Çoğu progresif death metal grubunun albümlerinin kritiklerindeki gibi edebiyat yapıp risk alma niyetinde değilim, tıpkı bu thrash metal klasiğine yakışır bir biçimde bodos, içten ve grubun büyük bir hayranının elinden çıktığını belli etmesinin yanında yer yer onu eleştiren bir yazı olsun istediğimden, (gerçi böyle bir albümün eleştirilecek bir yanı var mıdır, inanın sırf iki günüm onu düşünmekle geçti… Kritik yazmak da zor zanaatmış azizim) ülkesini korumak için sonunun ufukta gözükmediği bir savaşa atılan genç ve toy bir askerin duyguları ile yoğurulmuşçasına albümün o kaotik atmosferini en samimi biçimde yansıtan bir albüm kritiği olsun istiyorum. İnsanın eline her zaman “The Years Of Decay“, “Bonded By Blood“, “Master Of Puppets“, “Rust In Peace“, “Reign In Blood” gibi thrash metal dünyasında klasik mertebesine ulaşmış kült albümleri yorumlamak geçmiyor. Hele ki o grubun yıllardır ifla olmaz bir hayranıysanız insan ister istemez o albümü insanlara anlatırken olaylara biraz da kendi duygularını katmak, şarkıları en içten düşünceleri ile olabilecek en ayrıntılı biçimde yorumlamak istiyor.
1984 yılında yayınlanan ”In The Sign Of Evil” EP’siyle dikkatleri üzerine toplayan Sodom herkesi şaşırtarak belki de ileride Kreator, Destruciton, Accept gibi Alman metal devlerinin arasına adını kanlı harflerle yazdıracağının sinyallerini daha o zamanlarda vermişti. Daha sonraları 1986 yılında yayınlanan “Obsessed By Cruelty” ile sertliğinden taviz vermeyeceğini Tom Angelripper’ın o kendine özgü yırtıcı vokaliyle bağıra bağıra anlatan grup, hemen bir sene sonrasında çıkardığı ve bana göre Sodom tarihinin en sağlam albümü olan “Persecution Mania” ile iyiden iyiye karakteristik özelliklerini oturtup ününe ün katmış ve hâlâ konserlerde delicesine çalınan şarkılara imza atmıştı. Zaten Sodom’un en güçlü albümlerinin de (Birkaç istisna dışında tabii ki) “Persecution Mania” zamanlarında çıktığını düşünürsek o dönemde Sodom’un sahip olduğu ihtişamı daha fazla anlatmamıza gerek de kalmaz sanırım. Bas ve vokalde Tom Angelripper, gitarda Frank Blackfire ve davullarda Chris Witchhunter (R.I.P) kadrosu ile hazırlanan “Agent Orange”ın, dilerseniz şarkılarını tek tek incelemeye başlayalım.
Albümümüz Ahmet Saraçoğlu’nun Kreator- “Enemy Of God” kritiğindeki tabiriyle “daha ilk notasından koparan” ve albüme adını veren Agent Orange ile açılıyor. Dur durak bilmeyen aşırı hızlı temposu ve rifleriyle dikkat çeken parça Tom’un güçlü vokalleri ile daha da mükemmelleşiyor. 6 dakika gibi thrash metal standartlarında gayet tatmin edici bir süreye sahip olan şarkının 04:30 gibi giren enfes Slayer’vari solosuyla kendinizi bir savaş uçağının içinde bir üssü bombalıyormuş gibi hissediyorsunuz. Şarkının bitimiyle evin içinde deli gibi ”This Fire That Doesn’t Burn” diyerek tepinmeniz olası, ben diyeyim de dozunda tüketin. İkinci şarkımız Tired And Red. Chris’in makinalı tüfeği andıran hızlı saldırıları ve Tom Angelripper’ın alttan alttan bası ile kuvvetlendirdiği güçlü bir rifle açılan şarkı size ”Oh be, ikide iki şimdilik” dedittirse de, ikinci dakikada bize yaptığı sürprizle daha da güzel bir hal alıyor. 3.sırada sözleriyle dikkat çeken Incest yer alıyor. Özellikle ”Number one in the list of misdeeds persuade my sister she shook and gasped in licentious greed turned by mutual whisper” kısmıyla sizi oturup şöyle bir düşündüren parça, içinde tek bir ortalama şarkı bile bulunmayan “Agent Orange” albümünün bir diğer ağır topu.
