Birkaç ay önce yaptığımız Finlandiya haftasının ardından, şimdi de İsveç haftasına hoş geldiniz. Hafta boyunca İsveçli grupların albümlerine dair yazıları okuyabilir, ctrl+f5′le de yeni banner’ı tepe tepe kullanabilirsiniz. İlk konuğumuz, İsveç dendi mi akla gelen ilk gruplardan biri olan In Flames.
Genellikle kendi kafamda IN FLAMES albümlerini sıralarken METALLICA ile eşleştiriyorum. METALLICA üzerine dönen bitmek tükenmez tartışmalar bir kenara, iki grubun albümleri genel kimlikleri açısından belli oranda benzeşiyor.
Dandik prodüksiyon-acemi şarkı yazımı-amatör ruh açısından “Lunar Strain”/”Kill’em All”, birbirine benzer formatta, ilk albüme nazaran çok daha ileride “grubun olayı” özetleyen efsane albümler “The Jester Race” – “Whoracle”a karşılık “Ride The Lightning” – “Master Of Puppets” gibi mesela. Bu karşılaştırmada “Clayman”in METALLICA evrenindeki karşılığı tahmin ederseniz ki “Black Album” oluyor. Elbette “Clayman” bir “Black Album” değil albüm satışları ve daha bir çok parametre açısından, ancak iki grup da mainstream arenada gördükleri göreceli kabulü bu albümlere borçlular, bir anlamda iki grup için de bir dönemi kapatıp ötekini açan albümler bunlar.
IN FLAMES’in “The Jester Race” – “Whoracle” sonrası “Colony” ile nasıl bir değişim yaşadığını biliyoruz, malum IN FLAMES’in tam anlamıyla bir grup halini alması “Colony” ile başlamıştı. Ancak “Colony” incelemesinde belirttiğim gibi “Colony” en genel haliyle bir geçiş albümüydü. Björn’ün birçok röportajında belirttiği şekilde aslında bir ilk albümdü “Colony”, dolayısıyla grup bir arayış içerisindeydi o dönemde.
Şarkı formatlarının iyice klasik chorus-verse düzenine yaklaşması ve şarkıların çoğunlukla canlı icra açısından daha rahat bir biçimde sunulacak şekilde hazırlanmaya başlamanması aslında grubun da nereye doğru gittiğini gösterdi. “Clayman” bir anlamda bu arayışın sonunda grubun ulaştığı “ideal” çözüm.
IN FLAMES’in stüdyo grubu olmaktan çıkıp düzenli turlayan bir grup haline gelmesi aslında ister istemez grubun müziğini direkt olarak etkileyecekti. Bu noktada grup içinde bulunduğu durumu kabullenerek şarkılarını konserlerde minimum kayıpla icra edebilmeyi öncelik olarak belirledi, “Colony” sonrası dönemin en temel “farklılığı” da bu zaten. Burada esas mevzu IN FLAMES’in kendine bilinçli olarak çizdiği bu sınırlar içerisinde nasıl bir denge sağlaması gerektiğiydi. “Clayman” benim gözümde bu dengenin en iyi sağlandığı albümdür. “Colony” her ne kadar bu sınırlar dahilinde olabilecek en “eski usül” IN FLAMES albümü olsa da “Clayman” bu sınırlar dahilinde yazılabilecek en uygun şarkıları içermesiyle “Colony”nin bir adım ötesine geçiyor. IN FLAMES’in “Clayman” sonrası ile yaşadığı çelişkinin sebebi de bu zaten biraz da. Konser icrası, basit şarkı yapıları bir süre sonra grubun müzik yazarken tek parametreleri olarak kaldı.
“Clayman” – “Colony” döneminde IN FLAMES şimdi olduğu gibi bu kendi çizdiği sınırın esiri olmuyordu, şarkıların standart nakarat-mısra düzeninde gene “klasik rock” kafasıyla yazılması grubun yaratıcılığını engellemiyordu. Zira bir tür yeniden keşif havası var bu iki albümde de, yeni bir heyecan farklı bir enerji fışkırıyor. Eğer bakarsanız kağıt üzerinde “Clayman” kendinden sonra gelen IN FLAMES albümlerinden çok da farklı şarkı yapıları içermiyor. Aradaki tek fark grup “Clayman” albümünde içinde bulunduğu sınırları hala kontrol altında tutmayı becerebiliyordu, en basitinden geçmişten kopup melodileri bu yapı içerisinde olabilecek en “piyasa” halde bile çok daha doğal bir biçimde kullanabiliyordu.
“Clayman”in benim gözümde farklı bir yerde durmasının sebeplerinden biri de, gene grubun geleceğine vurgu yapan klavye kullanımı. IN FLAMES her zaman müziğini gizli veya açıkça klavye ile desteklemiş bir grup ancak “Clayman”de klavye/synth kullanımı grubun geçmişinden farklı bir şekilde kullanılıyor. Şarkıların dokusunu oluşturma konusunda rif tabanlı “Colony”nin aksine burada daha ziyade klavye devreye giriyor, grubun sadeleştirdiği gitarların boşalttığı alanı klavye/synth melodileri dolduruyor. Bütün bu hava Anders’in albüm boyunca kullandığı “brutal üstü fısıltı” formatlı enteresan vokal stiliyle birleşince işte karşınızda “Clayman”.
Kısacası IN FLAMES için “köprüden önceki son çıkış” albümü “Clayman”, “Colony” ile kurulan “yeni IN FLAMES” grubunun en parlak ve yaratıcı hali. SOILWORK ve türevi grupların istilası ve metalcore yağmuru öncesi bir dönemi bitiren albüm aslında “Clayman”, 90’ların ortalarındaki “efsane” albümlerle başlayan verimli dönemin sonunu ilan hüzünlü bir kapanış.
