Kritiği yazarken, ne kadar uğraşsam da standart kritik normlarında yazamayacağımı gördüm ve farklı bir şeyler denemeye karar verdim. Buyrun size, bu albümün hap şeklindeki minimalist anlatımı.
Bundan önceki Nile albümlerini dinlediniz mi?
- Hayır. Sadece “In Their Darkened Shrines” albümünü pek çok kez dinledim. Hayvani bir teknik death metal albümü olduğunu ve genel olarak Nile’ın “Ithyphallic” albümüne kadarki döneminin muhteşem olduğunu biliyorum. Bu kanıya, okuduğum kritik ve yorumlar ile dinlediğim şarkılardan vardım.
Peki, Nile diskografisine hakim olmamanıza rağmen sizi bu kritiği yazmaya iten şey neydi?
- Öncelikle şunu söylemeliyim ki keşfetme ve güncel şeyleri dinleme hevesi sebebiyle bilgisayarımdaki tüm müzikleri sildim ve eğer kritiğini yazacaksam sadece 1 albüme konsantre olmam gerektiği kanısına vardım. Nile’ın bu son albümü de nete düşünce, albümü indirdim ve dinlemeye başladım. Tabii bir de üst üste gitarist albümleri tanıttıktan sonra, milletin ilgisini çeken bir grubu yazmak istedim. Biraz da tribünlere oynayayım dedim kendi kendime yani. Ama şu da bir gerçek ki eski albümleri yazmak için içimde bir heves göremiyorum, yeni müzikleri yazma isteği daha ağır basıyor artık.
Peki albümle ilgili direkt bir soruyla başlayalım. Bu albüm Nile’ın son dönemki müzikal gidişatına mı yakın yoksa eski dönem ki parlak günlerine mi?
- Eski günler geride kaldı dostum. Nile yarattığı konsept dahilinde harika işler çıkardı ve şimdi de kendini dönüştürmeye çalıştığını düşünmüyorum. Herkes elinden geleni yapıyor ama gitar rifleri, şarkılardaki atmosfer ve ruh, şarkıların birbirine benzerliği albüm kalitesini belirliyor. Bu da Nile severleri ne kadar tatmin eder bilmiyorum.
Bu konuyu biraz daha açar mısınız?
- Nile sahiplendiği konsept gereği müziğinde Arabik gamı büyük ölçüde kullanmak zorunda. Her ne kadar gitarın akordunu değiştirseniz de grubun sürekli Arap ve Mısır coğrafyasına özgü tatlar sunması bir süre sonra çeşitliliği sınırlıyor ve bu alanda yapılacakları belirliyor. Nile bu konuda kendini aştı. Gene distortion’sız tematik, amosferik ve lanetli geçiş şarkılarında da pek başarılı oldular. Karl Sanders kendi adında solo proje çıkardı. Bir metal grubu bu noktadan sonra ne yapabilir? Beste yapmaya, şarkı yazmaya devam edebilir tabii ki. Nile’da da bu durumu görüyoruz.
Yani siz Nile’ın artık kendini tekrar ettiğini mi düşünüyorsunuz?
- Evet. Esasen bu albüme baktığımızda 1. şarkıda biraz groovy bir hava yakalandığını görüyoruz, genel olarak ilk 3 şarkı çok sıkı. Vokaller her zamanki gibi çok başarılı. George Kollias insan evladı olmadığını bir kez daha gösteriyor. Yani kendini tekrar etmeyi sadece olumsuz anlamıyla düşünmeyin.
Yurtdışında albüme genelde yüksek puanlar verildi, sizin albüm için düşündüğünüz puan aralığı nedir?
- 7,5 puanın uygun olduğunu düşünüyorum. Nile dinlemek her zaman keyiflidir ama bu albüm Nile’ı özel yapan o albümlerden midir, bence değil.
Peki Nile grubu bu durumdan dolayı eleştirilmeli mi?
