü nasıl algıladığınıza göre değişiyor. Şahsen, sonucunu merak ettiğimden bu seferlik albüme bir not vermeyeceğim. Bu seferlik okur notu bu albümün notu olsun.
Bahsettiğim çok düşük notların mesajı belli: albüm her açıdan berbat. Tamam, makul bir ifade. Çok düşük olmayan ancak ortalamanın altındaki notların da anlamı belli: başka bir grup yapsa beğenilirdi ama METALLICA olunca olmuyor, yakışmıyor; ama yine METALLICA olduğu için sıfır da veremiyoruz. Bu da tamam. Tam ya da çok yüksek notların karşılığı da ortada: grup herkese orta parmağını göstermiş ve ne isterse onu yapmış, rahatlamış, stres atmış.
Şahsen diğer türlerle ilgilenmeye ve başka gruplar keşfetmeye başlayana dek, yani bu müziği dinleme sürecimin ilk dört, beş yılında, katıksız, tavizsiz bir METALLICA hayranıydım. Bir fan boy’dum hatta. Odamın duvarında posterler, okul sırasına grup elemanlarının adlarını kazımalar, her türlü konser ve bootleg’i ele geçirme çabaları, vesaire.
Sonradan durum değiştikçe, ilgim, sevgim diğer gruplara da dağılmaya başladı. Uzatmayalım, “St. Anger” çıktığında hâlâ bir METALLICA hayranıydım. Piyasaya çıktığı gün sabah erken saatte gidip albümü alacak kadar merak ediyordum. Albümü ilk kez duyduğumda ne düşüneceğimi bilemedim. Çalan METALLICA’ydı, sevmem lazımdı, hatta “sevmeliydim”, bu “benim” grubumdu, ama ortada tuhaf bir şeyler de vardı. Albüm… Bu albüm ne biçim bir şeydi böyle? “ReLoad”a da büyük oranda ısınamamıştım, ama geçmişin yoğun METALLICA hayranlığından dolayı anlamsız bir sadakat ile olaya objektif de bakamıyordum. Acaba güzeldi de ben mi anlayamıyordum?
Durumu sindirdikten sonraysa yavaştan yorumlar oluşmaya başladı kafamda: “St. Anger dünyada eşi benzeri olmayan, eski METALLICA’ya hiç benzemese de yine sadece METALLICA’ya benzeyen, orta karar gibi bir albümdü. Çok garip anları olsa da berbat değildi; olağanüstü anları var mıydı, o da yoktu, ancak “burası hoş olmuş” dedirten yerleri de vardı.
E ama sonradan başta beğendim yerleri hiç sevmemeye başladım; başta iğrenç gelen bir şeylerde parıltılar bulur oldum, falan filan. Ortada kesin olan tek şey, albümün -en azından benim adıma- kafa karıştırıcı olduğuydu. (Not: tarihler 2009 Eylül’ünü gösterdiği sırada dahi albüme dair fikirlerimden emin olamayışımı şu yorumdan ve altındaki cevaptan görebilirsiniz… Başarısızlığın reklamını yapmak da bu olsa gerek.)
“METALLICA tüm geçmişini bir anda yerle bir etti”den “METALLICA kızgınlığın notalara dökülmüş halini ortaya koydu”ya, birbirleriyle zerre alakası olmayan yazılar yazıldı. Bazıları grubun farkında olmadan modern bir avangard klasik yarattığını, hatta albümün kült olduğunu söyledi; bazılarıysa eski METALLICA tişörtlerini yırtıp yaktıkları beyin özürlü videolar koydu internete. Tüm bunlar, kafası karışanın tek ben olmadığımı gösteriyordu. Forumlara baktığınızda sayfalarca yazarak albümü öven bir yorum, onun hemen altında sadece “albüm bok gibi” diyen başka bir yorum görüyor ve ikisini de haklı ya da haksız göremiyordunuz. Nası bi şeydi bu?
Lars’ın ben dahil tüm insan ırkı tarafından dalga geçilen trampet tonundan gitarların battaniye sarılı mikrofonlarla kaydedilmiş hissi veren tonuna, James’in tuhaf haykırışlarına, Kirk’ün albümde olsa da olur olmasa da “namevcudiyetine”, “St. Anger”a dair normal düşünülebilecek, “tamam şu da alışık olduğumuz gibi” denebilecek tek bir şey yoktu. Albümdeki her ayrıntıdan, ne amaçla yapılmış olabileceğinden ayrı ayrı saatlerce konuşabilirdiniz.
Şahsen “St. Anger”a dair düşünme sürecimde pes etmiş olduğumu itiraf ediyor, yenilgiyi kabulleniyorum. Albümü tümüyle sindirmeyi altı yıldır başaramamış biri olarak, HÂLÂ “St. Anger”ın kötü mü, yoksa başka bir grup yapsa beğeneceğim iyice bir albüm mü olduğunu anlayamıyorum. Belki bu, zamanındaki aşırı METALLICA tutkumun bir getirisidir, hatta büyük ihtimalle öyledir, ama sonuçta “St. Anger”ı yorumlayamıyorum. Evet bu bir itirafsa itiraftır, değilse de ne olduğunu bilmiyorum.
