Ara ara inişli çıkışlı evreler gösterse de kariyeri boyunca çok önemli işler ortaya koyan ve günümüz modern Amerikan sound’unu ve metalcore’u baya bir etkileyen SOILWORK, açıkçası kimsenin beklemediği kadar iyi olan “The Living Infinite“ın ardından hiç durmamacasına turlamış ve Wichers’sız dönemindeki bocalamasını büyük ölçüde unutturmuştu. Speed dışındaki tüm kadrosu yenilenen grup, Dirk faktörü ve gruba katılan diğer müzisyenlerin de SOILWORK tınısını çok hızlı kapıp ilk andan yardırmaya başlamalarıyla, kaldığı yerden devam etmesini bilmişti.
Neden bilmem ama, “The Ride Majestic”in “The Living Infinite”ın yaptığı etkiyi yapmakta zorlanacağını, uzun bir süre önceden kestirebiliyordum. Bunun başlıca sebebi, adı geçen bir önceki albümün gerçekten de çoğularının ummadığı düzeyde iyi bir çalışma oluşu ve bir çok riskli bir girişim olan double albüm olmasına rağmen baştan sona hedefi on ikiden vurmasıydı. SOILWORK’ün “The Living Infinite”ta yaptığı şey, SOILWORK’e dair olabilecek tüm güzel şeyleri bize sunmasıydı. SOILWORK dendiğinde akla gelen tüm güzellikler, tüm fikirler, tüm sınır genişletme ihtimalleri, kısacası SOILWORK’ün ta kendisi, “The Living Infinite”la bize verilmişti. Grup o albümle müziği bıraksa kimsenin diyecek bir şeyi olmazdı.
SOILWORK bir önceki albümünde, adeta bizi kendine doyurmuştu.
Bu doygunluk ve en üst seviyedeki takdir, elbette ki bir sonra çıkacak işin işini zorlaştırıyordu. 2013′te çıkan 84 dakikalık melodik death metal ziyafetinin ardından, o albümü aşmayı geçtim, o albümle boy ölçüşecek bir şey ortaya koymak bile zordu.
Metal dünyasında bu tarz gruplar vardır; çok iyi bir albüm çıkarır ve geri kalan kariyerlerini o albümün gölgesinde devam ettirirler. Neyse ki SOILWORK’te böyle bir durum yok. SOILWORK 20 senedir ortalarda ve içinde bulunduğu türe çok şey katmış bir grup. Peki “The Ride Majestic” bu konuda neler yapıyor?
Öncelikle SOILWORK, her ne kadar müzikal anlamda kimi formülleri olsa da, bu formüllerin çeşitliliğinden ve bu formülleri nasıl yeniymiş gibi gösterebileceğini çok iyi bildiğinden, hep aynı şeyi yapıyormuş gibi gözükmüyor. Melodik death metal gibi görece sınırlı ve tekrara müsait bir türde, bu müziğin tarihinde ilk kez bir double albüm yayınlama cesaretini gösteren ve altından da başarıyla kalkan SOILWORK, “The Ride Majestic”te de SOILWORK nedir, SOILWORK’ün sınırlı sandığımız ancak aslında hâlâ geliştirilebilecek yanları nelerdir, SOILWORK bize hiç beklemediğimiz anda hangi sürprizleri yapabilir, sound’unu blues’dan black metal etkili tınılara kadar nasıl genişletebilir, tek tek gösteriyor.
Albümü dinlerken kulağıma çarpan ilk şey, “The Ride Majestic”te Spectrum of Eternity ya da The Momentary Bliss gibi dev hit’lerin olmayışıydı. Grup yine zengin mi zengin bir şey yaratmıştı, ancak bir önceki albümdeki gibi modern melodik death metal klasikleri yoktu. Yine de grup, 20 yıl sonra bile bize oha dedirtebilen şeyler ortaya koymayı başarıyordu. Alight in the Aftermath’teki black metal havaları, tüm albümü kaplayan devasa gitar, davul ve vokal işçiliği… SOILWORK, kendini türdaşlarından ayıran en önemli faktör olan ileri seviye müzisyenliği “The Ride Majestic”te de olanca hayvanlığıyla sergiliyor. Gitarlar 50 dakika boyunca ateşler saçıyor, davullar kusursuz bir güçle kulakları dövüyor, grubun müziğinin de baya bir kısmını yazan Speed ise vokallerde döktürdükçe döktürüyor. Metal dünyasının net şekilde en yetenekli vokalistlerinden biri olan Speed, “The Living Infinite”taki gövde gösterisinin üstüne, “The Ride Majestic”te de ceket ilikletiyor, vay arkadaş dedirtiyor.
