Muhtemelen daha önceki yazılarda da demişliğim vardır, ama yine diyeyim. Dinlediğimiz müziği en genel anlamda düşündüğümüzde, bir müzik türü olarak heavy metalden bahsettiğimizde, bence yeryüzündeki en üstün grup NEVERMORE’dur.
Metal dünyası sayısız muhteşem grupla doludur. İçinde brutal vokallilerden blast beat’lilere, koro vokallilerden yerel enstrümanlılara kadar envayi çeşit grup ve bu grupların oluşturduğu çeşitli fraksiyonlar vardır. İşte tüm bu zenginlikleri barındıran bu müziğin, alfabetik anlamdaki karşılayıcıları arasından, diğer tüm gruplardan üstün gördüğüm tek grup, NEVERMORE’dur.
NEVERMORE hayatta en sevdiğim grup değil. Zaten “En sevdiğim grup şudur!” diyebileceğim bir favori grubum da yok. Ancak biri bana gelse ve “Heavy metal diye bir şey hakkında en ufak bir bilgim yok, bana bir şey dinlet” dese, ona dinleteceğim grup büyük olasılıkla NEVERMORE olur.
Kısacası NEVERMORE; taptığım, sırf parçalarını çalabilmek uğruna 7 telli gitar aldığım, albümlerini baş köşeye koyduğum, her şarkısını sayısız kere dinlediğim, bir ay sonraki konserde de muhtemelen zevkten kendimi kaybedeceğim bir gruptur.
Ancak hayat her zaman istediğimiz gibi değildir.
Gelmiş geçmiş en görmezden gelinen gruplardan biri olarak gördüğüm NEVERMORE, artık kendi suçları mıdır yoksa Century Media’nın yetersizliğinden midir bilmem, bence hak ettiği değeri hiçbir zaman görmemiş bir gruptur. Beş yıl önceki “This Godless Endeavor”a dek, grubu dinleyen insan bulduğunuzda sevinecek kadar az takdir gören NEVERMORE, o albümle birlikte biraz olsun kilidini kırmış, daha bilinir olmuş, ancak elbette ki festivallerin güneşli saatlerinde sahne alma durumunu değiştirememişti.
Beş yıllık aranın ardından karşımıza çıkan “The Obsidian Conspiracy”den beğenimize sunulan ilk klipler, gerçekten de çok acayip bir şeyin geldiğini bize gösterir nitelikteydiler. Yine başka gruplarda duyamayacağınız türde hayvan rifler, Warrel’ın yeri yerinden oynatan nakaratları, bana göre metal dünyasının tartışmasız en iyi gitaristi olan Jeff Loomis’in parmaklarından çıkan akıl almaz sololar, hepsi kısa bir süre sonra elimizin altında olacak, aylar, yıllar boyunca kulaklarımızı işgâl edeceklerdi.
Peki ya sonuç?
“The Obsidian Conspiracy”, isteyenle yarışabilecek düzeyde sevdiğim ve bildiğim NEVERMORE’un, son on küsür yıldaki muhtemelen en ortalama albümü.
Bunun sebeplerini düşünmek istersek, garip bir durumla karşılaşıyoruz. Öncelikle bir önceki albümden bu yana geçen süre düşünüldüğünde, grubun “The Obsidian Conspiracy”yi aceleye getirme gibi bir durumunun olmadığı açık. Her ne kadar arada Loomis ve Dane’in solo albümleri çıkmışsa da, “The Obsidian Conspiracy”nin büyük kısmının muhtemelen çok önceden hazır olduğunu sanıyorum. Albümdeki şarkılara bakınca, NEVERMORE’dan alışık olduğumuz şeylerin yanı sıra, gruptan pek duymadığımız şeyler de karşımıza çıkıyor. Bu sebepten dolayı albüm, kimi dinleyicilerin ölüp biteceği, kimilerininse hiç hoşlanmayacağı anlar, hatta parçalar barındırıyor.
Önce olumsuz kısımlardan başlayarak, albümü ortalama buluşumun altyapısını hazırlayayım. Bir kere NEVERMORE, çok güçlü, çok zengin ve çok sert bir müzik yapıyor. Güçlü prodüksiyonla birleştiğinde ölümcül olan bu sound, ilk dinlemelerde, gazınızı alana kadar olan süreçte size eksikleri görmekten alıkoyan bir duvar örüyor ve albüm boyunca “Ohaaa!”, “Yuuuuh!” gibi coşma, gazdan gaza koşma emareleri gösteriyorsunuz. Bu balayı süreci bittiğinde ise, bazı şeyler yerine oturmaya başlıyor ve “The Obsidian Conspiracy”deki eksikler dikkatinizi çekmeye başlıyor. İki önceki açılış şarkısı Enemies of Reality ve bir önceki Born’da yaşadığınız kudurmayı, The Termination Proclamation’da yaşamadığınızı, bunun adı geçen diğer iki şarkı gibi yıllar sonra bile unutulmayacak bir NEVERMORE klasiği olmadığını anlıyorsunuz. Hâlâ sert, hâlâ her şeyiyle “NEVERMORE”, ama o dibinizi düşüren NEVERMORE müzikalitesini “o kadar da” yansıtamayan bir parça. Şarkılar ilerledikçe, eğer grubu tam anlamıyla sindirmişseniz ve sevginizi bastırıp objektif yorum yapabiliyorsanız, albümün bir NEVERMORE klasiği olmadığına, sadece gayet iyi bir albüm olduğuna dair düşünceleriniz de belirginleşiyor. Nakaratlar akılda kalıcılıklarını, rifler ve sololar özgünlüklerini sürdürseler de, bestelerin önceki birkaç albümle kıyaslandıklarında o denli güçlü olmadıklarını fark ediyorsunuz.
NEVERMORE diye kendini yırtan biri için bunlar kurulması zor cümleler olsalar da, ne yazık ki duygusal davranmanın yeri değil.
Dediğim gibi “The Obsidian Conspiracy”de hem çok sevilebilecek, hem de rahatsız edebilecek şarkılar var. Daha şimdiden And the Maiden Spoke’a ölüp biten insanlarla karşılaştığım gibi, şarkıyı dayanılmaz bulan ve dinlemeden geçen insanların yorumlarını da okudum. Aynı şekilde klip parçası Emptiness Unobstructed’ı grubun yazdığı en güzel şarkı olarak görenler olduğu gibi, parçayı NEVERMORE’un kitlesini arttırmak için yaptığı bir deneme olarak yorumlayanlar da var.
Bu gibi şeyler, “The Obsidian Conspiracy”yi önceki pek çok albüm gibi üzerinde uzlaşılan, “Tamam hacı bu albüm olmuş” dedirten bir iş olarak görmemizi engelliyor. Böyle bir uzlaşı olmadıkça, o albümün grubun kariyerindeki bir mihenk taşı olduğundan söz etmemiz de mümkün olmuyor.
“The Obsidian Conspiracy”nin iyi kısımlarına baktığımızda da karşımıza epey fazla şey çıkıyor. Bir kere albümdeki müzisyenlik tek kelimeyle kusursuz. Loomis’in taklit edilemez tarzı, kattığı birtakım başka etkilenimlerle (mesela Your Poison Throne’un enfes solosu) daha da bir tadından yenmez hale gelmiş. Warrel Dane’in yıllandıkça tanrılaşan sesi ve eşsiz yorumu, her zamanki gibi grubun tüm kimliğini yansıtır nitelikte. Dane her zamanki gibi, sesine hem bilgeliği, hem psikopatiyi, hem de şizofreniyi katabilen belki de yegâne vokalist. Bir YouTube yorumunda da dendiği gibi: “Beynim bana kötü şeyler yapmamı emrettiğinde, bunları bana Warrel Dane’in sesiyle söylüyor”. Konuya dair bundan daha güzel bir betimleme olabileceğini sanmıyorum.
