Daha önceleri “Sumerian Records ise, koy sepete” anafikirli cümleler kurardım. Ne zaman bu şirketin himayesinde bir grup çıksa, adeta hem şirketin, hem grupların köpeğiymişçesine övgüler düzerdim.
Çünkü Sumerian Records’un kalitesinden hiçbir zaman ödün vermeyeceğinden emindim. Ne zaman o tür gruplardan birine elime atsam, hazine cinsinden şeyler bulduğumdan ötürüydü bu. Ancak bu kişiler daha önceki yazdıklarımı bir şekilde okusalar ve içeriğini öğrenseler gülmekten ne yapacaklarını şaşırır hale gelirlerdi heralde. Şirkete de gruba da kızmıyorum tabii ki. Sonuçta grubun tutma potansiyeli görülmüş. Ayrıca youtube’da 8 milyona yakın izlenme oranları da Sumerian Records’un öngörüsünü sağlam bir biçimde kanıtlamış. Hem grup, hem şirket deli gibi kârlı. Ancak şöyle bir şey var ki, Asking Alexandria gerçekten, GERÇEKTEN şaka gibi bir grup izlenimi yarattı bende. Daha ilk saniyeden.
Dünyanın en vasat, artık dinlemekten kulaklarımın yorulduğu en düz, gitar öğrenmeye başlayan birçok kişinin 3 ayda falan çıkarabileceği (çalabileceği değil, yaratabileceği) riflerin, partisyonların sarıp sarmaladığı bir albüm olan, isminden de ne kadar piyasa odaklı olduğu belli olan “Stand Up and Scream”, benden uzak, herkesten uzak olması gerektiğini düşündüğüm bir albüm. Dünyanın en çok kullanılan rifi olarak tanımladığım, milyonlarca kez farklı gruplardan dinleye dinleye bir hal olduğum o rif başlamadan önce “oooh may gaaaad” diye bağıran bir adam duymak ne kadar çekici gelebilir bu saatten sonra? İşin daha kötüsü bu rifi albümün başka şarkılarında neredeyse hiç değiştirilmemiş olarak duyuyoruz. Hazır yeri gelmişken bu konudaki hezeyanımı bu rifi kullanan tüm gruplara ileteyim: Sevgili müzisyenler, lütfen çalmayın şunu artık!
Peki madem bu kadar kötülüyorum, madem vasat ötesinden de öte diyorum, o zaman bu grup nasıl böylesine ünlü oldu, nasıl böylesine başarılı bir profili var? Gelin, cevalpayalım.
Albümün en büyük artısı, albüme 1 notunu vermememin tek sebebi prodüksiyon. O kadar “cuk” oturmuş bir sound yakalanmış ki, sanki acayip gaz şeyler çalıyorlarmış gibi bir hava var. Ciddiyim, sırf prodüksiyondan, sırf o taş gibi tonlardan ötürü kafa sallama isteği, baya gaza gelme ihtimali doğmuyor değil. Youtube’da “şarkıyı dinledim boşaldım” temalı abartılı yorumların birkaç sebebinden biri bu. Bir diğeri davulcunun rifleri ara ara güzel doldurması ve yine prodüksiyon abanmasıyla çok güçlü bir şeyler (puhaha) yaratılıyor hissinin verilmesi.
Prodüktörü bu konuda gerçekten tebrik ediyorum. Böylesine boş rifleri acayip groove’muş gibi göstermek gerçekten marifet ister. Onun dışında, grup elemanları genç kızların sevgilisi olacak cinsten. Gün geçtikçe daha az gördüğümüz ve “emo” adını verdiğimiz bu tarzı benimsemiş hepsi de.
Albümde “sürekli aynı şeyi dinliyormuş gibi hissetme” durumuna istisna oluşturacak birkaç hoş an var gibi. Bunlar dışında genellikle desteklediğim, genişlemesinden memnuniyet duyacağım elektronik öğeler var, ancak bunları kesinlikle bu grup kapsamında söylemiyorum.
Gözlemlediğim kadarıyla, metal, hatta kaliteli müzik severlerin köşe bucak kaçtığı “Club” müziğini temel alarak icra edilen bir müzik var. (“trancecore” diye yutturmaya çalışıyorlar bir de. Ben ise “Akoncore” diyorum. Zaten cover’ları da var) Dolayısıyla elektronik öğelere karşı genel olumlu tavrımı bu grup için hiç sürdüremiyorum.