Tüm dünyaya açıklıyorum: “ST. ANGER’IN İYİ Mİ, KÖTÜ MÜ OLDUĞUNU ANLAYAMIYORUM.”
Kadro James Hetfield : Gitar, vokal
Kirk Hammett: Gitar
Bob Rock: Bas (Konuk)
Lars Ulrich: Davul
Şarkılar 01. Frantic
02. St. Anger
03. Some Kind Of Monster
04. Dirty Window
05. Invisible Kid
06. My World
07. Shoot Me Again
08. Sweet Amber
09. The Unnamed Feeling
10. Purify
11. All Within My Hands
ilginç gelebilir ama son zamanalarda canım ne zaman metallica dinlemek istese bu albümde buluyorum kendimi. diğer işlerini dinlemek gelmiyor içimden bu varken. hele de son teklilerden sonra.
Bu albümü hep sevdim çünkü James’in vokallerine bayılıyorum ama bazı şeyleri de sanki bilerek kötü yapışmış gibi bu yüzden şu versiyonu bırakıyorum, indirme linki de var, bir de albümü böyle dinleyin bakalım. Aha;
@Boba Fett, Abi bu albümü seven biri olarak dinleyemedim bu halini valla. Bence albümdeki kötü prodüksiyon bile kendi konteksinde güzel. Metale yeni başladığım zamanlara denk geldiği için prodüksiyon vs bir şey anlamadan dinleyip sevmiştim albümü hala da iyi bence. Tek sorunu şarkıların kırpılmamış kötü düzenlenmiş falan olmaları. Frantic, St. Anger, My World ve All Within My Hands dışındaki tüm şarkılar başka bir grup daha dinlenebilir şekilde sunsa hit olacak şarkılar.
St. Anger aslında çok yanlış kararlar alınmasaydı iyi olabilecek bir albümdü. Müzikal yapı ve besteler aslında güzel ama zayıf prodüksiyon, berbat ötesi trampet tonu falan albümü çekilmez yapıyor. Hele gerçekten o trampet tonu nedir abi tenekeye vuruyormuş gibi onu kim öyle mixleyip ettiyse onun ben elini ayağını sikeyim. Ama üstteki arkadaşın da paylaştığı gibi internette temiz prodüksiyonlu versiyonu var, en azından albüm biraz daha dinlenebilir hale geliyor bu şekilde. Yine de iş işten geçmiş, günün birinde Metallica bu albümü düzenleyip remaster etse veya yeniden kaydetse bile albümün üzerindeki bu kara leke gitmez artık.
ilginç gelebilir ama son zamanalarda canım ne zaman metallica dinlemek istese bu albümde buluyorum kendimi. diğer işlerini dinlemek gelmiyor içimden bu varken. hele de son teklilerden sonra.
23 dakikası traşlanıp 52 dakikaya indirilmesi hoş ama bir 10 dakika daha atılıp 42 civarına düşürülse tam olur.
https://www.youtube.com/watch?v=aiIf5Ufe1KM
ha albüm ne yaparsan yap vasat, o ayrı.
Bu albümü hep sevdim çünkü James’in vokallerine bayılıyorum ama bazı şeyleri de sanki bilerek kötü yapışmış gibi bu yüzden şu versiyonu bırakıyorum, indirme linki de var, bir de albümü böyle dinleyin bakalım. Aha;
https://www.youtube.com/watch?v=A0helO5KHKY&list=LL&index=28&t=1794s
18.03.2024
@Boba Fett, Abi bu albümü seven biri olarak dinleyemedim bu halini valla. Bence albümdeki kötü prodüksiyon bile kendi konteksinde güzel. Metale yeni başladığım zamanlara denk geldiği için prodüksiyon vs bir şey anlamadan dinleyip sevmiştim albümü hala da iyi bence. Tek sorunu şarkıların kırpılmamış kötü düzenlenmiş falan olmaları. Frantic, St. Anger, My World ve All Within My Hands dışındaki tüm şarkılar başka bir grup daha dinlenebilir şekilde sunsa hit olacak şarkılar.
St. Anger aslında çok yanlış kararlar alınmasaydı iyi olabilecek bir albümdü. Müzikal yapı ve besteler aslında güzel ama zayıf prodüksiyon, berbat ötesi trampet tonu falan albümü çekilmez yapıyor. Hele gerçekten o trampet tonu nedir abi tenekeye vuruyormuş gibi onu kim öyle mixleyip ettiyse onun ben elini ayağını sikeyim. Ama üstteki arkadaşın da paylaştığı gibi internette temiz prodüksiyonlu versiyonu var, en azından albüm biraz daha dinlenebilir hale geliyor bu şekilde. Yine de iş işten geçmiş, günün birinde Metallica bu albümü düzenleyip remaster etse veya yeniden kaydetse bile albümün üzerindeki bu kara leke gitmez artık.