Her şeyin post’unun önem kazandığı şu günlerde birazcık post-hardcore’dan bahsetmezsek olmazdı. Fakat ben CLOUD NOTHINGS’in “Here and Somewhere Else” ismini taşıyan bu albümü için direkt olarak post-hardcore etiketini kullanmaktansa biraz daha ılımlı yaklaşma taraftarıyım. Kötü gibi ama iyi anlamda kötü vokalli, çok da alışıldık olmayan partisyonlara ve tonlara sahip olan, biraz da bağırmalı bir indie rock albümü, gibi. Dinlemesi kolay ama çok da sıradan değil. Eğlenceli gibi ama biraz da karanlık. Biraz alışılmış, biraz kendine özgü. Saçma sapan bişey lan resmen.
2009’dan beri ortalarda bulunsalar da CLOUD NOTHINGS ile tanışanların, benim de dahil olduğum büyük bir kısmı onları 2012’deki üçüncü albümleri “Attack on Memory” ile tanıdı. Özellikle albümün açılış parçası “No Future/No Past”, grubun nerelerden nasıl beslendiğini anlatır nitelikteydi. 90’ların nispeten yer altında kalan rock müziğinden az çok haberdar olabilirsiniz. Çerçevelemeye çalıştığım müzik kültürü, gerek yapısıyla gerekse duruşuyla salaş olması, gitarların iyiden iyiye “bozulmaya” başlaması, bazen vokalin kendini parçalamak istemesi ve daha günlük dertler edinmesi gibi özellikleriyle anılabilir. CLOUD NOTHINGS bunları kendine amaç veya meşgale edinmiş, sıkıntısını biraz bağırıp çağırarak, biraz eğlenerek atmaya çalışan bir grup. Ruhunda punk ama kulağa “çok da punk değil” gelen bir müzik yapıyor ve “Here and Nowhere Else” isimli yeni albümlerinde de bu durumda bir değişiklik yok diyebilirim. Tek değişiklik, albümün “Attack on Memory”ye göre biraz daha alışılagelmiş tınlaması fakat bunun ne derecede bir eksi olarak anılması gerektiği konusunda da emin değilim.
CLOUD NOTHINGS’in son iki albümüne bakarak en net anladığım şey, bu gençlerin rif yazmak konusunda ilginç, kendilerine özgü bir tarzları, yetenekleri olması. Punk’ın teknik açıdan basitlik güden rif yapısını, daha yenilikçi ve boğuk gitar tonlarıyla ve “çok tekrar” yerine “çok değişiklik” ile başardıkları çeşitlilik ile birleştiriyorlar. Bazen MTV’den duyabileceğiniz bir diğer punk rock grubunun sahip olabileceği bir rifi, bazense bu rifin hemen arından gayet garip noise rock bölümleri, anlaşılmazlıkları duyabiliyorsunuz. Sanırım buna en güzel örnek de tatlı başlangıcı ve garip bitişiyle “Psychic Trauma” olurdu. Bahsettiğim bu çeşitliliğin gayet organik kalması ve olması gerektiği gibi “akıp gitmesi”, çeşitlilik fikrinin bir fikir olarak kalmaktan öteye geçip pratiğe dökülmesi anlamında bir başarı. Albümün genelinde standardın dışına taşan fakat bunu standardın dışına taşma amacı gütmeden yapan öğeler baskınlık taşıyor. Vokalleri üstlenen Dylan Baldi’nin kirli, kötü, salaş vokalleri de bunların üstüne başarılı bir şekilde oturunca albümün doğal olmayan tarafı pek de kalmıyor. Şarkılar kendi içlerinde çeşitlilik barındırsalar da diğer şarkılarla “aynı” gibi hissettirebiliyorlar bazen fakat dinledikçe aşıldığında inanıyorum.
“Attack on Memory”ye oranla artı sayılabilecek bir özellikse bu albümdeki davul işçiliğinin çok daha dolu olması. Tüm bu “yarı basit – yarı karışık” yapının her iki tarafını da oldukça yeterli şekilde destekleyen, durmayan, enerjik performansıyla temponun düşmemesini sağlayan bir öğe olarak yer edinmiş kendine.
Sonuç olaraksa ortada sekiz adet parça var ve grup üyelerinin de bu parçaları var etmekten başka, sevdikleri şeyleri yapmaktan başka pek de bir dertleri tasaları yok. İnanılmaz şeyler de vaat etmiyorlar. Sadece keyifli.
Albüm hakkında düşüncelerim hâlâ bir orada bir burada olsalar da, “Ne yaptılar?” sorusuna hâlâ net cevap veremesem de, “Ne yapmadılar?” sorusuna cevabım gayet net: “Kötü bir albüm yapmadılar.” Dinledikçe kendini açığa çıkaran, anlaşılan şey de bence bu zaten. Bu tarzı sevmeseniz bile kötü olmadığını hissediyorsunuz bir şekilde diye düşünüyorum. Kirli punk’ın biraz daha duygusal olanını ve sevimli ergenlikleri seviyorsanız bir şans verin derim.
Post hardcore ne zamandan beri kötü müzik oldu?
http://www.youtube.com/watch?v=N1VT3I_xJLo
İnsanlar post-hardcore’dan bunu mu anlıyor? Vay amk. Neyse yaa, albüm hoş bence. Orta 80lerin post-hardcore’u gibi. 8 veririm.
06.07.2014
@Osman, ahah, onu şakasına demiştim ya. Öz hakiki post-hardcore’a saygımız sonsuz.
Eline sağlık Onur. Bu adamları sevemiyorum ya, muhtemelen yakın zamanda da sevemeyeceğim. Belirli mecralarda yüksek dozda hype oldu kendileri hakkında, o hype nedeniyle ben de bir bakayım dedim ama enstrüman konusunda pek de becerikli olmayan, standart noise/garage grubundan ötesini duyamıyorum. Hayırlısı olsun.
ben epey sevdim. güzel programlama müziği oldu. teşekkürler kritik için.