A-ha, bendenizle yaşıt, seksenlerin olmazsa olmaz birkaç hitine sahip, Norveçli pop rock grubu. İlk cümleyle olayımızı açıkladım ki, zaten thrash metalden anlamıyorum, bundan böyle seksenler pop müziğine gönül vermeye karar verdim, demek istiyorum.
O dönem popüler olup da günümüzde hâlâ var olan grup sayısı oldukça azken, doksanlı yıllar da A-ha için pek iç açıcı geçmemişken bugün bile adlarının anılıyor olmasının sebebi hitlerinden ziyade, şarkılarının herkes için kabul edilebilirliği olsa gerek.
Seksenlerden sonra doğan sert müzik dinleyicilerinin pek çoğunu bir kenara koyarsak, seksenlerde ve özellikle de öncesinde doğmuş, gençliği ve çocukluğu seksenler pop şarkılarıyla geçmiş her insan evladı için synthesizer sesine aşina olmak büyük bir vasıftır.
A-ha, bir dönem tökezleyip, farklı denizlere yelken açmışsa da son birkaç albümünde “nerede o eski seksenler popu” etkisini hissettirmişti. İşte “Foot Of The Mountain” ile tam anlamıyla bir seksenler albümü yaparak, hem özüne dönmüş, hem de zirvedeki yerine tam olarak kurulmuş oluyor.
Seksenlerin başında “Take On Me” şarkısına çekilen video kliple listelere girip şeytanın bacağını kıran grup elemanlarının hepsinin farklı solo projeleri var. Özellikle Paul’un indie projesi Savoy göz atmaya değer.
Bunun yanında özellikle belirtmem gerek ki son A-ha albümüne adını veren şarkı Foot of the Mountain, Magne’nin solo albümünden “The Longest Night” şarkısının hem sözlerinin bir kısmının, hem nakaratının alınıp biraz değiştirilmesiyle oluşturulmuş. İsabetli bir karar da olmuş ki çıkış için harika bir şarkı.
Albümdeki favorim Mather Nature Go To Heaven. Albümü ilk dinlediğimde bu klasik A-ha şarkısına bayılmıştım ki uzun süre kapatamadığımı ve sürekli aynı şarkıyı dinleyip durduğumu hatırlıyorum. Aradan aylar geçti ve ben hâlâ her dinlediğimde aynı şekilde hissediyorum. Son senelerde dinlediğim en iyi şarkılardan biri kesinlikle.
İskandinav ülkelerinden çıkan grupların başarılarını yeniden yeniden anlatmak istemiyorum ama orada doğup büyüyen müzisyenlerin yeteneklerini, ilhamlarını, en neşeli şarkılarda dahi hissedilen “farklı” havayı hissetmemek için de aptal olmak gerekir. Her ne kadar ünlü olabilmek, isim yapabilmek, para kazanabilmek için İngiltere ve Amerika kapılarını oldukça zorlamışsa da A-ha da bu bahsettiğim gruplardan biri.
Yirmi yıl boyunca Warner Bros. şirketiyle çalışan grup 2005 yılında çıkan albümü Analaque ile birlikte Universal’ın kanatları altına girmişti. Doğru şarkılarla ve doğru hamlelerle grup adına güzel günler görüleceğini de söyleyip, sizleri bugüne dek tanıdığım en büyük fanla tanıştırıyorum. Aşağıdaki video klipte grubun, Norveç’in başkenti Oslo’da bu sene içerisinde yaptığı konserden bir görüntü var. Sizlerden ricam bu videonun 00:40 ve 02:40 anlarında görülen pembeli teyzeye (erkek olduğunu iddia eden de var) dikkatle bakmanız. Hâlâ A-ha dinlememekte ısrar edenleri teyzeye vereceğim.
