Steve Vai yine güzel konserlerinden birini vermektedir. Her şey yolunda, seyirci olağanca sevinciyle eğlenmektedir. MTV’den tutun da bir sürü önemli kişi ve kuruluş oradadır. Fakat vokaldeki genç adamın aklında “sahne şovu” olarak bir fikir vardır. Klavyecinin klavyesine yüklediği osuruk seslerini kendi osururmuş gibi yaparken çalmasını ister. Steve Vai solosunu atarken köşede gördüğü yangın söndürme cihazını da alıp sahneye döner. Aklındaki şey: “Eğer osuruk sesini çıkarırken bunu da millete sıkarsam daha iyi olur.” Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmaktadır. Aleti ateşler ve sıktığı söndürücünün eski usül bir çeşit kimyasal toz karışımı olduğunu anlar. Ön sıradaki insanlar çığlıklar içinde bağırmaktadır. “Aman allahım insanları öldürüyorum.” diyerek utançla sahne arkasına koşar.
Aptallığına çok öfkelenmiştir ve bir şeylere zarar vermek istemektedir. Orada gördüğü çöp poşeti gibi yığın halindeki eşyaları tekmeler ve etrafa dağıtır. Sonra da tur otobüsünde beklemeye başlar. İçeri koşarak tur menajeri girer ve “Sakın Steve’le konuşma.” der. Genç vokal de “Of milletin üstüne onu sıkmam çok boktan oldu cidden.” der. Menajer: “Hayır hayır o değil! birileri yeni aldığı parfümlerin, botların falan olduğu çantayı dağıtıp etrafa saçmış.”
20 yaşında böyle çılgın tur anısını yaşayan adamın kim olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Evet Philip Bynoe! Şaka şaka meşhur “hevy devy”, Devin Townsend. “Genç yetenek Semih” de diyebiliriz kendisi için aslında. Bulunduğu mevkii çok iyi değerlendirip kendini ve müziğini geliştirmeyi hiç bırakmamış, hem gitar çalışını hem de prodüksiyon bilgisini sesine ekleyerek çok başarılı işlere imza atmış ama bilenin bildiği, ilgilenenin stilini sevdiği biri. 20 yaşında Steve Vai’yla çalışıp odun gibi kalsa üzülürdüm zaten.
Genç Semih’in “Terria” albümüyle tanışmam ilk olarak “Earth Day” şarkısıyla oldu. Evvelden beri sound takıntısı olan, içinizi titretmesi için birbirine karıştırdığı Mesa amfilerine (düşük frekanslar için bir kafa, mid frekanslar için başka bir kafa.) yolladığı tape echo ve uzaysal diyebileceğimiz yankılarla kuvvetli altyapılar oluşturabilmiş birisi. Tabii atlanmaması gereken bir özellik de CGCGCE şeklindeki (open C diye bilinir hepsi 5′li.) genelde duymaya alışık olmadığımız bir akort sisteminde gitar çalmasıdır. Bu da yazdığı şeyleri etkiliyor tabii. Beklenenden biraz farklı şekilde ilerleyen şarkılar yazmasını kolaylaştıran ve güçlü ton için önemli olan bir ayrıntı (ayrıca Framus’un adına yaptığı gitar gördüğüm en güzel gitar olabilir.). Bunların yanına da onlarca atmosferik öge katarak adeta scoring yapıyormuş gibi yaptığı şarkıları da onu özel kılıyor. Projeleri metal şarkısından çok orkestrasyona benziyor.
“Devlab” gibi delilikleri haricinde bu tarz atmosferik albümlerini çok sevdiğimi söyleyebilirim. “Ki” için de aynı şey geçerli. Bu albümde de çoğu yaptığı geçiş o kadar yumuşak ki bazen 3 şarkının nasıl değiştiğini anlamıyorsunuz. Su gibi dalgalanıyor müzik. Bence Devin insani duyguları çok iyi yansıtabiliyor. İçinde fırtınalar kopan birisinin tepkileri gerçek hayatta filmlerdeki gibi olmaz ya, Devin’in müziği de bunun gibi biraz. Ciddi bir altyapı ve müzik üzerinde zeka isteyen bir alaycılık var. Hoş bir kontrast. Kendinin de dediği gibi “Müzik bir gösteri.”
Devin Townsend koyulduğu pozisyon gereğini yerine getiren, yedek kulübesini hak etmeyen bir oyuncu. Yaptığı müziğe bağlılığından sesini pek çıkarmasa da yeteneğini göstermek için ona şans verip etrafınıza atlatmalısınız. Sow’un ne işi var orda?
Önce Shakra şimdide bu. Üst üste iki kez, ilk dinleyişte sevdiğim albümler tanıtmış oldun bana, hat trick bekliyorum. Teşekkürler. Anıda iyiymiş bu arada ahah
22.08.2013
@OnurOnur, umarım 3. gol de gelir. Teşekkürler.
bu albümü ilk olarak zamanında piyasaya çıkan “zor” isimli dergide tesadüfen ayreon röportajına denk gelmemle tanımıştım. daha sonra ne kadar büyük bir keyifle yıllarca dinlediğimi kelimeler anlatamaz kanımca. müthiş bir albüm gerçekten.
Sow’a tapan, Semih’i sevmeyen bir fenerli olarak albümü oldukça severim fekat Earth Day’i daha bir severim. Kritiğe de %90 katılıyorum, Sow candır. Illırı sığlık.
Benzersiz bi albüm bu ya. Kafasına girdiğin dönemde yerini tutan bişey olmuyor.