Kadro Anders Fridén: Vokal
Jesper Strömblad: Gitar
Björn Gelotte: Gitar
Peter Iwers: Bas
Daniel Svensson: Davul
Charlie Storm: Klavye & Programlama (Konuk)
Fredrik Nordström: Klavye & Programlama (Konuk)
Şarkılar 1. Bullet Ride
2. Pinball Map
3. Only For the Weak
4. ...As the Future Repeats Today
5. Square Nothing
6. Clayman
7. Satellites and Astronauts
8. Brush the Dust Away
9. Swim
10. Suburban Me
11. Another Day in Quicksand
Ben kritiği okuduktan sonra aşağıda düşük bir not ile (5-6) karşılaşacağım izlenimine kapıldım. Benim gözümde bu album 7-8 gibi ama “9.5″ görünce şaşırdım açıkçası. Neden bu denli “9.5″ luk bir album olduğunu tekrar okuduğumda yine yazarın notlarında pek göremedim. Melodik Death Metal kendi içinde devrim yaşayan bir tür(o dönem) ve In Flames çok önemli bir grup ancak bilemiyorum neyse polemik olmasın :) amacım çünkü eleştiri değil saygı duyuyorum, kendi görüşlerim biraz farklı galiba :).
only for the weak ı çok kişi sever, en güzel melodeath şarkıları arasına koyarlar, ama bence öyle aman aman bir parça değildir. çok da sevmem. ama pinball map ve another day in quicksand fena döver!
benden 8 çalıştı. o da kötü albüm olduğu için değil, diğer albümlere haksızlık olmasın diye.
Ne müzikal yapı olarak, ne kişisel performans olarak ne Jester Race’e ne de ben sevmesem bile Whoracle’a yetişebilecek bir albüm. Kötü albümler yapmaya başlamadan önceki son “bütünü ile” dinlenebilir albümü In Flames’in. 7, 7.5 hadi die hard In Flames fanı iseniz 8-8,5 olsun. Fakat buna 9,5 veriliyorsa diğer albümlere kaç veriliyor merak etmeden duramıyorum, geceleri nasıl uyuyuorsun beni boşver kendine cevab ver lütfen bu kez dürüst olur musuuun :s
Ne puanlama hastası insanlarmışsınız cık cık.Benden de 8 çalışır.
‘Only For the Weak’ bence de biraz abartılan bir parça.Bununla birlikte ‘Brush the Dust Away’, ‘Swim’ ve ‘…As the Future Repeats Today’ albümün gözardı edilmiş saklı hazineleridir (o nasıl bir tanım yalnız).
ben bu albüme tam olarak death albümü diyemiyorum. ama çok iyi bir albüm. 9 veririm açıkçası. hatta verdim. benim tümüyle dinleyebildiğim albümlerden. o yüzden, bir albüm böyle ise yüksek puanı hakkettiğini düşünürüm. ayrıca sevdiğim bir tarzdaysa 9zu basarım hiç affetmem. çok da pis uyurum bunun üstüne. ama dediğim gibi ben buna death demiyorum, zaten death olsun diye bir takıntım yok, zaten ben “kulağıma güzel gelen her şeyi dinlerim”(!).
only for the weak gibi her anlamıyla kusursuz bir şarkıyı ve pinball map, satellites and astronauts, bullet ride gibi enfes şarkıları barındıran bir albüm için kötü denemez, mantık hatası olur:)
ama yukarıdaki bir arkadaşın da dediği gibi kritiği okuyunca daha düşük bir puan bekliyordum açıkcası, şaşırdım. ama hak etmiyor demiyorum tabii, yanlış anlaşılmasın. çok güzel bir albümdür.
Puan mevzusunda “herkesin puanı kendine” diye düşünüyorum ama biraz açıklama yapmam gerekiyor sanırım, ben The Jester Race ile Clayman’i aynı klasmanda göremiyorum ikisi de “melodik death metal” olarak adlandırılmasına rağmen. İlla puan diliyle konuşacaksak benim gözümde The Jester Race-Clayman arasındaki 4 albüm de 9-10 arası gider gelir ki bu ayrıca tartışılır tabi. Ama bu 4 albüm de birbirinden farklı nedenlerle değerlidir, puan mevzusunda sadece 0.5 aralığına sıkışıp “şu 9 aldı ise bu 8.5 puan almalı” diye düşünmüyorum. The Jester Race başka, Clayman başka nedenlerden dolayı değerliler. Hani düşünüyorum, Clayman bu zamana kadar en çok dinlediğim ve hayatımda en sevdiğim albümlerden biri ki sadece benim değil In Flames’in de en sevilen albümlerinden biri. Buna 9.5 vermeyeceksem hangi albüme veririm bilemiyorum. Çok subjektif olduğumu düşünmüyorum açıkçası ama “herkesin puanı kendine” tabi, puanlama konusunda uygulanan kıstaslar herkes için değişiyor o yüzden anlıyorum.
Bu arada yazıda albümü fazla savunmamam konusunda itirazlara hak veriyorum ancak bunun iki nedeni var: birincisi yazıyı yazarken grip olduğumdan dolayı içtiğim ilaçlarının etkisiyle kafam binbeşyüzdü bu sebeple yazıyı fazla uzatmadan bitirmeye çalıştım, ikincisi de genel olarak albümün bu tip bir şeye ihtiyaç duymadığını düşünmemdi ancak böyle de fazla dengesiz olmuş yazı. Belki bir ara “Kiladam’ın gizemi: Clayman neden In Flames’in en iyi albümlerinden biri?” diye devam yazısı yazarım belli olmaz heh.
Sayfayı açıp kritiği gördüğümde aklıma direk yorumlarda albümün yerden yere vurulucağı geldi. Beklediğim kadar olmasa da bu albume 5-8 skalasındaki notlar çok çok az ve haksızlık bence. herkesin tabi ki kendi zevkidir , kendi tercihidir. ama ortada bir gerçek var: bu album ben ve benim gibi milyonlara her şarkısında , her melodisinde ve her riffinde ayrı bir duygu hissettiriyorsa , kendini defalarca baştan sona sıkmadan dinletebiliyorsa daha ne söylenebilir ki? bir müziksever için de önemli olan bu değil midir? neyse amacım polemiğe girmek değil sadece tek taraflı bir yakarış. Albume notuma gelince , 9 verdim. gönül isterdi tabi ki 10 veriyim ama olmaz zira benim gözümde 10/10 = “mükemmeliyet” ve eğer her sevdiğimiz albume 10 versek subjektif olarak “mükemmel” albumlerden geçilmiodu müzik piyasası şu anda. neyse normalde çok yorum yazmam sadece siteyi düzenli takip ederim ama benim için çok değerli albumelerden birinin kritiğini görünce dayanamadım , içimi döktüm diyelim.