Kadro Morten Harket - Vokal
Paul Waaktaar - Gitar
Magne Furuholmen - Synthesizer
Şarkılar 1. The Bandstand
2. Riding the Crest
3. What There Is
4. Foot of the Mountain
5. Real Meaning
6. Shadowside
7. Nothing Is Keeping You Here
8. Mother Nature Goes to Heaven
9. Sunny Mystery
10. Start the Simulator
Eski grupların ve isimlerin müzik dünyasında yeniden bir şeyler yapabilmesi listeleri altüst edebilmesi çok zor. Artık listeleri bambaşka isimler işgal ediyor. Geçenlerde yine 80′lerden Rick Springfield’ın yeni albümü çıktı ve kimselerin haberi falan olmadı. Yurt dışındaki yorumlarda da fazla heyecan yok, aynı şekilde 1990′ların ortalarında müziğe a-ha olarak 7 yıl ara veren bu grubun bu albümü de sadece kendi kemik fanları tarafından sahiplenildi. Yeni kuşak bu gibi değerleri bilmiyor. “Minor Earth Major Sky” çıktığında bayağı heyecanlanmıştım ve aynı şekilde bu albümle de bugün heyecanlanabiliyorum. 80′lerin synthpop’unun çok kaliteli örneklerinden olan bu grubu yeni kuşak dinleyicilere şiddetle tavsiye etmek lazım. Hoş, ölümüne metalciler pek bir burun kıvırır bunlara ama thrash metal’den çok güzel anlayan bir müzikseverin bu tanıtımı da onlara güzel bir örnek olabilir. Pembeli teyze de örnek olsun.:)
O Pembeli teyze en büyük hayranlari olamaz cünkü en büyük hayranlari benim :-) 1985 de baslayan a-ha aski hala bitmedi ve sonsuza kadar bitmeyecek. Bana göre dünyanin en iyi pop/rock grubu. Fanlari arasinda U2, Coldplay, Keane gibi gruplar var. U2 sarkicisi Bono nun degimiyle “hak ettikleri/ layik olduklari ilgiyi yeterince göremeyen dünyanin tek grup”. Amerikada söhret olma gayretine girmeyi gerek görmemistir a-ha. Verdikleri demeclerden Amerika müzik piyasasinin adil olmayan ve dolambacli, ahlak disi durumlarini karekterleriyle bagdastiramadiklari icin Amerika yoluna devam etmediklerini örneklerle bir cok kere anlatmislardi. Ne yazikki cogu kisi Amerikada söhret olmayi Müzik kalitesiyle bir tutuyor. Halbuki a-ha Avrupa ve dünyanin öbür ülkelerinde gayet iyi biliniyor. 200.000 ne yakin biletli seyirciyi konsere toplayarak dünya rekoru kirmayi örnegin Rio´da basarmislardi. Ne yazikki Türkiye piyasasida Amerikaya cok indexli onun icin A-ha yi Türkiyede pek kisi tanimaz. Halbuki a-ha 1985 yilinda ilk Alman televizyonuna ciktiklarinda, Morten “Merhaba nasilsiniz” diye türkce konusarak bana sok gecirtmisti :-)
Scoundrel Days ve East of the sun west of the moon simdiye kadar yazilmis en iyi iki sarkidir. Dünyaca taninan ve dünya radyolarinda simdiye kadar en fazla calinan Take on me sarkisi a-ha´nin en zayif sarkilarindandir. En güclü olanlarini siz düsünün. Single olarak cikmayan sarkilar genelde bilinen sarkilarindan daha kalitelidir. Örnegin Stay on these roads albümündeki Out of blue comes green sarkisi, ayni albüdeki Touchy sarkisindan yüzlerce kere daha iyidir ama plak sirketi Touchy´nin yayinlanmasini istemistir. Aslinda Rock eylimide olan grup Plak sirketinin baskisindan dolayi bu yöne fazla kayamamistir ve hatta Manhattan Skyline isimli rock sarkilarini Warner´le tartisarak zor bela single olarak cikartmislardir. Rock tarzina yatkinliklari Memorial Beach albümünde cok güzel bir sekilde görülebilir. 90´li yillarin ortasinda piyasadan kaybolmalari Warner´le olan problemleri, kendilerini müzikal anlamda özgür hissetmemeleri ve senelerce fanlar tarafindan adeta kovalanir halde olmanin yorgunluguna baglamak gerekir, grubun kalitesinin düstügüne degil. Örnegin Memorial Beach 90 larda yaptiklari son ve en iyi albümlerdendir fakat öbürlerine nazaran cok az satmistir. MTV kanalinin genclerin ahlak ve müzik zevkini bozdugunu ima ettikleri icin MTV tarafindan boykot edilmislerdir ve Müzikleri yayinlanmamistir. Plak sirketleriylede mahkemelik olmuslardir. Bu nedenle 90´li yillarin ortasinda yeterince promosyon yapamamislardir ama müzikleri herzamanki gibi olagan üstü olmaya devam etmistir. sonucta 6 yila yakin bir süre a-ha-Projesine Morten, Mags ve Pal ara vermistir taki 2000 senesinde olagan üstü albümlerinden Minor earth major sky´i yayinlayana kadar. Ozamandan bugüne bir cok yeni Albüm cikartip dünya listelerine girmislerdir. Summer moved on bence yeni baslangicin en iyi sarkilarindandir ve bu sarkida Morten bir Studyo Albümünde tek bir notayi 20 saniyeden fazla tutarak G. Dünya rekoru kitabina girmistir (Konserler sirasindaki canli performanslarda bu 20 saniyeyi bile kolaylikla gectigi görülmüstür).