Dördüncü sırada benim Tired And Red’ten sonraki favori şarkım olan Remember The Fallen yer alıyor. Belki de Sodom tarihinin en havalı ismine sahip bu şarkı özellikle insanı isyan çıkarmaya teşvik eden gaz rifleriyle (özellikle Tom’un “Remember the fallen” dediği kısımlardaki rif beni benden almıştır hep) ve jilet gibi sounduyla bana hep Metallica’nın Disposable Heroes ile Leper Messiah’ını hatırlatmıştır. 01:20′de giren kısa solodan sonra iyice azıtan şarkı albümün en iyileri listesinde adını en üstlere yazdırıyor.
Daha sonra albümdeki en iyi soloya sahip olduğunu düşündüğüm Magic Dragon bizi tokat manyağı yapmaya devam ediyor. Özellikle solodan sonra giren o uzun rif, bu şarkıyı Sodom klasikleri arasına sokmaya yetiyor. Diğer şarkılardan uzun uzun bahsetmeyeceğim, fakat Agent Orange’ın kalan kısmında özellikle albümün normal temposuyla kıyasladığımızda oldukça uysal riflere sahip, ancak bir o kadar da gaz ve insanın içinde delicesine headbang yapma isteği uyandıran şarkılar var. Albümün çıkışıyla aynı tarihe denk düşen ve içinde Ausgebombt, Incest, Don’t Walk Away adlı şarkıların bulunduğu single’a da adını veren garip şarkı Ausgebombt’un (Bir de Almanca versiyonu vardır ki bu şarkının, onu da mutlaka dinlemelisiniz) ve çok sevdiğim bir başka grup olan Tank’ın Don’t Walk Away adlı şarkısının cover’ının da dikkat çektiğini söyleyebilirim. Zaten kritiğin en başında da dediğim gibi, albümde dikkat çekmeyen herhangi bir şarkı neredeyse yok. (Hatta neredeyse değil, yok desek yeridir.)
Albümün sahip olduğu atmosferi müthiş bir biçimde yansıtan güzel kapağını ve güçlü prodüksiyonunu da hesaba katarsak, sanırım “Agent Orange”ın dinleyebileceğiniz en iyi thrash metal albümlerinden biri olduğunu söylemek mümkün.
Thrash metal ve özellikle Alman thrash’i için eşi benzeri bulunmaz bir albümün kritiğini burada noktalamış bulunuyorum. Dileriz ki Sodom daha nice yıllar aramızda kalsın ve “Agent Orange” gibi albümler yapmaya devam etsin. “Coma of Souls” ile birlikte Alman thrash’i için kült kabul edilen bu albüme mantığım 9 ila 9,5 arasında bir puan vermem gerektiğini söylüyor, kalbim ise tabii ki bir Sodom hayranı olarak ”10 ulan 10!!!” diye bağırsa da sanırım bu albüm için 9,5 vermek yerinde olacaktır.
Yazıdaki Magic Dragon videosunun 02:16′sında durdurun.
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Uzun zamandır böyle kahkaha atmamıştım :D
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, ahahah Wacken Bitmiş..
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, sağlam güldüm hakkaten :D
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, ahaha aklıma opeth e döner yediren türk geldi.
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Abi cidden ibretlik ahahah
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, ABİ BAĞIRDIM HAFUAHSF
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Öf kesin klimalı aile salonları da vardır ya ahah.