@Mezarkabul, O zaman Demet Akalın’a da 9 verelim. milyonların gönlünde. benim gönlümde olmasa da milyonlara yazın sıcağında bir serinlik veriyorsa 9 u hakediyor demektir. Ne de olsa ben önemli değilim, kişisel yorumumu da milyonlara endeksli yapmalıyım. Hatta sevmek için kendimi zorlamalıyım. Başka çıkar yolu yok…
@Aeonian_Lich, böle bi yorum gelceğini biliodum ama aklımda demet akalın yerine lady gaga vardı. neyse benim dediklerimden çok rahat bu dediğin çıkıyo o yüzden bişi diyemiyorum. ben burdaki herkesin ağırlıklı olarak (hatta tamamen) metal ve rock çizgisinde bi müzik zevki olduğunu düşünerek bu yorumu yaptım. ve kanımca bir metalsevere bu album bana ne hissettiriyosa onu hissettirmeli.(biraz azı biraz çoğu belki ama aşağı yukarı aynı) bu son söylediğim benim tamamen kişisel görüşüm. buna karşı bi argumanla gelinirse vercek cevabım olmaz zaten. ama benim asıl değinmek istediğim nokta bir grup müzikal çehresini değiştirip yeni yönlere gittiğinde bunun genellikle hep negatif karşılanması. uzatmak da istemiyorum sırf bu konu hakkında bi tartışma başlığı açılabilir belki sitede orda daha rahat konuşulabilir çunku tartışmaya çok müsait bir konu.
@Mezarkabul, Senin gibi düşünenler epey çoğunlukta zaten, merak etme. ben bir seferinde Judas Priest’in herhangi bir albümünü kritik etsem 6.5 dan yukarı vermem demiştim. Epey tepki topladı. Ne de olsa milyonlar baştacı etmiş o grubu. halbuki, kritiğini saygımdan ötürü yapmam diye de daha ilk yazıma eklemiştim, ama tepkilerden kurtulamadım.
Ya da örneğin ben thrash ve death metal sevmiyorum. Eklektik bazı gruplar, ya da Rust In Peace gibi “beni sevme de göreyim” diye bağıran çok iyi şeyler dışında. O bakımdan, zevk başka şey, kalitesiz görmek başka. Burada kritik edilen albümü de kimse rezalet olarak görmüyordur diye düşünüyorum. Ama frekansına giremezsen de sevmezsin işte. Beğenmemek oldukça normal bazı albümleri.
@Mezarkabul, In flames’le tanışıklığın hangi albümden başladığına veya metal müzik sevdasının ne kadar old school- ne kadar new trend olduğuna bakarak değişebilecek bir puanlama sistemi mevcut metalci camiasında bu albüme karşı. Old school(yani ben) diyor ki(yani diyoruz ki) jester race aslandır lunar strain kaplandır, new trend diyor ki whoracle romadır, clayman osmanlıdır, böyle bir durum söz konusu. o yüzden subjektif görüşlerine kendi subjektif bakış açımdan hiç katılmasam da objektif bir müzik sever olarak sonuna kadar katıldım. her albümü ile fanlarını bölse de, tüm fanlar tarafından “lan allah da bin belanı versin be” dedirten bir albüm çıkartmadığı sürece in flames iyi gruptur, esasen bunu demeye çalışıyordum ama bünyedeki alkol miktari ile bünyenin yazdığı kelime miktarı doğru orantılı oluyormuş genelde, o bakımdan yani..
in flames’i come clarity sonrası beğenmemeye başlayan bi adam olarak ayıramıyorum hiç birini birini diğerinden.. sanki birine 9,5 diğerine 10 versem taş olucam sanki. tabi ben metal dinlemeye in flames’le başladığımdan olucak sanırım o da. yok yani puan falan, ay lav yu in fileymis.
in flames bence içinde 3 grubu barındırıyor.İlk grup lunar strain jester race ve whoracle albümlerini çıkarıp dağıldı.(zaten bu ara eleman kaybı da oldu)İkinci grup colony ve clayman albümlerini çıkarttı ve dağıldı.Üçüncü grup hala devam ediyor bitemedi gitti malesef.En çok ta jesperın gruptan ayrılışı ile rahatladım tamamen bitirdim kafamda aslında 3. grup in flames i
Bullet Ride,Only For The Weak,Pinball Map unutulmaz şarkılar her biri efsane tabi ki. In Flames müzikten öte birşeydir. Anders Friden’in vokali, melodiler, kısacası herşey çok farklı bir dilden hitap ediyor. Aşkın müzigi diyorum ben buna. Herhalde çok baglandıgım için banada böyle geliyor olabilir. Insanın geçmişini bir tarafa toplar,gelecege dair umutlarını üstüne koyar sonra hepsini birleştirip yüzüne fırlatır, açıkcası acıtır ama o ne tatlı bir acıdır. Kelimelerle ifade edilmez. Puanlamalar, teknik analizler vs vs. bir grup hayatına etki ettiyse bunların zerre önemi yoktur. In Flames adamı Alevlerin İçinde yakar ve küllerini uzay boşlugunda dans ettirir. Bütün bünyenin içine eder.Bir an aglatırken bir an içini sevinçle doldurur. Bazen hayattaki küçük nüanslara karşı attıgın bir kahkahadır,bazen bir kedicigin verdigi yaşam savaşıdır ; In Flames. Seni sevmeyen ölsün.
@önder, Önder, seni tanımıyorum ama yazdıklarını okuduktan sonra aklımdan geçen ilk cümle samimiyetle söylüyorum ;
“Yürü be Önder!”, oldu.
In Flames in anlattıkları ve yaşattıkları en azından sen ve bende aynı imiş. Bunu bu kadar net ve sade bir şekilde verip sabah sabah bana bir gülümseme yaşattığın için teşekkür ediyorum. Ağzına sağlık!
“… Aradaki tek fark grup “Clayman” albümünde içinde bulunduğu sınırları hala kontrol altında tutmayı becerebiliyordu, en basitinden geçmişten kopup melodileri bu yapı içerisinde olabilecek en “piyasa” halde bile çok daha doğal bir biçimde kullanabiliyordu.”
Buna kesinlikle katıldığımı belirtmeliyim. Aklımdan geçip kelimeye dökemediğim düşüncelerimi yazmışsınız. Elinize sağlık!
pinball map için: lan bari solo sırasında jesperi gösterin. öyle bi karizmadan niye yararlanmazsınız da bebek yüzlü köse andersi gözümüzün içine sokarsınız?