Şarkılara bütün halinde bakınca ortada her birinin kendi karakteri olan yapıtlar var ve grup bir bir türlü fikir, katman, ilginçlik ile hepsini baştan sona bezemeyi başarmış. Dediğim gibi, dev bir hit olmamasından kaynaklanan bir mırın kırın etme hali söz konusu olabilir, ancak bütüne bakınca SOILWORK’ün yaptığı işte ne kadar usta olduğunu suratımıza pat pat vurulan gereğinden fazla büyük bir kabak gibi ortada.
Albümün beşinci şarkısının adı Petrichor by Sulphur. “Petrichor” hayattaki en güzel şeylerden birini, yağmur yağdıktan sonra topraktan gelen o taptaze kokuyu ifade eden bir kelime. Her ne kadar “The Ride Majestic”, “The Living Infinite” denen müthiş sağanak yağışın ardından gelen taptaze, içimizi ferahlatan bir koku değilse de, kendi başına değerlendirildiğinde her açıdan heyecan verici bir yolculuk olduğu kesin.
Kadro Björn "Speed" Strid: Vokal
Sven Karlsson: Klavye
Dirk Verbeuren: Davul
Sylvain Coudret: Gitar
David Andersson: Gitar
Ola Flink: Bas (kaydın ardından gruptan ayrıldı)
Şarkılar 1. The Ride Majestic
2. Alight in the Aftermath
3. Death in General
4. Enemies in Fidelity
5. Petrichor by Sulphur
6. The Phantom
7. The Ride Majestic (Aspire Angelic)
8. Whirl of Pain
9. All Along Echoing Paths
10. Shining Lights
11. Father and Son, Watching the World Go Down
12. Of Hollow Dreams
13. Ghosts and Thunder
14. The End Begins Below the Surface (Japon bonus'u)
Son iki albümdür grubun riff üslubu ne kadar değişti. Bunu iyi anlamda söylüyorum. Albümü de çok beğendim, The Living Infinite’den aşağı kalır yanı yok müzikalite olarak. Alight… grup adına muhteşem bir deneme bu arada bence, bu tarz şarkılardan daha çok yapmalılar. Notum 8,5′tan 9.
Ben de notumu daha yüksek tutacağım zira yine enfes bir albüm olmuş.Gerçekten müzikal anlamda leziz ve çok doyurgan bir yönde gidiyor grup.Kimsenin bir şikayeti yoktur kanımca.
Tüm parçalar birbirinden güzel ama Petrichor by Sulphur’u ayrı bir sevdim.
Şu ana kadar yılın en iyi 5 albümünden birisi benim için, Soilwork’un de en iyi 2-3 albümünden biri (zamanla 1 numarama da yükselebilir ki muhtemelen öyle olacak) olduğunu düşünüyorum.
The Living Infinite’ı bile aşacaklarını gerçekten hiç beklemezdim ama cidden olağanüstü bir albüm olmuş, çıktığından beri dinlemeye doyamadım resmen. İlk 4 şarkı, (Aspire Angelic), Father and Son… akıl almaz parçalar. Speed melodik metalin kesinlikle en iyi birkaç vokalinden biri. 9.
Bir de, albüm kapağı bu sene çıkan albümler içinde In Times ile birlikte favorim.
Soilwork’ün son iki albümdür enerjisini bu kadar iyi topladığını görmek beni epey mutlu ediyor. The Living Infinite gibi bir albüm sonrası bile dinlediğimden gayet memnun kaldım diyebilirim. Umarım böyle devam ederler.