Lafı fazla uzattım. “Stand Up And Scream”, prodüksiyonu ne kadar iyiyse yaratıcılığı da bir o kadar kötü, türe yeni başlayacak kişileri kusursuz prodüksiyondan ötürü cezbedebilme ihtimali olan, ama kaşarlanmış şahısların yemeyeceği numaralar barındıran umarsız bir albümdür.
Kadro Sam Bettley: Bas
Ben Bruce: Solo gitar, programlama, geri vokal
James Cassells: Davul
Cameron Liddell: Ritim gitar
Danny Worsnop: Vokal, klavye, programlama
Şarkılar 1. Alerion
2. Final Episode [Let's Change The Channel]
3. A Candlelit Dinner With Inamorta
4. Nobody Don't Dance No More
5. Hey There Mr.Brooks [Featuring Shawn Milke Of
Alesana]
6. Hiatus
7. If You Can't Ride Two Horses At Once...You
Should Get Out Of The Circus
8. A Single Moment Of Sincerity
9. Not The American Average
10. I Used To Have A Best Friend [But Then He Gave
Me An STD]
11. A Prophecy
12. I Was Once, Possibly, Maybe, Perhaps A Cowboy
King
13. When Everyday's The Weekend
Ben bunların breathless isimli bir parçalarını dinlemiştim geçenlerde bayaa sarmıştı acaip gaz nakaratlar falan derken birde diğer şarkılarına bakıyım dedim, ahanda o da ne sonic syndicate misali her parça birbirinin kopyası. Güzel kritik olmuş eline sağlık dostum
hislerime tercüman olan bi kritik olmuş evet. ilk iki paragraf özellikle. neyse. kim bilir kaç masum genci ağına düşürdü sumerian records şu sunum ve prodüksiyon ile.
kritiği okumama rağmen albümü indirip bu gruba bir şans vermek istiyordum. kendimi sürekli “bullet for my valentine gibidir heralde ya” şeklinde gazlıyordumda valentine’in boku olamazlarmış bunlar.
3.30 dan sonrası neydi öyle ?? tiesto oldu birden emolar. 30 saniye önce kıçını yırtarak scream atmaya çalışan eleman olduğu yerde sabit durarak omuzlarını oynatarak club şarkısı söylemeye başladı. nedir bu baharat kızlar tavırları yahu :S
ayrıca ibretlik bir albüm olduğu kesin. hayatımda duyduğum en iyi prodüksiyon abartması. kayıtları 1 hafta miks-masteringi 2 yıl sürmüş gibi. sumerian records’da ki elemanları kutluyor alınlarından öpüyorum. ama onlarda haklılar benimde param olsa bende müzikle hiç uğraşmaz kıçımı yayar prodüksiyona parayı basar genç kızların sevgilisi olur böyle 17 inç regal tüplü monitörden yorum girmezdim.
@Sambalici, aynı videoda hem korku hem de trans-dans öğelerini nasıl içiçe geçirmişler, vallaha helal olsun, tarantino olsa yapamaz yani. japonlar’a diyoruz kimlik bunalımında diye ama bu çocukların kafası baya bi karışık olmalı. epik faillikte dünyayı kurtaran adam’la yarışır.
tamam tamam itiraf ediyorum şu the final episode’u ilk izlediğimde kamera hareketlerinden gitar ve baterinin taş gibi soundundan grubun hareketlerinden “oo gaz bişey gibi lan bu” dedim. ve halada öyle düşünüyorum. kliple dinlendiğinde biraz daha bişeye benziyor. beleş konserleri olsa giderim.
yazılan herşeye katılıyorum ama şu “the final episode” şarkısında eleman sağlam scream yapmış, kendini parçalamış resmen. şu vokal bile periphery’ninkinden iyidir.
he bu arada ben yeni yeni keşfediyorum şu sumerian records gruplarını, o yüzden ne zaman bu grupların kritiklerine baksam bu sitede, duraganyolcu’nun ismini görüyorum. geç de olsa bi teşekkür edelim kendisine burdan.
kritik ile ilgili en iyi tespitlerden birisi kesinlikle prodüksiyon. o kadar iyi şekilde dizayn ve kurgu var ki gerek kliplerin de gerek albümün kendisinde adamların çok dolu ve süper hareketler yaptıklarını bi’ an zanneder gibi oluyorsunuz. karnı tok olmayan kaç kişiyi etkilemiştir kim bilir.
bu arada zamanında black veil bilmem ne vb. grupları pek bilmediğim ve amerikan gruplarından sıkılıp eski İngiliz rock ve metal müziklerini dinleyince söylemiştim: bu birleşik krallık nasıl bir ülke ki bu kadar iyi işler ortaya koyuyor. gerek tür yaratma, gerek her şey müzikal olarak kuzey avrupa çok güzel demiştim.