Grubun görev adamı hüviyetindeki Jim Sheppard ve hep geri plana itilmesine rağmen bence metal dünyasının sayılı davulcularından olan Van Williams da müzisyenlik adına kusursuz performanslar sergiliyorlar.
Enfes de bir paketle gelen albümün genel havasına baktığımızda da karşımızda gayet karanlık bir tablo görüyoruz. The Day You Built the Wall’un kimi yorumlarda eleştirilse de bence muhteşem olan nakaratından, The Blue Marble and the New Soul’un “…Stare into the sky with newborn perfect eyes…” kısmındaki enfes vokal yorumuna, albüm gayet karanlık melodilerle dolu. Diğer yandan hayatımda duyduğum en iyi köprülerden birine sahip olan Emptiness Unobstructed’ın “…And I will say once more, the world is still a spinning ball of confusion that no one understands; within the cold absolute, the cold brutal truth, there is a pained angel” kısmındaki damar ötesi yorumundan, She Comes in Colors’ın “o rifine” kadar, albüm daha ilk dinlemeden gülümseten, coşturan, delirten anlara da sahip.
Biraz uzun oldu ama böylesine sevdiği bir grubun yeni albümünü yorumlama şansı, insanın eline her zaman geçmiyor. Sonuç olarak, diğer pek çok grupla kıyaslandığında önüne gelen albümü ezebilecek güçteki “The Obsidian Conspiracy”, konu NEVERMORE’un kendi portföyü olduğunda, bence bu puanı hak ediyor. NEVERMORE, istese de kötü albüm yapamayacak gruplar birliğinin önde gelenlerinden biri olarak, “The Obsidian Conspiracy”de de kötü bir iş çıkarmamış, ancak kapasitesinin ve önceki başyapıtlarının gerisinde kalan bir ürün ortaya koymuş diye düşünüyorum.
Dediğim gibi, bir NEVERMORE klasiğini yorumluyor olabilmeyi inanın çok isterdim, ancak yazının ilk paragrafı göz önünde bulundurulduğunda, yapabileceğim en objektif yorum bu.
Kadro Warrel Dane: Vokal
Jeff Loomis: Gitar
Jim Sheppard: Bas
Van Williams: Davul
Şarkılar 1. The Termination Proclamation
2. Your Poison Throne
3. Moonrise (Through Mirrors of Death)
4. And the Maiden Spoke
5. Emptiness Unobstructed
6. The Blue Marble and the New Soul
7. Without Morals
8. The Day You Built the Wall
9. She Comes in Colors
10. The Obsidian Conspiracy
TOC, bana göre de orta çizgide bir albüm. TGE kadar patlama yaratacak bir albüm olmadı belki ama onun kadar iyi bir albüm diyebilirim.
Çok sevdiğim bir grubun albümünü isteyerek baştan sonra onlarca kez dinliyorsam o albüm başarılıdır diyorum; tabii ki grup kendi yaptığı tarzın dışına çıkıp olayı abartmadıysa.
Albüm bayağı bir “karışık” aslında. Tabiri caizse her telden bir şarkı var. Demek istediğim şarkılar birbirleri arasında bayağı bir farklılık gösteriyor. Ben bunu grubun kitlesini artırmaya açlışamsı olarak değil de “kulağına güzel gelen şeyi yazmak” diye tarif ediyorum.
Kısacası gruptan daha önce yazmış olduğu Born, Final Product, I Voyager, Narcosynthesis gibi parçaları sürekli beklemek yanlış bir şey ki zaten bu şarkıların ayarında şarkılar var albümde; son bir kaç albümde olduğu gibi.
@Onur Altınay, abi yorumun neden bilmiyorum ama beni çok huzursuz etti :D yanlış anlaşılma olmasın die hard nevermore fanı değilim. sanırım şundan dolayı kıllandım ; mesela metallica için “abi bi mop beklemeyin tekrar” gibi yorumlar duymaya alıştık ve haklı yorumlar. ama şunu nevermore için görünce bi garip oldum :D toc benim nazarımda 8 lik bir albüm tge ise 10. ama yine de bu demek değilki nevermore 3-4 yıl sonra yuh mk diyceğimiz albümler yapmayacak/yapamayacak. loomis gitgide peygamberliğini ilan ederken hele :D yada warrel tanrılığını :D
Bu Nevermore albümünü diğerlerine göre daha kolay “ısınılır” buldum be de. Ama This Godless Endeavor ve Dead Heart In A Deadworld gibi tanrısal bir albüm olduğunu da düşünmüyorum. Diğer iki albümün gerisinde kalsa da senenin en iyilerinden biri olduğu kanısındayım.
8/10
Enemies’den bariz üstün bence. TGE ile çekişmekte kafamda. Dead Heart yukarda kalsın, indirmiyorum aksiyonun içine.
The Riff ender görülen bir olay ama She Comes In Colors pek ısınamadığım birkaç şarkıdan biri oldu. Poison Throne’la The Day’i de atlayabiliyorum bazen. 4′ten 7′ye giden ultra kombo feci kıç tekmeliyor ama.
Şunu da anlatasım var.. İlk dinleyiş coşmasını aynen yaşadım. Kapanmadan nete gireyim diye cafeye gitmiştim. Gördüm, küfür ettim, indirdim. Beklemiyorken pat diye sahip olmanın verdiği mutluluk vardı. Sokaklar bomboştu, çok tatlı esiyordu. Yapmam gereken hiçbrişey yoktu vs.. Müzik dinlerken o kadar zevk adlığım ender olmuştur. Sonrakilerin çoğu yaklaşamadı o zevke ama gazı uzun süre varlığını sürdürdü.
The Obsidian Conspiracy albümündeki prodüksiyon This Godless Endeavor albümüne oranla daha çiğ bırakılmış diye düşünüyorum. Yine de bu bir “Loudness War” değil oldukça doğallık katmış.
Şarkılar çok başarılı ve akılda kalıcı bence. Epey karamsar bir hava var ve bana vokal tanrısı Warrel Dane’ın solo albümünü andırdı.
Loomis’in çaldığı şeylere yorum yapmak haddime değil. Van Williams da bir gün davulun derilerini patlatacak çalarken.
Ahmet’in dediği gibi ilk şarkı bana da çok vurucu gelmese de diğer şarkılar arasında seçim yapamaz oldum.
Herkes belkide daha thrash daha sert bir albüm beklerken , böylesine progresif bir albüm beklemiyor olsa gerek :) ama yinede ustalık olarak çok kaliteli bir albüm olduğunu düşünüyorum , grubun her elemanı müthiş bir performans sergiliyor . Şu kritiği okurken ve şu yorumu yazarken 1 ay sonraki konseride iple çektiğimi belirtmeden geçemeyeceğim :)
İçimi kararttı bu kritik :( Daha önce de diğer Nevermore haberlerinin yorumlarında dediğim gibi: The Obsidian Conspiracy bence Nevermore diskografisi içinde en karanlık albüm. Her ne kadar taa en başından beri albümün, This Godless Endeavor’ı aşamayacağını biliyorduysam da, diğer tüm Nevermore albümlerinden farklı tuttum; çünkü bence diğerleriyle kıyaslanmaması gereken yenilikler barındırıyordu. Tabii bu demek değildir ki Nevermore TGE’den daha iyisini yapamaz. Elbette yapabilir, sadece öyle hissetmiştim.
