İnternetin hayatın anlamı haline geldiği ve pek çok şeyin aşırı derecede kolaylaştığı günümüzde, grupların adlarını duyurmaları da eskiye oranla kıyaslanamaz bir hızla oluyor. Henüz albüm bile çıkarmamış gruplar, sosyal medya sayesinde müthiş bir kitle yaratmayı başarabiliyorlar.
Peki yazıya neden böyle başladım? İnternet diye bir şeyin olmadığı dönemlere bakınca rastladığımız durumlardan biri, kariyerine müzikal çok iyi, özgün, hatta çığır açıcı bir başlangıç yapan pek çok grubun, ancak birkaç albüm sonra fark edilir hale gelebilmesi. Özellikle son 6-7 yılda bu durum tamamen tersine dönmüş durumda, zira hâlâ “From Mars to Sirius“u GOJIRA’nın ilk albümü sanan pek çok insan var.
Gelelim konumuza, NEVERMORE’a.
Warrel Dane’in dünkü haberinden sonra yazasım gelen bu “The Politics of Ecstacy”, NEVERMORE’un ikinci albümü. Müthiş bir albüm olmasına rağmen, büyük oranda sound faktöründen dolayı NEVERMORE’u “Dead Heart in a Dead World” ve sonrası olarak gören kitle, ilk albüm gibi “The Politics of Ecstacy”yi göz ardı edebiliyor. Sırf kayıt sonraki albümlere oranla daha çiğ diye The Seven Tongues of God, This Sacrament, Next in Line, Passenger gibi muazzam şarkıları boşlamak, şüphesiz ki kekoluktur, şaşırmışlıktır.
Tümü Jeff Loomis tarafından yazılan albümde, Jeff Loomis’e eşlik eden gitarist, bir başka psikopat olan, şimdinin CANNIBAL CORPSE gitaristi Pat O’Brien. İkili bu albümde baya sağlam yardırıyorlar. Gitarların uyumu, davul ve basın groove’un dibine vuran yaklaşımları ve Warrel’ın metal dünyasını adını kazımaya başladığı performansı ile, “The Politics of Ecstacy” grubun nasılbir yetenek ve özgünlük deposu olduğunu gözler önüne seren ikinci iş olma özelliğini taşıyor. Warrel’ın ses renginin eşsizliği ve yorum gücünün taklit edilemezliği ile anında karakter kazanan NEVERMORE müziği, müzisyenlik anlamında da dehşet bir biçimde desteklenince, zaten ortaya sıradan bir şey çıkması imkânsızlaşıyor.
“The Politics of Ecstacy”, NEVERMORE’un içine girmesi nispeten zor bir albümü. Progresif bir anlayışın hakim olduğu, karanlık bir sözel yapıya sahip, işlenen temaların ışı(ksızlı)ğında NEVERMORE’un “kendinizi kollayın ben geliyorum” diye bağırdığı albümdeki en büyük hit, grubun dağılana kadar konserlerinde sıklıkla çaldığı Next in Line gibi gözüküyor. Tabii NEVERMORE’u yakından takip eden, çok seven kitleye sorsanız, size söyleyecekleri tek şarkı elbette ki Next in Line olmayacaktır.
Eğer NEVERMORE’u “Dead Heart in a Dead World” ve sonrası olarak görüyorsanız, bence yanlışlardasınız. “Dreaming Neon Black” zaten başlı başına başyapıt, ama “The Politics of Ecstacy”de de, “Nevermore“da da enfes şarkılar, müthiş fikirler, duyar duymaz ilham alabileceğiniz harikalıklar var.
NEVERMORE’dan lan bu.
Son bir not olarak; CANNIBAL CORPSE’un 2008′de çıkan “Centuries of Torment: The First 20 Years” DVD’sinde Pat O’Brien’ın kendinden bahsederken “Zamanında bir ara NEVERMORE diye bir grupta da çalmıştım” demesini hatırlayıp “Laaaaağnn!!” diye bağırmak istiyorum. O’Brien bunu dediği sırada NEVERMORE’un “The Opsidian Conspiracy” dışındaki tüm albümlerinin çıkmış olduğunu da hatırlatayım.
Kadro Warrel Dane: Vokal
Jeff Loomis: Gitar
Van Williams: Davul
Jim Sheppard: Bas
Pat O'Brien: Gitar
Şarkılar 1. The Seven Tongues of God
2. This Sacrament
3. Next in Line
4. Passenger
5. The Politics of Ecstasy
6. Lost
7. The Tiananmen Man
8. Precognition
9. 42147
10. The Learning
Gece karanlıkta yatakta uzanıp ilk kez The Learning dinlerken şarkının son kısmına geldiğimde korkudan altıma sıçmışlığım vardır(mecazen tabii ki ddfgldfghf). Nevermore’un ilk zamanlarını özellikle debut albümü bu albümü ve In Memory’i seven biri olarak bu kritiği görmek hoşuma gitti. Passenger az triplere sokmadı beni zamanında. Benden 9/10
Gece karanlıkta yatakta uzanıp ilk kez The Learning dinlerken şarkının son kısmına geldiğimde korkudan altıma sıçmışlığım vardır(mecazen tabii ki ddfgldfghf). Nevermore’un ilk zamanlarını özellikle debut albümü bu albümü ve In Memory’i seven biri olarak bu kritiği görmek hoşuma gitti. Passenger az triplere sokmadı beni zamanında. Benden 9/10
13.04.2015
@Mert, yazdığını okurken bir ara bu haftanın tartışma köşesini okuyorum sandım ahah.
Dinlediğim ilk nevermore albümüydü politics of ecstacy ondan dolayı yeri daha bi ayrı bende
nevermore’un kesinlikle en progresif ve hazmedilmesi en zor albümü bence. cidden taş gibi albüm be..