# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MONUMENTS – Gnosis
| 08.02.2014

S0 DJ0NT!

Alperen KARTAL

Progresif Metal’in bir kolu olan Djent, gün geçtikçe hayran kitlesini arttırarak yoluna devam ediyor. Djent’in çıkışını yıllardır Progresif Metal dinleyicilerinin büyük arayışının sonucu olarak gören büyük bir kitle dört elle sarılmış olsada;  tür uzun süre “fake metal” adı altında kötü yorumlar aldı. Aslında bu tarzın tasarlayacısı, ilk kullananı ya da siz ne derseniz üstad Fredrik Thordendal (MESHUGGAH) olsa da Misha Mansoor’un tek kişilik BULB projesiyle anılır olmaya başladı. Daha sonra PERIPHERY (gitarda Misha), TESSERACT, VILDHJARTA, ANIMALS AS LEADERS gibi gruplar türedi. Benim de ilgilendiğim bu türde en can alıcı nokta ise her şeyin sınırsız olması. Djent yapan hiçbir grubun soundu birbirine benzemez. Her grup kendinden bir şeyler katar ve sonucunda dinleyici kitlesine doyumsuz bir tat verir. Öyle ki bu grupların tür etiketlerinde “Jazz Fusion”, “Ambient”, “Dark Ambient”, “Teknik Metal”, “Teknik Death Metal”, “Math Metal” gibi başlıklara rastlamak olağandır. İlk dinlediğinde “Abi kapat ya!”, “Olum bu ne?!” tarzı tepkiler veren bir çok insan bu türe hastalık derecesinde bağlanmış ve sınırlı sayıda olan sağlam albüm haberlerini büyük bir iştahla bekler hale gelmiştir.

İlk kritiğimde Türkiye’de rağbet görmeyen Djent’in; potansiyel kitlesinden emin olup olmadığım MONUMENTS grubunun Ağustos 2012 çıkışlı “Gnosis” albümünü ele almaya çalıştım. Grup 2010 yılında da 3 parçalık “We Are The Foundation” isimli bir EP yayınlamıştı. EP 3 parça olmasına rağmen büyük bir tepki topladı ki çok geçmeden Century Media Records ile anlaşma sağladılar. Ve “Gnosis” piyasaya sürüldü.

Grupta parçaların çoğunu John Browne yazıyor. Browne FELLSILENT’tan ayrıldıktan sonra MONUMENTS’ı kuruyor diyebiliriz. Kendi evinde sürekli parçalar yazıyor ve müziği bırakmaya hiç niyeti olmamış. Öyle ki çalışmalarını hızlandırmak ve diğer gruplarla tanışmak için Amerika’ya gidiyor. 2011′de tüm bir albüm yazılmış ve kaydedilmiş durumda olsa da vokalistleri yokmuş. Bu süreç içerisinde Misha, Browne’yi PERIPHERY’e davet ediyor. Birkaç ay beraber çalsalar da bunu reddediyor. Çünkü MONUMENTS’ı bırakmak istemiyor. Grup uzun süre vokal değişikliği yapmış ve sound’unu oturtmakta uzun süre zorlanmış. Browne bu süre içerisinde büyük sıkıntılar çekmiş, psikolojik olarak yıpranmış. Ama her başarıda olduğu gibi büyük adam pes etmemiş ve MONUMENTS’ı tam bir bataklıktan gün ışığına çıkartmış. Albüm tamamen yaşanmışlığın, çekilen sıkıntıların ve bir adamın müzik uğruna yaptıklarının yansıması olmuş.

Albümün kapağını farklı çeşitlerde yorumlayabiliriz. Büyük bir enerji ve çizimdeki karmaşıklık göze çarpıyor. Çoğu kritikte esprili olarak “Jon albüm sürecini anlatmış.” tarzı yorumlar da var.

Albüm ilk parçasından son parçasına kadar sizi etkiliyor. “Admit Defeat” intro’suyla büyülenmeye başlarken birden kendinizi dinamik riflerin arasında buluyorsunuz. Genel olarak canlı giden bölümlerde aniden tempo azalabiliyor. Gereksiz ögelerden kaçınılmış ve mekanik bir sound tercih edilmiş. Potans numaralarına sık sık rastlıyorsunuz ve özellikle clean vokallerde TESSERACT anımsamaları mümkün. Benim gibi clean vokal sevmeyen dinleyicileri bile etkilemiş. Sözler daha hikayeci bir tarzda okunmuş. Genellikle nefret, insan ırkı ve kaosa değinilmiş. “Degenerate” ve “The Uncolloctive” parçalarında intro’lar, hızlı riflerle vokal desteklenmiş. Matt’in o ham ve teknik vokali  her teline kadar işlenmiş diyebiliriz. Biri gelirken bir sonrakini merak ediyorsunuz.

