İstanbul yakınlarındaki tatil yerleri arasında Bayramoğlu diye bir yer vardır. Yarımada şeklinde olduğundan güzel rüzgâr yer, bir de tamamen özel mülkiyet altında olduğundan ve belediyeyle, özel idareyle pek işi olmamış olduğundan ziyadesiyle retro kalmış bir yerdir. Bunun dışında artı bir noktasını ise maalesef söyleyemeyeceğim.
Her neyse, Bayramoğlu’nun bende iki anısı vardır, bunlardan biri Opeth’in “Ghost Reveries” öncesi külliyatı, diğeri de aha bu albümdür. Zira bende, Bayramoğlu’nda otururken gece yarıları alıp başımı çıkma huyu vardı. Normalde de yürürken müzik dinlerim (daha doğrusu müzik dinlemezsem yürüyemiyorum) ama orada özellikle müzik dinlemeye çıkıyordum dışarı. Bu albümü yalayıp yutmam o döneme denk gelir.
Nightingale, “The Breathing Shadow” çıkarken Dan Swanö’nün kendi kendine takıldığı bir yan projeden ibaretti. Yani bu albümde diğer grup üyeleri yok, sadece Dan var. Tabii Dan abimiz çalıyor olduğundan her şeyin yerli yerinde olduğunu söylememe gerek yok.
Garip bir bilgi olarak, Wikipedia’nın da teyit ettiği üzere albüm BİR HAFTADA kaydedilip mikslenmiş. Swanö neden böyle bir hayvanlık yapma ihtiyacı duydu bilmiyorum. Tabii sürenin 1 haftaya kadar düşürülebilmesindeki en önemli etken hiç şüphesiz davulların makinasyon olması.
Drum machine bu albümün zayıf karnı olarak ortaya çıkıyor (mu acaba?). Mesela ben bu albümü 5-6 sene önce falan dinlemeye başladım, o dönem neredeyse tamamen Quo Vadis’tir, Necrophagist’tir, teknik death namına ne bulursam dinliyordum. Davullara çok dikkat ediyordum haliyle. Ancak garip bir şekilde bu albümün davulları beni rahatsız etmemişti. Genel havaya o kadar güzel yedirilmiş ki, anında anlaşılır olmalarına rağmen rahatsızlık vermiyorlar. Bir de bazı şarkılarda sanki akustik davul var gibi gelmiştir bana hep, bir kısmında davulları kaydetmiş de yetişemeyip kalanını programlamış gibi sanki. Ama bu tamamen benim sallamam. Sonuç itibariyle albümün genel havası drum machine’in sırıtmamasını sağlayacak nitelikte olduğundan, büyük problem teşkil etmiyorlar.
“The Breathing Shadow”un bendeki bir diğer önemli özelliği, gene bana spesifik olsa da, gitar işçiliği ve ton. Ben öyle tondan çok anlayan bir adam değilim ama bu albümün gitarları hem riflerin kalitesi açısından, hem de ton açısından kafamda baya yüksek bir seviyede. Anlatılmak isteneni gitarın tonuna kadar ayarlayıp anlatabilecek deha da Dan Swanö gibi adamlarda var zaten. Herif Stalingrad gibi bir şarkı yaptı sonuçta sonradan. Ayrıca belirtmem gereken bir diğer husus, bu albümün daha bir gotik kafalarda olduğu, nispeten karanlık bir albüm “The Breathing Shadow.” Progresif rock kısmı daha kısık.
Şayet Nightingale’in bilindik ve daha yeni albümlerine aşinaysanız, bu daha karanlık ve sade Nightingale’e de en azından şöyle bir bakılması tavsiye olunur. %100 konsantre Dan Swanö, sık bulunabilen bir şey değil sonuçta.
Şarkılar 1. Nightfall Overture
2. Sleep...
3. The Dreamreader
4. Higher Than the Sky
5. Recovery Opus
6. The Return to Dreamland
7. Gypsy Eyes
8. Alone?
9. A Lesson in Evil
10. Eye for an Eye
Swanö’nün müzik aşkı bambaşka boyutlarda, 1 haftada albümü mikslemek azim ve sevgi ötesi bir şey olsa gerek. Şahsen Swanö’nün en sevdiğim projesi. 10/10 olan bir albüm.
daha bugün uşak-izmir arası otobüste dinledim nightingale.böyle proje olur mu anlamış değilim.millet böylesini grup olarak kuramıyor üstat proje takılıyor böylesiyle.10 numeroyu gözüm kapalı bastım swanö partisine..
bence dan swanö’nün en kötü projesi, progresif rock sevmeme rağmen hiç sevemedim şu grubu… ne bilem böğürsün, arkadan rasgele saksafon çalsın, orgazmik sololar atsın, piyanist şantörlük yapsın… dan swanö’ya yakışmıyor bu kadar basit ve yumuşak işler…
Synth kullanımı olsun, klavyenin oluşturduğu devasa atmosfer olsun; şu olayı Swanö kadar albümlerine güzel yedirebilen bi adam daha yok. (Fakat, Vintersorg?! diye gelmeyin hemen yau, anlatıma iki rekat güç kattık şurda.) Crimson’ı (okunduğu gibi) ayrı bi yere koyayım, Moontower’la beraber en güzel üç Dan Swanö albümünden biri bence. (Afterglow one-man show değil diye saymadım, yoksa o da aynı imbalıkta)
Stalingrad’a değinmen iyi olmuş. Manyak bi şarkı hakkaten. Bi de Dan Swanö’yü ilk duyduğum şarkı The Dreamreader’dı. Teee 1950′ler falan.
Gece yarıları müzik dinlemek için çıkıp yürüme huyu olan biri daha olduğunu öğrendim, mutlu oldum. Hehe.
Albüm de kesin baya güzeldir.
en sevdiğim Nightingale albümü bu herhalde. 10/10
mükemmel! 9/10
Swanö’nün müzik aşkı bambaşka boyutlarda, 1 haftada albümü mikslemek azim ve sevgi ötesi bir şey olsa gerek. Şahsen Swanö’nün en sevdiğim projesi. 10/10 olan bir albüm.
Sanki Sister of Mercy albümü gibi tam bir 90′lar gothic rock albümü.Enfes.
Gypsy Eyes harika bir şarkı. tekrar hatırlattığın için sağol Levent. neredeyse 3-4 sene oldu dinlemeyeli. akşam çalalım, kendimizi bulalım :)
daha bugün uşak-izmir arası otobüste dinledim nightingale.böyle proje olur mu anlamış değilim.millet böylesini grup olarak kuramıyor üstat proje takılıyor böylesiyle.10 numeroyu gözüm kapalı bastım swanö partisine..
bence dan swanö’nün en kötü projesi, progresif rock sevmeme rağmen hiç sevemedim şu grubu… ne bilem böğürsün, arkadan rasgele saksafon çalsın, orgazmik sololar atsın, piyanist şantörlük yapsın… dan swanö’ya yakışmıyor bu kadar basit ve yumuşak işler…
Synth kullanımı olsun, klavyenin oluşturduğu devasa atmosfer olsun; şu olayı Swanö kadar albümlerine güzel yedirebilen bi adam daha yok. (Fakat, Vintersorg?! diye gelmeyin hemen yau, anlatıma iki rekat güç kattık şurda.) Crimson’ı (okunduğu gibi) ayrı bi yere koyayım, Moontower’la beraber en güzel üç Dan Swanö albümünden biri bence. (Afterglow one-man show değil diye saymadım, yoksa o da aynı imbalıkta)