Hasan KALE

Öncelikle bu yazıyı yazmaya bu kadar geç karar verip sizlere geç ulaştırdığım için özür dilerim. Fakat mevzubahis konser Alman devi Rammstein’ın 2013 yazına damgasına vurmuş ‘’Wir halten das Tempo’’ turnesinin bir parçası olduğundan ne kadar geç olursa olsun okunmaya değer olduğunu düşünüyorum. Tabii bu sadece bir Rammstein konseri değildi. Bulgaristan’da BALKAN ENTERTAINMENT isimli organizasyon şirketinin her sene düzenlediği bir festival SOFIA ROCKS. Bu festivalde Rammstein ile birlikte Bullet for My Valentine, Enslaved, Hamaton ve Lafrontera sahne aldılar. Daha önce 2011 yılında bu festivale katılmış biri olarak bu seneki line-up’ı biraz yetersiz buldum. (Zira Sofia Rocks 2011 Judas Priest, Whitesnake, Mike & The Mechanics, Saxon ve Slade gibi efsaneleri içermekteydi ve festival saat 1’de bitmişti.) Tabii “Rammstein tek başına yeter” diyenler bir yerde haklılar. Çünkü gerçek bir şov izledik. Bu sene neredeyse bütün Avrupa’da olmasına rağmen neden Türkiye’de bir Rammstein konseri verilmedi, anlamış değilim. Yeri gelmişken Bulgaristan’daki ve diğer balkan ülkelerindeki konser bileti fiyatlarının ülkemize göre düşüklüğünü bir kez daha hatırlatayım. (130 TL’ye sahne önü bileti ne demek kardeşim?!) Ayrıca o ülkelerde hangi grup olursa olsun ‘’sold out’’ diye bir durumla karşılaşmanız da imkânsıza yakın. (Hem bu konserin hem de 2 gün öncesindeki Iron Maiden Bükreş konserinin biletini konser günü aldım.)

Bükreş’teki konser ve şehir gezisi yeterince yorucu geçtiği için bu sefer stadyuma biraz geç girmeyi tercih ettim. Zaten Lafrontera ve Hamaton bildiğim gruplar değildi. Daha sonrasında konser gecesi tren garında tanıştığım arkadaş Hamaton’un “Alman Slipknot’ı” bir grup olduğunu söylese de pek pişmanlık duymadım.Bu yüzden Enslaved’ten başlayacağım.

Stadyuma girdiğim esnada genel durum ve Enslaved bekleyişi

ENSLAVED

Ne yalan söyleyeyim İskandinav gruplarıyla pek aram yoktur. Enslaved de bildiğim fakat takip etmediğim gruplardan. Stada Enslaved’in sahnesi kurulurken girdiğimde dahi stadyumun yarısından fazlası boştu. Herhalde die hard fanları daha çok önlerde konuşlanmıştı. Çünkü insanlar Enslaved sahnedeyken de yiyecek, tuvalet gibi ihtiyaçlarını karşılamaya devam edip sahneyle ilgilenmediler. Bense tarafsız bir gözlemci edasıyla konseri izledim ve yer yer ritim bile tuttum.Fakat dediğim gibi çok aram yok,meraklısına göstermek lazım. Canlı izlediğim ilk black metal grubu olduğundan Enslaved benim için özel bir yer aldı diyebilirim. Performansları gerçekten başarılıydı. Ben kopamadım ama hayranları eminim kopmuşlardır. Çünkü en azından bildiğim şarkıları bire bir çalındı.

Bundan sonra adamımsınız lan.

BULLET FOR MY VALENTINE

Enslaved sahneden ayrılınca beklenen anlardan ilkine de yaklaşılmıştı. Her ne kadar bu grubu “emo” ya da “kız grubu” diye nitelendirenler varsa da bu performansı izleselerdi eminim pişman olurlardı. Şarkılarını gerçekten beğendiğim, sevdiğim tarzlara yakın sayabileceğim Bullet (kısaltıyorum, e kankayız artık ) bu festivale gitmeye karar verene kadar canlı izlemeyi arzuladığım ya da düşündüğüm bir grup değildi. (Daha ona kadar ne gruplar var sırada abicim) Hatta sık dinlediğim bir grup bile değildi diyebilirim. Madem ki Rammstein’ın promosyonu deyip, gitmeden başladık dersimizi çalışmaya. (Özellike yeni albüm bir harika.) BFMV daha soundcheck’inden ben geliyorum diyordu. E tabii volume artırıldı biraz. Grup intro olarak kendisine meşhur O Fortuna’yı seçmiş. Bir an “lan yoksa Ozzy mi geliyor?” diye heyecanlanmadım değil. İntronun ardından grup son albümleri “Temper Temper”dan Breaking Point ile sahnedeydi. Açılış için biçilmiş kaftan olan bu şarkı gaza gelmeye yetti zaten. Grubun ilk Bulgaristan konseriymiş. Bunun da etkisiyle seyirci de epey coşkuluydu. İkinci şarkı Your Betrayal ile Vasil Levski Stadı artık onların kontrolündeydi. 1 saatlik süresine rağmen çoğu hit şarkı kusursuz çalındı. Yeni şarkılar da hiç kulağa batmadı. Bunu sound açısından istikrarlı bir grup olmalarına veriyorum.Ayrıca grup çok canlı ve dinamik; adamlar yerlerinde duramadılar. Araya idare eder bir gitar solo döşemeyi de ihmal etmediler. Benim beklediğim an ise bisle geldi ve her şeyi değiştirdi. Scream Aim fire ile kontrolden çıktım. Son şarkı yine grubun sevilen parçalarından Tears Don’t Fall idi. Resmen tadı damağımızda kaldı. Ama kısa süresine rağmen dolu dolu bir performans oldu. Türkiye’ye ne zaman gelirler bilinmez ama ben bir ikincisi için sabırsızlanıyorum.

