Bugüne dek yaptığımız en özel röportajlardan biriyle daha merhaba. Bu hafta, hepimizin çok sevdiği bu müziğin ülkemizdeki evriminde önemli bir rol oynamış, doksanların başında çıkardıkları 3 albümle Türkiye’deki rock/metal müziğin kült isimlerinden biri haline gelmiş, bilenler için çoktan efsane statüsüne ulaşmış DR. SKULL’ı konuk ediyoruz.
Grubun davulcusu Alper Yarangümeli ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, DR. SKULL’la ilgili merak ettiğimiz pek çok şeyi sorduk ve grubu henüz duymamış olan genç dinleyicilerin de, ülkemiz rock/metal müziğindeki bu önemli değeri bilmeleri adına onlara yardımcı olmaya çalıştık. Daha önce yayınlanmamış 4 adet DR. SKULL fotoğrafını da bu röportaj için bizle paylaşan sevgili Alper’e çok teşekkür ediyoruz.
Merhaba Alper,
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğin için çok teşekkürler. Dr. Skull pek çokları için önemli bir grup ve biz de sizleri sayfalarımıza taşıyabilmiş olmaktan dolayı son derece mutluyuz.
Dr. Skull severlerin merak ettiği bir soru olarak, Dr. Skull elemanları şu an ne yapıyor? Hepsi müzikten elini ayağını çekti mi yoksa başka şekillerde müzikle uğraşan üyeler var mı?
Hepimiz hekimlikle uğraşıyoruz. Ben hariç tüm elemanlar kendi dallarında profesör oldular, yani halen Prof. Dr. Skull’ın önündeki tek engel benim. Baştepe, Ersöz ve Mustafa, Skull’dan sonra devam etmediler. Ben bir süre daha direndim, Karakedi ile barlarda çalıp punk-metal bir albüm kaydettik. Oğlum doğunca ben de bıraktım. Aktif olarak ilgilenmesek de müzik hâlâ hepimizin hayatının içinde; kafamdaki metronom bazen beni deli ediyor mesela.
Dr. Skull neden dağıldı? Bırakmanızın başlıca sebepleri neydi? Bugün baktığında doğru bir karar olarak görüyor musun?
Öncelikle Baştepe’nin “Rools 4 Fools” kayıtlarından sonra Amerika’ya gidişi bizi biraz sarstı; müziğimizi yeniden yapılandırmamız gerekti. Serdar, çok güçlü bir ses olmasına rağmen grupta tam yerine oturmadı. Die Toten Hosen ile birlikte çaldığımız konserden sonra EMI ile devam etmemiz için teklif geldi. Ama bu, bir süre yurtdışında yaşamamız ve meslekten vazgeçmemiz anlamına geliyordu. Biz müziği bir iş olarak düşünmemiştik hiç. Serdar bu yolu seçti, bizler de kendi işimize yoğunlaştık ve Skull bitti.
Dediğin gibi tüm grup elemanları doktorlardan oluşuyordu ve gözlemlediğim kadarıyla doktorlar arasındaki rock ve heavy metal merakı sadece sizle sınırlı değil. Dayımla birlikte girdiğim ameliyatlarda arkada Iron Maiden çaldığını çok kereler gördüm, en ekstrem türlerine kadar metal dinleyen bilim insanlarına sıklıkla şahit oldum. Bu sence tesadüfi bir şey mi, yoksa “kafası çalışan adam rock/metal dinler” düsturunun bir yansıması mı?
Müziği algılamak için çok zeki olmak şart değil ama farklı bir duyarlılık gerekiyor. Rock müzik ise buna ek olarak; sorgulayıcı, tepkisel, heyecanlı ve çoğu zaman da anarşist bir kişilik yapısına hitap ediyor. Her tür meslek grubunda vardır böyle insanlar. Bu biraz kültür ile de ilişkili. “Rock”çı olmak ile psikopat olmak arasında (eğer varsa) ince bir çizgi olduğunu düşünmüşümdür hep. Ben mikro cerrahi ile uğraşıyorum; ameliyat yaparken rock dinleyemiyorum, çünkü ya farkında olmadan müziği analiz etmeye başlıyorum ya da fena halde gaza geliyorum. Hasta için riskli yani. Ama yemek yaparken iyi gidiyor.