Nası abartılan bir albümdür anlamak mümkün değil. grubun jester race ile beraber en ünlü albümü ama jester race’in yanına yaklaşamayacak derecede vasat. Hatta grubun en vasatlarından.
4,5/10 veremediğim için 5 veriyorum.
in flames’in bence jester race ve whoracle adlı efsanevi albümünlerinden sonra en iyi albümüdür.. ama maalesef whoracle’ın yarısı bile değildir… albümde 3-4 parçanın gayet başarılı olmasına rağmen, diğer şarkılarının da vasatın altında olması, başarılı şarkıların gözümdeki değerini düşürmüştür…. notum 5…
Abi ben anlamıyorum ya Whoracle’ı nasıl sevemiyorsam bu albüme de hastayım. Bütünüyle çok iyi bir albüm. Whoracle riffleri nasıl oluyor da bana bayağı geliyorsa genel kitleye de bu albüm riffleri bayağı geliyor çok enteresan. Neyse.
@Dnz, benim de tam anlamıyla sevdiğim tek in flames albümü whoracle. rifflerinin de bayağı ile uzaktan yakından alakası yok bence. jotun, dialogue with the stars, gyroscobe, jester script transfigured.. bunlara bayağı demek haksızlık olur.
@in the court of the crimson king, Jotun tam bir klasik tabiki ancak sadece o yazdığın şarkılar birazcık çıta üstü geliyor bana mesela bir Episode 666, The Hive bunlar bazı arkadaşların en sevdiği şarkılardan ama ben hiç o duyguyu alamadım sanki sadece melodic death metal olsun diye yazılmış riffler dinliyorum gibi geliyor, duygu olmayan, çok enteresan. Ayrıca Worlds Within The Margin Jotun’dan sonraki en sevdiğim şarkı diyebiliriz o bile yavan geliyor. Burada yalnız albümü sevenlere bir lafım yok bok atma tarzı sadece neden alışamadığım konusu çok kafamı karıştırıyor.
in flames in en iyi albümlerindendir, 9 verirken bile içim acır çünkü içindeki bütün şarkıları istisnasız severim.
son iyi albüm olmasınında büyük bir katkısı vardır benim üzerimde en iyi in flames albümü hangisi diye sorsalar ağzımdan niyeyse ilk clayman çıkar ardından sıralarım o malum müthiş albümleri.
@Osman, Genel olarak evet alternatif metal. Ama mesela ben ”Pinball Map” dinlerken, 1999-2000 yıllarında patlama yapan ve o yıllar altın çağını yaşayan nu-metal gruplarından bir etkilenme olduğunu hissediyorum. Nu-metal tadı derken kastım buydu
Melodik death metal fazla kişisel bir alan (bence). Nedendir bilmem bir ayrı seviyorum bu albümü. Bir Jester Race değil, Whoracle değil kalite olarak, ama Clayman bende daha iyi bir etki bırakıyor. Çok kompleks yapıya kaçmadan basit melodiler ve yöntemlerle güzel bir albüm çıkmış bence.
Swim, Square Nothing, Suburban Me ve bullet ride favorilerim
Müsadenizle Bullet Ride hakkında bir iki cümle de ben yazmak isterim. Sen nasıl bir nakarat çılgınlığısın arkadaş ? Aynı anda hem gaza getiren, hem de insanı gizli ve içli bir hüzne gark eden kaç tane şarkı vardır ? O Alien’imsi vokal, o frantic eyes deyişi yok mu, bitiyorum arkadaş. Bullet Ride’ı yıkama ve yağlama işlemim şimdilik bu kadar.
Albümün geri kalanından da Pinball Map, Only For The Weak (çok catchy ama) ve Satellites and Astronauts’u da severim. Bunlardan da arta kalanlar eh işte diyebileceğim şarkılardır.
@This is Anfield, Aslına bakrsan IF benim için ilk üç albümden çok da fazlası değil. Colony ve Clayman’da hoşuma giden (hatta taptığım) parçalar var ama genel olarak alternatif metalden çok hoşlanmıyorum. Düz ve rutin geliyor.
Ben de senin Bullet Ride gibi bir şarkıyı 2000 sonrası albümlere itelemene şaştım doğrusu. Neyse sonuçta klişe ama zevkler ve renkler…
Şakalar komiklikler bi’ yana ne zamandır Clayman üzerine çığırmak istediğim birkaç şey vardı. Albümü ilk dinlediğim zamanı hatırlıyorum, çok değil 5 yıl önce falan, Bullet Ride’ı duyduğum gibi aklım çıkmıştı. Adamlar resmen kafamda duyduğum ama ne çalabildiğim ne de dile dökebildiğim ”o” müziği yapıyorlardı. Pinball Map, As the Future Repeats Today, hepsini ardı ardına dinledim. O kadar enerjik, o kadar sevilesi bir müzik yapıyorlardı ki ”bunları ben niye daha önce duymadım la?” diye düşündüm. Neden daha popüler değillerdi? Sonra öğrendim, öylelermiş. Trigger’ı duyduğum gibi yine aklımı kaybettim. Bu sefer sevinçten değil, sinirden. Yanlış olmasın, ikinci dönem In Flames’e karşı bir antipatim yok aslında, sadece ilk dönemini daha çekici bulurum. Sıkıntı şuydu: Clayman sonrası albümlerdeki şarkıların kayda değer bir kısmı fazlaca sulandırılmıştı. Bu albümdeki formül öylesine zor yakalanabilecek, öylesine kırılmaya meyilli bir şey ki, tek taşın yerinden oynatılması tüm taşların en baştan dizilmesi anlamına geliyordu. Clayman hem catchy hem de brutal (read br00tal) bir albümdü. Hem radyo dostuydu hem de evlerden ıraktı. Hem yadırgıyordum hem de kendimi dinlemekten alıkoyamıyordum. Pop müziğin sahip olduğu tüm güzel tatları bünyesinde topluyor ama bunları metalden bir kapta servis ediyordu. Bundandır ki bugün dönüp baktığımda bu albümü In Flames soundunun nirengi noktası olarak görüyorum. Çok güzel lan. Gitarlar da cayır.
