# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Tartışma
Metalde tür sınırlarının kalkması
| 04.03.2013

Bırak dağınık kalsın.

Bir grup hakkında bilgi edinmek istediğimizde, çoğu zaman elimiz çeşitli müzik veritabanlarına gider ve grubun künyesinde baktığımız ilk şey genelde grubun türü olur. Grupların dinleyiciler nazarındaki ve piyasadaki konumunu, kimliğinin önemli bir kısmını oluşturan tür, tarz, ya da janr, adını ne koyarsanız koyun, on yıldan fazla bir süredir deneysellik ve muhtelif yaklaşım ve eğilimlerle artık hatları o kadar da net olmayan bir hal aldı.

Sanat dallarının kriterlerinin ve beğenilerinin çok hızlı değiştiği çağımızda müzik de kendi evrimini ve dönüşümünü yaşıyor. Grupların tarzlarını tanımlarken sadece “X metal” ifadesini kullanmak çoktan geride kaldı. Yeni terimler gün yüzüne çıkarken, bazı gruplar neredeyse sadece kendilerini tarif eden sıfatlar kullanıyor.

Bu “sınırların kalkması” durumu metale nasıl bir yön veriyor? Görüşlerinizi gönlünüzce detaylandırarak paylaşmanızı diliyor, haydi buyrun sohbete diyorum.

  Yorum alanı

“Metalde tür sınırlarının kalkması” yazısına 32 yorum var

  1. serdar91 says:

    aslında bu “tür” mevzusunun sınırlarının kalkması durumu metal müzik akımının özellikle son 10 senedir yaşadığı djent etkisine dayanıyor.meshuggah’ın yarattığı devrimin sonrasında yeni nesil gruplar bu devrimin ekmeğini yemeye başladı.yedi-sekiz telli gitarlar,twin pedal atakları v.s v.s derken ortaya “aynı” akımdan beslenen fakat adları değişik gruplar piyasayı sardı sarmaladı.artık şunu kabul etmek gerekir ki ne 80′lerin thrash metali ne de 90′ların iskandinav melodeath akımı o kadar da ilham verici değil yeni nesiller açısından.günümüzde neden büyük grup çıkmıyor sorusununda cevabıdır sınırların kalkması mevzusu.bence bu sınırların kalkması durumu metal müzik için uzun vadede olumsuz bir gelişme.çünkü sınırlarının net olarak çizilmediği bir ortamda zaten giderek aynılaşan grupları dinlemek hayranların işine gelmez.”farklılık” arayan hayran kitlesi be konsere gelir,ne albüm alır.sadece dinleyip geçer.bu yüzden sınırlar kalkmamalıdır.

    saw you drown

    @serdar91, Sınırlar kalkmamalıdır cümlesi gerçekten çok ilginç:)

    Osman

    @serdar91, sırf piyasaya bakmamak gerekir.

    noise

    Sınırlar kalktığı için son yıllarda birçok orijinal ve güzel albüm dinleyebildik.

    Birbirini tekrar eden albümler, sınırların kalkmasından değil kalkmamasındandır.

    serdar91

    @noise, özgünlüğün sınırların kalkıp kalkmamasıyla o kadar ilişkilendirmesem de görüşünüze saygım sonsuz.

    noise

    @serdar91,

    Özgünlük elbette sınırlarla ilişkili değil. Ama son yıllarda birbirinin aynı death ve black metal grupları dinlemekten gına geldi bana. Ki, bu albümleri çıkaranlar tanınmak için belli formülleri uygulamaya çalışan gruplar değil sadece. Büyük gruplar da bu çarkın içinde. Ve risk alamadıkları için de aynı tas aynı hamam devam ediyorlar.