Bugün baktığında çıkardığınız 3 albümü nasıl değerlendiriyorsun? Albümleri yaparken yıllar sonra böyle anılacaklarını, ya da en azından ülkemiz rock ve metali adına mihenk taşı düzeyinde bir şeyler yarattığınızı hissediyor muydunuz?
“Wory Zover” (1990); ilk heyecanımızdı. Bizim için çok anlamlı ama teknik açıdan eksikleri olan, biraz aceleye gelmiş bir hard rock albümüydü. “Rools 4 Fools” (1992); üzerinde daha iyi düşünülmüş ve müzikal açıdan kendimizi daha geliştirmiş olduğumuz, içimize sinen, metalik bir albüm oldu. “Hershey Yolunda !?” (1994) ise; Türkçe sözler, Serdar’ın vokali ve daha punk bir alt yapıyla, farklı tarzda, serinkanlı bir işti. Sevmeyen de vardır ama hatırlanmak güzel.
Çıkardığınız 3 albümün de çok iyi ve önemli albümler olduğu ortada. Albümleri her dinleyişimde içimden hepsini remaster etmek geliyor (Bahadır Sarp). Sen de dinlediğinde aynı hislere kapılıyor musun, yoksa o zamanın ruhunu taşıması daha iyi mi geliyor? Gönüllü birilerinden böyle bir teklif gelse ne düşünürsünüz?
Kasetlerdeki ve bunlardan çoğaltılmış kayıtlardaki sesler iyi değil. Elimizde 20 küsur yıl öncenin DAT kopyaları kaldı. Çok becerikli, sabırlı ve istekli bir elemanın, gelişmiş cihazlarla deli gibi uğraşması gerekir herhalde. Böyle biri varsa bize uyar.
Albümlerin kayıt sürecinden biraz bahseder misin? O zamanki en büyük zorluklar ve kayıt sürecinin en eğlenceli yanları neydi?
Hayatımda en çok keyif aldığım dönemlerdendi. Hepimiz tüm sürece dahil oluyorduk ama klasik sırayla; önce davullar, sonra baslar, gitarlar ve vokaller kaydedildi. Müthiş eğlenceliydi, özellikle de miks aşaması. Stüdyo Ankara’da Göksan Abi ile birlikte gülmekten gözlerimizden yaş gelmişti. Yine de zamana karşı yarışıyorduk. İlk albümü 30 saatten az sürede kaydettik mesela. Para o kadardı. Kullandığımız birçok aleti arkadaşlarımızdan ödünç almıştık. İkinci albümde hala twin-pedalım yoktu; bazı bölümlerde hi-hat’i sol elle çalıp, sağ elle trampet ve floor-tom’u, bas davul ile tersten yürüterek twin-pedal etkisi vermeye çalışmıştım. Akıllı adam işi değil. O zaman bize en zor gelen şeylerden biri de kayıt performansı için alkol ve tütüne bir süre ara vermekti diye hatırlıyorum. Fakat öyle gerekiyormuş. Karakedi’nin kayıtlarında anladım bunu.
Dr. Skull’ın diğer elemanlarıyla hâlâ görüşüyor musunuz? Eğer görüşüyorsanız tekrar birleşme ya da birlikte bir şeyler yapma sohbetleri geçiyor mu?
Ersöz’le sık görüşüyoruz. Anlaşamadığımız konular var ama iyi idare ediyoruz. Baştepe arada Türkiye’ye geldiğinde mutlaka Musti’yi de çağırıp bir araya geliyoruz. Tekrar müzik yapmaksa başka bir şey. Şeytan sürekli dürtüyor tabii ama haftada iki saat stüdyoya girmekle olacak bir iş değil. Konserlerden veya kayıtlardan önce okulu asıp günde 7–8 saat çalıştığımız dönemler olurdu. Müzik çok emek ve zaman istiyor. Başka türlü iyi bir şey çıkmaz ortaya. Çocukları büyütüp emekli olduktan sonra da zaten bizi kim ne yapsın; her şey zamanında…
Rock ve metal dünyasında son yılların en moda olaylarından biri, dağılmış grupların tekrardan birleşip yeni bir albüm çıkarması. Şu anki zevkleriniz doğrultusunda, bugün yeni bir Dr. Skull albümü çıkaracak olsaydınız ortaya nasıl bir müzik çıkardı?