Makalede yazılanın aksine şahsen Panic Broadcast isimli mükemmel albümün ardından living infinite albümünün hep “ileri adım atamadıkları” bir albüm olduğuna inandım. uzun yıllar bir grubu dinlerseniz, dinleyiciliğiniz de vasatın az üstündeyse bile bazı şeyleri farkedebilirsiniz ki 25 yılı aşkın dinleyiciliğim orjinal gitaristin yokluğunda ortaya çıkan tınıların pb albümü gerisinde olduğunu, bir o kadar önemli olan şeyin de “soundun pb’in bir adım önünde olamaması” olduğunu söylemek lazım l.i. için. bu albümü ben toplamda daha çok beğendim. tongue mesela harika şarkıydı, yine spectrum of eternity çok iyiydi ama bu albümde de ciddi ciddi iyi şarkılar var. metal müzikte davulcu çok önemli bir olay ve bu davulcuyla bu vokalist grupta olduğu sürece soilwork kadro değişimlerinin altından -öyle ya da böyle- kalkıyor.
Son iki albümdür grubun riff üslubu ne kadar değişti. Bunu iyi anlamda söylüyorum. Albümü de çok beğendim, The Living Infinite’den aşağı kalır yanı yok müzikalite olarak. Alight… grup adına muhteşem bir deneme bu arada bence, bu tarz şarkılardan daha çok yapmalılar. Notum 8,5′tan 9.
Ben de notumu daha yüksek tutacağım zira yine enfes bir albüm olmuş.Gerçekten müzikal anlamda leziz ve çok doyurgan bir yönde gidiyor grup.Kimsenin bir şikayeti yoktur kanımca.
Tüm parçalar birbirinden güzel ama Petrichor by Sulphur’u ayrı bir sevdim.
Şu ana kadar yılın en iyi 5 albümünden birisi benim için, Soilwork’un de en iyi 2-3 albümünden biri (zamanla 1 numarama da yükselebilir ki muhtemelen öyle olacak) olduğunu düşünüyorum.
The Living Infinite’ı bile aşacaklarını gerçekten hiç beklemezdim ama cidden olağanüstü bir albüm olmuş, çıktığından beri dinlemeye doyamadım resmen. İlk 4 şarkı, (Aspire Angelic), Father and Son… akıl almaz parçalar. Speed melodik metalin kesinlikle en iyi birkaç vokalinden biri. 9.
Bir de, albüm kapağı bu sene çıkan albümler içinde In Times ile birlikte favorim.
28.09.2015
@İlker, İlk 5′imde değil artık ama cidden harika albüm ya. Death in General’ı çok fazla seviyorum. Bir de 9 biraz çok olmuş eheh, 8 diyelim.
Hocam bence bi 8.5 verilebilirdi be sen de çok zor puan veriyorsun
Soilwork’ün son iki albümdür enerjisini bu kadar iyi topladığını görmek beni epey mutlu ediyor. The Living Infinite gibi bir albüm sonrası bile dinlediğimden gayet memnun kaldım diyebilirim. Umarım böyle devam ederler.
Makalede yazılanın aksine şahsen Panic Broadcast isimli mükemmel albümün ardından living infinite albümünün hep “ileri adım atamadıkları” bir albüm olduğuna inandım. uzun yıllar bir grubu dinlerseniz, dinleyiciliğiniz de vasatın az üstündeyse bile bazı şeyleri farkedebilirsiniz ki 25 yılı aşkın dinleyiciliğim orjinal gitaristin yokluğunda ortaya çıkan tınıların pb albümü gerisinde olduğunu, bir o kadar önemli olan şeyin de “soundun pb’in bir adım önünde olamaması” olduğunu söylemek lazım l.i. için. bu albümü ben toplamda daha çok beğendim. tongue mesela harika şarkıydı, yine spectrum of eternity çok iyiydi ama bu albümde de ciddi ciddi iyi şarkılar var. metal müzikte davulcu çok önemli bir olay ve bu davulcuyla bu vokalist grupta olduğu sürece soilwork kadro değişimlerinin altından -öyle ya da böyle- kalkıyor.
bu kesinlikle çok iyi albüm.