    Köklere bağlı şekilde devam edip işin içine yaratıcılık katabilen gruplar elbette kendi tarzlarında devam etsin. Buna itirazım olmaz. Ama yukarıda bahsettiğim gibi aynı formüllerle ve yaratıcılıktan uzak şekilde müzik yapmaya devam eden gruplara pek sıcak bakmıyorum. Müzisyen, “umarım dinlenirim” kafasıyla müzik yapmamalı ama piyasaya baktığınızda böyle bir çekincenin hala devam ettiği de gerçek. Cesur olup kendi istediği gibi hareket edenler olduğu gibi, bunun tam tersi şekilde devam eden bir sürü adam var.

    Sınırların kalkması süregelen monotonluğu azaltmış durumda. Ve dinleyicilerden gelen olumlu tepkiler sonucu da müzisyenler artık daha cesur.

  2. Bahadir Sarp says:

    Valla tür sınırları ne zaman kalkmaya başladi bilmiyorum ama birisi “Şu grup hangi tarz?” diye sorduğunda karşıdakinin can çekismesini çok seviyorum.

    “Yani böyle şey gibi eeee, death metal ama post-punk etkisi de…”

  3. ihsanoird says:

    Old school metali koruma ve yaşatma derneği’nin neferleri, belli türleri sürdürmek için hâlâ çaba gösterse de, artık azınlık konumunda olmaları ve icralarının bir taklitten -ya da saygı duruşundan- öteye gidememesi sebebiyle türün azılı fanları haricinde pek ilgi görmüyorlar. Hâl böyleyken farklı türleri harmanlama ihtiyacı da giderek artıyor. Bu da geçici ara türlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor.

    Süreklilik adına müzik de evrim geçirmek zorunda. Bu da ancak var olan türlere yeni elementler katıp farklı kombinasyonlar deneyerek gerçekleşebilir. Açıkçası beni rahatsız etmiyor. Her malın bir alıcısı vardır. Türler çok iç içe değilken de bir ton çöplük grup vardı.

    Artık piyasa o kadar şişti ki, yeni müzik türü üretmek yerine deneysellik peşinde koşan bir grubu tanımlamak için başka bir grubu referans veriyorlar. Örneğin “Müzikleri BTBAM’ı andırıyor.” gibi.

    Benim merak ettiğim ise, bu yeni türlerde hakikaten sadece müzisyenler mi etkin rol oynuyor; yoksa patlaması muhtemel türlerin ortaya çıkma aşamasında müzik şirketlerinin de parmağı var mı?

    serdar91

    @ihsanoird, “Benim merak ettiğim ise, bu yeni türlerde hakikaten sadece müzisyenler mi etkin rol oynuyor; yoksa patlaması muhtemel türlerin ortaya çıkma aşamasında müzik şirketlerinin de parmağı var mı?”

    bu soruna yanıt olarak verebileceğim en mantıklı cevap o “patlaması beklenen” türlerin ortaya çıkışında şirketlerin “bir miktar” payı olabileceği yönünde.her ne kadar metal müzik “trend” olma kaygısını en az taşıyan akım olsa da bir alt türün tutulmasına(ilgi görmesine) bağlı olarak şirketler tarafından daha yoğun şekilde pazarlanabilir piyasaya.(nu metal gibi)

  4. ”Tür” kavramının yavaş yavaş ortadan kalkmasıyla farklı müzikleri dinlemek heyecan verici aslında. Ama büyük grupların çıkmaması -veya çıkamaması- konusunda @serdar91 e katılıyorum. ”Türünün en büyük temsilcilerinden” cümlesini kullanabiliyoruz o eski ”daha sınırları kalkmamış” gruplar için. Ama artık böyle bir şey neredeyse hiç telaffuz edilmiyor. Çünkü ortada bi tür yok.

    Tabi büyük grup çıkmamasında ”internet”in de payı büyüktür herhalde. Eskidenmiş demek ki grupların albümlerinin çıkmasını bekleyip kasetlerini almak, biz göremedik. Artık herkes bilgisayar başında. Adamlar ayaklarına kadar geliyor, ona bile gitmiyorlar. Yani sınırlar kalksa da kalkmasa da, artık o bildiğimiz eski ”büyük gruplar” çıkmaz zaten.

