Heaven Shall Burn, gelmiş geçmiş en acayip albüm kapaklarından birisi ile 3 yıl sonra tekrar merhaba diyor. Tabii konu Heaven Shall Burn olunca, kapağın bir anlamı olmalı diye internette biraz araştırma yaptım. Kapak çalışması 1850-1934 yılları arası yaşamış ünlü İngiliz ressam John Collier’a ait. Collier bu tablosunda bir efsaneyi resmetmiş. Aslında Lady Godiva ile ilgili başka çalışmalar da var ama sanırım en ünlüsü bu tablo.
Efsaneye göre, bir Anglosakson soylusu olan Lady Godiva, kocasının fakir insanlar üzerindeki zulmünü (vergi, kira vb.) protesto etmek için Coventry şehrinde çıplak halde ata biner. Hatta sonradan efsane biraz daha dallanıp budaklanmış, Peeping Tom diye tabir edilen bir kişinin Lady Godiva’yı izlerken kör olduğu/öldüğü gibi şeyler anlatılır olmuş.
Şahsen Heaven Shall Burn’le tanışmam “Antigone” albümleriyle olmuştu. Elemanlar birçok yerde metalcore olarak lanse edildikleri ve metalcore genel olarak istisnai durumlar haricinde pek ilgi alanıma girmediği için gruba şüpeyle yaklaştığımı söylemeliyim. Ancak “Antigone” fena albüm değildi. Hem ben olsam bunu metalcore olarak lanse etmezdim. Neyse oraya birazdan geliriz.
“Antigone” sonrası grup “Deaf To Our Prayers” gibi şahane bir albüme imza attı. Zaten asıl parladıkları albüm de o oldu. Ancak sonrasında gelen “Iconoclast” (Wall Of Death’lerin klasiği Endzeit’ı ayrı tutuyorum) ve özellikle “Invictus” (Counterweight’i ayrı tutuyorum aynı şekilde) ile bence grup biraz cepten yedi. Bir sonraki albümlerinde bir şeyler yapmazlarsa durum çok da iç açıcı değildi. Ancak “Veto”da göreceğiniz üzere Heaven Shall Burn silkinmiş ve kendine gelmiş.
“Veto” gerçekten klas bir albüm. Albüm hem çok melodik hem de gayet agresif, şiddet dolu. İngilizce tabiriyle surata yumruk gibi patlayan bir albüm olmuş. Elemanların – özellikle vokalist Marcus – dünya işlerine kayıtsız kalamadıkları, çok sinirlendikleri, bunu da müziklerinde kusmaya kararlı oldukları çok belli. Aslında Marcus çok orijinal bir vokal yapmıyor, ama bu tarz vokali kesinlikle harika yapıyor. Bazı yerlerde resmen ciğerlerini parçalarcasına çığlıklar savuruyor. Zaten İstanbul konserinde de nasıl bir halet-i ruhiye ile söylediğine tanık olmuştum. Kesinlikle haykırdıklarının hakkını veriyor. Grubun yaratıcı beyni olan Maik Weichert gerçekten güzel melodiler ve rifler bulmuş. Bu yaz açık hava festivallerinde akıl alacaklar, onu şimdiden söyleyebilirim.
Gelelim müziklerine yakıştırılan metalcore tanımlamasına. Bahsettiğim üzere metalcore’la aram pek iyi sayılmaz. Ama yıllardır elimden geldiğince ön yargılarımı bir kenara koyup metalcore gruplarına da şans vermeye çalıştım ama genel olarak sevemedim (belki biraz God Forbid, As I Lay Dying). Heaven Shall Burn bence metalcore soslu agresif/melodik death metal yapıyor. Bu yüzden seviyorum onları. Zaten sıradan herhangi bir metalcore grubu, cover’lamak için bir Blind Guardian parçası seçmezdi herhalde. Bu albümü dinleyecek olan arkadaşlar, Hansi Kürsch’ün de katılımıyla icra edilen nefis bir Valhalla yorumu dinleyecekler.
