Metal dünyasına bir peygamber misali gelmiş ve tüm kariyerini kaliteli olmayan iş yapamama üzerine kurmuş olan yetenek fıskiyesi Dan Swanö’nün prodüksiyon, miks, miksaj işlerinden fırsat bulup da yeni bir şeyler yapacağına dair haberler ilk geldiğinde, her Swanö hayranı gibi ben de kendimi kaybetmiştim. Bir de ardından NIGHTINGALE’in yakında albüm çıkaracağı haberi gelince, eve halay ekibi çağırıp kanter içinde halay çekmekten kendi alamadım.
WITHERSCAPE, Dan Swanö ile Ragnar Widerberg’ün ortak projesi olarak gün yüzüne çıkan bir progresif death metal projesi. Swanö’nün efsane albümü “Moontower”ın genel havasının üstüne daha bir progresif rock etkilenimleri koyan, şeker gibi, pamuk gibi, sıcacık, şöbiyet gibi, sütlü nuriye gibi bir albüm “The Inheritence”.
Albümle ilgili ilnç pek çok ögeden ilki, “The Inheritence”ın bir konsept albüm oluşu. Müzikal olarak olmasa da, sözler bir hikayeyi anlatıyor. Sözleri, Dying For the Sun adlı şarkıda konuk vokalist olarak da görev yapan NOVEMBERS DOOM vokalisti Paul Kuhr tarafından yazılan albümde, 1800′lerde Stokholm’de yaşayan Erik adlı varlıklı bir adamın, kendisine İsveç’in kuzey kesimlerindeki terk edilmiş bir malikanenin miras kaldığını (“inheritance” dediği işte o) öğrenmesi ve oraya gittikten sonra bir sürü olayın vuku bulması üzerine kurulmuş bir hikaye var. Swanö, sözleri ana dili İngilizce olan birinin yazmasını istediğinden Paul Kuhr’la işbirliği yapmış. İyi de etmiş, zira sözler gayet güzel. Tabii konsept bir hikaye olunca, “she”, “he” falan diye bahsedilen biri olunca ve bunlar Dan Swanö tarafından dillendirilince, insanın aklına ister istemez “Crimson”lar geliyor. Ne de güzel oluyor.
Albümle ilgili diğer bir ilginçlik, Ragnar Widerberg’ün bugüne dek herhangi bir metal albümünde yer almamış oluşu. Buna rağmen kendisi albümdeki tüm gitarlardan ve baslardan sorumlu ve şarkılarda attığı sololar göz önünde bulundurulduğunda, son derece yetenekli biri olduğu ortada. Zaten aksi olsaydı Swanö’yle ne işi olurdu diye de ekleyelim. Kimdir nedir diye bakmak isterseniz.
Albümdeki şarkılara tek tek eğilmeye gerek yok elbet. Her şarkı, her rif, her solo, her vokal, size bu işi çok iyi bilen, profesyonel birilerince yazıldıklarını hissettiriyorlar. Swanö’nün progresif rock’ı yalayıp yutmuş olmasının şekillenmesinde büyük rol oynadığı albümde, brutal ve clean vokaller, sert kısımlarla yumuşak kısımlar enfes bir dengeyle tutturulmuş. Yine Swanö’nün choq tatlısınnnnnnnnn dedirten klavye oyunları sayesinde iyicene şekerleşen müzik, tecrübeli ellerden çıkmasa sahip olamayacağı, ancak bu iki müzisyenin ne yaptıklarını sonuna kadar biliyor olmaları vesilesiyle, konseptin içini tümüyle dolduran, dahası, kendine özgü, tuhaf ve ruhani bir havaya da bürünebilen bir hale giriyor. Şarkıların birbirlerine bağlıymış gibi gelmeleri de bu yüzden oluyor.