Bu grubu da görünce kesin yine sikko amerikalı emo bir oluşumdur demiştim. röportajlarindan birisine denk gelip heriflerin İngiliz aksanı ile konuştuklarını duyunca affalamisttim. Ingiltereden bu kadar kötü müzik nasıl çıkabilir diye.
Sonra bunlarla aynı kulvarda müzik yapan grupları da öğrenmem ile dünyanın çok küçük bir yer olduğunu ve her yerde her şeyin olabileceğini anımsadım.
ne zaman bu adamları görsem aklıma bu gelir. Öyle işte.
Ben bunların breathless isimli bir parçalarını dinlemiştim geçenlerde bayaa sarmıştı acaip gaz nakaratlar falan derken birde diğer şarkılarına bakıyım dedim, ahanda o da ne sonic syndicate misali her parça birbirinin kopyası. Güzel kritik olmuş eline sağlık dostum
İlk video 3:30 ve sonrası, ne bileyim küfür ederek güldüm.
Şarkıları Anal Cunt’ a yazdırmışlar galiba
“If You Can’t Ride Two Horses At Once…You Should Get Out Of The Circus” ne lan?
Sırf şu albüm kapağındaki yazı tipi yüzünden 10 kökledim albüme.
hislerime tercüman olan bi kritik olmuş evet. ilk iki paragraf özellikle. neyse. kim bilir kaç masum genci ağına düşürdü sumerian records şu sunum ve prodüksiyon ile.
Albüm’ün ve şarkıların isimleri gerçekten çok başarılı.
kritiği okumama rağmen albümü indirip bu gruba bir şans vermek istiyordum. kendimi sürekli “bullet for my valentine gibidir heralde ya” şeklinde gazlıyordumda valentine’in boku olamazlarmış bunlar.
3.30 dan sonrası neydi öyle ?? tiesto oldu birden emolar. 30 saniye önce kıçını yırtarak scream atmaya çalışan eleman olduğu yerde sabit durarak omuzlarını oynatarak club şarkısı söylemeye başladı. nedir bu baharat kızlar tavırları yahu :S
ayrıca ibretlik bir albüm olduğu kesin. hayatımda duyduğum en iyi prodüksiyon abartması. kayıtları 1 hafta miks-masteringi 2 yıl sürmüş gibi. sumerian records’da ki elemanları kutluyor alınlarından öpüyorum. ama onlarda haklılar benimde param olsa bende müzikle hiç uğraşmaz kıçımı yayar prodüksiyona parayı basar genç kızların sevgilisi olur böyle 17 inç regal tüplü monitörden yorum girmezdim.
AHAHHAAHAHAHAHAHAHAH
trancecore olayını da yeni duydum, saçmalıkta sınır tanınmıyor
hala daha “ooooh maaay gaaaad” diye bağırdığı zaman acayip gülüyorum lan.
fönlüsaçcore. o değilde 3.30 dan sonra kahrolarak boşaldım abi.
29.03.2011
@r e d n e c k, ahuahahua :)
o kadar da söylüyoruz korunun diye ağa :D
Neşecik ne oldu lam ?
Ayrıca gitarla coşup tabak çanağa göbek attırmak için bknz.
http://www.youtube.com/watch?v=yLN96tPdOCQ
Tenside için ne düşünüyorsunuz beyler? Sanki biraz daha samimi gibi.
trancecore yalan, tek gerçek crabcore arkadaşlar
\crabcore/
bu grubun sevenlerine attack attack! – stick stickly adlı muhteşem eseri tavsiye ediyorum, bambaşka bir tecrübe bu:
http://vimeo.com/5226344
22.03.2011
@Sambalici, 1.17 hahahhahah
22.03.2011
@Sambalici, abi çok iyi hahahahaha
23.03.2011
@Sambalici, abi asking alexandria için “daha kötüsü olamaz” diye düşünüyordum ki, direk imdadıma yetiştin. Yuh artık.