Albümde bir bütünlük sorunu olduğunu düşünüyorum. Şarkılar arasında bir kopukluk var. Hatta şarkılar içinde de kopukluklar var. Mesela Without Morals ilk dinlediğimde en sevdiğim şarkıydı, ama sonraları aynı tadı alamadım. Fazla neşeli başlıyor (veya hareketli veya her neyse) o yıkıcı, damar nakaratıyla hayli zıtlaşıyor. Neyse işte, ben yine de albüme 8 puan veriyorum. Çıktığı (düştüğü) günden beri her gün defalarca dinledim sanırım.
Bu arada Enemies of Reality bence nefis bir albümdür ya. TGE’den sonraki en iyi albümleri bence. Dead Heart In A Dead World’ten daha iyi olduğunu düşünüyorum. Niye bu kadar geri planda kalıyor, anlayamıyorum.
Muhatap ben gibiyim. :) “Bariz” i yanlış kullanmışım sanırım. TGE’yle olduğu gibi kafayı yemem ikili kıyasta, direk TOC’a veririm demek istemiştim. Büyük kalite farkı var demişim gibi olmuş. Şöyle de birşey yapayım. :) Enemies (8) < TOC (8,5) < TGE (9) < Dead Heart (9,5)
diğer albümlerle yarıştırmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum
adamlar sürekli aynı kalıptan çıkma şarkılarla bütün albümlerini doldurmuyorlar
en çok birbirine benzeyen iki albümdeki şarkılar arasında bile dağlar var
bu nedenle her albümü kendi içinde değerlendirmek lazım
bu albümde kolay kolay her grubun elinden cıkamayacak bir başyapıttır
Albüme verdiğim not düşük gelebilir, ama Nevermore albümleri içerisinde bi sıralama yaptığım zaman en makul not bu oluyor. TGE ve DHIADW’e 9,5 verdim, EoR’ye 8,5 verdim, Dreaming… benim için 9′luk bi albüm, Politics… ve Nevermore da 7-7,5′luk albümler bence. Yani notu diğer albümlerle kıyaslayarak değil, ama diğer albümlerin değerini de göz önünde bulundurarak verdim. 8,5-9 versem buna, DHIADW’e 11-12 falan vermem lazım.
Bi de böyle yüksek kalite gruplarda en iyi albümde uzlaşma olamıyo pek. Opeth’te de aynı durum var mesela.
Bir de yazıda bahsetmediğim bi durumdan bahsetmek istiyorum. Grup geçen haftalarda Without Morals’ı yayınladığında, bazı sitelerdeki yorumları okudum. Çoğu yorum “Kendilerini tekrar ediyorlar”, “Fikirleri tükenmiş”, “Klasik Nevermore işte” tadındaydı. Bu garip bi durum bence. Benzer durum yine Opeth’te de yaşanıyor. Bi grubu her şeyiyle kanıksayınca, grubun yaptığı yeni şeyler insanlara sıradan gelmeye başlıyor sanırım. “E tamam güzel de şaşırtmadı ki bu beni” gibi bi durum oluşuyo insnalarda.
Ben de albümü çok beğenmesine rağmen albümün o son darbeyi indiremediğini düşünenlerdenim. Albümde teknik şarkı da var, duygusal şarkı da var, balladımsı bile var, zaten her şarkı çok karanlık, ama bir tane böyle uzun, “olay budur” dedirten türde epik bir şarkı yok. Ayrıca bence nasıl Termination Proclamation önceki “ilk şarkı”lar kadar kuvvetli değilse, son şarkı Obsidian Conspiracy de diğer “son şarkı”lar kadar kodumu oturtan türde değil.
Bir de Warrel Dane yeryüzünün en iyi şarkı sözü yazarlarından olsa da her şeyi buyur etmesi, illa ki bir şeylere “welcome to…” demesi iyice gözüme batmaya başladı. Rahatsız ediyor diyemem de neymiş bu takıntı böyle anlamadım.
Yine de aradaki her şarkıdan deliler gibi keyif aldım. Özellikle And The Maiden Spoke’da 3.20′de başlayan solonun arkasındaki rif nedir öyle. Aklım almıyor.
@Berca B., Sadece solo arkasında değil, şarkının başından beri arka planda çok çılgıncasına şeyler oluyor. şarkının en çok o “mütevazı”lığını seviyorum zaten.
@Berca B., bence son şarkı abi baya koymuş ya. Albümü ilk kez dinlediğimde “nooluyoruz lan” demiştim direk. Albümün en sevdiğim parçası o oldu hatta. “Welcome to” konusunda ise kararsızım.
herkes ilk dinlemede gaza gelip cok sevdiğini sonradan eksikleri fark ettiğini soyluyo ama bende tam tersi oldu yavaş yavaş ısındım albume.kritik tam acıklamıs aklımdan gecenleri.benim başka bir sorum var warrel dane in abisiyle sorunu nedir hem solo albumunde brothers da hem burda blue marble da giydiriyo abisine baya niye??ahmet bey??
@Emre, bi röportajda söylemişti, çok istemesine rağmen abisiyle hiçbir zaman bi ilişkisi olmamış, abisi ailenin diğer üyelerini zor anlarında hep yalnız bırakmış, çekip gitmiş falan. Daha da ayrıntısı vardır ama ben bu kadar biliyorum.
aslında jeff’ in albümle ilgili olara yaptığı yorum, bütün kritikleri ve herkesin düşüncelerini daha da anlamlandırır nitelikte. gerçekten de söylediği gibi bir albüm olmuş, ilginç ve dane üzerine yoğun. peki ne demiş:
“I think that with the new Nevermore, it still sounds like the band, but I think I’m giving Warrel a little bit more room this time around for more vocals rather than all the notey, kind of complex stuff and all that, so this time around it’s just a little bit more wide open musically for him to really be able to do whatever he wants vocally this time around. So we’ll see what happens. It’s gonna be an interesting album for us, for sure.”
Obsidian Conspiracy kötü şarkı değil zaten de This Godless Endeavor’daki ve Dead Heart In A Dead World’deki gibi efsanevi anları yok bence. Özellikle TGE’ın her anı olağandışı olunca Obsidian Conspiracy biraz sönük kalıyor yanında. Yanlız hakikaten de kimsenin üzerine kolay kolay uzlaşamayacağı bir albüm olmuş.
bence hala müthiş bir albüm. ben tOC ‘yi hiç diğer albümlerle karşılaştırmadım. sanırım bu yüzden de hala albümden çok zevk alıyorum ve tekrar tekrar dinlemek istiyorum. istesem de diğer albümlerle karşılaşıramam çünkü herşeyden önce Warrel Dane bu albümde gerçekten müthiş vokal yapmış. sesini nerdeyse enstrüman kıvamında kullanmış. bazı yerlerde, aslında çoğu yerde ama özellikle bazı kısımlarda o kadar farklı duygular yaşatıyor ki vokal, diğer albümlerin hiçbirinde yaşamadığım birşey olduğu için kıyaslama yapmak çok gereksiz geliyor.
Your Poison Throne’un müthiş solosu hem parçanın hem albümün bütünlüğü hemde Loomis’in tarzı göz önüne alındığında çok şık duruyor. daha o kadar çok sayabilirim ki bu ve buna benzer anlardan…
bunlara rağmen ınanılmaz yenilikçi, mihenk taşı, gruba boyut atlattıran bir albüm mü? tabiki değil. ama benim için en özel ve en güzel albümü.
ayrıca müzik dinlerken enstrüman kabiliyetinden çok şarkının bana yaşattığı hislere ve duygulara önem verdiğim için tOC’nin bazı anları benim için gerçekten vazgeçilmez.
albümle ilgili değil ama sunumla ilgili olarak gördüğüm en büyük kusur “kapak”.
@janslore the celebrity, Your Poison Throne’un solosu bana birisinin tarzını çok anımsatıyo ama isim gelmiyo aklıma. Aha şunun gibi olmuş diyebilen var mı acep?