Gerçekten de, “The Inheritence”ı dinlerken, albüm enstrümantal olsaydı dahi bir konseptlik, bir bağlılık, bütünlük olduğunu hissettiren bir genel hava olduğunu fark edebilirsiniz. Açılışı yapan ve özellikle de Swanö’nün “How can he live without her strength, she was taken away, his dreams that appear now for her, drown the harder he prays” dizelerindeki vokal yorumuyla sizi sağlam bir şeylerin beklediğine hazırlayan Mother of the Sou, hikâyeye sonradan dâhil olan Astrid adlı kızımızın adının ilk geçtiği enfes şarkı Astrid Falls ve Dan’in yazıp, kısmen pop havası nedeniyle albüme koyma konusunda emin olamadığı, ancak Ragnar’ın mutlaka koyalım demesi sonucu dinleme şansına nail olduğumuz jelibon bıcırlığındaki Dead for a Day, albümün dehşet bir açılış yapmasını sağlayan çalışmalar. “Keşke bir günlüğüne ölebilseydim, böylece insanların arkamdan ne konuştuklarını öğrenebilirdim” diyen Erik karakterinin tadını kaçırmaya devam eden olayların vuku bulduğu diğer şarkılar da, eksiksiz -bakın eksiksiz diyorum, hakikaten her şarkı çok çok güzel- “The Inheritence”i yıl sonu en iyiler listeme banko olarak sokmama vesile olacak yapıtlar.
Travis Smith elinden çıkma müthiş bir de kapağı olan albüm, barındırdığı A’dan Z’ye her şeyle tam puana yakın notlar alıyor. Grup daha çok yeni olduğundan ve ikinci, üçüncü albümlerinde neler yapacağını bilemediğimizden tam puan vermediğim “The Inheritence”, akıllıca bir şeyler dinlemek isteyen herkesin bir şeyler bulabileceği, vereceğiniz paraya son kuruşuna kadar değecek, içinde yaratıcılık, zeka, sanat barındıran, harika bir albüm.
Dan Swanö çok büyük bir adam.Her yıl değil, her ay başka bir projeyle albüm çıkarsa hepsinin belli bir kalitenin üstünde olacağı bir müzisyen. Bu yüzden WITHERSCAPE’in bu ilk albümünü de gözünüz kapalı satın alabilir, tıpkı benim yaptığım gibi, doyamadan dinleyebilirsiniz.
Bilen adamın yaptığı şeyi dinlemek gibisi yok hakikaten.
Baya güzelmiş hakkaten.
Dan Swanö’yse koy sepete, diyecek baska bisi yok valla. Ben de daha ilk dinlemede vuruldum, dinlemeye doyamiyorum. Dead for a Day de gayet super sarki, albume koymasalarmis yazik olurmus.
Çıktığından beri nefessiz dinliyorum albümü. İlk başlarda “özlenen opeth” olarak gördüm, sonra “parçalara ayrılmış crimson” dedim ama en sonunda her swanö projesi gibi kendi tınısını aklıma kazıdı albüm. Sözler hakikaten çok güzel ama dan swanö’nün brutal vokalinin bu denli enfes olması beni her seferinde ilk dinlemişim gibi etkiliyor.(örnek, astrid falls 4.56da başlayan kısım, mother of the soul 4.03 vs.) Ve o klavye tonları tabi ki. Mother of the soul, dying for the sun ve crawling from validity bu senenin en iyi parçalarından bence. Ama albüm esas gücünü bütünlüğünden ve beste bağlantısındakı ustalığından, özgünlüğünden alıyor ki burada devreye Ragnar denen adam giriyor. Gitar çalışı tam da swanö’nün tarzına uygun ve bence metal dünyasında kimliğini bırakabilecek kadar karakterli.(besteler kime ait bilmiyorum yalnız) Tabi bunu söylemek için henüz çok erken.
Özetle, mükemmel bir albüm. 9u kapar benden de. Kritik de saraçoğlu imzasını belli eder cinsten. Günüm şenlendi yeminle.
Ulan yine uzunca bir yorum atmıştım, teknik bir takım sebeplerden ulaşmamış. Kısaca: ENFES ALBÜM. Tam Odyssey-Moontower-Nightingale kırması olmuş bana göre. Ki böyle bir şeyi de sevmemek mümkün olamaz. Teşekkürler Dan, teşekkürler Ragnar.