    Ama böyle bir şeyin -devrim mi denir artık ne denirse- olması iyi oldu bence. Zaten artık o kadar da büyük grup çıkmasın, yeter bu kadar. Hep aynı sabit, klasik müzik türüyle ne kadar gelişebilirdi ki bu? Sürekli kendini yineler ve yavaş yavaş ”taklite” dönerdi iş.

    serdar91

    @Serhan Demirhan, internet mevzusunda inanılmaz haklısın.eskiden bu işler daha bir tutkuluydu,daha bir heyecanlıydı sanki.günümüzde ise daha çok birkaç kez dinle ve geç esasına göre bir tüketim anlayışımız söz konusu.internetin metal müziğe olan etkisini yadsıyamam ancak ortada kabak gibi gözüken “hızlı şekilde tüketmek” sorunsalını da asla atlayamam.

  5. Onur Sancu says:

    “Müzik” denen hedeyi tam anlamıyla “müzik” olarak incelersek (sesler falan) zaten en başta bir sınır belirlemek yanlış diye düşünüyorum. Tamam, farklı şeylerin birbirinden ayrılması, karışıklığı azaltmak ve tanımlamayı daha basit hale getirmek için “türler” belirlenmiş olabilir fakat bu asla “bu tür içinde kalmalısın” demek değildir. Bir insanın istediği müziği yapıp bunun üzerine “tür” belirlemesi, bir tür belirleyip onun içinde müzik yapmasından daha iyi bence. “Hadi tüm metalciler kalıpları kaldırsınlar” demiyorum tabii ki fakat değişime açık olmak gerek.

    Osman

    @Onur Sancu, daha iyi anlatılamazdı.

    noise

    @Onur Sancu,

    “Müzik denen hedeyi tam anlamıyla “müzik” olarak incelersek (sesler falan) zaten en başta bir sınır belirlemek yanlış diye düşünüyorum.”

    Kesinlikle.

    Değişim gördüğü her an “olmamış bu” diyenlerin de kendilerini güncelleştirmesi şart.

    Serhan Demirhan

    @Onur Sancu, ”Bir insanın istediği müziği yapıp bunun üzerine “tür” belirlemesi, bir tür belirleyip onun içinde müzik yapmasından daha iyi bence.” Tam olarak bu işte. Aynen katılıyorum.

  6. Jester says:

    Bence türlerin en önemli olayı “Ben böğürtüyü, blast beat’i ve çelik gibi sert riffleri severim.” demek yerine “Death metal severim.” dedirtiyor, böyle bir kolaylığı var yani. Ayrıca bir grup hakkında bilgi alırken türünü bildiğimizde az çok ne dinleyeceğimizi bilmenin rahatlığı falan da var. Fakat bir grup stüdyoya “Of çok fena thrash yapıcaz şimdi.” veya “Bak nasıl doom riffi yazdım.” diye girmemeli bence, müzik yapan insan türleri bir kenara bırakmalı. Yaptığı müzik sonradan bir türe/türlere girmeli, o türü yapmak amaç olmamalı.

  7. Mert says:

    Bu konu tür sınırları kalksın-kalkmasın tartışması değil bence. Bu zaten doğal bir süreç. Yani kimsenin kalkmalı veya kalkmamalı demesi bunu değiştiremez, bu değişim zaten hayatın her alanında olan bir şey. Bu da bir nevi müziğin evrimi yani. Sonuçta bugün old school death, eski okul traş dediğimiz tarzlar da başka türler arasındaki sınırların kaybolmasından oluşuyor.

    Ayrıca ben şu “saygı duruşu” falan olaylarını anlayamıyorum. Yani, tamam etkilendiğin gruplardan mutlaka izler taşırsın, ama ben işte şu tarzı, şu eski grupları çok seviyorum onun aynısını yapıcam adı da saygı duruşu olcak denip, aynı şeyin tekrar sunulması baya anlamsız bence.