@Ahmet Saraçoğlu, tam emin olamamakla birlikte her seferinde aklıma Shawn Lane geliyor. bir de bende şöyle birşey oluştu, ya Loomis’in solosu bana çok tanıdık geliyor, ya da çok dinlemekten artık daha önceden bildiğim birşeymiş gibi geliyor.
@janslore the celebrity, arada önceki işlerine selam söyleyen şeyler yapıyo zaten. Misal Moonrise’ın 0.13′te giren kısa solosu, solo albümündeki Shouting Fire at a Funeral’da 0.31′de giren melodinin farklı bi yorumu gibi.
Diğer tarafta yazmıştım baştaki gazım geçince albümün yalnızca “çok iyi bir albüm” olduğunu düşündüğümü ama tGE kadar heyecan yaşatmadığını bana. Aradan yine bir süre geçti ve bu defa fikrim yine değişti (eheh). tGE kadar heyecanlandırmıyor beni dinlerken ama sadece Dane’in vokalleri yüzünden. Bu albümde farklı şeyler denemiş gerçekten ve öyle anlar var ki hakikaten bir insanın sesini bu kadar farklı duygular vererek kullanabilmesine anlam veremiyorsunuz. Objektif bakışım bu albümdeki vokallerin diğer tüm albümlerden daha iyi olduğu yönünde. Subjektif bakınca ise, ben Dane’in vokallerinin en çok “patlayıcı” anlarını seviyorum. Born’daki nakarata giriş anı gibi, ya da Sentient 6′de “I see imperfection in your race” diye hükmedici bir tonla söylediği an gibi. tOC müthiş bir albüm, müzikal olarak tGE’dan önde bile görüyorum yavaş yavaş, DHiaDW’ün gerisinde olsa da; lakin dediğim gibi, ben kendi beklediğim patlayıcı vokalleri bulamadığım için “Nevermore dinleyeyim lan hadi” dediğimde aklıma yine tGE gelecek gibi.
janslore’un aksine kapağı beğendiğimi de belirteyim. Tüyler ürpertici bir yanı var, ilk gördüğümde eh dediysem de şimdi her görüşümde daha çok hoşuma gidiyor.
“ben Dane’in vokallerinin en çok “patlayıcı” anlarını seviyorum. Born’daki nakarata giriş anı gibi, ya da Sentient 6′de “I see imperfection in your race” diye hükmedici bir tonla söylediği an gibi.”
O patlayıcı anları bazen canlı performansta yapmıyor işte. deli oluyorum. albümdekinin aynısı olsun demiyorum da, bazen o çıkışları yapmıyor. korkuyor mu acep? gerçi wacken 2006′da müthişti.
Yazıda değinmemişim ama bence de Warrel’ın en iyi vokal performanslarından biri bu albümde. Yaşlandıkça daha bi tanrısal hal alıyo adamın sesi. Misal şu röportajlardaki konuşma sesine bakın, “Git şurdan atla” dese atlanır valla.
Sözel anlamda Warrel’ın şairane bi tarafı olduğu için yukarıda bahsedilen “Welcome…”lar falan normal bence. Bi şekilde bi dramatizasyon, bi hikaye havası katıyo sözlerine.
Bi de kendine has tabirleri var. Mesela DNB’de ve DHiaDW’de ara ara sözlerde geçen “Neon black” vardır, bu albümde de iki yerde “blue insane” geçiyo falan, bu tarz betimlemeleri var.
Warrel Dane’den daha etkileyici söz yazan bi vokalist var mı bilmiyorum, varsa da aklıma gelmiyo.
@Ahmet Saraçoğlu, Ben de takılıyorum onlara. Planet hate ta Beyond Within den geliyor mesela. :) Birden fazla albümde kullandığı worms, politics of ecstasy, dead world gibi şeyler var. Seviyorum.
Benim de albümdeki favori vokal bölümüm The Blue Marble and the New Soul’da. “Welcome to planet hate, to this emotion that I berate yet some people force me to feed my violent seed” kısmında violent seed derken adeta “bir insan sesiyle nasıl dünyanın en kötü insanıymış hissi verebilir” dersi veriyor.
Bence güzel ve renkli bir albüm olmuş. Bir de Obsidian kelimesinin burada manası nedir acaba lirikleri inceleyen biri açıklasa? Yani temel anlamını biliyorum, volkanik camsı bir taş demek ama, şarkı sözlerini incelememiş biri olarak birincisi keskinliği, ikincisi rengi, üçüncüsü ise aktif bir volkandan çıkan bir madde olarak sonradan soğuması özelliklerini biliyorum obsidiyen taşın. Burada bunlardan biriyle mi ilgili, yoksa bir yan veya mecaz anlamı mı vardır bilemiyorum.
Tebrikler yine kritik için. Resmen gördüğüm an sayfa açılırken 7.5 verir gibi oldum bakalım dedim aynı mı düşünüyoruz. Çat diye çıktı şaşırdım.. Baya uzun bi yorum yapmak istiyorum bende bir ara.. Nevermoreculara selam ederim.. Belki de en güzel tarafı şu oluyor benim için. Ben Nevermore dan hala ben insanlık dışı bir album bekliyorum. Resmen inanıyorum öldürecekler bizi bir gün daha da iyisini yaparak eski albumlerinden. 10 üzerinden 15 alacak. Bu umudu verebilmesi bir grubun bana ve resmen kendimi emin hissetmeme yol açması bile süper bir mutluluk.
Heavy Metal Tanrısı buyurur ki : “Unutmayın ki o Born’u yapmıştır, Dead Heart in a Dead World u sunmuştur sizlere ve daha nicesini ondan bekleyiniz.”
Yok aslında Burak Canik haklı. Bonus şarkıları çıkardığımız zaman 45 dakika gibi bir süresi var albümün. Enemies of Reality ve ilk albümü saymazsak genelde 1 saatlik albümler yapıyor Nevermore. Bana da kısa geldi albüm. Hele 5 yıl bekledikten sonra.
Dinlemesi çok keyifli bir albüm. Açıp şunu bi dinleyeyim dediğimde kendimi albüme kaptırmış buluyorum. Evet notu nazarımda 7 , 7.5 ama belli ki çok daha fazla dinlicem önceki albümlerden.
birisi 1 yıl önce çıkıpta emptiness unobstructed ı dinletip bunu ileride beğeniceksin deseydi hadi lan emo der geçerdim şimdi sabah akşam :D destiny , tranquility , validity of soul da eriyorum :D warrel dane köprüden atla dese tereddüt etmem o derece :D
İlk dinlediğimde albümdeki en az sevdiğim şarkı The Day You Built The Wall iken, şimdilerde en çok o şarkıyı dinliyorum. Solosuna doyamıyorum. Naaabdın sen luumis baba :(
@like fire, ilk iki paragrafta işi biliyorum cümleleri var, sonra yavaş yavaş sığlaşmış ve sonunda da çoluk çocuk yorumuna bağlamış. işi biliyo densin ya da farklılık olsun diye kötü olmayan albümlere böyle saydıran yazılara hastayım.
Zaten genelde daha extreme türlerin kritiği yapılıyor o sitede. Sitenin isminden de belli oluyor biraz. Gel gelelim benimki de kulak, onlarınki de kulak. yani nasıl bu kadar fark olabiliyor :) aynı albüme 9-9.5 veren siteler de var.
@like fire, oha lan ilk kez duyuyorum böyle bi şarkı olduğunu. böyle bi şarkı adı geçmiyodu albüm detaylarını veren hiçbir basın açıklamasında. sağol valla.
@like fire, arkadaş yeter artık bir değil iki değil nedir bu metal gruplarının japonya sevgisi anlamadım gitti ya. Neden yapıyorsunuz bunu, neden böyle harika parçaları sadece japonya’ya özel basımda bulunduruyorsunuz, ağız burun giricem yeminle ya. Birileri açıklasın neden böyle yaptıklarını laan!