06.07.2012
@Sambalici, aynı videoda hem korku hem de trans-dans öğelerini nasıl içiçe geçirmişler, vallaha helal olsun, tarantino olsa yapamaz yani. japonlar’a diyoruz kimlik bunalımında diye ama bu çocukların kafası baya bi karışık olmalı. epik faillikte dünyayı kurtaran adam’la yarışır.
Biri bunun şaka olduğunu söylesin!
-7 falan veremiyormuyuz
enter shikari var bi de ama kabul edilebilir gibi sanki.
http://www.youtube.com/watch?v=2CWU73u_pw4
tamam tamam itiraf ediyorum şu the final episode’u ilk izlediğimde kamera hareketlerinden gitar ve baterinin taş gibi soundundan grubun hareketlerinden “oo gaz bişey gibi lan bu” dedim. ve halada öyle düşünüyorum. kliple dinlendiğinde biraz daha bişeye benziyor. beleş konserleri olsa giderim.
şurada sebastian bach desteğine rağmen epic fail bir “youth gone wild” çalma denemelerini izleyebilirsiniz, bu yeni nesil cartcurtcore gruplarına üzülsem mi acısam mı bilemiyorum valla:
http://www.youtube.com/watch?v=GWC1WGMr-x8&feature=player_embedded
http://galeri4.uludagsozluk.com/110/asking-alexandria_152013.jpg
grubun stüdyo maceralarından bir foto.
bir brokencyde değil…
http://www.youtube.com/watch?v=N8F5YSA1Oz0
yazılan herşeye katılıyorum ama şu “the final episode” şarkısında eleman sağlam scream yapmış, kendini parçalamış resmen. şu vokal bile periphery’ninkinden iyidir.
he bu arada ben yeni yeni keşfediyorum şu sumerian records gruplarını, o yüzden ne zaman bu grupların kritiklerine baksam bu sitede, duraganyolcu’nun ismini görüyorum. geç de olsa bi teşekkür edelim kendisine burdan.
Asking Alexandria,Bring Me The Horizon,Suicide Silence…böyle gruplar leke işte metal müziğe.
Neden de böyle bir yorum yaptığımı bilmiyorum bu saatte o ayrı. Ama cidden,”generic” teriminde çığır açmış bir albümdür muhtemelen.
Albümden iki parçayı dinledim, dikattimi bolca kullanılan oh maaaaaaay gaaaaaaaaaad sözleri çekti, onun haricinde siktirik ergen grubu.
nereden nereye geldi elemanlar. son albümleri çok iyi. metal yapamıyorsan pop rock yap aga.
16.08.2020
@Ashes of the Wake, senin kritiğinden sonra son albümlerini bi’ dinledim de; gerçekten her anlamda “büyümüş” herifler.
ne gruptan ne de albümden pek haz etmiyor olsam da taktir ettim.
kritik ile ilgili en iyi tespitlerden birisi kesinlikle prodüksiyon. o kadar iyi şekilde dizayn ve kurgu var ki gerek kliplerin de gerek albümün kendisinde adamların çok dolu ve süper hareketler yaptıklarını bi’ an zanneder gibi oluyorsunuz. karnı tok olmayan kaç kişiyi etkilemiştir kim bilir.
bu arada zamanında black veil bilmem ne vb. grupları pek bilmediğim ve amerikan gruplarından sıkılıp eski İngiliz rock ve metal müziklerini dinleyince söylemiştim: bu birleşik krallık nasıl bir ülke ki bu kadar iyi işler ortaya koyuyor. gerek tür yaratma, gerek her şey müzikal olarak kuzey avrupa çok güzel demiştim.
Bu grubu da görünce kesin yine sikko amerikalı emo bir oluşumdur demiştim. röportajlarindan birisine denk gelip heriflerin İngiliz aksanı ile konuştuklarını duyunca affalamisttim. Ingiltereden bu kadar kötü müzik nasıl çıkabilir diye.
Sonra bunlarla aynı kulvarda müzik yapan grupları da öğrenmem ile dünyanın çok küçük bir yer olduğunu ve her yerde her şeyin olabileceğini anımsadım.
ne zaman bu adamları görsem aklıma bu gelir. Öyle işte.
the final episode müthiş şarkı