Ne yazikki A-HA 15. Ekim tarihinde bir aciklama yaparak büyük bir dünya turu yaptiktan sonra 04.12.2010 da Oslo´da verecekleri bir veda konseriyle grubu dagitacaklarini bildirdiler. O andan beri yastayim. A-ha benim hayatimin cok önemli bir parcasiydi, yeni albümlerini bekleme heycanini duymadan, konserlerine gitmeden, Morten´in o essiz sesini dinlemeden ve güzel yüzünü görmeden nasil mutlu olurum bilmiyorum. Onlarin gitmeleriyle piyasadan devlerden biri daha gitmis olacak :-(
a-ha yazısı görünce şaşırarak tıklıyorum. bu sayfa geliyor, zamanında nedense orta okul yıllarının olmazsa olmazı “anket defterleri” aklıma geliyor ve her anket defterinde bir soru var ki o da şudur “a-ha mı, bros mu?”. ben buna cevap veremiyorum, ama o çocuk yıllarda beğendiğim bir kız var, takmış a-ha diye, morten harket diye kafayı, bugün bu yaşta bile bu morten’in adını hatırlıyorum ya a-ha diyorum resmen. a-ha!
37 yaşında olan bendeniz in, michael jackson bon jovi ve bruce springsfield dinletileriyle geçirdiğim günlere tekamül eder a-ha,take on me ve the sun always shines on tv gerçekten iyi şarkılardı…ve ondan sonrada slayer megadeth gazıyla sapıttım zaten..!
80′lere olan tarifi zor sevgimden dolayı daha haberini duyduğumda dinlemiştim albümü, özellikle klip şarkısı başarılı. içerken de şahane gider hatta :) bir diğer favorim de mother nature goes to heaven elbette.
a-haaaaa..böyle bir metal kritik sitesinde farklı tatlar da görmek beni neşelendiriyor:) biri de a-ha işte.efendim ben de norveç furyasının farkındalığını hissetmiş biri olarak geçenlerde daha çok yeni gördüm bu grubu.bakıyım ya bi,noveçlilermiş bunlar napmışlar dedim new wave’e de uzak olmayan biri olarak..sonra ‘summer moved on’ diye bir şarkıları var,onu dinledim.baya da sevdim.ulver’in kveldssanger albümümdendeki o vokal formunun bir uzantısına bile şahit olabiliyorsun.yine havaya söylemişler(güzel bir şey bu:),yaz aylarının kısa,güneşli günlerinin az olması onları böyle bir havaya bürüyor,bize de onların atmosferini yaşamak kalıyor.yaza karşı bir tür melenkolikler bu adamlar.
sevmediğim tarafları alternatif olabilecek yapıda kimi şarkıları da var.