@duraganyolcu, japonyada albüm fiyatları diğer ülkelerden pahalı, japon kardeşlerimiz de yurtdışından illegal albüm ithal etmesinler japonyada satılanları alsınlar diye japonya basımlarında bonus oluyor hep. plak şirketlerinin halt yemesi hep ama artık gruplar albüm kaydederken de “bu şarkı da bonus olur” diyorlar çoğunlukla.
“NEVERMORE, çok güçlü, çok zengin ve çok sert bir müzik yapıyor. Güçlü prodüksiyonla birleştiğinde ölümcül olan bu sound, ilk dinlemelerde, gazınızı alana kadar olan süreçte size eksikleri görmekten alıkoyan bir duvar örüyor ve albüm boyunca “Ohaaa!”, “Yuuuuh!” gibi coşma, gazdan gaza koşma emareleri gösteriyorsunuz. Bu balayı süreci bittiğinde ise, bazı şeyler yerine oturmaya başlıyor ve “The Obsidian Conspiracy”deki eksikler dikkatinizi çekmeye başlıyor.”
biraz uzun bi alıntı oldu ama çok doğru söylemişsin Ahmet. çıktığında dinlediğim etkiyi yaratamıyor aksine sürekli eksiklikleri duyuyorsun. and the maiden spoke’u bayıla bayıla dinlerken şimdilerde sıkıyor vs. diğer olay ise şarkı sözleri çok yavan. özellikle öncekilere göre anlamsız. Temptation coverı ise duyduğum en iyi coverlardan biri. belki de albümdeki en iyi şarkı. önceleri enemies of reality’i zayıf halka olarak düşünürdüm. TOC çeşitli zenginlikler barındırsada bana göre en zayıf halka.
Not: The Purist’s Drug(bonus şarkı) isimli şarkıya sahip olan mail filan atsın la bana.
Jeff Loomis has also stated in a recent interview that Peter Wichers had a major part in the songwriting, encouraging Loomis to “cut out the fat, and make the songs catchier and hookier”, thus creating a simplistic and stripped down sound that differs from the original 7-8 minute complex tracks which Loomis originally wanted to record.
… Allah o wichers denen elemanın diye başlıcam şimdi soilwork fanları cesedimi çıkarıcak. aga bıraksaydın da adam 7-8 dakikalık hatta 10 dakikalık şaheserler yaratsaydı (bkz. This Godless Endeavor) neyse g.te giren şemsiye açılmıyor yapacak bişey yok. bu arada albüme 8 veririm 7,5 fazla düşük olmuş (tga 10 dhiadw 9,9 dnb 9 eor 9 bu da 8 işte)
metal sitelerindeki yazar/okur 2010 listelerine bakıyorum da, Nevermore bi albüm çıkarıyor ve adı yıl sonu listelerinde bu kadar az anılıyosa, kabul etmek lazım ki o albüm bi hayal kırıklığıdır. o da nevermore standardının yüksekliğinden tabi.
müthiş bir albüm bu lan, hiçbir şarkıda tek bir kusur bile yok. ilerde belki kimse bu albümü başyapıt olarak görmeyecek belki ama ömür boyu dinleyeceğim başyapıtlar arasına koydum ben bu albümü
hayvani riffler, müthiş ruh. ruh dolu bir albüm. Dreaming Neon Black’in bile üstünde görüyorum bu albümü
Şu albümde ısınabildiğim 2 şarkı oldu. And the Maiden Spoke ve She Comes in Colors. Bi Nevermore albümüne “eeeh” diyeceğimi sanmazdım valla.
TOC, bana göre de orta çizgide bir albüm. TGE kadar patlama yaratacak bir albüm olmadı belki ama onun kadar iyi bir albüm diyebilirim.
Çok sevdiğim bir grubun albümünü isteyerek baştan sonra onlarca kez dinliyorsam o albüm başarılıdır diyorum; tabii ki grup kendi yaptığı tarzın dışına çıkıp olayı abartmadıysa.
Albüm bayağı bir “karışık” aslında. Tabiri caizse her telden bir şarkı var. Demek istediğim şarkılar birbirleri arasında bayağı bir farklılık gösteriyor. Ben bunu grubun kitlesini artırmaya açlışamsı olarak değil de “kulağına güzel gelen şeyi yazmak” diye tarif ediyorum.
Kısacası gruptan daha önce yazmış olduğu Born, Final Product, I Voyager, Narcosynthesis gibi parçaları sürekli beklemek yanlış bir şey ki zaten bu şarkıların ayarında şarkılar var albümde; son bir kaç albümde olduğu gibi.
04.03.2011
@Onur Altınay, abi yorumun neden bilmiyorum ama beni çok huzursuz etti :D yanlış anlaşılma olmasın die hard nevermore fanı değilim. sanırım şundan dolayı kıllandım ; mesela metallica için “abi bi mop beklemeyin tekrar” gibi yorumlar duymaya alıştık ve haklı yorumlar. ama şunu nevermore için görünce bi garip oldum :D toc benim nazarımda 8 lik bir albüm tge ise 10. ama yine de bu demek değilki nevermore 3-4 yıl sonra yuh mk diyceğimiz albümler yapmayacak/yapamayacak. loomis gitgide peygamberliğini ilan ederken hele :D yada warrel tanrılığını :D
05.03.2011
@Burak Canik, E tabii doğru söylüyorsun. Sonuçta önemli olan Nevermore’a olan sevgimiz.
Bu Nevermore albümünü diğerlerine göre daha kolay “ısınılır” buldum be de. Ama This Godless Endeavor ve Dead Heart In A Deadworld gibi tanrısal bir albüm olduğunu da düşünmüyorum. Diğer iki albümün gerisinde kalsa da senenin en iyilerinden biri olduğu kanısındayım.
8/10
Enemies’den bariz üstün bence. TGE ile çekişmekte kafamda. Dead Heart yukarda kalsın, indirmiyorum aksiyonun içine.
The Riff ender görülen bir olay ama She Comes In Colors pek ısınamadığım birkaç şarkıdan biri oldu. Poison Throne’la The Day’i de atlayabiliyorum bazen. 4′ten 7′ye giden ultra kombo feci kıç tekmeliyor ama.
Şunu da anlatasım var.. İlk dinleyiş coşmasını aynen yaşadım. Kapanmadan nete gireyim diye cafeye gitmiştim. Gördüm, küfür ettim, indirdim. Beklemiyorken pat diye sahip olmanın verdiği mutluluk vardı. Sokaklar bomboştu, çok tatlı esiyordu. Yapmam gereken hiçbrişey yoktu vs.. Müzik dinlerken o kadar zevk adlığım ender olmuştur. Sonrakilerin çoğu yaklaşamadı o zevke ama gazı uzun süre varlığını sürdürdü.
The Obsidian Conspiracy albümündeki prodüksiyon This Godless Endeavor albümüne oranla daha çiğ bırakılmış diye düşünüyorum. Yine de bu bir “Loudness War” değil oldukça doğallık katmış.
Şarkılar çok başarılı ve akılda kalıcı bence. Epey karamsar bir hava var ve bana vokal tanrısı Warrel Dane’ın solo albümünü andırdı.
Loomis’in çaldığı şeylere yorum yapmak haddime değil. Van Williams da bir gün davulun derilerini patlatacak çalarken.
Ahmet’in dediği gibi ilk şarkı bana da çok vurucu gelmese de diğer şarkılar arasında seçim yapamaz oldum.
Önümüzdeki konseri iple çekiyorum.
04.03.2011
@Bahadır Sarp, +1 prodüksüyonun çiğliği albümden soğutabiliyor bazen. özellikle davullar.