Bana kalsa; sert davullar, gitar soloları, Kelt ezgileri ve eğlenceli geri vokallerle dolu, yüksek tempolu, traji-komik-agresif bir punk-rock albümü olurdu ve muhtemelen çıktığının ertesi günü toplatılırdı.
Seksenlerin sonu ve doksanların başlarında ülkemizde düzenlenen metal konserleri hâlâ konuşulur ve o zamanlardaki samimiyetin, coşkunun bir başka olduğu söylenir. Dr. Skull konserleri nasıl geçerdi, o zamanın dinleyicisi için bir metal konseri ne demekti?
Konserler bana göre müthişti. Çünkü seyirci açtı ve muhteşemdi. Beklenti çok yüksekti ve verdiğimizin karşılığını fazlasıyla alıyorduk. Birbiriyle hiç alakası olmayan dört insanın bir araya gelmesiyle beklemediğimiz bir şey ortaya çıkmıştı; biraz kimya, biraz matematik, biraz da sihir galiba. Ayrıca yakın dostlarımızdan oluşan iyi bir ekibimiz vardı. Özellikle de Fatih’in (Çakmakçı) yaptıkları çok önemliydi; fotoğraflar, ışık, geri plandaki slayt gösterileri. Herman (Taşçıoğlu) ile o zaman tanışsaydık eminim onun da gösteriye ciddi katkısı olurdu. Fakat o bir dönemdi, bugün çalsak aynı şeylerin olacağını sanmıyorum.
Hâlâ rock ve metal dinliyor musun? Dinliyorsan son zamanlardaki favori grupların kimler? Duyup da çok etkilendiğin birileri var mı?
Genellikle daha sakin şeyler dinliyorum artık. Tom Waits, Nick Cave, Mano Negra ya da Küba müzikleri gibi. Bazen oğlumla Flogging Molly, The Pogues, Gaelic Storm eşliğinde zıplıyoruz veya AC/DC çalıyoruz beraber. Yeni keşfettiğimiz Mastodon, Streetlight Manifesto gibi birkaç grup var ama adamlar da eskiymiş.
Dr. Skull hatırı sayılır bir kitle tarafından kült olarak görülüyor ve ülkemiz rock ve bilhassa metal kitlesi, Dr. Skull lafı geçtiğinde bugün bile ceket ilikliyor. Sence bunu sağlayan temel unsur nedir? Dr. Skull’ı önemli kılan asıl şey nedir?
Hakikaten böyle bir durum varsa eğer sanırım nedeni samimiyettir. Müzik dışında bir kaygımız yoktu. Yalnızca kendi hoşumuza gidenleri yaptık, kendi inandıklarımızı söyledik, kendi bildiğimiz gibi çaldık ve elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. En önemlisi de, bunların mümkün olduğunu gösterdik sanırım.
Ülkemizdeki rock gruplarının çok büyük bir kısmının sırtını yerel ya da arabesk ögelere dayaması konusunda ne düşünüyorsun? İnsanımızın bir şeyi sevmesi için mutlaka içinde kendinden bir şeyler bulabilmesi bir zorunluluk mu? Rock gruplarının bu teslimiyetçi ve popülist tavrını nasıl yorumlarsın?
