İzlanda’ya karşı ilginç bir sempatim var. Google’a “Iceland” yazdığımda çıkan görsellerin huzuru bir yana, anakaradan uzaklarda, tek başına takılan bir ülke olması; konuştukları dilin, yine ülkenin anakaradan uzakta olmasından mütevellit çok fazla değişime uğramaması nedeniyle bilmem kaç yüz yıl önceki yazıtların okunması konusunda gayet yeterli olması gibi nedenler mevcut bu sempatinin kökeninde.
Anakaradan uzak olma fikri bile bir neden aslında benim için. Gece olunca da gökyüzü şenleniyor tabii.* Tüm bu “İzlanda’ya göz atma” hevesimi tetikleyen şey ise şu an kritiğini yazdığım grubun ta kendisi aslında. Ufak İzlanda özetimin nedeniyse SIGUR RÓS’un, dünyaya geldiği topraklardaki atmosferi notalarla yansıtabildiğini düşünmem. İzlanda soğuk memleket. Fakat yine de içinizi ısıtan bir büyüsü var. SIGUR RÓS da bu soğukluk hissini sıcak bir şekilde vermek konusunda usta.
“Kveikur”dan önce neler vardı? Ufak bir özet geçelim. “Von” ile ilginç bir başlangıç yapmıştı SIGUR RÓS. Zaten pek de alışabildiğim bir albüm olmadığı için detay veremiyorum. Fakat zaten asıl olay bundan sonra başlıyor. “Ágætis byrjun”, “()” ve “Takk” gibi, arka arkaya -benim için kusursuza yakın olan- üç albüm yaptılar. En son olarak da geçtiğimiz sene “Valtari” isminde adeta soundtrack sularında gezen bir albümleri çıktı. Post-rock, ambient, dream pop gibi türleri harmanlamayı iyi bilen bu şeker insanlar, “Valtari” gibi berrak, sakin bir albümden sonra “Kveikur” için albüm çıkmadan önce ilginç sayılabilecek bir şey söylemişlerdi: “daha agresif”. Tabii ki de grubun toptan tür değiştirip brutal vokallerle falan gelmeyeceğini biliyordum. Yine de böyle tatlı bir müziğin agresif tarafını nasıl su yüzüne çıkaracakları da merak konusu olmuştu benim için. Günler geçti, haftalar geçti ve ilk şarkı “Brennisteinn” yayımlandı. İzninizle cıvıtmak istiyorum: “Olm “Brenninstein” çok güzel lan.” Cidden. Albümün genelinde zaten fark edilse de bu şarkıda daha belirgin olan endüstriyel rock-vari davullar, enstrümanların belli belirsiz melodileri, grup için pek alışık olmadığımız tonlar ve grup için çok alışık olduğumuz cennetten gelen vokaller çok iyi bir şekilde bir araya gelmişler. Hatta şarkıya hazırladıkları siyah beyaz klipte sadece sarı rengi göstermeleri de konsept anlamında yerinde bir dokunuştu. Kabul etmek lazım ki “Brennisteinn” grup için cesur ve başarılı bir adımdı ve SIGUR RÓS kendine yeni bir kapı aralamayı başarmıştı.
İcra ettiği türün, hatta türlerin de etkisiyle dolu dolu, katmanlı bir müzik yapıyor SIGUR RÓS. Doğru yerleştirilen bu katmanlı yapı asla dinleyiciyi yormuyor ve zaman zaman parçaları bir masal tadında seyrettiği için “sıkıcı” şeklinde tabir edenler de yok değil. Fakat önemli nokta, masala biraz agresiflik katarken, önceden sahip oldukları dolu taşkın yapıyı bir kenara bırakmamış olmaları. Yani albümdeki parçalar her ne kadar daha direkt olsa da hâlâ kulağa dolu taşkın gelerek dinleyiciyi sarıp sarmalayabiliyorlar. Demin bahsettiğim “Brennisteinn”in yanında albümle aynı ismi taşıyan parça da yaratılmaya çalışılan atmosferin en sağlam temsilcilerinden bana sorarsanız. Fakat “Hrafntinna”, “Yfirborð” gibi daha yumuşak şarkıların ortada bir kararsızlık yarattığını düşünüyorum. “Tüm albüm ‘Brennisteinn’ sularında seyretsin ve her şarkı aynı gibi olsun” şeklinde bir hayalım yok tabii. Yine de albümün başındaki belli belirsiz tehditkar yapıyı devam ettirme konusunda birazcık daha uğraşabilirlerdi. Anlatmaya çalıştığım şey şarkıların kötü oluşu değil. Yer yer beklediğim şeyi bulamamam.