Herkes belkide daha thrash daha sert bir albüm beklerken , böylesine progresif bir albüm beklemiyor olsa gerek :) ama yinede ustalık olarak çok kaliteli bir albüm olduğunu düşünüyorum , grubun her elemanı müthiş bir performans sergiliyor . Şu kritiği okurken ve şu yorumu yazarken 1 ay sonraki konseride iple çektiğimi belirtmeden geçemeyeceğim :)
NEVERMORE !
Hak ettiğinin ne fazlası ne eksiği. şarkı sayısı 8 olsa çok daha başarılı bir albüm olacağını düşünüyorum.
32 saniyelik dinletide milletin allahı şaşmıştı demmeki tümüne bakmak gerkiyormuş…benimde notum 7!
İçimi kararttı bu kritik :( Daha önce de diğer Nevermore haberlerinin yorumlarında dediğim gibi: The Obsidian Conspiracy bence Nevermore diskografisi içinde en karanlık albüm. Her ne kadar taa en başından beri albümün, This Godless Endeavor’ı aşamayacağını biliyorduysam da, diğer tüm Nevermore albümlerinden farklı tuttum; çünkü bence diğerleriyle kıyaslanmaması gereken yenilikler barındırıyordu. Tabii bu demek değildir ki Nevermore TGE’den daha iyisini yapamaz. Elbette yapabilir, sadece öyle hissetmiştim.
Albümde bir bütünlük sorunu olduğunu düşünüyorum. Şarkılar arasında bir kopukluk var. Hatta şarkılar içinde de kopukluklar var. Mesela Without Morals ilk dinlediğimde en sevdiğim şarkıydı, ama sonraları aynı tadı alamadım. Fazla neşeli başlıyor (veya hareketli veya her neyse) o yıkıcı, damar nakaratıyla hayli zıtlaşıyor. Neyse işte, ben yine de albüme 8 puan veriyorum. Çıktığı (düştüğü) günden beri her gün defalarca dinledim sanırım.
Bu arada Enemies of Reality bence nefis bir albümdür ya. TGE’den sonraki en iyi albümleri bence. Dead Heart In A Dead World’ten daha iyi olduğunu düşünüyorum. Niye bu kadar geri planda kalıyor, anlayamıyorum.
01.06.2010
Muhatap ben gibiyim. :) “Bariz” i yanlış kullanmışım sanırım. TGE’yle olduğu gibi kafayı yemem ikili kıyasta, direk TOC’a veririm demek istemiştim. Büyük kalite farkı var demişim gibi olmuş. Şöyle de birşey yapayım. :) Enemies (8) < TOC (8,5) < TGE (9) < Dead Heart (9,5)
diğer albümlerle yarıştırmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum
adamlar sürekli aynı kalıptan çıkma şarkılarla bütün albümlerini doldurmuyorlar
en çok birbirine benzeyen iki albümdeki şarkılar arasında bile dağlar var
bu nedenle her albümü kendi içinde değerlendirmek lazım
bu albümde kolay kolay her grubun elinden cıkamayacak bir başyapıttır
Albüme verdiğim not düşük gelebilir, ama Nevermore albümleri içerisinde bi sıralama yaptığım zaman en makul not bu oluyor. TGE ve DHIADW’e 9,5 verdim, EoR’ye 8,5 verdim, Dreaming… benim için 9′luk bi albüm, Politics… ve Nevermore da 7-7,5′luk albümler bence. Yani notu diğer albümlerle kıyaslayarak değil, ama diğer albümlerin değerini de göz önünde bulundurarak verdim. 8,5-9 versem buna, DHIADW’e 11-12 falan vermem lazım.
Bi de böyle yüksek kalite gruplarda en iyi albümde uzlaşma olamıyo pek. Opeth’te de aynı durum var mesela.
Bir de yazıda bahsetmediğim bi durumdan bahsetmek istiyorum. Grup geçen haftalarda Without Morals’ı yayınladığında, bazı sitelerdeki yorumları okudum. Çoğu yorum “Kendilerini tekrar ediyorlar”, “Fikirleri tükenmiş”, “Klasik Nevermore işte” tadındaydı. Bu garip bi durum bence. Benzer durum yine Opeth’te de yaşanıyor. Bi grubu her şeyiyle kanıksayınca, grubun yaptığı yeni şeyler insanlara sıradan gelmeye başlıyor sanırım. “E tamam güzel de şaşırtmadı ki bu beni” gibi bi durum oluşuyo insnalarda.
Dövmek istiyorum kendilerini.
Herhalde nevermore’a ben fazla alışık değilim hiç sevemedim albümü.The Obsidian Conspiracy şarkısı çok terbiyesizce. adamlar o şarkıda ne yapmış öyle.
Ben de albümü çok beğenmesine rağmen albümün o son darbeyi indiremediğini düşünenlerdenim. Albümde teknik şarkı da var, duygusal şarkı da var, balladımsı bile var, zaten her şarkı çok karanlık, ama bir tane böyle uzun, “olay budur” dedirten türde epik bir şarkı yok. Ayrıca bence nasıl Termination Proclamation önceki “ilk şarkı”lar kadar kuvvetli değilse, son şarkı Obsidian Conspiracy de diğer “son şarkı”lar kadar kodumu oturtan türde değil.
Bir de Warrel Dane yeryüzünün en iyi şarkı sözü yazarlarından olsa da her şeyi buyur etmesi, illa ki bir şeylere “welcome to…” demesi iyice gözüme batmaya başladı. Rahatsız ediyor diyemem de neymiş bu takıntı böyle anlamadım.
Yine de aradaki her şarkıdan deliler gibi keyif aldım. Özellikle And The Maiden Spoke’da 3.20′de başlayan solonun arkasındaki rif nedir öyle. Aklım almıyor.
02.06.2010
@Berca B., Sadece solo arkasında değil, şarkının başından beri arka planda çok çılgıncasına şeyler oluyor. şarkının en çok o “mütevazı”lığını seviyorum zaten.
02.06.2010
@Berca B., bence son şarkı abi baya koymuş ya. Albümü ilk kez dinlediğimde “nooluyoruz lan” demiştim direk. Albümün en sevdiğim parçası o oldu hatta. “Welcome to” konusunda ise kararsızım.
Ha bir de Warrel Dane’in destiny diyişini yirim.
02.06.2010
Oradaki kafiye olayı ultra bayıktı bence
04.03.2011
@Mustafa Sakallı, +1 o destiny deyişine kız olsam ve… öhöm.
herkes ilk dinlemede gaza gelip cok sevdiğini sonradan eksikleri fark ettiğini soyluyo ama bende tam tersi oldu yavaş yavaş ısındım albume.kritik tam acıklamıs aklımdan gecenleri.benim başka bir sorum var warrel dane in abisiyle sorunu nedir hem solo albumunde brothers da hem burda blue marble da giydiriyo abisine baya niye??ahmet bey??
02.06.2010
@Emre, bi röportajda söylemişti, çok istemesine rağmen abisiyle hiçbir zaman bi ilişkisi olmamış, abisi ailenin diğer üyelerini zor anlarında hep yalnız bırakmış, çekip gitmiş falan. Daha da ayrıntısı vardır ama ben bu kadar biliyorum.
aslında jeff’ in albümle ilgili olara yaptığı yorum, bütün kritikleri ve herkesin düşüncelerini daha da anlamlandırır nitelikte. gerçekten de söylediği gibi bir albüm olmuş, ilginç ve dane üzerine yoğun. peki ne demiş:
“I think that with the new Nevermore, it still sounds like the band, but I think I’m giving Warrel a little bit more room this time around for more vocals rather than all the notey, kind of complex stuff and all that, so this time around it’s just a little bit more wide open musically for him to really be able to do whatever he wants vocally this time around. So we’ll see what happens. It’s gonna be an interesting album for us, for sure.”
kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/The_Obsidian_Conspiracy
Bir de albümün giriş rifi bence Narcosynthesis’ten de Born’dan da iyi. Geri kalanıyla ilgili yorumum yok ama o giriş bence diğer ikisine de koyar.