- Karl Sanders “Ithyphallic” kitapçığına şarkıların açıklamalarını, o dönemde pek takdir görmediğini hissettiği için yazmamış biri. Bence Karl, Dallas ve George samimi müzisyenler ve yine brutal teknik death metal adına güzel bir iş var ortada, ama her seferinde daha iyisini beklemek biraz haksızlık olabilir bu müzisyenlere. Müzik nihayetinde x’leri ve y’leri yerleştirerek yapılan bir icra değil, iyi dönemler olduğu gibi vasat veya formsuz dönemleri de kabul etmek gerekir.
Şarkılar hakkındaki izlenimlerinizi paylaşabilir misiniz?
- Bir defa açılış şarkısı muhteşem. İlk 3 şarkı tam anlamıyla süper. Gerek gitar soloları olsun, gerek hayvani gitar rifleri ve vokaller olsun, şahane. Albüm bu ilk 3 şarkı çizgisinde ilerleseydi eğer, notum 8-8,5 olurdu çok rahat. Diğer şarkılar da güzel ama dediğim gibi 7-7,5 puan seviyesinde güzel. Bir de son 2 şarkı, ağızda güzel bir tat bırakmak için iyi seçilmiş. Yani biraz çakallık yapılmış diyebiliriz, açılış ve kapanış şarkıları iyi bestelerden seçilerek. Bu tezimi güçlendiren bir başka nokta da, Youtube’taki resmi videolarda Dallas’ın 1, 2, 3 ve 10. şarkıları tanıtıyor olması. Yani onlar da bu şarkıların diğerlerinden daha iyi olduğunun farkındalar. Genel olarak albümdeki vokal ve davul performansına sözüm yok. Şarkıya göre vokal kullanımını ve vokalist tercihlerini çok beğendim. Örneğin son şarkıda daha henüz sözler girmemişken kafamda beliren vokal tarzının karşıma çıkması hoşuma gitti. Genel olaraksa vokallerden aldığım agresiflik ve vahşiliği gitarlardan alamadım doğrusu. Bunun dışında albümde 2 tane de distortion’sız şarkı var. Birinde ud benzeri bir çalgı kullanılmış hatta. 1-2 yerde de bağlama çıkıyor karşımıza. 3 ve 10 no’lu şarkılar Dallas’a ait. 10 no’lu Supreme Humanism Of Megalomania albüm çıkmadan konserlerde defalarca çalınmış bir şarkı. Hatta bu şarkı için Kollias “eğer Nile sevmiyorsanız, bu şarkıyla Nile’ı seveceksiniz” diyor. Şarkının hit olacağını söylüyor aynı zamanda. 3. şarkı The Inevitable Degradation Of Flesh içinse “Tam bir Dallas şarkısı. Durmak yok, tam gaz blast beat gidiyorum, beni öldürüyor, sağol Dallas” diyor George efendi.
Lirikler konusunda bildiklerinizi paylaşabilir misiniz?
- darklyrics.com’da 1,2,3 ve 10. şarkıların lirikleri var. Heralde lirikleri oraya yollayan da Youtube’taki Dallas ve George’un yeni şarkılar hakkındaki yorum yaptığı resmi videolardan arakladı. Liriklere henüz eğilemedim açıkçası ama umarım ilerleyen günlerde yorumlar bölümünde bunu telafi edebilirim. Yabancı bir forumdaysa liriklerle ilgili bazı geyikler dönüyordu. Elemanın teki şarkı adları Mısır mitolojisiyle ilgili değil demiş. Başka bi eleman da buna cevaben “Eski Mısır’da savaş tanrısı Seth de teknis servis elemanı o zaman di mi” diye dalgaya almış. Bu arada ilginç bir tesadüf, albüm kapağını yapan kişinin adı da Seth. Septicflesh’ten Seth Siro Anton.
Baterist George Kollias kimilerince sürekli blast beat gitmekle ve benzer partisyonlar yazmakla eleştirilir, bu albümdeki Kollias performansını nasıl buldunuz?