Eski In Flames (Lunar Strain, The Jester Race, Whoracle, Colony) içerisinde tartışmasız en iyisi The Jester Race’dir
Yeni In Flames (Reroute to Remain, STYE, Come Clarity, APOS, SOAPF) içerisinde ise en iyisi Reroute to Remain’dir. -şahsi kanaatimce tabi-
Clayman ise ne eski In Flames’dir, ne de Yeni In Flames. Aslında tam bu ikisi arasında kalan leziz bir köprüdür. In Flames bu müzikal tarzını sadece 1 albüm sürdürdüğü içinde çok özel bir albümdür. Kısacası Clayman süperdir aşmıştır.
Podcast’in tetiklemesiyle yıllar yıllar sonra tekrar dinledim. Özlemişim yahu bu albümü. Dinlerken aklıma, Colony ve Clayman CD’lerini aldığım arkadaşa “Abicim bunlar death metale hiç benzemiyor” tadındaki serzenişlerim geldi. Hatta geri alsaydı (parayla satın almıştım) Colony’yi iade edecektim kendisine.
8 veriyorum. Güzel bir albüm bence…
Grubun en sevdiğim şarkısı Bullet Ride’ı barındırıyor, o açıdan farklı bi yeri var bende
17.10.2010
@masteroforion, hakıkaten bu albumde bullet ride diye bir gerçek var.Bu parçadaki clean vokalin tadı başka parçada yok
bi ara pinball map’e deli gibi sarmıştım. ama sonra albümün yüzüne pek bakmadım. 6 virdim.
Ben kritiği okuduktan sonra aşağıda düşük bir not ile (5-6) karşılaşacağım izlenimine kapıldım. Benim gözümde bu album 7-8 gibi ama “9.5″ görünce şaşırdım açıkçası. Neden bu denli “9.5″ luk bir album olduğunu tekrar okuduğumda yine yazarın notlarında pek göremedim. Melodik Death Metal kendi içinde devrim yaşayan bir tür(o dönem) ve In Flames çok önemli bir grup ancak bilemiyorum neyse polemik olmasın :) amacım çünkü eleştiri değil saygı duyuyorum, kendi görüşlerim biraz farklı galiba :).
only for the weak ı çok kişi sever, en güzel melodeath şarkıları arasına koyarlar, ama bence öyle aman aman bir parça değildir. çok da sevmem. ama pinball map ve another day in quicksand fena döver!
benden 8 çalıştı. o da kötü albüm olduğu için değil, diğer albümlere haksızlık olmasın diye.
17.10.2010
Ana melodisi de pek bir bayık.
13.12.2013
Bir insan evladı only for the weak’i nasıl sevmez aklım almıyor :)
Ne müzikal yapı olarak, ne kişisel performans olarak ne Jester Race’e ne de ben sevmesem bile Whoracle’a yetişebilecek bir albüm. Kötü albümler yapmaya başlamadan önceki son “bütünü ile” dinlenebilir albümü In Flames’in. 7, 7.5 hadi die hard In Flames fanı iseniz 8-8,5 olsun. Fakat buna 9,5 veriliyorsa diğer albümlere kaç veriliyor merak etmeden duramıyorum, geceleri nasıl uyuyuorsun beni boşver kendine cevab ver lütfen bu kez dürüst olur musuuun :s
en fazla 5.5 taş çatlasın 6.5 eder bana göre. kötü albüm değil de cıvık, çocuksu.
Bullet Ride
Pinball Map
Square Nothing
Satellites and Astronauts
Swim
bu beş şarkı en sevdiklerim. hatta en sevdiğim IF şarkılarından bazıları. 7,5 verirdim.
17.10.2010
@Ahmet Saraçoğlu, bullet ride ve setellites harika parçalar hakıkatende özellikle setellites ın solosu müthiş.
isveç haftası olayını kınıyorum beyler haberiniz olsun. 2.563.456 grup var isveçten. hangi birinin hangi albümünü sıkıştıracaksınız bu haftaya :)
16.10.2010
@anonim, 10 tane olsa hoş olmaz mı?
Ne puanlama hastası insanlarmışsınız cık cık.Benden de 8 çalışır.
‘Only For the Weak’ bence de biraz abartılan bir parça.Bununla birlikte ‘Brush the Dust Away’, ‘Swim’ ve ‘…As the Future Repeats Today’ albümün gözardı edilmiş saklı hazineleridir (o nasıl bir tanım yalnız).
ben bu albüme tam olarak death albümü diyemiyorum. ama çok iyi bir albüm. 9 veririm açıkçası. hatta verdim. benim tümüyle dinleyebildiğim albümlerden. o yüzden, bir albüm böyle ise yüksek puanı hakkettiğini düşünürüm. ayrıca sevdiğim bir tarzdaysa 9zu basarım hiç affetmem. çok da pis uyurum bunun üstüne. ama dediğim gibi ben buna death demiyorum, zaten death olsun diye bir takıntım yok, zaten ben “kulağıma güzel gelen her şeyi dinlerim”(!).
only for the weak gibi her anlamıyla kusursuz bir şarkıyı ve pinball map, satellites and astronauts, bullet ride gibi enfes şarkıları barındıran bir albüm için kötü denemez, mantık hatası olur:)
ama yukarıdaki bir arkadaşın da dediği gibi kritiği okuyunca daha düşük bir puan bekliyordum açıkcası, şaşırdım. ama hak etmiyor demiyorum tabii, yanlış anlaşılmasın. çok güzel bir albümdür.
Puan mevzusunda “herkesin puanı kendine” diye düşünüyorum ama biraz açıklama yapmam gerekiyor sanırım, ben The Jester Race ile Clayman’i aynı klasmanda göremiyorum ikisi de “melodik death metal” olarak adlandırılmasına rağmen. İlla puan diliyle konuşacaksak benim gözümde The Jester Race-Clayman arasındaki 4 albüm de 9-10 arası gider gelir ki bu ayrıca tartışılır tabi. Ama bu 4 albüm de birbirinden farklı nedenlerle değerlidir, puan mevzusunda sadece 0.5 aralığına sıkışıp “şu 9 aldı ise bu 8.5 puan almalı” diye düşünmüyorum. The Jester Race başka, Clayman başka nedenlerden dolayı değerliler. Hani düşünüyorum, Clayman bu zamana kadar en çok dinlediğim ve hayatımda en sevdiğim albümlerden biri ki sadece benim değil In Flames’in de en sevilen albümlerinden biri. Buna 9.5 vermeyeceksem hangi albüme veririm bilemiyorum. Çok subjektif olduğumu düşünmüyorum açıkçası ama “herkesin puanı kendine” tabi, puanlama konusunda uygulanan kıstaslar herkes için değişiyor o yüzden anlıyorum.