Az ama öz performansın setlisti

1.Breaking Point
2.Your Betrayal
3.Waking the Demon
4.Saints & Sinners
5.4 Words (To Choke Upon)
6.Temper Temper
7.The Last Fight
8.Guitar Solo
9.Dirty Little Secret
10.Scream Aim Fire
11.Tears Don’t Fall

RAMMSTEIN

BFMV sahneden ayrıldığında hava kararmıştı. Artık geri dönüş yoktu. Yavaş yavaş heyecandan terlemeye başlamıştım. Daha önce Sonisphere İstanbul 2010’da izlemiş olsam da Rammstein abi bu. Rammstein’a yaklaşırken stadyum artık iyice dolmuştu. Ve Rammstein’ın bu turnede kullandığı kaya motifli perde aşağı indi.Ben şahsen perdeyle açılan konserleri daha çok seviyorum. Judas’ın Epitaph perdesinin Rapid Fire ile inişi unutulmazdı mesela. Rammstein’a dönecek olursak Ich tu dir Weh’in girişiyle daha perde açılmadan fişekler saçılmaya başlamıştı. Perde davula eşlik edercesine indi ve Rammstein sahnedeydi. İlk şarkılar hep bir şekilde gerek heyecanla gerek şokla kaynar gider. Ama ikinci şarkı hiç öyle olmadı. Wollt ihr das Bett in flammen sehen ile Vasil Levski Stadı kendinden geçti. Stadyum RAMMSTEİN diye inliyordu. Bu şarkının ikinci şarkı olmasına sevindim. Adamlar gazı daha başından verdiler. Ardından Keine Lust girdi. Bulgar seyircisi coşkulu geldi gözüme ama bir yandan da tek kopan benmişim diye düşündüm. Özellikle bulunduğum yerde alkışlı tempoları hep ben başlatıyordum. Arka arkaya kick ass şarkıları dinleyince Ohne Dich ile biraz olsun dinlenme fırsatı bulduk. Lindemann’ın sesi büyüleyiciydi. Ardından konserin en reaksiyonsuz ve zayıf olduğunu düşündüğüm parçası Wiener Blut çalındı. Seyirci sinema gibi izledi biraz. Hemen arkasından Du Riechst So Gut ile das tempo tekrar yakalandı. Bu şarkıda fonu oluşturan yeşil spot ışıklarını hiç unutmayacağım. Benzindi, adam yakma şovuydu Linksti derken sıra Du Hast‘a geldi. İstanbul konseri esnasında bu parçada çıkan pogo bayağı bi önlere ilerlememi sağlamıştı, anısı büyüktür. Du Hast’ın ardından Bück Dich teatral havasıyla farklıydı ama +18 içeriğe sahipti. (Aşağıdaki videoda net bir şekilde görebilirsiniz.) Ich Will her zamanki gibi yankılanarak söylendi. Ich Will’in ardından Mein Herz Brennt çalındı. Hem de piyanoyla! Geçtiğimiz yıllarda klibi de çıkan versiyonu sahneye uyarlamış adamlar. Bir Rammstein konserinde piyano dinlemek biraz garip oldu. Ben klasik versiyonuyla kopmayı beklerken gayet slow çalındı ama böylesi daha iyi oldu, çeşit oldu. Bayağı bir alkış aldıktan sonra Sonne eins’sız zwei’sız davulla küt diye girdi. Ve son yine Pussy ile yapıldı. Sözlere eşlik ederken kendimi gülmekten alamadım ‘’lan ne biçim sözleri var’’ diye. Pussy sonrasındaki klasik fışkırtmasını ve klasik selamını verdikten sonra sahneden ayrıldı Rammstein. İstanbul konserinden pek farkı yok gibiydi ama 3 yılda insan özlüyor haliyle. Benim yerimde duramadığım ve aşırı ölçüde mutluluk hormonu salgıladığım bir konser oldu. Gönül isterdi bir “Mein Land” çalsınlar ama pek çaldıkları bir parça olmadığı için koymadı.Yine de fazlasıyla doyurucu bir setlistti, her şey çalındı. Konser çıkışında sloganlar da atıldı. Onlar da eylem halindeler sizin anlayacağınız. Hatta bilet aldığı halde hükümeti protesto için konsere girmeyenlerin olduğunu da duydum. Rammstein’la ilgili fotoğraf yerine konserin amatör çekim linkini veriyorum. Ve kim çekmişse onu tebrik ediyorum.

Görüşmek üzere, sevgilerle…

1.Ich tu dir weh
2.Wollt ihr das Bett in Flammen sehen?
3.Keine Lust
4.Sehnsucht
5.Asche zu asche
6.Feuer frei!
7.Mein Teil
8.Ohne Dich
9.Wiener Blut
10.Du riechst so gut
11.Benzin
12.Links 2-3-4
13.Du hast
14.Bück Dich
15.Ich will
16.Mein herz brennt (piano version)
17.Sonne
18.Pussy