Geri kalanı derken şarkının geri kalanını diyorum albüm değil yanlış anlaşılmasın.
Obsidian Conspiracy kötü şarkı değil zaten de This Godless Endeavor’daki ve Dead Heart In A Dead World’deki gibi efsanevi anları yok bence. Özellikle TGE’ın her anı olağandışı olunca Obsidian Conspiracy biraz sönük kalıyor yanında. Yanlız hakikaten de kimsenin üzerine kolay kolay uzlaşamayacağı bir albüm olmuş.
bence hala müthiş bir albüm. ben tOC ‘yi hiç diğer albümlerle karşılaştırmadım. sanırım bu yüzden de hala albümden çok zevk alıyorum ve tekrar tekrar dinlemek istiyorum. istesem de diğer albümlerle karşılaşıramam çünkü herşeyden önce Warrel Dane bu albümde gerçekten müthiş vokal yapmış. sesini nerdeyse enstrüman kıvamında kullanmış. bazı yerlerde, aslında çoğu yerde ama özellikle bazı kısımlarda o kadar farklı duygular yaşatıyor ki vokal, diğer albümlerin hiçbirinde yaşamadığım birşey olduğu için kıyaslama yapmak çok gereksiz geliyor.
Your Poison Throne’un müthiş solosu hem parçanın hem albümün bütünlüğü hemde Loomis’in tarzı göz önüne alındığında çok şık duruyor. daha o kadar çok sayabilirim ki bu ve buna benzer anlardan…
bunlara rağmen ınanılmaz yenilikçi, mihenk taşı, gruba boyut atlattıran bir albüm mü? tabiki değil. ama benim için en özel ve en güzel albümü.
ayrıca müzik dinlerken enstrüman kabiliyetinden çok şarkının bana yaşattığı hislere ve duygulara önem verdiğim için tOC’nin bazı anları benim için gerçekten vazgeçilmez.
albümle ilgili değil ama sunumla ilgili olarak gördüğüm en büyük kusur “kapak”.
04.06.2010
@janslore the celebrity, Your Poison Throne’un solosu bana birisinin tarzını çok anımsatıyo ama isim gelmiyo aklıma. Aha şunun gibi olmuş diyebilen var mı acep?
04.06.2010
@Ahmet Saraçoğlu, tam emin olamamakla birlikte her seferinde aklıma Shawn Lane geliyor. bir de bende şöyle birşey oluştu, ya Loomis’in solosu bana çok tanıdık geliyor, ya da çok dinlemekten artık daha önceden bildiğim birşeymiş gibi geliyor.
07.06.2010
@janslore the celebrity, arada önceki işlerine selam söyleyen şeyler yapıyo zaten. Misal Moonrise’ın 0.13′te giren kısa solosu, solo albümündeki Shouting Fire at a Funeral’da 0.31′de giren melodinin farklı bi yorumu gibi.
Diğer tarafta yazmıştım baştaki gazım geçince albümün yalnızca “çok iyi bir albüm” olduğunu düşündüğümü ama tGE kadar heyecan yaşatmadığını bana. Aradan yine bir süre geçti ve bu defa fikrim yine değişti (eheh). tGE kadar heyecanlandırmıyor beni dinlerken ama sadece Dane’in vokalleri yüzünden. Bu albümde farklı şeyler denemiş gerçekten ve öyle anlar var ki hakikaten bir insanın sesini bu kadar farklı duygular vererek kullanabilmesine anlam veremiyorsunuz. Objektif bakışım bu albümdeki vokallerin diğer tüm albümlerden daha iyi olduğu yönünde. Subjektif bakınca ise, ben Dane’in vokallerinin en çok “patlayıcı” anlarını seviyorum. Born’daki nakarata giriş anı gibi, ya da Sentient 6′de “I see imperfection in your race” diye hükmedici bir tonla söylediği an gibi. tOC müthiş bir albüm, müzikal olarak tGE’dan önde bile görüyorum yavaş yavaş, DHiaDW’ün gerisinde olsa da; lakin dediğim gibi, ben kendi beklediğim patlayıcı vokalleri bulamadığım için “Nevermore dinleyeyim lan hadi” dediğimde aklıma yine tGE gelecek gibi.
janslore’un aksine kapağı beğendiğimi de belirteyim. Tüyler ürpertici bir yanı var, ilk gördüğümde eh dediysem de şimdi her görüşümde daha çok hoşuma gidiyor.
02.06.2010
@havitetty,
“ben Dane’in vokallerinin en çok “patlayıcı” anlarını seviyorum. Born’daki nakarata giriş anı gibi, ya da Sentient 6′de “I see imperfection in your race” diye hükmedici bir tonla söylediği an gibi.”
Vallahi ürperdim okurken. :)
02.06.2010
O patlayıcı anları bazen canlı performansta yapmıyor işte. deli oluyorum. albümdekinin aynısı olsun demiyorum da, bazen o çıkışları yapmıyor. korkuyor mu acep? gerçi wacken 2006′da müthişti.
Yazıda değinmemişim ama bence de Warrel’ın en iyi vokal performanslarından biri bu albümde. Yaşlandıkça daha bi tanrısal hal alıyo adamın sesi. Misal şu röportajlardaki konuşma sesine bakın, “Git şurdan atla” dese atlanır valla.
Sözel anlamda Warrel’ın şairane bi tarafı olduğu için yukarıda bahsedilen “Welcome…”lar falan normal bence. Bi şekilde bi dramatizasyon, bi hikaye havası katıyo sözlerine.
Bi de kendine has tabirleri var. Mesela DNB’de ve DHiaDW’de ara ara sözlerde geçen “Neon black” vardır, bu albümde de iki yerde “blue insane” geçiyo falan, bu tarz betimlemeleri var.
Warrel Dane’den daha etkileyici söz yazan bi vokalist var mı bilmiyorum, varsa da aklıma gelmiyo.
02.06.2010
@Ahmet Saraçoğlu, o bardak galatasaray bardağı mı? :)
02.06.2010
@like fire, sarrıııııı! :) Warrel Sietıl Süpırsoniks’ten ötesini tanımaz bence.
02.06.2010
@Ahmet Saraçoğlu, Ben de takılıyorum onlara. Planet hate ta Beyond Within den geliyor mesela. :) Birden fazla albümde kullandığı worms, politics of ecstasy, dead world gibi şeyler var. Seviyorum.
Benim de albümdeki favori vokal bölümüm The Blue Marble and the New Soul’da. “Welcome to planet hate, to this emotion that I berate yet some people force me to feed my violent seed” kısmında violent seed derken adeta “bir insan sesiyle nasıl dünyanın en kötü insanıymış hissi verebilir” dersi veriyor.
Bence güzel ve renkli bir albüm olmuş. Bir de Obsidian kelimesinin burada manası nedir acaba lirikleri inceleyen biri açıklasa? Yani temel anlamını biliyorum, volkanik camsı bir taş demek ama, şarkı sözlerini incelememiş biri olarak birincisi keskinliği, ikincisi rengi, üçüncüsü ise aktif bir volkandan çıkan bir madde olarak sonradan soğuması özelliklerini biliyorum obsidiyen taşın. Burada bunlardan biriyle mi ilgili, yoksa bir yan veya mecaz anlamı mı vardır bilemiyorum.