Eski grupların ve isimlerin müzik dünyasında yeniden bir şeyler yapabilmesi listeleri altüst edebilmesi çok zor. Artık listeleri bambaşka isimler işgal ediyor. Geçenlerde yine 80′lerden Rick Springfield’ın yeni albümü çıktı ve kimselerin haberi falan olmadı. Yurt dışındaki yorumlarda da fazla heyecan yok, aynı şekilde 1990′ların ortalarında müziğe a-ha olarak 7 yıl ara veren bu grubun bu albümü de sadece kendi kemik fanları tarafından sahiplenildi. Yeni kuşak bu gibi değerleri bilmiyor. “Minor Earth Major Sky” çıktığında bayağı heyecanlanmıştım ve aynı şekilde bu albümle de bugün heyecanlanabiliyorum. 80′lerin synthpop’unun çok kaliteli örneklerinden olan bu grubu yeni kuşak dinleyicilere şiddetle tavsiye etmek lazım. Hoş, ölümüne metalciler pek bir burun kıvırır bunlara ama thrash metal’den çok güzel anlayan bir müzikseverin bu tanıtımı da onlara güzel bir örnek olabilir. Pembeli teyze de örnek olsun.:)
Sırf Norveçliler diye ilgili olabilecek albümlere gel. :)
Hahaha. Nefismiş cidden. Enslaved seven bunu da sever arkadaşlar. :P
@b: Teşekkür ederim güzel sözlerin için. :)
O Pembeli teyze en büyük hayranlari olamaz cünkü en büyük hayranlari benim :-) 1985 de baslayan a-ha aski hala bitmedi ve sonsuza kadar bitmeyecek. Bana göre dünyanin en iyi pop/rock grubu. Fanlari arasinda U2, Coldplay, Keane gibi gruplar var. U2 sarkicisi Bono nun degimiyle “hak ettikleri/ layik olduklari ilgiyi yeterince göremeyen dünyanin tek grup”. Amerikada söhret olma gayretine girmeyi gerek görmemistir a-ha. Verdikleri demeclerden Amerika müzik piyasasinin adil olmayan ve dolambacli, ahlak disi durumlarini karekterleriyle bagdastiramadiklari icin Amerika yoluna devam etmediklerini örneklerle bir cok kere anlatmislardi. Ne yazikki cogu kisi Amerikada söhret olmayi Müzik kalitesiyle bir tutuyor. Halbuki a-ha Avrupa ve dünyanin öbür ülkelerinde gayet iyi biliniyor. 200.000 ne yakin biletli seyirciyi konsere toplayarak dünya rekoru kirmayi örnegin Rio´da basarmislardi. Ne yazikki Türkiye piyasasida Amerikaya cok indexli onun icin A-ha yi Türkiyede pek kisi tanimaz. Halbuki a-ha 1985 yilinda ilk Alman televizyonuna ciktiklarinda, Morten “Merhaba nasilsiniz” diye türkce konusarak bana sok gecirtmisti :-)
Scoundrel Days ve East of the sun west of the moon simdiye kadar yazilmis en iyi iki sarkidir. Dünyaca taninan ve dünya radyolarinda simdiye kadar en fazla calinan Take on me sarkisi a-ha´nin en zayif sarkilarindandir. En güclü olanlarini siz düsünün. Single olarak cikmayan sarkilar genelde bilinen sarkilarindan daha kalitelidir. Örnegin Stay on these roads albümündeki Out of blue comes green sarkisi, ayni albüdeki Touchy sarkisindan yüzlerce kere daha iyidir ama plak sirketi Touchy´nin yayinlanmasini istemistir. Aslinda Rock eylimide olan grup Plak sirketinin baskisindan dolayi bu yöne fazla kayamamistir ve hatta Manhattan Skyline isimli rock sarkilarini Warner´le tartisarak zor bela single olarak cikartmislardir. Rock tarzina yatkinliklari Memorial Beach albümünde cok güzel bir sekilde görülebilir. 