Uzun lafın kısası, baştan sona hiç sıkmadan kendini dinleten, bütün bir albüm olmuş. Fakat 3 parçaya özellikle değinmeden edemeyeceğim. Birincisi, albümün 2. şarkısı olan Land of the Upright Ones ve giriş kısmında yer alan Marcus’un müthiş çığlığı. İkinci Endzeit vakası diyebilirim. İkincisi, Hunters Will Be Hunted adlı şarkı. Elemanların bu parça için çektikleri klibi henüz izlemediyseniz, tavsiye ederim. Grubun tüm üyeleri vegan (nasıl denk geldiyse artık) ve parça adından anlaşılacağı üzere klipte de bu bakış açılarını işlemişler. Vejetaryen/vegan değilim ama klibin amacına ulaştığını düşünüyorum. Ve son olarak da kapanış parçası olan Beyond Redemption. Vurucu ve duygusal bir parça. Albümdeki duygusal yoğunluğu konsantre bir şekilde sundukları güzel bir son olmuş.
Müziğim Nasum gibi şiddetli, Napalm Death gibi groovy, eski In Flames gibi melodik, zaman zaman At The Gates gibi eski usul olsun, benzer şekilde vokaller de Tompa’yı, rahmetli Mieszko’yu andırsın diyenler, sizi böyle alalım…
Kadro Eric Bischoff: Bas
Matthias Voigt: Davul
Maik Weichert: Gitar
Alexander Dietz: Gitar
Marcus Bischoff: Vokal
Şarkılar 1. Godiva
2. Land of the Upright Ones
3. Die Stürme Rufen Dich
4. Fallen
5. Hunters Will Be Hunted
6. You Will Be Godless
7. Valhalla (Blind Guardian cover)
8. Antagonized
9. Like Gods Among Mortals
10. 53 Nations
11. Beyond Redemption
Albümü düştüğü günden itibaren dinliyorum ve her gün en az 2 defa dönüyo tüm albüm. Önceki hsb albümlerinden yalnızca deaf to our prayers’ı adam gibi albüm bazında dinlemiştim, ki kendileri genelde bütünlüklü albümlere imza atmamışlardı. Ta ki veto’ya kadar. Bir konsept üzerinden böylesi agresif ve melodik bir müzik yürüyünce gerçekten az görülen güzellikte oluşturulmuş albüm. Yani albümün altın kelimesi bütünlük, özellikle de şarkılardaki. Daha önceki şarkılarını bariz olarak parçaları birleştirerek oluşturduğu görülüyodu grubun ama veto’da öylesi bir bağlantı, yedirilmişlik var ki albümden kopamıyorum. 1,2,3 ve 5. şarkıların dile dolanması o kadar çabuk oluynr ki beyninizde dönüp duruyorlar. Ayrıca gruba metalcore diyip uzak duranlar baya bişey kaybetmekte. Btbam ile beraber bu yafta yüzünden en çok kaybeden(ticari anlamda değil) grup hsb herhalde. Dinleyin ya her türlü. 9.
HSB diskografisinin en iyi albümü olduğunu söyleyebilirim kendi açımdan. Beğendim çok şarkıları vardı hep,ama hiçbir albümünü bu derece bütünüyle sevmemiştim. Daha ilk dinleyişten altı şarkının hastası oldum,sonradan da bütün albüm etkisi altına aldı. Cidden de hiç sıkmıyor.
Land of the Upright Ones yılın en gaz şarkısı olmaya aday, You Will Be Godless da en hayvani intro’lardan birine sahip,Valhalla şu ana kadar duyduğum en iyi cover’lardan biri,Godiva’daki melodi dehşet,Fallen’ın nakaratı,Like Gods Among Mortals…
9 verecektim normalde ama dayanamayıp 10′u basıyorum.
ben biraz albüme ilk başta ısınamayanlardanım! bunun sebebi kendim gibi duruyor zira yanlış zamanda ya da yanlış yaklaşımlarla dinlediğimi düşünüyorum, ama belkide albümü hemencecik sindirmekte kolay değildi. son tahlilde dinle dinle sonunda albüme ısındım ve bayada beğeniyorum her dinleyişte farklı bir şeyler buluyorum albümde bu arada yazarın notuda isabetli olmuş benim notum o ayarda olurdu.
