Sjukdom (“Hastalık”), hepimizin soluk almadan en az on beş dakika boyunca hakkında çok entelektüel tespitler ve yorumlarda bulunabileceğinden emin olduğum Sevgililer Günü’nde çıkan, 2011’in en delişmen albümlerinden biri. İsveçli grubun dördüncü albümü türlü ilginçlikleri ve sapkınlıklarıyla black metalin üvey evladı depresif black metalden beklenen tadı büyük ölçüde veriyor. Müzikal içerikten evvel CD ile birlikte gelen ucube nesnelere bir bakalım:
İştah açıcı fotoğraflardan oluşan kartpostallar, jilet şeklinde kolye, nasıl bir kullanım alanı hedeflendiği üzerine bir hayli düşündüğüm dikenli tel… Çokça saçmalayabilmek adına yeterli donanım sağlayan bir paket. Gelelim esas içeriğe. Black metale en çok yakışan gitar tonuyla vücuda gelen akılda kalıcı melodiler, fazla saldırgan olmayan ama insanın içine işleyen davul, gayet dolgun bas ve kafayı bozmuş bir adamın hırçın çığlıklarıyla gayet bilinçli üretilmiş tutarlı bir kompozisyon var karşımızda. Hipnotize edici sesiyle depresif black metal sahnesinin en iyi iki vokalistinden biri olan Kim Carlsson “( )” deliliği ve yoldan çıkmışlığı grinin en koyu tonlarıyla kusursuz şekilde yansıtıyor. Histerik monologlar ve hırıltılı kendinden geçmelerin yanı sıra, albümün muhtelif yerlerinde “Homicidal Tendencies: Hooked – Illegal Drugs and How They Got That Way: Marijuana, Opium, Morphine & Heroin, V.1” adlı belgeselden kesitler kullanılması, konseptin ironik yanını daha da vurucu hale getirmiş.
Grubun önceki albümlerindeki popvari havanın azaldığını söyleyebiliriz. Çok doğal bir tona sahip olan piyano ile çalınan yalın ezgiler parçaları harika şekilde tamamlıyor. Özellikle açılış parçası “Svart Galla” ve “Expandera”da piyanonun yan rolde olup ana karakterden daha fazla sevilen bir dizi oyuncusu misali ne denli tatlı işler çıkardığını gözlemlemek mümkün.
Albümde hoşuma gitmeyen iki husustan ilki, parçaların tümünün çok yakın tempolarda oluşu. Bu durum gruba veya türe aşina olmayanlarca tekdüzelik olarak görülüp itici bulunabilir. İkincisi ise yer yer fazla thrash’leşen hatta punklaşan riflerin biraz bayıcı olması. Thrash+black melezi çok sevdiğim bir tat bir doku olsa da depresif işlerde pek yeri olduğunu düşünmüyorum.
Biraz da magazin diyelim. Hypothermia ve Kyla gibi karanlık işlerde de parmağı olan grup üyeleri depresif black metal sahnesinin az sayıdaki kadın mensuplarından Audrey Sylvain (Peste Noire, Amesoeurs, Alcest) ile de seviyeli ve profesyonel bir dostluk içerisindeler. Grubun beyni Kim Carlsson ile “Horns Emerging” isimli bir projeleri bulunmakta. Bundan niye bahsettim, çünkü vokalist Carlsson’un bu gruplardan aldığı ilhamın, kulaklarımıza ulaşan şu anki halinde ilk dinleyişlerde sezilmese de yazım sürecinde Sjukdom’un iskeletini oluşturduğunu zamanla kavramak hoş bir deneyim.
Son olarak gitar, bas, piyano ve geri vokalden sorumlu B’nin yan projesi olan Woundism’in Disease isimli parçasının yeniden kaydedilmiş versiyonu olan Horans Hora’ya kısaca değinerek yorumumu tamamlıyorum. Horans Hora insanı letarjiye sürükleyebilecek kudrete sahip dev bir kedi ve ben bu konuda fazlasıyla ikna olmuş durumdayım.