Albümü, SIGUR RÓS’un yeni bir baş yapıtı olarak göremiyorum. Ama kendilerini yeni bir yola sokabilme şansları var artık. Dediğim gibi, “Kevikur”da yaratılmaya çalışılan kontrast her ne kadar başarılı başlasa da albümün tamamını kapsayamıyor bence. Hatta albüm, son üç şarkısıyla “Kveikur” atmosferinin dışında “Valtari”ye göz kırparak sonlanıyor. Albümün geri kalanı da “Brennisteinn” kadar vurucu olsaydı (bunu sertlik/yumuşaklık anlamında söylemiyorum) daha farklı şeyler düşünebilirdim. Albümü ÇOK sevebilirdim. Yukarılarda saydığım o üç albümün benim için kusursuz olmalarının en büyük nedeni, baştan sona bir bütünlük sergilemeyi başarmalarıydı. “Kveikur” bu konuda beni birazcık hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Yani albümün içine tamamen girmeyi başardığımı söyleyemem. Yine de bu, asla ortada kalitesiz bir iş olduğu anlamına gelmiyor. Sadece puan kıracak bir yerler bulduğum anlamına geliyor.
SIGUR RÓS, kendi adına cesurca bir adım atmış ve bunun altından kalkmayı da bilmiş diyebiliriz sanırım. Kusursuz bir şekilde değil fakat yine de grubun girdiği bu yenimsi yol mutlu bir sona ulaşmayı başardı genel olarak. SIGUR RÓS seviyorsanız sizi asla üzmeyecek ama belki düşündürebilecek, hatta belki sevindirebilecek bir albüm. Her şey olabilir. SIGUR RÓS sevmiyorsanız da bir göz atın ama ne olur hiçbir fikrim yok.Yine her şey olabilir. Neyse. Başka bir sitede albümle ilgili gördüğüm tek cümlelik tanımı alıntı yaparak nokta koymak istiyorum: “Duygusallar için savaş marşları”.
”Anlatmaya çalıştığım şey şarkıların kötü oluşu değil. Yer yer beklediğim şeyi bulamamam.” Henüz yeteri kadar dinlediğimi düşünmüyorum albümü ama sanırım şuan tam olarak bende böyle düşünüyorum.
Fazla uzun zamandır dinlediğim bir grup değil Sigur Ros,ama bütün albümlerini en az birer kez dinlemiş olarak en iyi albümleri olduğunu söyleyebilirim. Albüm çıkmadan önce de daha agresif veya karanlık olacak tarzı bir şeyler söylemişti Jonsi,aynen de öyle olmuş ve süper olmuş.
Her şarkıyı beğendim,ama özellikle Brennisteinn ve Kveikur efsanevi şarkılar olmuş. Resmi olarak grubun hayranı oldum bu albümle.
‘Brennisteinn’ der susarım.
En baştan grubun ismi, sonra da Brennisstein sarkilari ve bu sarkiya çektikleri klip ile , dikkatim hep bu albüm uzerinde oldu bir dönem.
Albümü dinledikten sonra beklediğimi bulamamakla beraber kötü bir albüm de olmamış tabii ki. 6/10
Bi de,Eğer yukarda dendiği gibi en iyi albümleri buysa, gule gule sigurcuğum diyorum. Hersey çok daha güzel olabilirdi
17.08.2013
@patognomonic, Muhtemelen o görüşü taşıyan 1-2 insandan biriyim hatta tek de olabilirim ahahah,negatif yaklaşmana gerek yok o yüzden.
17.08.2013
@Baybora, siteden takip ettiğim kadariyla senle uyusuyok ama ya.. benim için kötü haber yani :)
17.08.2013
@patognomonic, şahsen en çok sevdiğim albüm “()”. Parantezli garip bir adı var evet sdfs. En sevdiğim olayları şu mesela, sevmezsen de yapacak bir şey yok tabii: http://www.youtube.com/watch?v=kQsPv4FMyLg
Kendini tekrar etmeyen, sürekli gelişim içinde olan bir grup Sigur Rós. Kveikur da o değişim ve gelişimin en güzel örneklerinden biri. 9/10