Bu arada yazıda albümü fazla savunmamam konusunda itirazlara hak veriyorum ancak bunun iki nedeni var: birincisi yazıyı yazarken grip olduğumdan dolayı içtiğim ilaçlarının etkisiyle kafam binbeşyüzdü bu sebeple yazıyı fazla uzatmadan bitirmeye çalıştım, ikincisi de genel olarak albümün bu tip bir şeye ihtiyaç duymadığını düşünmemdi ancak böyle de fazla dengesiz olmuş yazı. Belki bir ara “Kiladam’ın gizemi: Clayman neden In Flames’in en iyi albümlerinden biri?” diye devam yazısı yazarım belli olmaz heh.
İlk fotoğrafda ortada olan adam Zack De La Rocha’ya ne kadar da benziyor öyle.
22.06.2011
@Avcı, abi onca yılın anders friden’ine ortadaki demişsin ya :))
Sayfayı açıp kritiği gördüğümde aklıma direk yorumlarda albümün yerden yere vurulucağı geldi. Beklediğim kadar olmasa da bu albume 5-8 skalasındaki notlar çok çok az ve haksızlık bence. herkesin tabi ki kendi zevkidir , kendi tercihidir. ama ortada bir gerçek var: bu album ben ve benim gibi milyonlara her şarkısında , her melodisinde ve her riffinde ayrı bir duygu hissettiriyorsa , kendini defalarca baştan sona sıkmadan dinletebiliyorsa daha ne söylenebilir ki? bir müziksever için de önemli olan bu değil midir? neyse amacım polemiğe girmek değil sadece tek taraflı bir yakarış. Albume notuma gelince , 9 verdim. gönül isterdi tabi ki 10 veriyim ama olmaz zira benim gözümde 10/10 = “mükemmeliyet” ve eğer her sevdiğimiz albume 10 versek subjektif olarak “mükemmel” albumlerden geçilmiodu müzik piyasası şu anda. neyse normalde çok yorum yazmam sadece siteyi düzenli takip ederim ama benim için çok değerli albumelerden birinin kritiğini görünce dayanamadım , içimi döktüm diyelim.
16.10.2010
@Mezarkabul, olm dikkat ediyorum ikidir benim yazacaklarımı yazıyosun ayıp ediyosun. kimsin lan sen isim ver bulacam olm seni
adam haklı beyler diyip kolaya kaçıyorum. ben de 9 verdim, 9,5 veremediğim için.
17.10.2010
@Mezarkabul, O zaman Demet Akalın’a da 9 verelim. milyonların gönlünde. benim gönlümde olmasa da milyonlara yazın sıcağında bir serinlik veriyorsa 9 u hakediyor demektir. Ne de olsa ben önemli değilim, kişisel yorumumu da milyonlara endeksli yapmalıyım. Hatta sevmek için kendimi zorlamalıyım. Başka çıkar yolu yok…
17.10.2010
@Aeonian_Lich, böle bi yorum gelceğini biliodum ama aklımda demet akalın yerine lady gaga vardı. neyse benim dediklerimden çok rahat bu dediğin çıkıyo o yüzden bişi diyemiyorum. ben burdaki herkesin ağırlıklı olarak (hatta tamamen) metal ve rock çizgisinde bi müzik zevki olduğunu düşünerek bu yorumu yaptım. ve kanımca bir metalsevere bu album bana ne hissettiriyosa onu hissettirmeli.(biraz azı biraz çoğu belki ama aşağı yukarı aynı) bu son söylediğim benim tamamen kişisel görüşüm. buna karşı bi argumanla gelinirse vercek cevabım olmaz zaten. ama benim asıl değinmek istediğim nokta bir grup müzikal çehresini değiştirip yeni yönlere gittiğinde bunun genellikle hep negatif karşılanması. uzatmak da istemiyorum sırf bu konu hakkında bi tartışma başlığı açılabilir belki sitede orda daha rahat konuşulabilir çunku tartışmaya çok müsait bir konu.
17.10.2010
@Mezarkabul, Senin gibi düşünenler epey çoğunlukta zaten, merak etme. ben bir seferinde Judas Priest’in herhangi bir albümünü kritik etsem 6.5 dan yukarı vermem demiştim. Epey tepki topladı. Ne de olsa milyonlar baştacı etmiş o grubu. halbuki, kritiğini saygımdan ötürü yapmam diye de daha ilk yazıma eklemiştim, ama tepkilerden kurtulamadım.
Ya da örneğin ben thrash ve death metal sevmiyorum. Eklektik bazı gruplar, ya da Rust In Peace gibi “beni sevme de göreyim” diye bağıran çok iyi şeyler dışında. O bakımdan, zevk başka şey, kalitesiz görmek başka. Burada kritik edilen albümü de kimse rezalet olarak görmüyordur diye düşünüyorum. Ama frekansına giremezsen de sevmezsin işte. Beğenmemek oldukça normal bazı albümleri.
17.10.2010
@Mezarkabul, In flames’le tanışıklığın hangi albümden başladığına veya metal müzik sevdasının ne kadar old school- ne kadar new trend olduğuna bakarak değişebilecek bir puanlama sistemi mevcut metalci camiasında bu albüme karşı. Old school(yani ben) diyor ki(yani diyoruz ki) jester race aslandır lunar strain kaplandır, new trend diyor ki whoracle romadır, clayman osmanlıdır, böyle bir durum söz konusu. o yüzden subjektif görüşlerine kendi subjektif bakış açımdan hiç katılmasam da objektif bir müzik sever olarak sonuna kadar katıldım. her albümü ile fanlarını bölse de, tüm fanlar tarafından “lan allah da bin belanı versin be” dedirten bir albüm çıkartmadığı sürece in flames iyi gruptur, esasen bunu demeye çalışıyordum ama bünyedeki alkol miktari ile bünyenin yazdığı kelime miktarı doğru orantılı oluyormuş genelde, o bakımdan yani..
