Fransa ve black metal kelimeleri yanyana geldiğinde akla gelen ilk isimlerden Famine’in proje olmaktan çıkmayı başarabilmiş grubu Peste Noire’ın son albümünü masaya yatırmak istiyorum sevgili frankofiller. Konsept, ambiyans, çiğlik, çığlık, egoizm başlıca öğeler olmuştur tek kişilik black metal gruplarında.
La sale Famine de Valfunde, Aegnor, Famine gibi isimlerle anılmak isteyen şahıs, aslında pek de yeni olmayan konsept tercihini bu albümde daha belirgin bir hale getirmiş ve vatanını kurtarma gayesini facebook gruplarına katılmak gibi ulvi hareketlerden bir adım öteye taşıyarak edebiyat, hamaset ve öfke dolu parçalarıyla gerçekleştirmeye çalışmış.
“Dinlenemez derecede tiksinti uyandırıcı” eserler çıkarmakla övünen Famine, Peste Noire’ın yaratıcılığı ve başarısının arkasında da tek, yalnız, sadece, bir başına olduğunu her daim vurgulamakta. Belki pek çok başarılı projesi bulunan Neige ile yıllardır bir ego savaşı içerisinde, belki de sadece kendi yarattığı savaşta gerek röportajları gerek çeşitli tebliğlerindeki bıçkın ifadeleriyle kendi cephesinde Fransız black metalinin ası olma umuduyla çarpışıyor.
“Temiz kayıt – pis sound” geleneği bu albümde de devam etmekte. Fransa ve ortaçağ hakkında bir hayli militarik ve bir o kadar grotesk bir üslubu olan, marşvari parçalar albüme hakim. Hatta çeşitli Fransız marşlarından direkt alıntılar da mevcut.
Bunun yanı sıra aralarında Baudelaire de olmak üzere ortaçağ ve modern Fransız şiirinin önde gelen isimlerinden de lirikal alıntılar yaptığı bilinen Famine, bu albümün konseptini François Villon adlı ortaçağ şairinin eserlerine dayalı olarak oluşturmuş.
Aynı anda hem devrimci hem katı milliyetçi olmayı başaran bir toplumun çocuklarının da zengin tarihlerinden ve edebiyatlarından o ya da bu şekilde etkilenmeleri kaçınılmaz. Militarizm ve milliyetçiliğin hali hazırda Avrupa black metalinde oldukça tutan mevzular olduğundan bahsetmeme gerek yok sanırım, hatta bu kavrama en uygun müziğin black metal olduğu da malumunuz.
Bir grup özellikle özgürlük, eşitlik yanlısı değilse, diskografisinde bu tip olgulardan beslenen eserler bulmak olasılıklar dahilinde. Sanırım bu konuda son dönemde zirve yapan tek albüm bu. Albüme ismini tarihi bir senkron kaymasıyla veren parça haricinde ise özgün bir kompozisyon içerdiğini söylemek mümkün değil.
Belirgin ölçüde thrash metale kayan gitar kullanımı ve üst paragrafın anahtar kelimesini düstur edinmiş davul ön planda. Basitliğiyle bir nebze akılda kalıcı olabilen ezgilere zenginlik katan piyano, çeşitli efektler ve Amesoeurs‘den de pek çok sevdiğimiz Audrey Sylvain’in “Sainte Audrey-Yolande de la Molteverge” mahlasıyla sunduğu soprano performansı, albümü daha dinlenebilir hale geliyor. Famine’in bir naneye benzemeyen, ne kirli, ne doğaçlama, ne de başka bir isim takılabilecek vokali şahsım adına -yine ve ne ilginçtir ki- grubun en olumsuz özelliği.
Kariyerinde üç adet stüdyo albümü bulunan grubun demo, split, EP gibi girmediği boya yok. Fakat 2006 yılında çıkarmış oldukları “La Sanie des siècles – Panégyrique de la Dégénérescence” sonrasında sadece lafla gravyer peyniri gemisi yürüttüklerine inanıyorum.
Türle haşır neşir olan çoğu kişinin sevse de sevmese de takip etmekten kendini alamadığı grubun en başarısız, iyimser ifadeyle absürd albümü olduğunu söylemek durumundayım.
Kadro La Sale Famine de Valfunde: Gitar, bas, vokal
Ragondin: Bas
A. Julia: Davul
Sainte Audrey-Yolande de la Molteverge:
Vokal, piyano, Hammond Org
Şarkılar 1. Neire Peste
2. La Mesniee Mordrissoire
3. Ballade Cuntre les Anemis de la France - De François Villon
4. Concerto Pour Cloportes
5. La France Bouge - Par K.P.N. (Chant de l'Action Française)
6. A la Mortaille!
7. Vespre
8. Rance Black Metal de France
9. Requiem Pour Nioka (Á un Berger-Allemand)
10. Soleils Couchants - De Verlaine
PN ilk albümünden sonra (bahsi geçmiş yazıda zaten, bence inanılmaz derecede başarılı bir albümdür) düşüşte, o kesin. Famine de imaj uğruna epeyce saçmalamış bir kişilik; fakat bu albümün yerden yere vurulacak kadar kötü olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Fuckfolk Folie kadar dahi bile iyi değil evet ama baştan sona keyifle dinliyorum ben bunu. Önü alınamaz PN sevgimin (ilk albümün etkileri) de biraz payı vardır bunda belki ama punk etkileşimli, fena olmayan bir albüm bence bu. 7/10′dur şahsi notum.