  8. Mert says:

    Yalnız konu için seçilen resim tam isabet olmuş.

  9. önder says:

    Aynılıktan bayıldığım için bayadır metal dinlemiyorum. Üste bir arkadaş demiş. 80lerde thrash 90larda melodeath. Bunun gibi 2010′lularda devrim yaratacak bi akım gerekiyor. Fosil olmuş gruplar hala yüzbinler tarafından dinleniyor. Megadeth,Metallica,Iron Maiden vs. tamam zamanında devrim yaparak geldiler. 1 numaralar lafım yok ama daha ne kadar sürecek bu adamların devri. Artık yeni birşeyler lazım bu müziğe. Yoksa hepimizin sonu dubstepe,house’a doğru kayıyor.

    noise

    @önder, Neden rock’a, jazz’a ya da klasik’e kaymıyor? :)

    Dubstep dediğin şey için 5-10 yıl sonra aynı cümleleri kurma olasılığın epey yüksek.

    Aklına gelmiş, örnek vermişsin de dünya üzerinde sadece dubstep ve arabesk müzik türü kalsa, arabesk’i tercih ederdim :)

    Rotten Angel

    @noise, Jazz hayattır.

    noise

    @Rotten Angel, Kesinlikle.

    earth's skin

    Sınır ihlalleri güzeldir; ufuk açar, yeni olanaklara açılan kapıları aralar. Bugün ayıla bayıla dinlediğiniz ve şaşmaz bir iradeyle değişmezliğini savunduğunuz gruplar ve türler de bir vakitler bir sınır ihlalinden ya da eskinin yapıbozumundan/deformasyonundan doğdu, hatırlatırım. Black Flag, My War albümünün son üç şarkısını yapmasaydı (ki albümün ilk yarısının aksine grubun olağan çizgisinin çok ötesindedir, gerçek bir sınır ihlalidir) yüksek ihtimalle sludge denen nane hiç doğmayacaktı.

  10. Rotten Angel says:

    Sınırlar kalkmazsa, metal müzik gelişemez ve hep aynı tarz kalacağı için yok olur.

    Mesela 80′lerin başına gidelim. Klasik heavy metal değişmeseydi, hep aynı kalsaydı nasıl olurdu? ”Kutsal müziğimiz heavy metale punk sokmuş, Slayer allah cezanı verecek. Metale ihanet eden bu hain grubu dinlemeyin” zihniyeti olsaydı, bugün thrash metal olmazdı. Bunun gibi düşünmek lazım.

    Kaldırın sınırları ohhhşşşş

  11. Kemal says:

    Muzikte sinirlarin olmasi veya sinirlarin kalkmasi kavrami bir illuzyondan ibarettir. Yukarida bir arkadasimizin dedigi gibi, “saf metal” diye adlandirdigimiz turler bile sonucta rock, blues, punk gibi turlerin arasindaki sinirlarin kalkmasindan kaynaklaniyor. Dolayisi ile en basit ve minimal muziklerde bile sinirlarin nerde baslayip nerede bittigi belli degil.

    Bu sozde sinirlarin kalkmasi bence cok dogal bir surec, ve cogu zaman bilincli yapilan bir sey degil. “Ne dinliyorsan osun” diye bir laf vardir, yani bir sanatci beste yaparken farkinda olmadan o gune kadar duydugu dinledigi herseyi az az o bestelerin icine yedirir. Dolayisi ile farkli kaynaklardan beslenen muzisyenlerin calismalarinda tur/sinir kalkmasi olayini gorebilirsiniz. Gunumuzde degisik turlerdeki muziklere ulasmak/tuketmek internet sayesinde cok kolay hale geldigi icin bu tarz muzisyenlerin sayisinin iyice artacagina ve turler arasi sinirlarin iyice belirsizlesecegine inaniyorum.

