“Şeytan ayrıntıda gizlidir” sözünün müzikal karşılıklarından biri olan “Antichrist”la birlikteyiz bugün de. Her bir yanından şeytani imgeler fışkıran, müzikleri bağırdıkça bağıran Satanist söylemli pek çok grup var bildiğiniz gibi. Her şekilde ekstremliklerini vurgulayan, imajsal ve müzikal anlamda dikkat çekmek ve en kötü, en korkunç olmak için yırtınan gruplar. Bunlar arasında kendi kendinin parodisine dönüşenler de var, kendine şeytan süsü vererek komedi dans üçlüsüne bağlayan da.
Şeytan imgesi, metal müzikte sıklıkla kullanılan bir şey bildiğimiz gibi. Olumsuz ve karşıt bir olgu olmasının yanı sıra, hayal ürünü oluşunun verdiği gizem sayesinde de bu müzik içerisinde her yola gelen bir yapısı var bu boynuzlu arkadaşın. Bu tür soyut kavramlara intiba etmeyen bir insan olarak, şeytanın kültürel ve psikolojik yansımalarını dinsel olanlardan daha çekici ve daha gerçek bulduğumu söyleyebilirim. Şeytan, kötülüğün, yasağın, insanın içinde bulunan özelliklerden bize kötü gelen ve toplumsal anlamda kabul edilmeyenlerinin yüklendiği, kısacası aslında biz olmamıza rağmen suçu attığımız tu kaka bir anti kahraman olmasından kelli, bir konsept olarak gayet çekici bir hal alıyor. Biraz uzaylılar gibi sanki. Var olduklarını bilmiyoruz, ancak olma ihtimalleri daha çekici geliyor. Bu da öyle. Aslında tabii ki yok, ama olsaydı “cool” olurdu gibisinden.
Tüm bunları neden zırvaladığıma gelince.
“Antichrist”, bu şeytan olgusunu en görkemli, en gerçek, en oturaklı biçimde yansıtan, böyle bir şeye gerçek anlamda inanan, hatta ona tapan ve bu tapmanın müziksel karşılığını arayan birileri varsa, onları muhtemelen çok memnun edecek, duygularını depreştirecek, bu anlamda belki de bugüne dek dinlediğim en iyi atmosferli albümlerden biri. Şeytan gibi (ellerimle tırnak işareti yapıyorum) “korkunç” ve “güçlü” bir simgeyi baştan sona kaotik ve saldırgan müziklerle işlemektense, yazının ilk cümlesini doğrularcasına gizemli, alengirli, uğursuz, lanetli, izbe, karanlık, tekinsiz bir albüm. En yumuşak akustik bölümlerde, en sakin, melek gibi vokallerin olduğu kısımlarda bile, şeytan imgesinin o kültürel anlamdaki sofistikeliğini, sessiz bekleyişini, bıyık altından gülüşünü, güvenilmez sükûnetini tadabiliyorsunuz.
Yavaştan albümün içine girmeye başlayalım. AKERCOCKE progresif bir death metal/black metal kırması yapıyor. Sayfadaki klip ve şarkılardan da duyabileceğiniz üzere, clean vokale sıklıkla başvuruyorlar. Şahsen bu kullanımın bahsettiğim o “ilahi” atmosferi daha iyi betimlediğini düşünüyorum (My Apterous Angel). Çünkü clean vokal, ekstrem vokallere göre daha “insan”, daha doğal; bir adamın, kudreti altında ezildiği bir güce olan yakarışını, o güçten korkması sonucunda yaşadığı ruhsal çalkalanmayı, kendini ona adamasını ve bu aidiyetin yarattığı psikopatiyi yansıtan bir hava katıyorlar müziğe. Bu sayede şeytan olgusu daha iyi öne çıkarılabiliyor, yoldan çıkmış ve bu üstün benliğin emri altında her türlü şeyi yapabilecekmiş gibi duran bir zihin daha güçlü betimleniyor.
