Müzikte ayıp diye bir kavram varsa, işte şu an onun yazısını okuyorsunuz. “Liiva’ya çok ayıp ettiniz valla büyük günaha girdiniz” anlamında söylemiyorum. Grubun bu albümle ilgili açıklamalarındaki sığlıktan ve kendi geçmişini nasıl böyle kolayca harcayabilmesinden bahsediyorum. “Eski şarkılar yok olmaya yüz tutmuştu, onları tazelemek gerekiyordu, bu yüzden yaptık” diye açıkladı ARCH ENEMY bu albümü. Zaten her grup, kariyerinde bir noktaya geldikten sonra eski albümlerini baştan kaydeder. Sonuçta müzik bu, eskir; mutlaka tazelemek gerekir. “Yeni hayranlar konserde çalınan eski şarkıları bilmiyorlar, hem şirket de bizden böyle bir şey istedi, ondan yaptık… Ha bir de çok uğraşmadan albüm yapmış olmak için” demek çok zor olsa gerek.
ARCH ENEMY, şu anki halinden haz etmesem de ve genel profilleri itibariyle hafif bir grup izlenimi yaratsa da, ilk dört albümüyle türünün sayılı grupları arasına girmiş bir topluluk. Bu dört albüm, özellikle de “Stigmata” ve “Burning Bridges”, kanımca melodik death metal adına enfes çalışmalardır. Çıktıkları dönemde tanıştığım ve hatmettiğim bu albümler, şahsım adına önemli albümler. Şu anda karşımda duran şey ise, böylesi güzel duygular beslediğim bu müziklere karşı yapılmış bir saygısızlıktan başka bir şey değil.
Albümle ilgili herhangi bir artı olmadığı için, eksileri sıralayıp bu lüzumsuz albümün aynı ölçüde lüzumsuz yazısını bitireceğim.
- Öncelikle şarkıların orijinalleri sound açısından hiç de kusurlu değil. Gayet damardan, hayvan gibi death metal. Bahsedildiği gibi bir eskime söz konusu değil yani; özellikle de şarkıları tazeleme adına arkaya klavye sokmak, oraya buraya efektli gitarlarla atraksiyonlar serpiştirmek hiç de gerekli şeyler değil.
- Johan Liiva’nın vokali, kimilerince sevilmese de, şu albümdeki on katmanlı ve efektli vokalden çok daha iyi. Ruh açısından zaten mukayese kabul etmez de, performans olarak da çok daha iyi; zira Liiva o albümlerde bildiğin şarkı söylüyor. Ne abartılı bir efekt, ne üst üste katmanlarca vokal kanalı. Olabildiğine çiğ ve gerçek. Buradaysa Angela’nın aynı anda üç, dört sesini üst üste duyduğumuz saçma sapan bir vokal var. Andy Sneap eminim aramızdan birilerine de bu şarkıları söyletip sonra üzerinde oynayarak aynı sesi yaratabilirdi.
- Şarkıların orijinallerindeki sololar deforme edilmiş, en güzel yerleri anlamsız doğaçlamalarla çok nota basılan yerlere döndürülmüş; bununla da kalınmamış, bazı rifler de, ortaya yeni bir şey koyuyoruz ayağına farklı notalardan çalınmış ve ciddi anlamda saçma sapan şeyler ortaya çıkmış, resmen güzelim şarkılara tecavüz edilmiş.
Albümdeki şarkıların İsveç’in farklı farklı lokasyonlarında kaydedilmiş olması bile (“fırsat buldukça çalıp kaydedelim, zaten fazla da önem vermiyoruz bu albüme, şarkıların sound’u tutmasa da olur”) yapılan işin baştan savmalığının ve zevzekliğinin bir göstergesi. Açıkçası ben yazmaktan sıkıldım, dinlemesi nasıl tatsız siz düşünün. Almayı düşünenler, önce yukarıdaki iki “Beast of Man”i dinleyin, nasıl şarkı söylenir ile “teknoloji çok gelişti”nin ayrımını görün, sonra da kendinizi dünyanın en büyük ARCH ENEMY hayranı olarak görüyorsanız dahi bu albümü almayın. Evden çıktığınıza değmez. İllâ bir şey yapacaksanız, internetten banka hesabınıza girin Century Media’nın hesabına para yatırın. Hem bu kepazeliği duymamış olursunuz, hem de gruba karşı beslediğiniz olumlu duygulara zarar gelmemiş olur. Zira benimkilere geldi, bayağı geldi.