- Evet, Kollias’ı ilk dinlediğimde Tony Laureano’nun gölgesinde kaldığını düşünmüştüm ama bu albümde bahsettiğiniz hissiyata kapılmadım açıkçası. Kollias’ın böylesine tempolu ve hızlı bir müzik için uygun bir isim olduğunu düşünüyorum. Ki kendisi, Nile baterist ararken grubun düşünebileceği fazla isim olmadığından, aynı zamanda böylesine hayvani bir bateri çalımını gerçekleştirebilecek çok az kişi olmasından mütevellit gruba katılmış birisi. Adama bir Mazurkiewicz muamelesi yapmayalım lütfen. Örneğin 4. şarkıda güzel, aksak davul oyunları var.
Peki son soruma geçiyorum şimdi. Sizce Sergen’le Tümer yanyana oynar mı?
- Allah belanı versin.
Ben de size, bu denli samimiyetsiz röportajınız için aynı dilekleri iletiyorum.
- Sethu’nun kapısında timsahlar yesin götünü.
Kadro Karl Sanders: Gitar, bas, vokal, klavye, bağlama
Dallas Toler-Wade: Gitar, vokal, bas
George Kollias: Davul, perküsyon
Jon Vesano: Konuk vokal
Şarkılar 1. "Enduring the Eternal Molestation of Flame"
2. "The Fiends Who Come to Steal the Magick of the Deceased"
3. "The Inevitable Degradation of Flesh"
4. "When My Wrath is Done"
5. "Slaves of Xul"
6. "The Gods Who Light Up the Sky at the Gate of Sethu"
7. "Natural Liberation of Fear Through the Ritual Deception of Death"
8. "Ethno-Musicological Cannibalisms"
9. "Tribunal of the Dead"
10. "Supreme Humanism of Megalomania"
11. "The Chaining of the Iniquitous"
bence son albümdeki hafif duraklamanın ardından çok iyi bir albüm olarak geldi bu. en azından benim beklentilerime yanıt veren bir albüm oldu. ayrıca adı geçen şarkılar çok güzel lakin “The Gods Who Light Up the Sky at the Gate of Sethu” kesinlikle çok başka olmuş. eski Nile görkemini, azametini en iyi ortaya koyan şarkı kesinlikle.
kollias’lı albümleri arasında en az blast beat bu albümde var.
Tekrarlar barındırsa da olabildiğince nile sound’u bozmadan yenilik yapılmaya çalışılmış. Benim notum 8 olurdu heralde.
Ben diyim bence en iyi albümleri olmuş. Egyptiancore’dan (Nile ve Behemoth) ziyade daha old-school olmuş. Vokaller öyle güzel oturmuş ki daha önceki albümlerdeki kaotik hava sanki daha da pekişmiş. Kolias çok kolaya kaçmamış (söz konusu Kolias olunca kolaya kaçmak blast-beat oluyor), çok da öne çıkmamış. Karl Sanders’ın soloları ise şaşırtıcı derecede temiz.
The Gods Who Light Up the Sky at the Gate of Sethu on numara şarkı, kasımdaki konsere kadar şarkının ismini ezberlemek ve konser sırasında şarkı adını haykırmak istiyorum.
Kritik çok garip (Ufuk arkadaşımız için), eline sağlık.
teknik anlamda bir silkelenip kendine gelme ve kendinden geçme var ancak mısır/mezopotamya atmosferi notaların arasından yerlere akmış, tam tutunamamış. heyecanla beklediğim için datmin olmadım diyor 10 üzerinden 8 veriyorum.
Bu albümün besteleri dışında birde sound problemi oluşturmuşlar dolgun ve bir o kadar dinamik Nile yok. Resmen orta kalite demo havasına bir albüm. Nile albümlerini baştan aşşağı bitirip dinlerken bu seferki albümü bir kez bile dinleyemedim. Tuşeler berbat…
@Elif,
Unas hath possesed the hearts of the gods
Unas feedeth on their entrails
He hath assimilated the wisdom of the gods.
His existence, is everlasting!
şu şarkıyı duyup da ruhsuzluktan bahsedilecekse ortada bir yanlış var demektir.