in flames’i come clarity sonrası beğenmemeye başlayan bi adam olarak ayıramıyorum hiç birini birini diğerinden.. sanki birine 9,5 diğerine 10 versem taş olucam sanki. tabi ben metal dinlemeye in flames’le başladığımdan olucak sanırım o da. yok yani puan falan, ay lav yu in fileymis.
in flames bence içinde 3 grubu barındırıyor.İlk grup lunar strain jester race ve whoracle albümlerini çıkarıp dağıldı.(zaten bu ara eleman kaybı da oldu)İkinci grup colony ve clayman albümlerini çıkarttı ve dağıldı.Üçüncü grup hala devam ediyor bitemedi gitti malesef.En çok ta jesperın gruptan ayrılışı ile rahatladım tamamen bitirdim kafamda aslında 3. grup in flames i
Bullet Ride,Only For The Weak,Pinball Map unutulmaz şarkılar her biri efsane tabi ki. In Flames müzikten öte birşeydir. Anders Friden’in vokali, melodiler, kısacası herşey çok farklı bir dilden hitap ediyor. Aşkın müzigi diyorum ben buna. Herhalde çok baglandıgım için banada böyle geliyor olabilir. Insanın geçmişini bir tarafa toplar,gelecege dair umutlarını üstüne koyar sonra hepsini birleştirip yüzüne fırlatır, açıkcası acıtır ama o ne tatlı bir acıdır. Kelimelerle ifade edilmez. Puanlamalar, teknik analizler vs vs. bir grup hayatına etki ettiyse bunların zerre önemi yoktur. In Flames adamı Alevlerin İçinde yakar ve küllerini uzay boşlugunda dans ettirir. Bütün bünyenin içine eder.Bir an aglatırken bir an içini sevinçle doldurur. Bazen hayattaki küçük nüanslara karşı attıgın bir kahkahadır,bazen bir kedicigin verdigi yaşam savaşıdır ; In Flames. Seni sevmeyen ölsün.
17.10.2010
@önder, Önder, seni tanımıyorum ama yazdıklarını okuduktan sonra aklımdan geçen ilk cümle samimiyetle söylüyorum ;
“Yürü be Önder!”, oldu.
In Flames in anlattıkları ve yaşattıkları en azından sen ve bende aynı imiş. Bunu bu kadar net ve sade bir şekilde verip sabah sabah bana bir gülümseme yaşattığın için teşekkür ediyorum. Ağzına sağlık!
19.10.2010
@Deon, teşekkür ederim aynı grubun fanları olarak aynı şeyleri hissetmek çok güzel.
“… Aradaki tek fark grup “Clayman” albümünde içinde bulunduğu sınırları hala kontrol altında tutmayı becerebiliyordu, en basitinden geçmişten kopup melodileri bu yapı içerisinde olabilecek en “piyasa” halde bile çok daha doğal bir biçimde kullanabiliyordu.”
Buna kesinlikle katıldığımı belirtmeliyim. Aklımdan geçip kelimeye dökemediğim düşüncelerimi yazmışsınız. Elinize sağlık!
17.10.2010
@t_oskay, eyvallah sağolasın
Pinball Map’in nakarat rifi Children of Bodom – Silent Night Bodom Night’ın nakarat rifine çok benziyo.
pinball map için: lan bari solo sırasında jesperi gösterin. öyle bi karizmadan niye yararlanmazsınız da bebek yüzlü köse andersi gözümüzün içine sokarsınız?
Nası abartılan bir albümdür anlamak mümkün değil. grubun jester race ile beraber en ünlü albümü ama jester race’in yanına yaklaşamayacak derecede vasat. Hatta grubun en vasatlarından.
4,5/10 veremediğim için 5 veriyorum.
in flames’in bence jester race ve whoracle adlı efsanevi albümünlerinden sonra en iyi albümüdür.. ama maalesef whoracle’ın yarısı bile değildir… albümde 3-4 parçanın gayet başarılı olmasına rağmen, diğer şarkılarının da vasatın altında olması, başarılı şarkıların gözümdeki değerini düşürmüştür…. notum 5…
Abi ben anlamıyorum ya Whoracle’ı nasıl sevemiyorsam bu albüme de hastayım. Bütünüyle çok iyi bir albüm. Whoracle riffleri nasıl oluyor da bana bayağı geliyorsa genel kitleye de bu albüm riffleri bayağı geliyor çok enteresan. Neyse.
27.08.2011
@Dnz, benim de tam anlamıyla sevdiğim tek in flames albümü whoracle. rifflerinin de bayağı ile uzaktan yakından alakası yok bence. jotun, dialogue with the stars, gyroscobe, jester script transfigured.. bunlara bayağı demek haksızlık olur.
28.08.2011
@in the court of the crimson king, Jotun tam bir klasik tabiki ancak sadece o yazdığın şarkılar birazcık çıta üstü geliyor bana mesela bir Episode 666, The Hive bunlar bazı arkadaşların en sevdiği şarkılardan ama ben hiç o duyguyu alamadım sanki sadece melodic death metal olsun diye yazılmış riffler dinliyorum gibi geliyor, duygu olmayan, çok enteresan. Ayrıca Worlds Within The Margin Jotun’dan sonraki en sevdiğim şarkı diyebiliriz o bile yavan geliyor. Burada yalnız albümü sevenlere bir lafım yok bok atma tarzı sadece neden alışamadığım konusu çok kafamı karıştırıyor.
in flames in en iyi albümlerindendir, 9 verirken bile içim acır çünkü içindeki bütün şarkıları istisnasız severim.
son iyi albüm olmasınında büyük bir katkısı vardır benim üzerimde en iyi in flames albümü hangisi diye sorsalar ağzımdan niyeyse ilk clayman çıkar ardından sıralarım o malum müthiş albümleri.
Bullet Ride şaheser.
Bu albümü dinlerken ağzıma nu metal tadı bulaşıyor. Bilmiyorum benim gibi düşünen var mı?
15.11.2012
@Rotten Angel, Yok
15.11.2012
@Rotten Angel, http://i48.tinypic.com/2lkfrq1.jpg
16.11.2012
@hen, Metal yobazı diyorsan, şu mesajımı okuyabilirsin tavuğum:
http://www.pasifagresif.com/2011/06/in-flames-sounds-of-a-playground-fading-ortak-inceleme/comment-page-3/#comment-81951
16.11.2012
@Rotten Angel, yok bu alacağından korktuğum tepkiydi meleğim.