Özellikle “Doxa”da davulların süslenmesine rağmen duyduğunuz sound kulak tırmalamıyor. Yer yer bas gitarla yalnız bırakılan aksak ritimleri çok net duyulabilirsiniz. Albümde 7/8′lik, 6/8′lik ve 12/8′lik ritimler yoğun kullanılmış. Grubun bateristi Mike Malyan aslında bir multi-enstürmanist ve bu profesyonelliğin albüme etki etmemesi garip olurdu. MONUMENTS dışında bir solo projesi ve elektronik müzik projesi var. Albümün son parçası “Denial”da ise konuk olarak PERIPHERY vokalisti Spencer Sotelo göze çarpıyor.

Albüm yeterince monolitik olmuş. 9 parça ve 40 dakika serüveni… En iyi parçası şu diyerek türü ve grubu ilk dinleyenlere saygısızlık yapmak istemiyorum. Tamamen bir bütün. Seçim yapmak zor. Albüm “Got djent?” tarafından 2012 yılının en iyi 2. albümü seçildi. Grup kuruluş sürecinde 3 vokal değiştirmiş olsa da 2013 yılında Matt Rose yerine görevi Christopher Barreto üslenmiş oldu. Albüm 10 üzerinden 8′i hakediyor.

Albümün başlığını gitarlarda çok palm-muting kullanıldığı için “0-0-0-0″ müziği “dj0nt” diye anılmasında emeği geçen herkese buradan el sallıyorum. Djent’le kalın!

***

İlgili linkler:

Browne’nin Guitar Clinic’teki workshop’u.
Blackstar Amp’lerinin Browne ile olan bir çekimi de burada.
MONUMENTS – Denial gitar playthrough.
Sahne performansından playthrough’larına kadar hayran olduğum bir davulcudur kendisi.
Mike’ın Animal As Leaders – CAFO cover’ı da izlenmeye değer.
Grubun playthroughları dışında 3 tanede videoları yayınlandı; 1 ve 2. Bu da yeni vokalist Christopher ile, 3.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.70/10, Toplam oy: 27)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2012
Şirket
Century Media Records
Kadro
John Browne: Gitar
Olly Steele: Gitar
Christopher Barreto: Vokal
Mike Malyan: Davul
Adam Swan: Bas gitar
Şarkılar
1. Admit Defeat
2. Degenerate
3. Doxa
4. The Uncollective
5. Blue Sky Thinking
6. 97% Static
7. Empty Vessels Make The Most Noise
8. Regenerate
9. Denial (feat. Spencer Sotelo)
10. Doxa (enstrümantal - bonus)
11. Denial (enstrümantal - bonus)
12. Empty Vessels Make The Most Noise (Paradigm Shift Remix - iTunes bonus)
  Yorum alanı

“MONUMENTS – Gnosis” yazısına 10 yorum var

  1. Cattle Bilmemne says:

    ”Djent yapan hiçbir grubun soundu birbirine benzemez.”

    Şaka? :D

    Alperen Kartal

    @Cattle Bilmemne, death metal yapan birsürü grup var.sen bunların hepsinin soundu aynıdır diyebilir misin? tartışmak istemiyorum ama djent geniş bir yay içerisinde.devamında da belirttim.evet hiçbirinin soundu birbirine benzemez.fikirlerine saygılıyım..

    Cattle Bilmemne

    @Alperen Kartal, Yok yahu ben de pürüzlük olsun diye söylemedim zaten ama Djent türü içerisinde birbirine benzeyen o kadar çok grup var ki, istisnaları tenzih ederim tabii ama 8 tellinin sadece üst 3 telini kullanarak cuga cuga şarkılar yazan grup sayısı büyük bir çoğunlukta bence. Biraz sarkastik olmuş bir önceki yorumum, kendimi ifade etmek yerine öküz gibi mesaj yazmışım… Affola.

    Alperen Kartal

    @Cattle Bilmemne, sorun değil.haklısın, her türde olduğu gibi djenttede çok saman grup var maalesef.. oyüzden “dj0nt” olduya zaten hahaha..

    blackwinterday

    @Cattle Bilmemne, sound’ları benzer mi benzemez mi bilmiyorum ama hepsinde aynı gay vokal var ya.

  2. OnurOnur says:

    Sanırım djent benim için, arada güzel/hoş/dinlenilebilir gibi sıfatları alabilecek şarkılara sahip olabilen bir tür, ama arada. Genelde pek haz almıyorum yani, üstelik çok nadiren dinliyorum zaten.
    Kritikteki iki şarkıda üstteki sıfatları alabilecek gibi duruyor. Tüm parçaları dinleyince daha net bir fikir oluşturabilirim.

  3. Koray says:

    Emeğine sağlık bro.

  4. Dino says:

    Dinledigim tarza yakin oldugu icin seviyor gibi oluyorum ama bir turlu isinamadim bu ture. İleride ne olur bilemem.

    Okumasi zevkli bir kritik olmus gercekten.

  5. Ufuk Sönmez says:

    albümden değil gerçi ama john browne şunu çalmış emgtv’de, süper.

    https://www.youtube.com/watch?v=sTn29WvGpEU

    Alperen Kartal

    @Ufuk Sönmez, kritikten sonra yayınlandı video harikaydı gerçekten.. çok sağlam..

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.