    Peki hangi turler metalin icine yedirilmeli sorusuna gelince, ben klasik muzik diyorum. Simdi diyeceksiniz “Abi yapma etme, klasik muzik etkili tonlarca grup var, neo-klasik metal diye bir alt tur var, senfonik gruplar var, var oglu var “. Haklisiniz, ama eger iyi bir klasik muzik dinleyicisi iseniz, bu tarz gruplarin kullandiklari elementlerin cok primitif klasik muzik ogeleri oldugunun farkindasinizdir. Cogu grup Mozart’in ve Bach’in (ki onlarinda en basit eserlerinin) kaliplarini kullaniyorlar, oysa klasik muzikte cok daha ileri seviyede ve metal muzik icinde kullanilmamis tonlarca element var. En basit olarak “fugue” olayini hakkiyla kullanan metal grubu bilmiyorum ben. Benzer seyler Jazz icin de gecerli. Hani baksaniz tonlarca Jazz-metal grubu var ama bunlari saglam bir Jazz dinleyicisine gosterseniz, kullanilan Jazz elementlerinin cok basit ve temel seyler oldugunu size soylecektir. Yani kisacasi metal muzigin icine yedirilebilecek daha tonla element var, o yuzden bu muzigin daha uzun yillar boyunca evrim gecirecegine inaniyorum ben.

  12. Nightwing says:

    Metalde tür sınırlarının kalkması daha doğrusu şöyle söyleyim; türlerin iç içe geçmesi hem iyi hem kötüdür. Mesela Black Metal’e melodic, senfonik ya da folk müzik ögelerinin girmesiyle Black Metal yeni bir soluk yeni değişik bir atmosfer yakalamış iyi olmuştur. Lakin alakasız bir çok tarzın çorba olup Black Metal’in içine girmesi kısacası bu işin bokunun çıkması hoş değil. Dün de belirttim bunu.

    Aynı şey diğer tarzlar içinde geçerli.

    Evet. Bu sefer kısa kestim :)

  13. Samuel L. Jackson says:

    http://www2.research.att.com/~yifanhu/MusicMap/ harita müziği bir gezegen gibi haritalandırmış… ve ülkeler bölmüş… buradan kilit konumdaki türler ve gruplar arasındaki bağı görebiliyorsunuz… aslında herşey güneydoğudan çıkıp gelen Barok-Klasik-Romantik müzik ile başlamış ve anakaraya geçmiş…kuzey doğuya doğru yayılan devletler bu sitenin konusu olmuş…

  14. serdar91 says:

    valla bu iletim tepki çekebilir ama ben yinede yazacağım.bence sınırların kalkmasından ziyade bir grubun müziğe olan bakış açısı çok önemlidir.grubun temel gayesi “para” kazanmaksa zaten bu sınır mınır olaylarını pek siklemez.aksi durumda ise grup olaya “birşey” katma çabası içersinde bakıyorsa hangi türde olursa olsun iyi bir eser vermek için çabalayacaktır.durum bundan ibaret kısacası pa tayfası.

  15. Jumbo Armor says:

    Sınır kalkarken, nasıl kalktığına dikkat etmek lazım.

    Yani sınırları kaldıracağız diye dubstep gibi müzik(!)lerle ilişki içine giriliyorsa yanlış. Ama 60′lar, 70′ler müzik kültürü ile sınırları kaldırmak örneğin bu iyidir. Opeth’in Heritage’de yaptığı gibi.

  16. Tür sınırlarının kalkması konusu aslında kendi yolunu bulan bir gelişim süreci.

    Zaman içerisinde bu olayı hiç fark ettirmeden ve “biz artık sadece x metal yapmayacağız, daha geniş çaplı bir müziğimiz olacak” demeden yapan gruplar, zaten başarılı olan ve hem müzikal skalalarını, hem de kitlelerini artırmayı başaran gruplar. Zira bir grubun “arkadaşlar bundan sonra thrash metalle yetinmeyip içine x metali de sokalım, olursa y’den de koyalım” gibi bir muhabbete girdiğini sanmıyorum. Zaten kendine özgü bir tını oluşturabilmiş gruplar, müziklerine ne katarlarsa katsınlar, farklı türlere atıfta bulunan şeyler bile deneseler yine kendileri gibi duyulacaklarından, ortada bir sıkıntı olmayacaktır.

