# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ULVER – Messe I.X – VI.X
| 07.11.2013

Kurt minimalizmi.

Mehmet Emrah KONYA

Norveçli topluluk Ulver hakkında bir şeyler yazmaya kalkınca, makale ister istemez bir biyografiye doğru gidiyor. Çünkü bu kuzeyli Kurtlar’ın müzikal yolculukları da en az “şu an” yaptıkları müzik kadar ilgiye değer ve dikkat çekici. Diğer taraftan bu adamların “şu an” yaptıkları müziği sadece “şu an” ile değerlendirmeye kalktığımız zaman kendimizi ayrıca bir çıkmaz içinde bulabiliriz. En basitinden, avangard ve minimalist bir klasik müzik albümünün bir rock/metal sitesinde ne işi var diye sorabiliriz ve bu gerçekten haksız bir soru olmaz.

Elbette Ulver kakkında bir şeyler yazmaya kalkınca, makalenin ister istemez Kristoffer Rygg’a da değinmesi gerekiyor. Garm takma ismi ile de tanılan Norveçli müzisyen vakti ile Borknagar ve Arcturus gibi gruplarda da vokal yaptı ve onlarca albümde konuk vokalist olarak bulundu. Çok farklı tarzlarda vokaller yapabilen bu yetenekli şahıs Ulver’in sesi, beyni ve kalbidir. Ulver’in müzikal yol ayrımlarında verdiği kararları anlamak için Krsitoffer’ı anlamak gerekir (bu arada ICS Vortex olarak tanıdığımız Simen Hestnæs, adeta Kristoffer Rygg’ın yedeğidir, Kristoffer bir gruptan çıkinca o gruba Simen girer).

Çok ayrıntısına girmeden topluluğun müzikal geçmişine bakarsak\ ilk önce bir folk/black metal grubu ile karşılaşıyoruz. Ardından topluluk Avrupalı metal dinleyicisinin kesinlikle yadırgamayacağı türden bir akustik albüm yapıyor ve bu albümü Norveç’ten çıkan en sert black metal albümlerinden birisi takip ediyor.

Buraya kadar olan hikayenin kendi içinde farklı kutupları olsa da metal türü içinde çok da büyük ters köşeler içermiyor. Fakat kayış 1998 yılında tamamen kopuyor ve bugün bu yazının da sebebi olan müzikal evrim başlıyor. “Themes from William Blake’s The Marriage of Heaven and Hell” ile başlayan bu serüven, makalemizin konusu olan “Messe I.X – VI.X” ile devam ediyor.

Messe I.X – VI.X”i, üst satırlarda tüyosunu verdiğimiz gibi bir klasik müzik albümü olarak değerlendirebiliriz miyiz? Ne yazık ki emin değilim ama albümün türünden bahsetmem gerekirse bu betimi avangard ve minimalist bir klasik müzik çalışması olarak yapardım. Albüm Kurtlar tarafından besteleniyor ve Tromso Chamber Orkestrası ile dijital enstürümanlarla 21 Eylül 2012’de kaydediliyor. Daha sonra yine Tromso Kulturhus ile albümün akustik kaydı canlı olarak yapılıyor. Fakat albüm canlı kaydedilmiş bir albüm olarak kabul etmemek gerekiyor, Krsitoffer hem albümde hem de röportajlarında canlı performanstan sonra “o gece olanların çevirisini yapmak” için stüdyoda saatler harcadıklarını söylüyor. Bu arada albümü Ulver (ve Kristoffer’ın şirketi olan Jester Records) tamamen kendi imkânları ile üretiyor. Hatta albümün ilk promo videosunda “Righteous DIY Product”, “We are Alone” ve “Spread The Word” bu konunun hem altını çiziyor, hem de dinleyicilerinden destek istiyor.

Her şeyden önce, tahmin edebileceğiniz gibi gayet olgun bir Ulver albümü ile karşı karşıyayız. “Kveldssanger” kadar melankolik fakat duygularını dışarı vururken daha mütevazi, “Blood Inside” kadar vurucu/çarpıcı fakat daha sabırlı ve “Shadows Of The Sun” kadar dingin ama daha karanlık gibi laflar, albüme dair aklıma gelen ilk benzetmeler. Bahsi geçen albümleri bilmeyen birisine “Messe I.X – VI.X” tanımı yapmak çok daha zor. Bir kere içine girebilmeniz için ona emek harcamanız gereken bir albümden bahsediyoruz. Her ne kadar sokakta dinlerken kendinizi bir film karesi içinde hissetmenizi sağlayabilecek bir albüm olsa da, “Messe I.X – VI.X”in asıl zenginliği, detaylarındaki gizli mücevherlerde.

Albümün açılış şarkısı olan As Syrians Pour in, Lebanon Grapples with Ghosts of a Bloody Past ilk dört dakikası boyunca bizi ağır bir atmosferin içine çekiyor yavaş yavaş. Dördüncü dakika ile birlikte keman lead’leri ile şarkının duygusal dokusu şekillenmeye başlıyor, fakat hemen akabinde yükselen bass sesler duygusal bir rahatlama yaşamamıza izin vermiyor. Bir süre sonra tiz yaylılar da bas seslerin tedirgin atmosferine teslim oluyor. Şarkının son çeyreğinde piyano ve keman ile Empyrium’vari bir atmosferin şarkıyı ve dolayısı ile bizi esir alışına şahit oluyoruz. Fakat Ulver kesinlikle kolaya kaçmıyor, bizi kolay bir melankolinin içine atmıyor, onun yerine içinde farklı hisler barındıran bir hikayeye devam ediyor.