Kadro Angela Gossow: Üst üste ve efektli vokaller
Michael Amott: Gitar
Chris Amott: Gitar
Sharlee D'Angelo: Bas
Daniel Erlandsson: Davul
Şarkılar 1. The Root of All Evil (Intro)
2. Beast of Man
3. The Immortal
4. Diva Satanica
5. Demonic Science
6. Bury Me An Angel
7. Dead Inside
8. Dark Insanity
9. Pilgrim
10. Demoniality (Enstrümantal)
11. Transmigration Macabre
12. Silverwing
13. Bridge of Destiny
çok agresif bir yazı olmuş elinize sağlık :) ruhsuz bir albüm. liiva’yı özlüyorum ne yalan söyleyim. sıfırcı hoca gibi insafsız olmam ben, ama 1 puan veririm. (fazla bile evet)
albümün çıktığından haberim yoktu, sitede incelemeyi görünce şaşırdım. daha bugün pilgrim’i indirdim dinliyordum, ki çok feci olmuş. pilgrim de gayet enerjik bir şarkıdır, hani böyle bozabilmek ekstra çaba istiyor. bir liiva fanı olarak liiva-gossow karşılaştırması yapamadım bile çünkü ahmet’in dediği gibi efekt üzeri efektten bi halt duyulmuyor bile. ben pozitif bakıyordum esasında bu albüme ama böylesine bir rezaleti hiç beklemiyordum, çok değişik.
şu alttaki şarkıyı dinleyince karşıma çıkan kepazelik cidden çok etkiledi. kepazelikten benim kadar etkilenenlere hemen bi Armageddon açıp Crossing The Rubicon’u dinlemelerini tavsiye ediyorum. rahatlatır, siniri alır…
arch enemey bir de güya sistem, kapitalizm karşıtı(!), anarko(!!) bir grup profili çiziyor olacak. “la yörü” derler adama.
Yani Arch Enemy’i her dönemiyle severim ama kusura bakmasınlar Liiva’nın enfes vokallerinden sonra neden böyle ruhsuz bir tekrar kaydetme olayına girmişler hiçbir anlam veremedim.En basitinden, grubun en sevdiğim şarkılarından The Immortal’da Angela’nın vokali girdiğinde “bu da kim be” dedim bir an.Öyle kötü ki.Sanki ağır çekimde çalıyorlarmış gibi bir ruhsuzluk hali…”Bu nasıl yeniden kayıt?” diye sorasım var kendilerine.Olmuyor efendim olmuyor.Liiva’yı kovdunuz bari anısına saygısızlık etmeseydiniz…
İnternette bu albümü yepyeni bir Arch Enemy albümü sanan bir sürü insan olduğunu görmek ilginçmiş. En ironik tarafı da “Arch Enemy yeniden doğdu, Wages of Sin’den beri yaptıkları en iyi şey” türünde pek çok yorum olması. :)
abartmayın dostlar abartmayın. nedir bu gaz liiva sevgisi. azönce okuduğum albüm incelemesinden sonra bu incelemeyi okuma gereği bile duymadım. 0/10 he. fazla kişisel yorumlar bunlar. angela gelmeseydi arch enemy bunu yarısı olamazdı. liiva o kötü, bayık brutal vokaliyle ve yeterince karizmatik bir frontman olmamasıyla zaten amott un grubuna yakışmıyodu. arch enemynin bütün albümlerine sahibim ve liivalı şarkılar gelince “aaa ne güzel şarkıymış lan” diyodum ki vokal gelene kadar. çünkü o vokalle hiç bir şarkıyı tamamlayamamıştım-dayanamamıştım. liivadan dinleyebildiğim tek şarkı olan “Bridge Of Destiny” yi angelanın çığlıklarından duymayı sabırsızlıkla bekliyodum ve çıktı beklediğim geldi. liivaya yapılmış bi ayıp var ama bu şarkılar bence kurtarılmış şarkılar. devam arch enemy durum burda göründüğü gibi değil hala sevenin çok.