    Bunu iyi uygulayamayan ve birtakım sorunlar nedeniyle (yetersiz müzisyenlik, eksik müzikal vizyon, vb.) “olmamış”lıkta duran gruplar ise, zaten tam anlamıyla “çorba” olma durumuna düşecek ve geri adım atacaklardır.

    Metal dünyası, internetin de coşmasıyla anormal boyutlarda bir grup okyanusuna dönüştü ve artık, eskinin ve son on yılın tarz belirlemiş gruplarını bir kenara koyarsak, tek bir türe bağımlı olan grupların başarılı olma şansları düşüyor, zira o tür içerisinde yapılacaklar zaten yıllardır sayısız kez yapıldı. Yeni türlerden, akımlardan bir şeylerle zenginleştirmek denenmeli ki, benzerlerden, geçmişin büyüklerinden bir fark olsun.

    O sebepten, bence bu “biz x metal yapıyoruz” durumu git gide ortadan kalkacaktır. Bazı türlerde daha hızlı, bazılarında daha yavaş olabilir, ancak tek bir türle özetlenemeyen gruplar gün geçtikçe çoğalacak burası kesin.

    Bugün öyle ya da böyle duyduğumuz “modern thrash”, “neo-thrash” veya “neo-prog”, “modern metal” gibi gudik ibareler varsa, demek ki bu yönde bir değişim var ve gruplar farklı arayışlar içerisinde bir şeyler ortaya koymaya çalışıyorlar. Black metalin post olaylarla iç içe girmesi, thrash metalin daha kalıp dışı tatlara bulaşması, zaten belki de zorunlu bir durum, zira aksi takdirde “retro” olmakla, eskiye öykünmekle yaftalanabiliyorsunuz.

    Kısacası metal olsun olmasın müzik, yaratıcılıkla, hayalgücüyle sınırlı olduğundan (meali: sınırsız olduğundan) öyle ya da böyle tür sınırları silikleşecek ve daha genele hitap eden gruplar ortaya çıkacaktır.

    Böyle söyleyince kulağa kötü gelebilir, ancak yakın gelecekte birileri metal, klasik müzik, elektronik müzik ve birbiriyle aynı anda kullanılmasının yadırganacağı birtakım başka müzikleri bir potada eritip olağanüstü işler ortaya koyabilir.

    Bence müziğin sınırı yoktur, her şeyin, en saçma olacağı düşünülenin bile iyisi yapılabilir.

  17. atoutlemonde says:

    Rock ve metal türleri arasında etkileşim olmasına karşı değilim. Zaten statik bir müzik anlayışının uzun ömürlü olmasını bekleyemeyiz. Ancak sınıflar arası yani rock ve metal dışındaki türlerin, kullanılmasına karşıyım. Şu anda en büyük tehdit olarak da dubstepi görüyorum. Ve evet bu konuda oldukça bağnazım. Çünkü bunun zaten can çekişmekte olan 2000lerin metal müziğinin ruhunu öldüreceğini düşünüyorum ve klavyeden başka elektronik aksam duymak istemiyorum.

  18. Oğuz Fırat says:

    Tür mevzusu benim için önemli aslında.Nu-metalse bir grup sen istediğin kadar uğraş sevmem ben onu.Black metali de melodik değeri pek olmadığından çok sevmem mesela fakat sen oraya senfonik filan yazarsan dikkatimi çekebilir.Bir dinleme isteği gelebilir.Bu yüzden tür önemli.Benim için en azından.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.