Ne hoş albümdür yahu, dinle dinle bıktırmıyor. Herkes Witherscape dinlesin, herkes Swanö takipçisi olsun(artık).
”Bilen adamın yaptığı şeyi dinlemek gibisi yok hakikaten.”
Şu cümle direk özetliyor. Muazzam albüm.
Sırf buradaki şarkıları dinlemek bile merak etmeme neden oldu. Swanö’yü sadece Crimson ve Moontower ile biliyordum, daha da üstüne gideceğim galiba. Kritik için teşekkürler.
Yeni progresif death grupları aradığım şu günlerde haneme bir grup daha eklemiş durumdayım.
İlk 4 parçayla sonraki parçalar arasında bir kopukluk var gibi geldi her dinleyişimde. İlk 4 parça sanırım fazla güzel :)
80′lerde çıkmış havası veren mükemmel bir albüm kapağı var. Çıkış tarihini bilmesem 87-88 yılları arasında çıkmış derdim. Mükemmel albüm, fazla lafa gerek yok.
05.08.2013
@DrAQA, abi tam tersine, ben de kapak üzerine fazla kafa yorulmamis gibi düşünüyorum. Yani, albümün konseptini duyunca, herkesin aklina gelen ilk manzarayi çizmiş adam.
Travis Smith,herkesin aklına geleni cizmemeli, senden benden bissürü farki olmalı
05.08.2013
@patognomonic, “80′lerde çıkmış havası veren mükemmel bir albüm kapağı var.” cümlesindeki ‘mükemmel’ tabirini fazla yazmışım. Albümün mükemmelliği yansımış :)
Aslında doğrudan sana hak veriyordum ben, iş yerinde hızla yazınca böyle oldu. Grubun logosu ve albüm ismi bile photoshoptan eklenmiş hissi yaratıyor.
Bir haftadır Dying For The Sun’dan başka bir şey dinleyemez oldum. Çok iyi gerçekten.
woooooooooohooooo albüme gel!
9/10
long live the king
Ragnar, ‘Pala bıyıklı Rüzgar Erkoçlar’ gibi.
21.10.2014
@ali ihsan balı, şimdi gördüm bu yorumu, ikinci foto hakkaten öyle ya hahahaha
Haftalardır ele geçirdi bu albüm bir türlü bıktırtmıyor kendisinden. Kesinlikle 2013′ün en iyilerinden.
benim bu kritiği görmem neden bu kadar geç oldu bilmiyorum.benden başka bir sürü dinleyen varmış meğersem(anime gözyaşı)…nereden görüp indirdiğimi(ayıb) hatırlamıyorum ama çok güzel tesadüf olmuştu benim için(bu muhteşem düzen tesadüf olabilir mi?)…
ama benden başka “battlecross” dinleyen yok,onun farkına vardım bak…
umarım bir battlecross kritiği de görürüz buralarda(taşlama)…
21.10.2014
@sacristy, Battelcross metal blade ile anlaştıgında klip falan çekip biraz duyulmuştu, ben de biraz dinleyip sevmiştim ama unutmuşum gitmiş. Hatırlattığın iyi oldu, aro.
21.10.2014
@Furkan Keskin, ne demek karşim,bi battlecross dinleyen daha gördüm,negzel…
Kritiği görmüştüm, ama yeni dinledim. (mağarada yaşamıyorum)
Harika bir albüm. Dan Swanö işte. Ne denebilir ki.
Bütün vokalleri Dan abi mi yapıyor?
Birde albümü ben biraz kopuk buldum yani adamın ilk işi de değil ki, belki daha çok dinlemeliyim.
Sekiz sene önce dünyaya böyle bir albüm geldi. Sanırım o yıl bu albümden PA sayesinde haberim olmuştu. Hey gidi günler, balık istifi otobüslerde az döndürmedim The Inheritance’ı.
Muazzam bir albüm bu ya.
23.09.2024
@Ali Osman, inanılmaz bir clean-brutal dengesi var albümde gerçekten. Geçişler o kadar sağlam ve yerinde ki insanın aklını alıyor.