senenin burzum-fallen ile beraber en vurucu albümlerinden biri bence…lifeloverin 4 albümünden 3 nü aynı derecede seviyorum ama özellikle konkurs albümü bana göre diğer 3 albümlerden bir beden daha büyük…bu albümün özellikle davul sound u harika…çok teknik davul kullanımı yok ama lifelover’ın sade ama son derece vurucu müziğinin en önemli etkenlerinden biri herşeyin yerli yerinde kullanılması(vokaller hariç… 2. kvarforth vakası…müthiş)…albümü ilk dinlediğimde ‘Doften Av Tomhet’ beni benden aldı…birde ‘Horans Hora’ şarkısının son 30 saniyesi harika…10/10…
Allahu akbar seviyesindeki album. Basindan sonuna hastalikli bir calisma. Ozellikle filmlerden, dizilerden ekledikleri kesitler cok garip ve ilginc sekilde insani rahatsiz ediyorlar. Mesela ikinci sarkinin sonunda gecen garip kesit. Bu ne alaka lan? diyorsunuz.
Expandera, Horans Hora ve Instrumental Asylum gibi sarkilar tam bir huzun deryasi. Bu muzigin bu noktalara gelmesinde Silencerin payi buyuk biliyorum fakat Lifelover da kesinlikle hakki yenmemesi gereken bir olusum. B reis rahmet etmeseydi keske de bu manyaklari dinlemeye devam edebilseydik. Neyse ruhuna el fatiha diyelim
Bu sabah uyandığımda lifelover’dan m/s salmonella çalıp duruyordu kafamda. Beyin çok garip organ vesselam. Uzun zamandır da dinlemiyordum acayip bir grup
İnanılmaz bir albüm ya dün gece düştüm bu albüme yine Expandera döndürüp duruyorum. Çok özel bir albüm yani yeri doldurulamayacak şarkılar var bence melankoli ya da depresifliği en güzel işleyen gruplardan biriydi Lifelover çok şey kattılar bu türe. Eğer ölüm sonrasında bir yaşam varsa umarım B huzuru bulmuşsundur.
Albüme ve yazıya olan saygım baki kalmak suretiyle; http://bit.ly/qM14cB
senenin burzum-fallen ile beraber en vurucu albümlerinden biri bence…lifeloverin 4 albümünden 3 nü aynı derecede seviyorum ama özellikle konkurs albümü bana göre diğer 3 albümlerden bir beden daha büyük…bu albümün özellikle davul sound u harika…çok teknik davul kullanımı yok ama lifelover’ın sade ama son derece vurucu müziğinin en önemli etkenlerinden biri herşeyin yerli yerinde kullanılması(vokaller hariç… 2. kvarforth vakası…müthiş)…albümü ilk dinlediğimde ‘Doften Av Tomhet’ beni benden aldı…birde ‘Horans Hora’ şarkısının son 30 saniyesi harika…10/10…
bana depresif ve melankoliden daha çok psikoluk veren bir grup
28.11.2012
Bu albümün adı expandera da olabilirdi.
vayy anasını yaa… böle bi albüm sadece 3 yorum mu yapıldı???ilginç…
dehşet bir albüm
Mükemmel bir albüm. Aşırı samimi ve depresif bir müzikleri var.
Shining röportajında andığımız B’nin ebedî istirahatgâhına tevdî edilmeden önce yer aldığı son albüm.
Allahu akbar seviyesindeki album. Basindan sonuna hastalikli bir calisma. Ozellikle filmlerden, dizilerden ekledikleri kesitler cok garip ve ilginc sekilde insani rahatsiz ediyorlar. Mesela ikinci sarkinin sonunda gecen garip kesit. Bu ne alaka lan? diyorsunuz.
Expandera, Horans Hora ve Instrumental Asylum gibi sarkilar tam bir huzun deryasi. Bu muzigin bu noktalara gelmesinde Silencerin payi buyuk biliyorum fakat Lifelover da kesinlikle hakki yenmemesi gereken bir olusum. B reis rahmet etmeseydi keske de bu manyaklari dinlemeye devam edebilseydik. Neyse ruhuna el fatiha diyelim
Bu sabah uyandığımda lifelover’dan m/s salmonella çalıp duruyordu kafamda. Beyin çok garip organ vesselam. Uzun zamandır da dinlemiyordum acayip bir grup
İnanılmaz bir albüm ya dün gece düştüm bu albüme yine Expandera döndürüp duruyorum. Çok özel bir albüm yani yeri doldurulamayacak şarkılar var bence melankoli ya da depresifliği en güzel işleyen gruplardan biriydi Lifelover çok şey kattılar bu türe. Eğer ölüm sonrasında bir yaşam varsa umarım B huzuru bulmuşsundur.