Ömer Kuş
Kapitalist sistemin ağlarını örerek bizi ağzına burnuna abdest suyu gibi çektiği şu vahim günlerde, bu düzenin araçlarından sadece biri daha olan Jolly Joker yönetimi “MİLYARLARCA BİLET BASARSAK ÇOK PARA KAZANIRIZ LAN” mantığı ile düşünmüş olacak ki, mekanın kapasitesini bayağı aşan bir izleyici sayısı ile karşılaştım. Mekana girdiğim zaman sahneye henüz çıkmış olan Düş Macunu sırasında bile içeride kapasiteyi zorlayan bir kalabalık vardı. “Yeaa ön grubu izlemeye gerek yok yeaa” diyerekten gelen seyirci sayısını da hesaba katarsak, siz düşünün artık. (Çok gizli bir hayran kitlesiymiş bir de. Tey allahım.)
Neyse, varan falan boş işler. Öncelikle şunu demeliyim ki, yukarıda da belirtmiş olduğum “yeaa ön grubu izlemeye gerek yok yea” kitlesi çok şey kaybetti. Özellikle açılış (sanırım adı Ruhun Uzun ve Karanlık Çay Saati) ve Asansör Müziği parçalarıyla bana sağlam bir “Oha” dedirten Düş Macunu, çok iyi bir performans sergiledi. Gerçi son şarkılarına doğru GOD IS AN ASTRONAUT için sabırsızlanan bir kısım seyirci sıkıldı falan ama ben eğlene eğlene dinledim hep. Sanırım her ay Peyote’de çıkıyorlar, türün meraklısı gidip izlemeli en azından bir kere. En azından Theremin çalan bir astronot görmek var işin içinde.
Barışarock 2007′deki efsane konserlerinden sonra bir anda takibe aldığım GOD IS AN ASTRONAUT’un tekrar İstanbul’a geleceğini duyduğumda inanılmaz sevinmiştim. Biletimi alıp konser tarihini beklemeye başladım, nefesler tutulmuştu. Biletler az biraz pahalıydı, ama değer miydi? Değerdi.
Konserden önce aklımdaki tek soru işareti o mekana bu kadar insanın nasıl sığacağıydı. Aynen korktuğumuz gibi oldu ve küçücük mekana aşağı yukarı 1000 kişi falan balık istifi şeklinde sığmaya çalıştı. Bir ara yerimden ayrılıp tuvalete gittim (evet çok önemli ayrıntı), dönüp tekrar yerimi bulmam 20 dakikayı buldu heralde. O kadar insan yetmiyormuş gibi bir de “Bira isteyen var mııı? Biraaa?” diye gezen tipler vardı, onlara da selam olsun. Zevkimizin içine etmekte büyük rol oynadılar.
Neyse efendim kapı açılışından bir süre sonra mekana gittik. Önce alt grup DÜŞ MACUNU çıktı. GOD IS AN ASTRONAUT gibi bir gruba en yakışacak alt gruplardan biriydi kendileri. Gayet güzel, enstrümantal post rock icra ettiler. Özellikle ilk şarkıyı beğendim, ara ara sıkılıp “hadi çıksın artık GOD IS AN ASTRONAUT” dediğim de oldu tabii ki ama yine de fena değildi performansları. Ha bir de “theremin” (GREEN CARNATION’ın Acoustic Verses’ını dinleyenler bilir, Maybe şarkısında muazzam bir şekilde kullanılmıştır bu alet) kullanmalarıyla da takdirimi kazandılar. Hatta theremin çalan abinin astronot kıyafeti giymesi de hoş bir ayrıntıydı, ama konserden sonra pişik yapmıştır bence.
Sonrasında nihayet GOD IS AN ASTRONAUT sahneyi devraldı. Gayet yardıran bir The End of the Beginning performansıyla başladılar. Şarkı aralarında pek konuşmadılar, zaten utangaç insanlara da benziyorlar. Müziklerini yapıp, arada bir teşekkür edip indiler.
Arkada grubun kendi hazırladığı, bir araya getirmesi duyduğum kadarıyla yıllar süren görsel materyal desteğiyle birlikte tam da tahmin ettiğim gibi büyüleyici bir atmosfer oluştu. Ha, işte o ambiyansın içine eden barmenler vardı tabi, neyse. Biz yine de havaya girdik yeterince.