Tebrikler yine kritik için. Resmen gördüğüm an sayfa açılırken 7.5 verir gibi oldum bakalım dedim aynı mı düşünüyoruz. Çat diye çıktı şaşırdım.. Baya uzun bi yorum yapmak istiyorum bende bir ara.. Nevermoreculara selam ederim.. Belki de en güzel tarafı şu oluyor benim için. Ben Nevermore dan hala ben insanlık dışı bir album bekliyorum. Resmen inanıyorum öldürecekler bizi bir gün daha da iyisini yaparak eski albumlerinden. 10 üzerinden 15 alacak. Bu umudu verebilmesi bir grubun bana ve resmen kendimi emin hissetmeme yol açması bile süper bir mutluluk.
Heavy Metal Tanrısı buyurur ki : “Unutmayın ki o Born’u yapmıştır, Dead Heart in a Dead World u sunmuştur sizlere ve daha nicesini ondan bekleyiniz.”
burdaki “tüm” yorumlara katılıyorum. 7.5/10
bu arada warrel “pigs” kelimesiyle de çok güel iğnelemeler yapıyor albümden albüme dipnot olarak bulunsun.
ha bide allah aşkına bu şarkılar niye bu kadar kısa ya :@
05.06.2010
TOC şarkılarının ortalama süresi diskografinin ortalama süresinden 20 30 sn az sadece ki bence daha kısa olabilirmiş bile.
05.06.2010
@Mustafa Sakallı,
Yok aslında Burak Canik haklı. Bonus şarkıları çıkardığımız zaman 45 dakika gibi bir süresi var albümün. Enemies of Reality ve ilk albümü saymazsak genelde 1 saatlik albümler yapıyor Nevermore. Bana da kısa geldi albüm. Hele 5 yıl bekledikten sonra.
Dinlemesi çok keyifli bir albüm. Açıp şunu bi dinleyeyim dediğimde kendimi albüme kaptırmış buluyorum. Evet notu nazarımda 7 , 7.5 ama belli ki çok daha fazla dinlicem önceki albümlerden.
birisi 1 yıl önce çıkıpta emptiness unobstructed ı dinletip bunu ileride beğeniceksin deseydi hadi lan emo der geçerdim şimdi sabah akşam :D destiny , tranquility , validity of soul da eriyorum :D warrel dane köprüden atla dese tereddüt etmem o derece :D
İlk dinlediğimde albümdeki en az sevdiğim şarkı The Day You Built The Wall iken, şimdilerde en çok o şarkıyı dinliyorum. Solosuna doyamıyorum. Naaabdın sen luumis baba :(
http://diabolicalconquest.com/reviews/nevermore-the_obsidian_conspiracy.htm
Fazla abartmamışlar mı sizce de? :)
30.08.2010
@like fire, ilk iki paragrafta işi biliyorum cümleleri var, sonra yavaş yavaş sığlaşmış ve sonunda da çoluk çocuk yorumuna bağlamış. işi biliyo densin ya da farklılık olsun diye kötü olmayan albümlere böyle saydıran yazılara hastayım.
30.08.2010
Zaten genelde daha extreme türlerin kritiği yapılıyor o sitede. Sitenin isminden de belli oluyor biraz. Gel gelelim benimki de kulak, onlarınki de kulak. yani nasıl bu kadar fark olabiliyor :) aynı albüme 9-9.5 veren siteler de var.
Böyle bi şey varmış. Japanese bonus track imiş.
http://www.youtube.com/watch?v=AgFJacJxCa0
05.09.2010
@like fire, oha lan ilk kez duyuyorum böyle bi şarkı olduğunu. böyle bi şarkı adı geçmiyodu albüm detaylarını veren hiçbir basın açıklamasında. sağol valla.
05.09.2010
@like fire, japonlara garezim büyük
04.03.2011
@like fire, arkadaş yeter artık bir değil iki değil nedir bu metal gruplarının japonya sevgisi anlamadım gitti ya. Neden yapıyorsunuz bunu, neden böyle harika parçaları sadece japonya’ya özel basımda bulunduruyorsunuz, ağız burun giricem yeminle ya. Birileri açıklasın neden böyle yaptıklarını laan!
04.03.2011
@duraganyolcu, japonyada albüm fiyatları diğer ülkelerden pahalı, japon kardeşlerimiz de yurtdışından illegal albüm ithal etmesinler japonyada satılanları alsınlar diye japonya basımlarında bonus oluyor hep. plak şirketlerinin halt yemesi hep ama artık gruplar albüm kaydederken de “bu şarkı da bonus olur” diyorlar çoğunlukla.
05.03.2011
@Sambalici, oohhh sağ ol abi valla. Yıllardır merak ediyordum. Böyle bir şey çıkacağını tahmin etmeliydim arkasından.
“NEVERMORE, çok güçlü, çok zengin ve çok sert bir müzik yapıyor. Güçlü prodüksiyonla birleştiğinde ölümcül olan bu sound, ilk dinlemelerde, gazınızı alana kadar olan süreçte size eksikleri görmekten alıkoyan bir duvar örüyor ve albüm boyunca “Ohaaa!”, “Yuuuuh!” gibi coşma, gazdan gaza koşma emareleri gösteriyorsunuz. Bu balayı süreci bittiğinde ise, bazı şeyler yerine oturmaya başlıyor ve “The Obsidian Conspiracy”deki eksikler dikkatinizi çekmeye başlıyor.”
biraz uzun bi alıntı oldu ama çok doğru söylemişsin Ahmet. çıktığında dinlediğim etkiyi yaratamıyor aksine sürekli eksiklikleri duyuyorsun. and the maiden spoke’u bayıla bayıla dinlerken şimdilerde sıkıyor vs. diğer olay ise şarkı sözleri çok yavan. özellikle öncekilere göre anlamsız. Temptation coverı ise duyduğum en iyi coverlardan biri. belki de albümdeki en iyi şarkı. önceleri enemies of reality’i zayıf halka olarak düşünürdüm. TOC çeşitli zenginlikler barındırsada bana göre en zayıf halka.
Not: The Purist’s Drug(bonus şarkı) isimli şarkıya sahip olan mail filan atsın la bana.
notu az biraz albümün. hakkı 8.5
Jeff Loomis has also stated in a recent interview that Peter Wichers had a major part in the songwriting, encouraging Loomis to “cut out the fat, and make the songs catchier and hookier”, thus creating a simplistic and stripped down sound that differs from the original 7-8 minute complex tracks which Loomis originally wanted to record.
… Allah o wichers denen elemanın diye başlıcam şimdi soilwork fanları cesedimi çıkarıcak. aga bıraksaydın da adam 7-8 dakikalık hatta 10 dakikalık şaheserler yaratsaydı (bkz. This Godless Endeavor) neyse g.te giren şemsiye açılmıyor yapacak bişey yok. bu arada albüme 8 veririm 7,5 fazla düşük olmuş (tga 10 dhiadw 9,9 dnb 9 eor 9 bu da 8 işte)
metal sitelerindeki yazar/okur 2010 listelerine bakıyorum da, Nevermore bi albüm çıkarıyor ve adı yıl sonu listelerinde bu kadar az anılıyosa, kabul etmek lazım ki o albüm bi hayal kırıklığıdır. o da nevermore standardının yüksekliğinden tabi.
müthiş bir albüm bu lan, hiçbir şarkıda tek bir kusur bile yok. ilerde belki kimse bu albümü başyapıt olarak görmeyecek belki ama ömür boyu dinleyeceğim başyapıtlar arasına koydum ben bu albümü
hayvani riffler, müthiş ruh. ruh dolu bir albüm. Dreaming Neon Black’in bile üstünde görüyorum bu albümü
aha burdan açıklıyorum bu albüm başyapıttır ..tapııııın
Moonrise hasta olunası bi parça. 9 gider benden bu albüme.