Barış DALGIÇ

80′lerin en gösterişli yıllarından 1986 senesinde müzik marketlerdeki raflarda yer bulan Judas Priest albümü “Turbo”, gerek albüm kapağı, gerek grup imajıyla, daha popüler olma adına yapılan bir albüm olma özelliğini fazlasıyla belli etmekteydi.

Daha önceki yıllarda çıkardıkları albümlerle kendi içinde ve heavy metal evriminde sürekli gelişim gösteren grup, özellikle “Turbo” albümü ile beraber gelişimin yanında değişimi de içinde getirdiğinden, hayranları arasında bu durumdan hoşnut olmayan kemik bir kitle oluşmasına da vesile olmuştu. Yine de Judas Priest isimini ve müziğini daha geniş kitlelere ulaştırma amacını fazlasıyla yerine getiren bir albüm oldu “Turbo”.

Albüme geçecek olursak, ilk şarkı Turbo Lover. Judas Priest ismini bilen herkesin bu parçayı bildiğine eminim, Nasıl ki Iron Maiden- Fear Of the Dark, Megadeth – Holy Wars vs… gibi, Judas Priest denince de ilk akla gelen parçalardan biri Turbo Lover’dır. Elektronik, teknomsu bir girişi andıran başlangıçtan sonra davul ve bas akıp gidiyor. Vokalist Rob Halford ve gitaristler K.K. Downing ve Tipton yavaş yavaş damardan, dinleyicinin albümün havasına girmesine yardımcı oluyorlar. Marş niteliğinde sözler, nakaratlar… Ortalarda, geri plandan akan klavye ezgileriyle Tipton üstadın enfes bir solosu. Pop Metal olarak nitelendirilebilecek, fakat heavy tatlar da alınabilecek, kaliteli bir şarkı.

Ikinci parça Locked In, albümün en gaz parçası ve bir de klibi var. Başlangıçtan itibaren ne kadar gaz olduğunu belli ediyor. Albüm sonrasındaki turnelerde fırtınalar estirmiş bi parça. Efsane vokalist Halford’ın coşkulu vokalleriyle daha da coşturan şarkı, KK-Tipton üstadların döktürdüğü performanslarıyla akıllarda yer eden, albümün ağır toplarından. İnsanın dinledikçe dinleyesi geliyor..

Üçüncü parça, Private Property, Ratt tarzı glam-vari bir açılışa sahip ve Rob’un şarap gibi sesiyle kulaklarımızın pasını sildiği bir başka şarkı. Bence albümün ortalama şarkılarından.

Dördüncü şarkı Parental Guidance, 80’lerdeki Bon Jovi parçalarını anımsatan hard n heavy tadında bir çalışma. Her şarkıda olduğu gibi, standardın üstünde güzel sololar bu parçada da bulunmakta.

Beşinci şarkı Rock You All Around the World, ilk saniyeden itibaren vitesi yükseltip gazı köklüyor. Zaten isminden de anlaşılacağı gibi albümün en hareketli şarkılarından biri. “Rock You All Around the World” şeklindeki nakarat eşlik edilesi. Doyurucu sololar da şarkının tuzu biberi, güzel bir konser şarkısı.

Altıncı şarkı Out in the Cold albümdeki favori şarkım. Çoğu konserde çalınan parçalardan ve özellikle o dönemde çoğu konserde açılış parçası olarak seçilmişti. Parça, klavye ağırlıklı girişiyle, yavaştan karanlık ve soğuk bir akşama götürüyor bizleri. Sesinin iniş çıkışlarıyla Rob’un performansı da şarkı gibi efsanevi. 3:50’ye geldikten sonra zaten akan giden saniyelerin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız. K.K ve Tipton’ın karşılıklı atışmaları dört dörtlük. 10 üzerinden 10 puanı benden alan şarkılardan.

Parça 7; Wild Nights, Hot & Crazy Days. Tekrar glam tarzını hatırlatan ritimlerle giriş yapan şarkı, kanımca albümün ortalamasının altında bir şarkı.

Hot for Love albümün 8. parçası ve bir başka hit parça. Motor üstünde dinlenebilecek müzikler denir ya, bu şarkı onlara güzel bir örnek. Albümün bir diğer gaz parçası. 80’lerin ruhunu tamamen hissedeceğiniz parçalardan biri. Her an kendinizi şarkının ritmine kaptırıp kafa sallarken bulabilirsiniz.

Ve geldik albümün son şarkısı “Reckless”a. Judas Priest; son noktayı koyarken kemik hayranları da unutmuyor. Güzel bir heavy metal şarkısı. İntro ve sonrasındaki mini solo; işin ehlinden çıktığını fazlasıyla belli etmekte. 2:30′da giren soloyu özellikle dinleyin. Glen Tipton’un neden virtüöz mertebesinde olduğunun kısa bir özetini burada bulabilirsiniz. Ayrıca Rob’un kendiyle özdeşleşen çığlıklarını da…

Sound olarak gitar synthesizer’ın bol bol kullanıldığı albümlerden. Temiz bir prodüksiyonla grubun uzun süreli prodüktörü Tom Allom elinden çıkmış bir albüm. Majör firmalardan Columbia müzik etiketiyle 14 Nisan 1986 da piyasaya çıkmış ve eleştirmenlerden karışık eleştiriler almış.

Sonuç olarak 80’lerin ruhunu yansıtan, ister gelişim ister değişim denilsin tüm eleştirilere rağmen Judas Priest diskografisinde önemli bir mihenk taşı “Turbo”. En azından 3.800.000 satışla müziklerini daha fazla kitlelere dinlettikleri kesin.