Yine dinliyorum da, bu grubun ilk albümü ne kadar güzel bir albüm yahu. Beni en çok etkileyen işlerden biri kesinlikle “La Sanie des siècles – Panégyrique de la Dégénérescence”. Özellikle “Phalènes Et Pestilence – Salvatrice Averse” kesinlikle inanılmaz bir şarkı.
Kapağını gördüğümde beni çok heyecanlandırmıştı.Melodik açıdan oldukça zengin,geçiş şarkılarıyla ağlatan,şiirsel bir albüm.Famine’in vokali diğer albümlerden farklı değil ki benim hoşuma gidiyor.Diğer iki albümü birbirine benzemediği gibi bu albümün de diğerlerine benzemesini beklemiyordum zaten.Kuş sesleriyse dinginlik verici.En azından François Villon’u tanımamı sağladı.10/10
ben bu famine’in internette farklı farklı nicklerle dolaştığından şüpheleniyorum, “o şarkıları hep ben yazdım ben ben ben!” tribinde bir arkadaş olduğu malum ama yutub’da falan bir çok yerde böyle “famine tek başına yazdı o şarkıları ulan!” tribinde sanki albüm kayıtlarında oradaymışcasına konuşup bilgi veren adamlar var. peste noire’ın wikipedia sayfasındaki ona buna gider yapan uzun uzun yazıları da (bi okuyun allah aşkına çok komik lan, paso neige’ye gider yapılıyor sayfa boyunca) oturup kendisi yazdı muhtemelen, ya da feci hardkor bir fan kitlesi var kraldan çok kralcılık yapıyorlar. çok acayip bir adam valla ne biliyim.
yeni albümleri l’ordure a l’etat pur sözlerinden hiç bir halt anlamasam da gayet ilginç geldi bana. yani grubu da ilk kez dinliyorum gerçi ama sayfadaki şarkılardan çok daha deneysel işlere girmişler sanırım. emin olamadım tam. eheh. neyse yeni albümün de kritiğini bekliyoruz ama evet.
Sesi olsun, sureti olsun, ziyadesiyle tiksindirdi beni bu Famine. Suratına osurmak istiyorum ilk fırsatta.
PN ilk albümünden sonra (bahsi geçmiş yazıda zaten, bence inanılmaz derecede başarılı bir albümdür) düşüşte, o kesin. Famine de imaj uğruna epeyce saçmalamış bir kişilik; fakat bu albümün yerden yere vurulacak kadar kötü olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Fuckfolk Folie kadar dahi bile iyi değil evet ama baştan sona keyifle dinliyorum ben bunu. Önü alınamaz PN sevgimin (ilk albümün etkileri) de biraz payı vardır bunda belki ama punk etkileşimli, fena olmayan bir albüm bence bu. 7/10′dur şahsi notum.
Bu sıçık suratlı herif hala albüm mü yapıyo. leş albüm yapıcam diye kastırıp duruyo yavrum.
Yine dinliyorum da, bu grubun ilk albümü ne kadar güzel bir albüm yahu. Beni en çok etkileyen işlerden biri kesinlikle “La Sanie des siècles – Panégyrique de la Dégénérescence”. Özellikle “Phalènes Et Pestilence – Salvatrice Averse” kesinlikle inanılmaz bir şarkı.
Kapağını gördüğümde beni çok heyecanlandırmıştı.Melodik açıdan oldukça zengin,geçiş şarkılarıyla ağlatan,şiirsel bir albüm.Famine’in vokali diğer albümlerden farklı değil ki benim hoşuma gidiyor.Diğer iki albümü birbirine benzemediği gibi bu albümün de diğerlerine benzemesini beklemiyordum zaten.Kuş sesleriyse dinginlik verici.En azından François Villon’u tanımamı sağladı.10/10
ben bu famine’in internette farklı farklı nicklerle dolaştığından şüpheleniyorum, “o şarkıları hep ben yazdım ben ben ben!” tribinde bir arkadaş olduğu malum ama yutub’da falan bir çok yerde böyle “famine tek başına yazdı o şarkıları ulan!” tribinde sanki albüm kayıtlarında oradaymışcasına konuşup bilgi veren adamlar var. peste noire’ın wikipedia sayfasındaki ona buna gider yapan uzun uzun yazıları da (bi okuyun allah aşkına çok komik lan, paso neige’ye gider yapılıyor sayfa boyunca) oturup kendisi yazdı muhtemelen, ya da feci hardkor bir fan kitlesi var kraldan çok kralcılık yapıyorlar. çok acayip bir adam valla ne biliyim.
bunun demosu ile ilk albümleri güzel diğerlerini geç
yeni albümleri l’ordure a l’etat pur sözlerinden hiç bir halt anlamasam da gayet ilginç geldi bana. yani grubu da ilk kez dinliyorum gerçi ama sayfadaki şarkılardan çok daha deneysel işlere girmişler sanırım. emin olamadım tam. eheh. neyse yeni albümün de kritiğini bekliyoruz ama evet.