sanırım bu yılın en değeri bilinmemiş albümlerinden biri. “öküz metal”den uzaklaşıp bildiğin melodik death metal’e dönmüşler. çok güzel ve özenle yazıldığı her halinden belli akıcı parçalarla dolu. 9/10
heaven shall burn bu “değeri bilinme” konularında genel olarak zaten şanssız gerçi. bir türlü istedikleri çıkışı yapamadılar sanki. 13 yıldır her 2 yılda 1 albüm çıkaran, çıkardıkları her albüm bence bir öncekinden çok daha iyi olan ve sürekli turlayan(buralara bile 2 kez geldiler) adamlar, son derece üretkenler ama hem burayı hem de yurt dışı metal basınını takip edebildiğim kadarıyla fazla konuşulmuyorlar.(misal gün itibariyle-1 temmuz 2013- şu albümün ne metal observer’da ne de metal archives’da kritiği var.)
bu albüm bir yandan heaven shall burn’e başlamak için çok iyi bir albüm, bir yandan da değil. değil; çünkü demin de dediğim gibi her albüm bir öncekinden iyi olduğu için dinlendikten sonra çıtayı çok yükseğe koyacağından diğerlerini dinlemek kolay olmayabilir. öyle; çünkü heaven shall burn’ün bence en güzel albümü. bariz bir şekilde yılın da en iyi albümlerinden biri.
godiva, land of the upright ones, hunters will be hunted, beyond redemption ilk dinleyişte çarpan hit parçalar. özellikle godiva çok başka, çok mükemmel olmuş.
“valhalla” ise yorumsuz. bence metallica’dan sonra yaptıkları her cover’ı orijinali kadar iyi yapan dinlediğim tek grup heaven shall burn.
Heaven Shall Burn’ün diğer grupların aksine Melodik Death Metal’e yönelmesi Avrupalı oluşlarından kaynaklanyor aslında.Eski albümlerinde de bu Avrupalılık kendini hissettiriyor.Ben açıkcası HSB’u bir melodik death metal grubu olarak görüyorum.
Heaven shall burn’un yaptığı herhangi boş bir şarkı yok. Burada da birkaç kez belirtildiği üzere coverlar da dahil. Bir de anarşist gibi coverları albümün ortasına koyuyorlar ahah. Veto diskografide farklı duruyor haliyle daha melodik,o zamanlar bu değişimin gerekli olduğunu,kritikteki gibi,söyleyenler vardı ama ben iconoclast serisi gibi devam etseler de hayır demezdim. Şimdi wanderer da veto’nun yolunda ilerliyor ama daha komple bir albüm, eski hayvanilikleri de son dönemki melodiklik de her şey var. Şarkı temaları,anlattıkları şeyler de her zaman bir anlam/hikaye barındırıyor nedense çok seviyorum bu adamları.
Albümü düştüğü günden itibaren dinliyorum ve her gün en az 2 defa dönüyo tüm albüm. Önceki hsb albümlerinden yalnızca deaf to our prayers’ı adam gibi albüm bazında dinlemiştim, ki kendileri genelde bütünlüklü albümlere imza atmamışlardı. Ta ki veto’ya kadar. Bir konsept üzerinden böylesi agresif ve melodik bir müzik yürüyünce gerçekten az görülen güzellikte oluşturulmuş albüm. Yani albümün altın kelimesi bütünlük, özellikle de şarkılardaki. Daha önceki şarkılarını bariz olarak parçaları birleştirerek oluşturduğu görülüyodu grubun ama veto’da öylesi bir bağlantı, yedirilmişlik var ki albümden kopamıyorum. 1,2,3 ve 5. şarkıların dile dolanması o kadar çabuk oluynr ki beyninizde dönüp duruyorlar. Ayrıca gruba metalcore diyip uzak duranlar baya bişey kaybetmekte. Btbam ile beraber bu yafta yüzünden en çok kaybeden(ticari anlamda değil) grup hsb herhalde. Dinleyin ya her türlü. 9.
HSB diskografisinin en iyi albümü olduğunu söyleyebilirim kendi açımdan. Beğendim çok şarkıları vardı hep,ama hiçbir albümünü bu derece bütünüyle sevmemiştim. Daha ilk dinleyişten altı şarkının hastası oldum,sonradan da bütün albüm etkisi altına aldı. Cidden de hiç sıkmıyor.