90´li yillarin ortasinda piyasadan kaybolmalari Warner´le olan problemleri, kendilerini müzikal anlamda özgür hissetmemeleri ve senelerce fanlar tarafindan adeta kovalanir halde olmanin yorgunluguna baglamak gerekir, grubun kalitesinin düstügüne degil. Örnegin Memorial Beach 90 larda yaptiklari son ve en iyi albümlerdendir fakat öbürlerine nazaran cok az satmistir. MTV kanalinin genclerin ahlak ve müzik zevkini bozdugunu ima ettikleri icin MTV tarafindan boykot edilmislerdir ve Müzikleri yayinlanmamistir. Plak sirketleriylede mahkemelik olmuslardir. Bu nedenle 90´li yillarin ortasinda yeterince promosyon yapamamislardir ama müzikleri herzamanki gibi olagan üstü olmaya devam etmistir. sonucta 6 yila yakin bir süre a-ha-Projesine Morten, Mags ve Pal ara vermistir taki 2000 senesinde olagan üstü albümlerinden Minor earth major sky´i yayinlayana kadar. Ozamandan bugüne bir cok yeni Albüm cikartip dünya listelerine girmislerdir. Summer moved on bence yeni baslangicin en iyi sarkilarindandir ve bu sarkida Morten bir Studyo Albümünde tek bir notayi 20 saniyeden fazla tutarak G. Dünya rekoru kitabina girmistir (Konserler sirasindaki canli performanslarda bu 20 saniyeyi bile kolaylikla gectigi görülmüstür).
Ne yazikki A-HA 15. Ekim tarihinde bir aciklama yaparak büyük bir dünya turu yaptiktan sonra 04.12.2010 da Oslo´da verecekleri bir veda konseriyle grubu dagitacaklarini bildirdiler. O andan beri yastayim. A-ha benim hayatimin cok önemli bir parcasiydi, yeni albümlerini bekleme heycanini duymadan, konserlerine gitmeden, Morten´in o essiz sesini dinlemeden ve güzel yüzünü görmeden nasil mutlu olurum bilmiyorum. Onlarin gitmeleriyle piyasadan devlerden biri daha gitmis olacak :-(
a-ha yazısı görünce şaşırarak tıklıyorum. bu sayfa geliyor, zamanında nedense orta okul yıllarının olmazsa olmazı “anket defterleri” aklıma geliyor ve her anket defterinde bir soru var ki o da şudur “a-ha mı, bros mu?”. ben buna cevap veremiyorum, ama o çocuk yıllarda beğendiğim bir kız var, takmış a-ha diye, morten harket diye kafayı, bugün bu yaşta bile bu morten’in adını hatırlıyorum ya a-ha diyorum resmen. a-ha!
37 yaşında olan bendeniz in, michael jackson bon jovi ve bruce springsfield dinletileriyle geçirdiğim günlere tekamül eder a-ha,take on me ve the sun always shines on tv gerçekten iyi şarkılardı…ve ondan sonrada slayer megadeth gazıyla sapıttım zaten..!
19.03.2011
@deathless, Springsteen değil mi o?
10.11.2011
@illuminati, Rick Springfield ile karıştırmış herhalde.
80′lere olan tarifi zor sevgimden dolayı daha haberini duyduğumda dinlemiştim albümü, özellikle klip şarkısı başarılı. içerken de şahane gider hatta :) bir diğer favorim de mother nature goes to heaven elbette.
a-haaaaa..böyle bir metal kritik sitesinde farklı tatlar da görmek beni neşelendiriyor:) biri de a-ha işte.efendim ben de norveç furyasının farkındalığını hissetmiş biri olarak geçenlerde daha çok yeni gördüm bu grubu.bakıyım ya bi,noveçlilermiş bunlar napmışlar dedim new wave’e de uzak olmayan biri olarak..sonra ‘summer moved on’ diye bir şarkıları var,onu dinledim.baya da sevdim.ulver’in kveldssanger albümümdendeki o vokal formunun bir uzantısına bile şahit olabiliyorsun.yine havaya söylemişler(güzel bir şey bu:),yaz aylarının kısa,güneşli günlerinin az olması onları böyle bir havaya bürüyor,bize de onların atmosferini yaşamak kalıyor.yaza karşı bir tür melenkolikler bu adamlar.
sevmediğim tarafları alternatif olabilecek yapıda kimi şarkıları da var.