Elemanların performanslarına zaten diyecek bir şey yok. Özellikle davulcu zaten ilk izlediğimde de dikkatimi çekmişti, hem çok iyi çalıyor hem de ne kadar zevk aldığını yüzünden okuyabiliyorsunuz. Diğer iki eleman da sorunsuz bir şekilde parçaları icra edip sahnede coşmayı da ihmal etmediler. Zaten ilginçtir, bir röportajlarında kendilerinin de dediği gibi GOD IS AN ASTRONAUT konserleri albümlerine oranla çok daha enerjik, daha sert geçiyor. Ses sisteminin de iyi olması (ilk iki şarkıda biraz fazla yüksekti, sonra düzelttiler, ya da bana öyle geldi) sayesinde pek leziz bir konser oldu kısacası.
Kişisel favorilerimden Fragile, Radau, Fire Flies and Empty Skies, Sunrise in Aries ve daha niceleri çalındı. İçimde kalan tek şarkı, grubun en sevdiğim şarkısı olan New Years End oldu, onu da hiç çalmıyorlar sanırsam. Ama özellikle Fragile çalarken o inanılmaz klibi izlemenin tarifi yapılamaz sanıyorum. Tek söyleyebileceğim: Tüyler ürpertici.
Sonuç olarak ufak tefek (!) sorunlara rağmen beklentileri karşılayan, büyüleyici bir konser oldu. Bana göre iki sene önceki Barışarock performansının üstüne çıkamadı ama bunda asıl nedenin mekan ve organizasyon olduğunu düşünüyorum. Gruba bu müthiş konser için teşekkür edip (kesin okuyorlardır zaten burayı) bir sonraki performanslarını (mümkünse bir festivalde) beklemeye koyuluyoruz.
Düş Macunu’nu benim yeğenle bi aile dostumuz kurdu. :) Ama sonra yeğenim ayrıldı. Bu da böyle bi hanımdır.
Düş Macunu iyi grup gerçekten. Sonlarda ve başlarda pek konstantre olamasam da ortadaki bi 20-25 dakika çok güzel geldi. Uzundu bir de. Cynic’e ön grup deme polemiğine girmezsek Cynic’ten uzun çaldılar mesela adamlar. Frontman diyebilieceğim arkadaş çekingen gibiydi. Kitle ve performans açısından güzel bir şans oldu onlara da.
Giaa hakikaten albüme dayandırdığım beklentime göre çok daha agresifti. Genel olarak da büyüleyici yerinde bir tanım sanırım. Görsellere dalmış, bir yandan da müziğe kapılıp kendi hallinde sallanan insanları seyretmek zevkliydi. Barmenlerin patikasına olabilecek en uzak mesafede (2 metre) olmama rağmen yarattıkları tsunamilerle de sarsıldım konser boyu. İnşallah ilk konserden anlatıldığı gibi açık hava, rahat mekan vs. eşliğinde tekrar izleriz.
Çok şahaneydi hakkaten grup. Ben arkalarda duruyordum ve grubu konser boyunca göremedim (Biraz torsten’i biraz da neils’i görebildim) ama gözümü görsellerden ayıramadım hiç. Özellikle the end of the beginning fazla sağlam girdi, o patlamalar falan abavas.
Mekan çok pis.
“Bira isteyöööean” şeklinde dolaşan tipler bu senenin modası sanırım. Son dönedme gittiğim her konserde aynı şeyle karşılaştım. Ama en beteri GIAA’daki haliydi herhalde.
Tam çalan şarkıya odaklanmışken arkadan birinin “Paaaoorddoon, biraaaa issteeyooon” diye dayaya dayaya ilerlemeye çalışması, tıklım tıklım olan mekanda herkesin yol vermek için birbirinin üstüne çıkması, katil olmadıysam vallahi efendiliğimdendir, bir de adamlardan biri uzundu bayağı o beni döverdi herhalde dalsam (:
Bunun dışında ama nefisti her şey. Ses sistemi, arkadaki görseller ve grubun performansı gerçekten şahaneydi. Fire Flies and Empty Skies’ı da tüm konser boyunca sabırla bekledim, onu çalarak bitirmeleri de ayrı bi coşturdu beni.
Tekrar gelsinler.