Albüm ikinci şarkısı Shri Scheinder’a çok belli etmeden geçiyor. Elektronik seslerden oluşan bir nabzın üstüne gene elektronik seslerle bezenmiş akustik enstrümanların eşlik ettiği şarkı albümün en deneysel işlerinden bir tanesi olarak aklımızda yer ediyor.

Üçüncü şarkı Glamour Box doğrudan doğruya sinirleriniz ile oynayan bir çalışma. Şarkı ağır bas melodiler ve o melodilerin üstünde dans eden tiz sesler (önce elektronik loop’lar, ardından yaylılar) ile tüylerinizi diken diken eden bir gerilim deneyimi vaat ediyor.

Son of man albümün ilk günah çıkarma anı. Bunu hem albümün duygusal gelişimini, hem de Kristoffer Rygg vokalinin hayranlarını kastederek söylüyorum. Albümün ilk vokalli şarkısı olan Son of Man, her şeyden önce büyük bir teslim olma hissi ile başlıyor, bu teslim olma hissi, Kristoffer’ın kısık bas sesi ile söylediği “Oh Father” sözleri ile başlayan bir günah çıkarmaya ayinine dönüşüyor (bu arada “messe” ayin demek). Vokal partisyonunun bitmesi ile birlikte günah çıkarma görkemli ve uzun bir katarsise dönüşüyor.

Noche Oscura Del Alma, bir önceki şarkının yaşattığı katarsis hissinden sonra bizi tekrar korku ile besliyor (ve bunu gayet Æthenor edası ile yapıyor). Bas sesin gene ritm görevi üstlendiği ve bu ritmin çevresinde bir rüzgar gibi esen, hayalet melodilerin sizi çevrelediği bu karanlık vaftiz aynı zamanda bizi Mother Of Mercy’ye hazırlayan bir geçiş görevi üstleniyor.

Ruhun karanlık gecesinin ardından Mother Of Mercy ile albümün sonu geliyor. Davul kullanımından, geri plandan gelen elektro gitar seslerine kadar bir çok açıdan biz rock/metal dinleyicisi için daha kolay bir şarkı olarak başlıyor Mother Of Mercy, en azından vokal partisyonlarının bittiği ana kadar. Sonrasında gene boşlukta yankılanan seslerin arasında buluyoruz kendimizi. Yavaş yavaş karanlık büyüyor ve albüm bitiyor.

Ulver zor bir gruptur. Hiçbir zaman size tam olarak beklediğiniz şeyi vermez, fakat hiçbir zaman da bulduğunuz şeyden ötürü size (en azından kalıcı) bir hayal kırıklığı yaratmaz. O yüzdende radikal tarz değişikliklerine rağmen hala avrupa ekstrem metal basını ve kitlesi tarafından takip edilen bir gruptur Ulver ve genelde de iyi eleştiriler alır. “Messe I.X – VI.X” de bu geleneğin devamı niteliğinde önemli bir albüm. 10 üzerinden gözü kapalı olarak 10 verebileceğim bu albümü ise kritikte bahsi geçen ruh hallerine ve bu ruh hallerine dair deneyimlere açık olan herkese tavsiye ederim. Ulver dinlemeye yeni başlayacak olan birisi için bu albüm doğru bir albüm mü diye sorarsanız, Ulver dinlemeye başlamanın doğru albümü yoktur, Ulver tüm diskografisi ile doğru anlaşılabilecek bir topluluktur derim.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.63/10, Toplam oy: 70)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2013
Şirket
Jester Records
Kadro
Kristoffer Rygg: Bir şeyler
Tore Ylwizaker : Bir şeyler
Jørn H. Sværen: Bir şeyler
Şarkılar
1. As Syrians Pour In, Lebanon Grapples With Ghosts of a Bloody Past
2. Shri Schneider
3. Glamour Box (ostinati)
4. Son Of Man
5. Noche Oscura Del Alma
6. Mother Of Mercy
  Yorum alanı

“ULVER – Messe I.X – VI.X” yazısına 8 yorum var

  1. Bad Joke says:

    Son cümlene kurban

  2. Ugur says:

    Ulver’den yine muazzam bir albüm.

    Childhood Ends gibi aşırı gereksiz bir cover albümünden sonra Shadow of The Sun ve Blood Inside ayarında ama kendince özgün, böylesine güzel bir albüm kaydetmelerini ilaç gibi geldi gerçekten.The Living Infinite ve Das Seelenbrechen ile birlike yılın albümü benim için.

    10/10

  3. Nightwing says:

    Albümü hala dinlemedim :/

  4. Şafak says:

    Ben de albümü beğendiğimi söyleyebilirim ve ilk şarkıya da böyle bir isim koydukları için hayran kaldım.

    9/10

  5. Nei1as says:

    Albüm beni de oldukça tatmin etti, özellikle Son Of Man’a takıldım kaldım.

  6. baha says:

    kveldssanger kadar tatmin etmese de iyi bir müzik olduğu belli. yaylılar müthiş.

  7. Shadows of the Sun ve Blood Inside ile birlikte en sevdiğim Ulver albümü oldu. Özellikle Son of Man ve Mother of Mercy muazzam. Çoğu Ulver albümü gibi, 10/10′luk benim için.

  8. deadhouse says:

    Bu albüm çok özel. Zamanının ruhunu yakalayan özel anlarda dinlenilmesi gereken enfes bir müzik. Garm sen sanatçısın. Bunu her zaman haykıracağım. Bir insan, bir müzik grubunu dinleyebildiği için iyi ki var olmuşum ve bu müziği iyi ki dinlemişim diyebiliyorsa bu güzel bir şeydir.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.