Ahmet Saraçoğlu; hemen hemen tüm Arch Enemy kıritiklerinizi okudum, ilk başta çok önyargılı davrandım yorumlarınız için ama Stigmata yı dinleyince anladım ne demek istediğinizi. nasıl bir albümdür bu, çok sağlam,
The Root of All Evil tırt kalır yanında…
çok agresif bir yazı olmuş elinize sağlık :) ruhsuz bir albüm. liiva’yı özlüyorum ne yalan söyleyim. sıfırcı hoca gibi insafsız olmam ben, ama 1 puan veririm. (fazla bile evet)
albümün çıktığından haberim yoktu, sitede incelemeyi görünce şaşırdım. daha bugün pilgrim’i indirdim dinliyordum, ki çok feci olmuş. pilgrim de gayet enerjik bir şarkıdır, hani böyle bozabilmek ekstra çaba istiyor. bir liiva fanı olarak liiva-gossow karşılaştırması yapamadım bile çünkü ahmet’in dediği gibi efekt üzeri efektten bi halt duyulmuyor bile. ben pozitif bakıyordum esasında bu albüme ama böylesine bir rezaleti hiç beklemiyordum, çok değişik.
şu alttaki şarkıyı dinleyince karşıma çıkan kepazelik cidden çok etkiledi. kepazelikten benim kadar etkilenenlere hemen bi Armageddon açıp Crossing The Rubicon’u dinlemelerini tavsiye ediyorum. rahatlatır, siniri alır…
arch enemey bir de güya sistem, kapitalizm karşıtı(!), anarko(!!) bir grup profili çiziyor olacak. “la yörü” derler adama.
Yani Arch Enemy’i her dönemiyle severim ama kusura bakmasınlar Liiva’nın enfes vokallerinden sonra neden böyle ruhsuz bir tekrar kaydetme olayına girmişler hiçbir anlam veremedim.En basitinden, grubun en sevdiğim şarkılarından The Immortal’da Angela’nın vokali girdiğinde “bu da kim be” dedim bir an.Öyle kötü ki.Sanki ağır çekimde çalıyorlarmış gibi bir ruhsuzluk hali…”Bu nasıl yeniden kayıt?” diye sorasım var kendilerine.Olmuyor efendim olmuyor.Liiva’yı kovdunuz bari anısına saygısızlık etmeseydiniz…
İnternette bu albümü yepyeni bir Arch Enemy albümü sanan bir sürü insan olduğunu görmek ilginçmiş. En ironik tarafı da “Arch Enemy yeniden doğdu, Wages of Sin’den beri yaptıkları en iyi şey” türünde pek çok yorum olması. :)
abartmayın dostlar abartmayın. nedir bu gaz liiva sevgisi. azönce okuduğum albüm incelemesinden sonra bu incelemeyi okuma gereği bile duymadım. 0/10 he. fazla kişisel yorumlar bunlar. angela gelmeseydi arch enemy bunu yarısı olamazdı. liiva o kötü, bayık brutal vokaliyle ve yeterince karizmatik bir frontman olmamasıyla zaten amott un grubuna yakışmıyodu. arch enemynin bütün albümlerine sahibim ve liivalı şarkılar gelince “aaa ne güzel şarkıymış lan” diyodum ki vokal gelene kadar. çünkü o vokalle hiç bir şarkıyı tamamlayamamıştım-dayanamamıştım. liivadan dinleyebildiğim tek şarkı olan “Bridge Of Destiny” yi angelanın çığlıklarından duymayı sabırsızlıkla bekliyodum ve çıktı beklediğim geldi. liivaya yapılmış bi ayıp var ama bu şarkılar bence kurtarılmış şarkılar. devam arch enemy durum burda göründüğü gibi değil hala sevenin çok.
19.08.2013
@ex nihilo, Yalvarırım bunun bir şaka olduğunu söyle.
ex nihiloya katılıyorum. zevk meselesi tabii ben Angela’nın vokallerini daha çok seviyorum bence 0/10 abartı olmuş.
Ahmet Saraçoğlu; hemen hemen tüm Arch Enemy kıritiklerinizi okudum, ilk başta çok önyargılı davrandım yorumlarınız için ama Stigmata yı dinleyince anladım ne demek istediğinizi. nasıl bir albümdür bu, çok sağlam,
The Root of All Evil tırt kalır yanında…