11.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, bu olay çok normal aslında. avrupadaki hemen hemen her festivalde var böyle tezgahlar. hatta festivali geçtim, Almanyanın büyük kesiminde, Avusturyada, Belçikada, Beyaz Rusyada Minsk’te ve Moskova’da hatta Çek Cumhuriyetinde bile “selamın aleyküm toprağam yapsana bi yarım” diyebileceğin onlarca yer var. Moskova’da baya adana yiyebiliyosun mesela.
03.08.2021
@Ahmet Saraçoğlu, videolar ölmüş ben kendim buldum
https://youtu.be/60kqv-z6-rM?t=138
Güzel bir değerlendirme olmuş yazılanlara bende katılıyorum teşekkürler.
http://www.gettyimages.com/detail/news-photo/crew-of-us-ac-47-plane-firing-7-62-mm-ge-miniguns-during-news-photo/53368441
Arkada Battlefield ve benzeri vurdulu-kırdılı oyunlarla beraber bu albümü dinlemeyin, kickvote açıyorlar “hek yapıyor ffs” diye bağırıp millet.
Benim için bir zevk oldu incelemesi. Eksikliği hissediliyordu hem. Tam anlamıyla olağanüstü bir albüm bu, mis gibi buram buram taşak kokuyor.
Eşşek gibi albümdür, Alman trash’inin köpeğiyim!
Beni Alman thrashi ile tanistiran albumdur. Zamaninda Kadikoy de Pentagram shoptan cekme kaset olarak almistim. Eve geldim, albumu kasetcalara koyup yatagima uzanip dinlemeye basladim, Agent Orange in giris rifinin calmaya baslamasi ile kendimi ayakta hazirolda buldum. Hatta annemin o sirada ondaya girip bana “olm hastamisin sen, akyakta muzik dinlenir mi ?” demisligi vardir.
Blackfire the Great, ne büyük insan.
Allah gibi albüm. Yazara bu muhteşem albümün kritiği için sonsuz teşekkür ediyoruz yalnız 9.5 az. Bu albüm 10 almalı. Balyoz gibi sounduyla tüm zamanların en iyi Thrash albümlerinden biridir tam bir Thrash Metal efsanesidir. Bir bu bir de Kreator – Extreme Agression Thrash Metalde tek geçtiğim albümlerdir.
09.09.2013
@Nightwing, Coma of Souls’a 9 verildiğini görünce elim 10′a gitmedi ne yalan söyleyeyim.
09.09.2013
@Cattle Bilmemne, Tamamen kişisel bir not benimkisi, Extreme Agression bence bir adım daha yüksekte Coma of Souls’tan, tamamen o amaçla 9 verdim. Yoksa bu albüm de o albüm de kesinlikle 10′luk.
09.09.2013
@DrAQA, Aynı şey benim için de geçerli, Persecution Mania’yı daha çok beğendiğimi belirttim yazıda ama ben ona da 10 vermem mesela. Bu sefer de Agent Orange’a haksızlık olur zira.
Direk 10. Hemde yıldızlı.
Sodom’a 10lar feda olsun ama uzak ara Sodom’un 10 üzerinden 10 hatta puansız olarak başyapıt denebilecek albümü Tapping The Vein’dir.
Uzak ara en sevdiğim Sodom coverı. Şarkıda bizzat Frank Blackfire’da çalıyor:
https://youtu.be/1C1Ojmtwzqc
Benim için en iyi Alman Thrash metal albümü bu. İkiye de Enemy of God’ı koyarım herhalde.
Daha önce fark etmemiştim: Agent Orange bayağı Sacred Reich – Death Squad’ın çakması. Aratınca da hemen sonuçlar çıktı.
https://www.youtube.com/watch?v=8cWdS5NL3k8
Ama, Agent Orange daha iyi.
Efsane ki ne efsane.
06.09.2024
@BK, mayhemdan sonra sodom konseri için temel atılmaya başlanmış
06.09.2024
@Yiğit, Olmazsa olmazımız 🤘. Sonraki durak ta Koldbrann ve Batushka. Gerçi sitede Koldbrann kritiği yok, haberin altına üşüşürüz artık.