Land of the Upright Ones yılın en gaz şarkısı olmaya aday, You Will Be Godless da en hayvani intro’lardan birine sahip,Valhalla şu ana kadar duyduğum en iyi cover’lardan biri,Godiva’daki melodi dehşet,Fallen’ın nakaratı,Like Gods Among Mortals…
9 verecektim normalde ama dayanamayıp 10′u basıyorum.
ben biraz albüme ilk başta ısınamayanlardanım! bunun sebebi kendim gibi duruyor zira yanlış zamanda ya da yanlış yaklaşımlarla dinlediğimi düşünüyorum, ama belkide albümü hemencecik sindirmekte kolay değildi. son tahlilde dinle dinle sonunda albüme ısındım ve bayada beğeniyorum her dinleyişte farklı bir şeyler buluyorum albümde bu arada yazarın notuda isabetli olmuş benim notum o ayarda olurdu.
Albüm şahane olmuş.Kritikte güzel emeğine sağlık.
sanırım bu yılın en değeri bilinmemiş albümlerinden biri. “öküz metal”den uzaklaşıp bildiğin melodik death metal’e dönmüşler. çok güzel ve özenle yazıldığı her halinden belli akıcı parçalarla dolu. 9/10
heaven shall burn bu “değeri bilinme” konularında genel olarak zaten şanssız gerçi. bir türlü istedikleri çıkışı yapamadılar sanki. 13 yıldır her 2 yılda 1 albüm çıkaran, çıkardıkları her albüm bence bir öncekinden çok daha iyi olan ve sürekli turlayan(buralara bile 2 kez geldiler) adamlar, son derece üretkenler ama hem burayı hem de yurt dışı metal basınını takip edebildiğim kadarıyla fazla konuşulmuyorlar.(misal gün itibariyle-1 temmuz 2013- şu albümün ne metal observer’da ne de metal archives’da kritiği var.)
bu albüm bir yandan heaven shall burn’e başlamak için çok iyi bir albüm, bir yandan da değil. değil; çünkü demin de dediğim gibi her albüm bir öncekinden iyi olduğu için dinlendikten sonra çıtayı çok yükseğe koyacağından diğerlerini dinlemek kolay olmayabilir. öyle; çünkü heaven shall burn’ün bence en güzel albümü. bariz bir şekilde yılın da en iyi albümlerinden biri.
godiva, land of the upright ones, hunters will be hunted, beyond redemption ilk dinleyişte çarpan hit parçalar. özellikle godiva çok başka, çok mükemmel olmuş.
“valhalla” ise yorumsuz. bence metallica’dan sonra yaptıkları her cover’ı orijinali kadar iyi yapan dinlediğim tek grup heaven shall burn.
bu grup çok iyide gitar tonlarını hiç beğenmiyorum, black metalimsi cazırtıda metalcore mu olur arkadaş, kulağa 192 kpbs gibi geliyor bütün albümleri
Heaven Shall Burn’ün diğer grupların aksine Melodik Death Metal’e yönelmesi Avrupalı oluşlarından kaynaklanyor aslında.Eski albümlerinde de bu Avrupalılık kendini hissettiriyor.Ben açıkcası HSB’u bir melodik death metal grubu olarak görüyorum.
Veto bu yılın en iyi albümlerinden biri.
Sanırım sırf bu Valhalla coverı sayesinde kanıma girecek bu albüm, du bakalım.
Bir de bonus şarkı olarak Killing Joke cover’ı “European Super State” var ki akıllara zarar.
Heaven shall burn’un yaptığı herhangi boş bir şarkı yok. Burada da birkaç kez belirtildiği üzere coverlar da dahil. Bir de anarşist gibi coverları albümün ortasına koyuyorlar ahah. Veto diskografide farklı duruyor haliyle daha melodik,o zamanlar bu değişimin gerekli olduğunu,kritikteki gibi,söyleyenler vardı ama ben iconoclast serisi gibi devam etseler de hayır demezdim. Şimdi wanderer da veto’nun yolunda ilerliyor ama daha komple bir albüm, eski hayvanilikleri de son dönemki melodiklik de her şey var. Şarkı temaları,anlattıkları şeyler de her zaman bir anlam/hikaye barındırıyor nedense çok seviyorum bu adamları.