ADAGIO da, DREAM THEATER ve SYMPHONY X gibi, virtüöz gitarist barındıran progresif gruplardan bir tanesi. Çok fazla tuhaf zamanlı ölçü kullanmıyorlar, daha SYX gibiler yani aksaklık konusunda.
Yalnız hemen söyleyeceğim, dayanamıyorum, bu ağabeylerin bestelerinde nahoş bir kolaj hissi alıyorum ben genelde.
Bir terslik algılıyorum hep, o yüzden bir türlü tam benimseyemedim müziklerini. Organik bir bütünlük algılayamıyorum bestelerinde, deyim yerindeyse…
Yine de sevmiyor da değilim müziklerini. Dediğim gibi gitarları çok iyi. Forte abi yeri geldiğinde adeta döktürüyor. Özellikle Arcanas Tenebrae / Dominate parçasındaki ekstrem metal kısmı bittikten sonraki gitar solosu, kafadan hayatta dinlediğim en hayvansı sololardan birisi. Atak, “evil” ve uçmuş bir solo. Vokaller konusunda tam bir istikrarı olmadı grubun, ama bu albümde söyleyen Gus Monsanto hiç de fena değil.
Underworld genelde daha fazla beğenilmiş bir albüm, ama ben bu albümü biraz daha fazla seviyorum nedense. İlk albüm “Sanctus Ignıs” ise en bütünlüklü albümleri bence. Son albüm “Archangels In Black” ise en gaz ve ekstrem albümleri.
Symphony X sevenlerin çok büyük oranının favori 5 veya 10 grubu arasında gösterilir ADAGIO. Ben bu genellemeye dahil değilim. Ama önemli bir grup tabii ki gene de. Üstün gitarist Stephan Forte, Vitalij Kuprij’in stilini beğenmediği için adamı kovmuş resmen gruptan. Tam öyle gerçekleşmemiş tabii, nezaketsiz bir durumdan bahsetmiyorum, ama adamı çağırmış birkaç parçada deneme yapmış sonra beğenmeyip veda etmiş kendisiyle. Kuprij’i bir bilene sorun. Dağ okyanusa küsmüş, okyanus da “çok da zikimdeydi, sana kalmadık” demiş gibi bir durum olabilir arada. İlle fare ve dağ benzetmesi yapacaksak burada fare Forte olur zira.
Bir parantez de klavyeci Kevin Codfert’e açmak gerekiyor sanırım. Çok hızlı, çok iyi bir klavyeci, ve çok iyi bir ses teknisyeni. Ses teknisyenliğini, MYRATH’ın albümlerinda bu görevi üstlenmesinden biliyorum. Muazzam işler çıkartmış. Hayran kaldım resmen. Hatta asıl grubu ADAGIO’nun albümlerinden daha iyi MYRATH’ın kayıtları bence. Neyse kendisi ADAGIO albümlerinde de çok iyi. Sadece hızdan öte güzellikleri var kısaca. Bazı solo synth tonları, 70’lerin analog tonlarını da andırmıyor değil; örneğin alt paragrafta bahsettiğim parçadaki sololardan birisi. R’lyeh The Dead’in girişi de abinin yetkinliği konusunda ciddi anlamda fikir verebilir. Grubun beyni belki gitarist Forte, ama parlayan incisi kesinlikle klavyecileri bana kalırsa. Senfonik tatlar da yakalayabiliyor kendisi başarıyla, synth’ler ile.
Baslar ve davullar da türden bekleneni veriyorlar. Özellikle Children Of The Dead Lake parçası, beklide bu bakımlardan albüm hakkında en iyi fikri verecek parça olabilir. Dediğim gibi çok fazla tuhaf zamanlı ölçü yok, ama dozajında ve güzel aksaklıklar mevcut albümde.
Albümün soundu muazzam olmasa da çok iyi, temposu ve akışkanlığı da gayet güzel. Ekstrem kirli vokaller de iyi gitmiş parçalara. Fire Forever, Dominate, Children Of The Dead Lake parçaları biraz öne çıkıyor. Adrenalin seviyesi ve yakalayıcılıkları iyi albümün, ama tekrar ediyorum ki bir SYMPHONY X gibi organik bütünlük algılayamıyorum parçalarında. Tamam yakalayıcılıkları iyi dedim, ama avucunun içine de alamıyor beni müzikleri.
Unutmadan, albümün sonunda şu meşhur Fame parçasının bir cover’ı var. Bence fena olmamış, tuhaf ama güzel geldi bana.
Kadro Gus Monsanto: Vokal
Stéphan Forté: Gitar, piyano
Franck Hermany: Bas
Eric Lebailly: Davul
Kevin Codfert: Klavye
Şarkılar 1. Arcanas Tenebrae/Dominate
2. Fire Forever
3. Terror Jungle
4. Children Of The Dead Lake
5. R'Lyeh The Dead
6. The Darkitecht
7. Kissing The Crow
8. Fame
Sanctus ignis dinlediğim en iyi albümlerden biri diyebilirim. karanlık sound, fortenin müthiş soloları ve muazzam vokal. second sight ve the inner road’un introlarını her metal severin dinlemesi gerek. son 2 albüm de oldukça sertleştiler. yeni vokal de iyi ama eskisi kadar değil. yeni albümleri geliyor yakında.
bu album ve Sanctus Ignıs cok kilas albumler. ama Sanctus Ignıs bence daha guzel.
klavye ile gitarin kivaminda karisimiyla guzel seyler yapiyolar.
Sanctus ignis dinlediğim en iyi albümlerden biri diyebilirim. karanlık sound, fortenin müthiş soloları ve muazzam vokal. second sight ve the inner road’un introlarını her metal severin dinlemesi gerek. son 2 albüm de oldukça sertleştiler. yeni vokal de iyi ama eskisi kadar değil. yeni albümleri geliyor yakında.
en sevmediğim albümleri sanırım.
Sanctus Ignis, Underworld ve Archangels in Black ise çok sevdiğim albümler.