Müzikal tarafa bakınca, bir hayli varyasyonlu bir beste yapısıyla karşılaşıyor, sert ve yumuşacık bölümleri arka arkaya görebiliyoruz. Sert kısımların kayıt anlamında nefis bir boğukluğa sahip olması, albüme tarifi zor, okült bir hava veriyor. Satanist Kilisesi’nin ayinlerini anımsatan, sofistike, korkutucu ancak çekici bir hava yaratılıyor. Kimi şarkılarda yer alan şeytanın ve insanın ağzından aktarılan konuşmalar da bu havanın pekişmesine gayet güzel ön ayak oluyorlar.
Her ne kadar grup, “Axiom” klibinde de görüleceği üzere, sunumu gereği her fırsatta kliplerinde cinselliği ön plana çıkarsa da, albümdeki atmosferin bu klipte görüldüğü türde bir yavanlığı ve basitliği içerdiğini düşünmeyin. Bu AKERCOCKE’un sürekli başvurduğu bir dikkat çekme yolundan başka bir şey değil.
Bu kadar güçlü konseptli bir albüm için facia diyebileceğim kadar kötü bir kapağı olan “Antichrist”ı bu denli başarılı yapan önemli özelliklerden biri de, iki saattir övgüler düzdüğümüz atmosferinin, yalnızca gitarlar, davul ve vokal ile sağlanıyor olması. Bu tarz “ilâhi” bir konseptte herkesin aklına gelecek ilk enstüman klavye iken, AKERCOCKE bunu yapmıyor ve bildiğimiz rock/metal sound’unun haricinde neredeyse hiçbir şey barındırmıyor.
Clean vokal haricinde, brutal vokalin her çeşit türünü gördüğümüz albümde, metal ve şeytan dendiğinde akla gelen belki de ilk grup olan DEICIDE-vari bir bodoslama asla yok. Dinlediğiniz anda göreceğiniz üzere (“Axiom”) hep akla kazınan türde rifler, üzerinde uğraşıldığı çok belli melodik sololar var. Kısacası, müzik gayet sağlam. Bu konuda bir soru işareti kalmasın.
AKERCOCKE’u ilginç yapan olaylardan biri de, grubun tüm sunumunu ve sahne performansını, takım elbiseyle gerçekleştiriyor oluşu. Grubun aşırı Satanik görüşleri düşünüldüğünde oluşan bu kontrast da AKERCOCKE açısından hoş bir ayrıntı oluyor. Bunun dışında, grubun pek çok kereler yasaklanma ve protestolarla da karşılanmışlığı var.
Amerika’da bir matbaanın, aşırı derecede Hristiyanlık karşıtı ve seks içerikli olmasını bahane göstererek kitapçığını basmayı reddettiği “Antichrist”ın, turnesi kapsamın Kuzey İrlanda’ya davet edilen grubun başına açtığı başka dertler de var. Aşağıdaki videoda da görülebileceği gibi, sırf adamlara “buraya gelmenizi istemiyoruz” demek için yapılan bir televizyon programı dahi var.
Fazla uzatmayalım, böylesi yoğun bir albümü kelimelerle anlatmak pek bir yere varmayacak, iyisi mi siz sayfadaki şarkıları dinleyin ve albümün geneli hakkında ki fikre kendiniz varın.
“Yaklaş. Bu sunağa sen de katıl. Çünkü insanın diğer kızlarından daha güzelsin. Sonsuz lanetin bu ihtişamlı beyanını tanı ve kutsa” diyor şeytan (The Promise), insan da “İnanıyorum ki öldükten sonra çürüyeceğim; ve benliğimden geriye hiçbir şey kalmayacak” diye yanıtlıyor (Axiom). Dediğim gibi, tüm bunlar yıllar önce yazılmış masalların günümüzde çekici birer konsepte dönüştürülmesinden ibaret olsalar da, “varsayalım şeytan diye bir şey varmış” gibi bir ruh haline girip albümü sanki bir filmmişçesine dinlerseniz, ciddi anlamda zevk alacağınızı söyleyebilirim. Müzikal olarak çok başarılı olan “Antichrist”, asıl darbesini bu yönden, manevi anlamda vuruyor. Sadece, sahte de olsa bir saatliğine o havaya girin yeter.