15.11.2012
@Rotten Angel, nu’dan çok alternatif sanki…
16.11.2012
@Osman, Genel olarak evet alternatif metal. Ama mesela ben ”Pinball Map” dinlerken, 1999-2000 yıllarında patlama yapan ve o yıllar altın çağını yaşayan nu-metal gruplarından bir etkilenme olduğunu hissediyorum. Nu-metal tadı derken kastım buydu
Melodik death metal fazla kişisel bir alan (bence). Nedendir bilmem bir ayrı seviyorum bu albümü. Bir Jester Race değil, Whoracle değil kalite olarak, ama Clayman bende daha iyi bir etki bırakıyor. Çok kompleks yapıya kaçmadan basit melodiler ve yöntemlerle güzel bir albüm çıkmış bence.
Swim, Square Nothing, Suburban Me ve bullet ride favorilerim
9/10 dedim.
Müsadenizle Bullet Ride hakkında bir iki cümle de ben yazmak isterim. Sen nasıl bir nakarat çılgınlığısın arkadaş ? Aynı anda hem gaza getiren, hem de insanı gizli ve içli bir hüzne gark eden kaç tane şarkı vardır ? O Alien’imsi vokal, o frantic eyes deyişi yok mu, bitiyorum arkadaş. Bullet Ride’ı yıkama ve yağlama işlemim şimdilik bu kadar.
Albümün geri kalanından da Pinball Map, Only For The Weak (çok catchy ama) ve Satellites and Astronauts’u da severim. Bunlardan da arta kalanlar eh işte diyebileceğim şarkılardır.
13.09.2013
@atoutlemonde, eh işte mi?
Bullet Ride’ı bu kadar öven bir insan Clayman’ı nasıl eh işte diye nitelendirir ilginç tabi.
not: Bullet Ride bu albümün en soğuk şarkısıdır bence, hatta bu albümü hak etmiyor 2000 sonrası her hangi bir albümde olsa daha iyi olurdu.
13.09.2013
@This is Anfield, Aslına bakrsan IF benim için ilk üç albümden çok da fazlası değil. Colony ve Clayman’da hoşuma giden (hatta taptığım) parçalar var ama genel olarak alternatif metalden çok hoşlanmıyorum. Düz ve rutin geliyor.
Ben de senin Bullet Ride gibi bir şarkıyı 2000 sonrası albümlere itelemene şaştım doğrusu. Neyse sonuçta klişe ama zevkler ve renkler…
Clayman için: ”emo death metali” demişti, The Jester Race / Whoracle hayranı arkadaşım.
Emomsu olsa ne olur ki? Bence çok iyi bir albüm.
Arkadaşlar 3 yıllık konuyu diriltmeyelim!
Şakalar komiklikler bi’ yana ne zamandır Clayman üzerine çığırmak istediğim birkaç şey vardı. Albümü ilk dinlediğim zamanı hatırlıyorum, çok değil 5 yıl önce falan, Bullet Ride’ı duyduğum gibi aklım çıkmıştı. Adamlar resmen kafamda duyduğum ama ne çalabildiğim ne de dile dökebildiğim ”o” müziği yapıyorlardı. Pinball Map, As the Future Repeats Today, hepsini ardı ardına dinledim. O kadar enerjik, o kadar sevilesi bir müzik yapıyorlardı ki ”bunları ben niye daha önce duymadım la?” diye düşündüm. Neden daha popüler değillerdi? Sonra öğrendim, öylelermiş. Trigger’ı duyduğum gibi yine aklımı kaybettim. Bu sefer sevinçten değil, sinirden. Yanlış olmasın, ikinci dönem In Flames’e karşı bir antipatim yok aslında, sadece ilk dönemini daha çekici bulurum. Sıkıntı şuydu: Clayman sonrası albümlerdeki şarkıların kayda değer bir kısmı fazlaca sulandırılmıştı. Bu albümdeki formül öylesine zor yakalanabilecek, öylesine kırılmaya meyilli bir şey ki, tek taşın yerinden oynatılması tüm taşların en baştan dizilmesi anlamına geliyordu. Clayman hem catchy hem de brutal (read br00tal) bir albümdü. Hem radyo dostuydu hem de evlerden ıraktı. Hem yadırgıyordum hem de kendimi dinlemekten alıkoyamıyordum. Pop müziğin sahip olduğu tüm güzel tatları bünyesinde topluyor ama bunları metalden bir kapta servis ediyordu. Bundandır ki bugün dönüp baktığımda bu albümü In Flames soundunun nirengi noktası olarak görüyorum. Çok güzel lan. Gitarlar da cayır.
Eski In Flames (Lunar Strain, The Jester Race, Whoracle, Colony) içerisinde tartışmasız en iyisi The Jester Race’dir
Yeni In Flames (Reroute to Remain, STYE, Come Clarity, APOS, SOAPF) içerisinde ise en iyisi Reroute to Remain’dir. -şahsi kanaatimce tabi-
Clayman ise ne eski In Flames’dir, ne de Yeni In Flames. Aslında tam bu ikisi arasında kalan leziz bir köprüdür. In Flames bu müzikal tarzını sadece 1 albüm sürdürdüğü içinde çok özel bir albümdür. Kısacası Clayman süperdir aşmıştır.
29.12.2013
@Reroute to Remain, ASOP olacaktı :)
Bugün yine defalarca Satellites And Astronauts dinledim.Gerek liriklerin muazzam oluşu gerekse riff ve son solonun hayvanlığı beni yeniden büyüledi.
Bir insan evladi “buy me a trip to the moon, so i can laugh at my mistakes” diye nasil soz yazabilir, uzaklasma istegini daha guzel nasil anlatabilir?
Podcast’in tetiklemesiyle yıllar yıllar sonra tekrar dinledim. Özlemişim yahu bu albümü. Dinlerken aklıma, Colony ve Clayman CD’lerini aldığım arkadaşa “Abicim bunlar death metale hiç benzemiyor” tadındaki serzenişlerim geldi. Hatta geri alsaydı (parayla satın almıştım) Colony’yi iade edecektim kendisine.
In Flames’in bozmaya başladığı dönemin başlangıcı olsa da mükemmel bir albüm. Tam bir hit bombardımanı.
Bayılıyorum.