Benim baba tarafım Egeli. Türkü söylemekte de, Zeki Müren dinleyip rakı içmekte de bir sorun yok bence. Ama rock müzik içine sıvanmaya çalışılmış arabesk tınılar, acıklı komalar, ağdalı gırtlak hareketleri benim tarzım değil. Duyunca kapatırım radyoyu. Yerel ögeleri, köklerinizden gelen ruhu Dropkick Murphys gibi iyi kullanabiliyorsanız ne ala, ya da U2 gibi tamamen sırtınızı da dönebilirsiniz. Buna göre de bir kitleniz olur. Söyleyecek sözünüz olması ve de korkmadan söyleyebilmeniz gerek; fakat yakın geçmişteki gibi, çok önemli bir toplumsal olayı kendinize reklam malzemesi yapmaya çalıştığınızda iyi rock dinleyicisi bunu yutmayacaktır.
Şarkı sözlerinizde pek çok konuda eleştirel bir yaklaşımınız vardı. Bugün tekrar Dr. Skull olarak müzik yapsanız, mevcut gündem ve yaşadığımız dönem dâhilinde başınız derde girmeden sözler yazabilir miydiniz sence?
Güzel soru. Skull kurulalı 30 yıl, dağılalı da 20 yıldan fazla olmuş. Yanlış yerde ve yanlış zamanda bu işi yaptığımızı çok söyleyen oldu. Çok acayip bir dönemden geçiyoruz. Bir yığın akıl almaz, korkunç, rezil, utanç verici ve bir o kadar da komik ve absürt olaya tanıklık ediyoruz. Çıldırabilirsiniz ama sıkılmak mümkün değil. Her ne kadar grup olarak birçok konuda birbirimizden farklı görüşlere sahip olabilsek de; o zamanki enerjimizle bugün müzik yapsaydık söyleyeceklerimiz yüzünden birkaçımızın başının çok ciddi derde girebileceğini düşünüyorum.
Dr. Skull ile müzik yaparken en çok dinlediğiniz gruplar kimlerdi ve bu grupların (hâlâ müzik yapıyorlarsa) bugünkü durumları hakkında ne düşünüyorsun?
Beni müziğe başlatan The Beatles’tır, hiç de utanmam bundan. O dönemde dinlediklerimiz ise klasik şeyler; Deep Purple, Led Zeppelin, Rainbow, Thin Lizzy, Judas Priest, Iron Maiden, Van Halen, Jethro Tull, Rush, Yes, AC/DC, Dead Kennedys , Sex Pistols gibi. Megadeth-Metallica-Slayer kuşağı sayılmayız, ama barda onlardan cover yapmak da eğlenceliydi. Müzik; heyecan ve libido ile ilişkili. Bunları yitirip, bir de zamana ayak uydurmaya çalışanların hali çok acıklı oluyor. Durulacak yeri bilmek, tadında bırakmak lazım.
Bir de davul sorusu soralım. Dr. Skull zamanlarında en çok etkilendiğin davulcular kimlerdi? Günümüzde duyup da beğendiğin davulcular var mı?
Ian Paice, John Bonham, Bill Bruford, Neil Peart, Barriemore Barlow… Günümüzdeki davulcuları pek yakından takip etmiyorum ama ülkemizden Metropolis, Mor ve Ötesi, Kurban gibi birçok grubun davulcusunu beğendiğimi hatırlıyorum. Thrown to the Sun’ın davulları da çok hoşuma gitti. Ve şüphesiz Volkan Öktem.
Son sorumuz da röportaj yaptığımız herkese sorduğumuz klasik sorumuz, bize bu röportajın manşetini söyler misin lütfen?
“Yanlış yer, yanlış zaman !?”
Zaman ayırdığın ve zamanında yaptığınız müzik ile ülkemizdeki pek çok müzisyene vizyon kattığınız için çok teşekkürler, her konuda bol şans ve başarılar dilerim, kendine iyi bak.
Biz teşekkür ederiz. Herkese selam.
Fotoğraflar
Fatih Çakmakçı
Deniz Şahin
Sorular
Ahmet Saraçoğlu
Bahadır Sarp
O dönemlere denk gelememiş olmak beni Dr. Skull’ı tanıdığım günden beri üzmüştür. Kendi adıma çok sevindiğimi söylemeliyim bu röportajı görünce. Teşekkürler tekrar hatırlattığınız için.