Kadro Jason Mendonca - Vokal, gitar
Matt Wilcock - Gitar
Peter Benjamin - Bas
David Gray - Davul
Şarkılar 01. Black Messiah
02. Summon The Antichrist
03. Axiom
04. The Promise
05. My Apterous Angel
06. Distant Fires Reflect In The Eyes Of Satan
07. Man Without Faith Or Trust
08. The Dark Inside
09. Footsteps Resound In An Empty Chapel
10. Epode
zamanında çok duyduydum merak edip indirdim dinledim bişeye benzetemedim sildim attım. Geçenlerde “lan akerkok deyü bi grup vardı nasıldı acaba?..” şeklinde derin düşüncelere daldığım vakit yine indirdim komple dinledim ve tekrar bişeye benzetemedim. “öyle takım elbise, kravatla olmuyor emmi bu işler” dedim kendi kendime.
Sondaki resim çok muazzam haıha.
Şahsen Choronzon’u daha bir sevsem de çok başarılı bir albümdür Antichrist. Ve evet, arada bazı combo breaker gruplar bulmak çok iyi oluyor. Bir de Verdelet.
“words that go unspoken deeds that go undone” güzel albümdü, bu albümü de zamanında bir kere dinleyip kenara koymuştum sonra bi daha bakamadım. unutmuşum bile şarkıları, axiom’un videosunu izlerken tekrar anladım. Bu dayıların müziğinde bir olmamışlık var, hani tam kale önüne gelip topu taca atıyorlar. Opeth’in black metal olanı dicem mesela yaklaşım açısından ama opeth’in topu doksana takma özelliği var işte, çok büyük bir fark yaratıyor.
anlatamadım derdimi kesin ama hayırlısı, kısmet bu işler tabi.
Ahah, İrlanda’yı görünce sırf aksan için izliyim dedim videoyu, hakkaten süper. Yeşil tişörtlü abinin aksana hayran kaldım.
zamanında çok duyduydum merak edip indirdim dinledim bişeye benzetemedim sildim attım. Geçenlerde “lan akerkok deyü bi grup vardı nasıldı acaba?..” şeklinde derin düşüncelere daldığım vakit yine indirdim komple dinledim ve tekrar bişeye benzetemedim. “öyle takım elbise, kravatla olmuyor emmi bu işler” dedim kendi kendime.
Sondaki resim çok muazzam haıha.
Şahsen Choronzon’u daha bir sevsem de çok başarılı bir albümdür Antichrist. Ve evet, arada bazı combo breaker gruplar bulmak çok iyi oluyor. Bir de Verdelet.
09.05.2010
@Batuhan Bekmen, Antichrist’ı daha çok sevdiğime karar verdim. Bunu da herkesin bilmesini istedim.
Verdelet…
“words that go unspoken deeds that go undone” güzel albümdü, bu albümü de zamanında bir kere dinleyip kenara koymuştum sonra bi daha bakamadım. unutmuşum bile şarkıları, axiom’un videosunu izlerken tekrar anladım. Bu dayıların müziğinde bir olmamışlık var, hani tam kale önüne gelip topu taca atıyorlar. Opeth’in black metal olanı dicem mesela yaklaşım açısından ama opeth’in topu doksana takma özelliği var işte, çok büyük bir fark yaratıyor.
anlatamadım derdimi kesin ama hayırlısı, kısmet bu işler tabi.
aşkolsun. :)
bi leprosy coverları var, anasına tecavüz etmişler şarkının.
O ve Ha! Bayıldım heriflere teşekkürler yorumu akıl edenlere gereklisiniz :] 10/10
yeni albümle geri dönüyorlar