Evet, grup kendini bu şekilde tanımlıyor. Tarz konusuna takıntılı bir insan değilimdir. “Thrash yapıyoruz biz” dediğimde hemen sazan bir arkadaş: “Thrash mi lan sizin bu yaptığınız” diyebilir. O yüzden bu konularda bir şey iddia etmeyi ve tartışmaya girmeyi gereksiz bulurum. Bu ufak önsözümsü paragraftan sonra konumuza girelim.
“From Glory to Infinity” Faust’un ilk albümü fakat grup yeni bir grup değil. 1992 kuruluşlu. 1993 yılında ilk demolarını yayınladılar, 2001 yılında ise 4 şarkılık “…And Finally Faust” adlı EP’lerini. “Finally” falan diyorlar da, “EP’den 8 yıl sonra geliyor albüm. Ne iş?” demekten kendimi alamıyorum.
Şansa keşfettim bu grubu. Nette Steve DiGiorgio abimizin ne işlerle uğraştığını araştırırken Faust’a denk geldim. Bir baktım şöyle myspace’ine, web sitesine falan. Açıkçası hiç içimi açmadı (özellikle albüm çıkmadan önceki eleman fotoğrafları tam bir felaketti – DiGiorgio hariç tabii).
Grubun logosu da cabası. Ama albüm kapakları Hıristiyanlık karşıtı bir gruba göre güzel olmuş, yiğidi öldür hakkını yeme. Bir de şu promo fotoğraflarına falan biraz önem verselermiş.
Daha sonraki ziyaretlerimde albümden iki-üç şarkıyı koymalarına denk geldim, iyi ki de geldim. Şarkılarda bi eksiklik vardı hissediyordum, fakat hoşuma gidiyordu acayip.
Özellikle Wet Veils ve Sentimental Worship’e bayılmıştım. Sabırsızlandım bayağı albüm için. Nete düştüğü anda da abandım zaten tıstıs.
Dedim ya şarkılarda bir eksiklik var diye. Eksikliklerden biri şarkıların çoğunda rifler arası kopukluk var. Örneğin Sentimental Worship’in otuzuncu saniyede giren clean kısım çok tatlı bağlanıyor. Fakat bu clean kısmın outro’su direkt “olmamış”. Bir anda kesilip “RÖRÖRÖ”, “JJJJJJJ” diye şarkının girmesi çok uyumsuz. Birkaç şarkıda daha var buna benzer olaylar. Genelde riflerin birbirine bağlanması sorunlu yani.
Değineceğim bir diğer nokta, olumlu mu desem olumsuz mu bilemiyorum, gitar sololarında kullanılan ve şarkı içinde “sırıtan” ton. Albümü dinlerken her soloyu sabırsızlıkla bekliyorum resmen. Farklı bir şey denemişler ama güzel olmuş. Sanki şarkıları komple eski tellerle kaydetmişler de soloları atmaya gelince “Şu telleri değiştirelim de parıl parıl bir solo olsun, şaşırtalım dinleyiciyi” mantığıyla hareket etmişler gibi. Bu dediğimi en net Wet Veils’in solosunda anlayabilirsiniz. İnanın fazlasıyla belli oluyor. Zaten yanık mı yanık bir solo.
Vokallerden bahsedelim biraz da. Çok geniş bir death metal kültürüm olmadığı için bir yorum yapmaya korkuyorum açıkçası (“Ulan ne diye death metal grubunun kritiğini yazıyorsun o zaman?” diyen çok kötü insan olsun), ama beni rahatsız etmediğini söyleyebilirim. Genelde rahatsız olurum çoğu brutal vokalden. Aleister’in sesinden mi kaynaklanıyor yoksa alttaki müzikten mi etkileniyor beynim bilmem, fakat ben sevdim.
Şarkıların rifleri genel olarak başarılı. Hatta bazı yerler bana Quo Vadis’in Defiant Imagination albümünü anımsattı. Riflerin yanında akustik kısımlar da çok tatlı oturmuş cidden. Carnal Beatitude’un girişi mesela, mükemmel.
Bir de akustik gitarın altında Steve Abi’nin şıngır mıngır, gıcır gıcır tonu olunca tadından yenmiyor. Steve demişken, iki günde bitirmiş kendi kayıtlarını. Davulları Dimmu Borgir’den tanıyacağınız Derek “Daray” Brzozowski kaydetmiş. Güzel de çalmış ellerine sağlık.
Toparlarsak, bu albümü seven ya benim gibi “tuhaf” sever ya da hiç sevmez. Çok seven de çıkabilir (Ya yenilir, ya berabere kalır ya da kazanır).
Kadro Aleister: Gitar, vokal
Ghiulz Borroni: Gitar
Geçici Elemanlar:
Luca Princiotta: Gitar
Steve DiGiorgio: Bas
Darek "Daray" Brzozowsk: Davul
Şarkılar 1. Purple Children
2. Wet Veils
3. Sentimental Worship
4. Golden Wine Countess
5. Servants of Morality
6. Carnal Beatitude
7. Pig God Dog
8. Holy Hole
9. A Religion-free World's Dream
Ben de Faust’u yeni dinledim ama şu sıralar çok iyi albümler çıktığı için bu albümü henüz sindiremedim. Tuhaflık konusunda kesinlikle katılıyorum. Bir grubun soundu ancak bu kadar itici ve aynı zamanda bu kadar çekici olabilir. Ama albümü her dinlediğimde o “bir eksiklik var abi bu müzikte” duygusu beni hiç yalnız bırakmadı.
aa ben de az önce bi yerde bu gruptan bahsetmiştim :D steve digiorgio neyin peşinde anlamadım bi de opeth’ten birileriyle bişeyler yapıyomuş ***** geçiyo heralde :D
Ben de Faust’u yeni dinledim ama şu sıralar çok iyi albümler çıktığı için bu albümü henüz sindiremedim. Tuhaflık konusunda kesinlikle katılıyorum. Bir grubun soundu ancak bu kadar itici ve aynı zamanda bu kadar çekici olabilir. Ama albümü her dinlediğimde o “bir eksiklik var abi bu müzikte” duygusu beni hiç yalnız bırakmadı.
aa ben de az önce bi yerde bu gruptan bahsetmiştim :D steve digiorgio neyin peşinde anlamadım bi de opeth’ten birileriyle bişeyler yapıyomuş ***** geçiyo heralde :D