Gaelic Storm (yumruk emojisi)
08.02.2015
@OnurOnur, johnny tarr in hikatesi ne muthis degil mi ahah.
09.02.2015
@Korhan Tok, hahah başta tam hatırlamadım sen deyince yeniden baktım hakikaten öyle ahah
aaah ah adamlar idolüm. nerde eski bayramlar şeklinde iç çekmemize sebep olan müziği yapmışlar zamanında. dinleyelim dinletelim yayalım ki şimdi müziğe el atanlar özellikle de rock müziğe gönül vermiş olanlar, dr.skull’ı örnek alıp, sığ müzikten kaçınsınlar. Dr. Skull \m/,
rock the school roll the teacher…
sevdiğim adamlar ve müzikleri…güzel günlerdi.
11.02.2015
@Kerim AVCI, “Son Hunter”, hayatta olduğunu bilmek güzel. Az zehirlemedin bizi zamanında. Sana ve tüm yorum yazanlara teşekkürler, selamlar.
Ya ben bu adamları çok severim. 3 albümünü de çok severim. Hatta o zamanlar türkçe müziğe bir metalfaşosu olarak karşı olsam bile, hershey yolunda’yı deli gibi dinlemiştim. Çok iyi müzisyendiler bence. Çok isterdim canlı görmek. Eğer remaster edilebilirse kayıtlar inanılmaz olur. Ne olur yapın bunu :)
Dr.Skull fanclub vardı ya, şimdi hatırladım. 2-3mektup yazmıştım da Alper cevaplamıştı. Yıllar sonra Karakediyi de almıştım da karımın arabada dinlemeyi sevdiği az albümden biri olmuştu o da….Ulan yıllar ne acayip geçti be.
PA ekibine de ayrıca teşekkür ediyorum bu ropörtaj için.
Pasifagresif’in bana kazandırdığı en güzel şey Dr.Skull. Rools for fools baya iyi albüm be abi. Müthişsiniz keşke bi reunuion gibi bişey görsek.
Dr. Skull döneminde bütün albümlerini almış dinlemiş biri olarak bu ropörtaj ile bir kez daha yaşlandığımı iyice anladım.
bir hekim ve ankaralı olarak; hazy hill, cidesphere, suicide gibi gruplarla apayrı bir yere koyduğum ve 13-18 yaşlarımın geçtiği kızılay sokaklarına ait, aktepe otobüslerinde walkman de dinlenen kasetlere doğru beni alıp götüren, başmbaşka, karına ağrı girdiren cinsten bir anlamı ve önemi vardır dr. skull’ın.
süper röportaj, gözlerim doldu. hazy hill de bekliyoruz. sis ve shades günlerini, murky bedlam ı duymak onların ağzından çok isterim.
trt 3 izlediğim günleri hatırladım şimdi baya baya. death oath lar vs vs daha neler , çankaya tv deki programı adını hatırlayamadım şimdi.
harika !
Çok çok iyi bir röportaj olmuş gerçekten, hem realist hemde dobra cevaplar ayrıca hoşuma gitti. Bu arada ‘fakat yakın geçmişteki gibi, çok önemli bir toplumsal olayı kendinize reklam malzemesi yapmaya çalıştığınızda iyi rock dinleyicisi bunu yutmayacaktır.’ kısmında da çok çok harika bir gönderme var.
Okumaya doyamadım, bunca yıldan sonra müthiş bir flaşbek oldu cidden.
adam nasıl grup hakkında yanlış yer yanlış zaman diyorsa aynısını kendi doğumum için söylüyorum bu nedir bilader kaçırdığım şeylerin haddi hesabı yok
Hakikaten PA tarihindeki en özel röportajlardan biri olmuş. Emeği geçenlere şükranlarımı sunarım.
Mükemmel bir seçim, enfes bir röportaj olmuş. Henüz yeni yeni metal müzikle ilgilenmeye başladığım zamanlar tanışmıştı kulaklarım bu adamlarla, kült heavy metal gruplarını dinlerken memleketten böyle adamlarla karşılaşınca afallamıştım epey. Saygı, saygı, saygı…