“Şarkının solosu eksik kaldı, bir solo atayım ben” kafasıyla mı solo atıyorlar anlamıyorum. Örn: “The Gods Who Light Up the Sky At the Gate of Sethu” güzel bir parça ama aradaki solo neye hizmet ediyor?
Nile’ın Nile kalitesinden çıkıp çok iyi teknik death metal yapmaya tam anlamıyla başladığı albüm. Eğer normal bir albüm olarak bakarsanız ortalamanın rahatça üstünde, başarılı bir albüm olsa dahi Nile standartlarında 7 yerinde bir puan oluyor. Eski albüm ve şarkılarındaki o karmaşa, o insanı sürükleyen, içine alan hava kaybolmuş ve yerine Nile’ın yeni yüzü gelmiş. Daha çok catchy kısımlara(Nile’a göre, aman diyim) ağırlık veren, atmosfer oluşturmaktan vazgeçmiş bir grubun albümü sanki. Fakat dediğim gibi bunlar normal koşullara göre değerlendirilince 8, 8.5 verilebilir. Karl Sanders onca başarılı işten sonra hâla dinlemesi oldukça keyifli albümler çıkarmaya devam ediyor ancak Nile eski lanetini ve gizemini korumaktan vazgeçmiş bana kalırsa.
@Rauf, la bi mikrofon koyaydınız dallas’la karl’ın önüne, adamlar havaya bağırıyo sanki, koca koca adamlar bi de. yalnız harbiden baba şarkıya çekmişler klibi. şu youtube çağında haketmeyen şarkıya klip çekilmesine harbiden tahammül edemiyorum. dallas’ı da şu son bakışıyla “kavgaya çağrılacak müzisyenler” kategorisine alıyorum.
Ithyphallic’ten sonraki en az iyi Nile albümü bence, ilk başlarda çok hoşuma gitmişti halbuki ama pek sarmadı sonradan. Those Whom.. da çok parlak olmasa da (Nile için tabii) daha oturaklı bir albümdü sanki. Yeni albümden baya umutluyum ama, en azından bundan daha iyi olur umarım.
bence son albümdeki hafif duraklamanın ardından çok iyi bir albüm olarak geldi bu. en azından benim beklentilerime yanıt veren bir albüm oldu. ayrıca adı geçen şarkılar çok güzel lakin “The Gods Who Light Up the Sky at the Gate of Sethu” kesinlikle çok başka olmuş. eski Nile görkemini, azametini en iyi ortaya koyan şarkı kesinlikle.
11.07.2012
@ali ihsan balı, son iki albümdeki hafif duraklamanın ardından demek doğru olacak. burada kapağı da harika onu da söylemem lazım..
kollias’lı albümleri arasında en az blast beat bu albümde var.
Tekrarlar barındırsa da olabildiğince nile sound’u bozmadan yenilik yapılmaya çalışılmış. Benim notum 8 olurdu heralde.
Alt benlikli kritik formatına yeni boyut getirilmiş. :D
Aslında ilk kısmı okurken paso geyik döner sanırım diye düşünmüştüm, ama bildiğin ciddi röportaj kıvamında olmuş, final hariç. :D
Eline sağlık.
11.07.2012
@Aeonian_Lich, sağol bro.
Ben diyim bence en iyi albümleri olmuş. Egyptiancore’dan (Nile ve Behemoth) ziyade daha old-school olmuş. Vokaller öyle güzel oturmuş ki daha önceki albümlerdeki kaotik hava sanki daha da pekişmiş. Kolias çok kolaya kaçmamış (söz konusu Kolias olunca kolaya kaçmak blast-beat oluyor), çok da öne çıkmamış. Karl Sanders’ın soloları ise şaşırtıcı derecede temiz.
The Gods Who Light Up the Sky at the Gate of Sethu on numara şarkı, kasımdaki konsere kadar şarkının ismini ezberlemek ve konser sırasında şarkı adını haykırmak istiyorum.
Kritik çok garip (Ufuk arkadaşımız için), eline sağlık.
Nil ati değil nil timsahi yazilirdi…
12.07.2012
@Saklanan saman, aa doğru o da vardı evet. ama en bombası n harfindeki hayvana “nazgul” diyen bi arkadaşım vardı, o günden beri oynamıyorum bu oyunu.
şüphesizki bu albüm nile’ın en iyi albümü.
teknik anlamda bir silkelenip kendine gelme ve kendinden geçme var ancak mısır/mezopotamya atmosferi notaların arasından yerlere akmış, tam tutunamamış. heyecanla beklediğim için datmin olmadım diyor 10 üzerinden 8 veriyorum.
Bu albümün besteleri dışında birde sound problemi oluşturmuşlar dolgun ve bir o kadar dinamik Nile yok. Resmen orta kalite demo havasına bir albüm. Nile albümlerini baştan aşşağı bitirip dinlerken bu seferki albümü bir kez bile dinleyemedim. Tuşeler berbat…
http://www.darklyrics.com/lyrics/nile/atthegateofsethu.html
sözler çıkmış.
nile bana çok ruhsuz geliyor.cannibal corpse dinlerken hissettiklerimle nile dinlerken hissettiklerim arasında fark yok.ööö böööğğğ öööeeee.wtf?
27.07.2012
@Elif, ehüehüeh. asl?
31.07.2012
@Elif,
Unas hath possesed the hearts of the gods
Unas feedeth on their entrails
He hath assimilated the wisdom of the gods.
His existence, is everlasting!
şu şarkıyı duyup da ruhsuzluktan bahsedilecekse ortada bir yanlış var demektir.
31.07.2012
@dysplasia, “leşd tu dı forkt sıleyv sıtik bay dı neek” de demeden geçmiyim bunu. Nile can, karl firavundur.
“Şarkının solosu eksik kaldı, bir solo atayım ben” kafasıyla mı solo atıyorlar anlamıyorum. Örn: “The Gods Who Light Up the Sky At the Gate of Sethu” güzel bir parça ama aradaki solo neye hizmet ediyor?
Nile’ın Nile kalitesinden çıkıp çok iyi teknik death metal yapmaya tam anlamıyla başladığı albüm. Eğer normal bir albüm olarak bakarsanız ortalamanın rahatça üstünde, başarılı bir albüm olsa dahi Nile standartlarında 7 yerinde bir puan oluyor. Eski albüm ve şarkılarındaki o karmaşa, o insanı sürükleyen, içine alan hava kaybolmuş ve yerine Nile’ın yeni yüzü gelmiş. Daha çok catchy kısımlara(Nile’a göre, aman diyim) ağırlık veren, atmosfer oluşturmaktan vazgeçmiş bir grubun albümü sanki. Fakat dediğim gibi bunlar normal koşullara göre değerlendirilince 8, 8.5 verilebilir. Karl Sanders onca başarılı işten sonra hâla dinlemesi oldukça keyifli albümler çıkarmaya devam ediyor ancak Nile eski lanetini ve gizemini korumaktan vazgeçmiş bana kalırsa.
yeni klip http://www.noisecreep.com/2012/11/21/nile-enduring-the-eternal-molestation-of-flame-video/
21.11.2012
@Rauf, la bi mikrofon koyaydınız dallas’la karl’ın önüne, adamlar havaya bağırıyo sanki, koca koca adamlar bi de. yalnız harbiden baba şarkıya çekmişler klibi. şu youtube çağında haketmeyen şarkıya klip çekilmesine harbiden tahammül edemiyorum. dallas’ı da şu son bakışıyla “kavgaya çağrılacak müzisyenler” kategorisine alıyorum.
Ithyphallic’ten sonraki en az iyi Nile albümü bence, ilk başlarda çok hoşuma gitmişti halbuki ama pek sarmadı sonradan. Those Whom.. da çok parlak olmasa da (Nile için tabii) daha oturaklı bir albümdü sanki. Yeni albümden baya umutluyum ama, en azından bundan daha iyi olur umarım.