İlk dört albümüyle black metal dünyasının en önemli isimleri arasına adını yazdıran SATYRICON “Nemesis Divina” ile destan yazdıktan sonra “Rebel Extravaganza”yı çıkarmış ve kendini black metalin klişelerinden, hatta ortamından sıyırmak istediğini apaçık belli etmişti.
“Dark Medieval Times”ın old-school kapağıyla, “The Shadowthrone”la, “Mother North” klibiyle akıllara kazınan grubun sonradan “Rebel Extravaganza” kapağındaki gibi zirzopluklara girişmesi SATYRICON’un black metal dünyasında davayı en kolay satan gruplardan biri olarak görülmesine yol açmış, ancak grup bu tür düşünceleri zerre önemsemediğini ve daima bildiğini okuyacağını “Volcano” ile de göstermişti.
O albümde takındıkları rock’vari tavır, black ‘n’ roll olaylar ve “Fuel for Hatred” sayesinde belki black metal dünyasının bir kısmı tarafından aforoz edilmişler, ancak dergi kapaklarını süslemeye ve yılın en seksi metal müzisyeni falan seçilmeye devam etmişlerdi.
“Volcano”nun ardından SATYRICON’un gidebileceği çeşitli yollar vardı. Sanatsal taraflarını “Rebel Extravaganza”da göstermiş, “Volcano” ile de “sırf keyfine trve black metalci trigger’lamışlardı”.
Peki sırada ne vardı?
Sırada SATYRICON’un pek çok şeyden arındığı, çıplaklaştığı, sadeleştiği bir albüm olan “Now, Diabolical” vardı. Albümün çıktığı dönemi, “K.I.N.G.”e gelen yorumları, SATYRICON’un “Rebel Extravanganza” sonrasında nasıl “atış serbest” bir grup hâline gelmiş ve bu sayede çatır çatır gömüldüğünü hatırlıyorum. Esasında burada bir taraf tutma niyetinde de değilim, zira zamanında “Mother North” diye bağırarak kendini ateşlere, Norveç ormanlarına, corpse paint kazanına atan bir insanın albüme adını veren şarkıyı, “K.I.N.G.”i veya “Delirium”u neden sevmeyeceğini elbette ki anlıyorum. Ancak bir şeyi bu kadar fazla gömen olunca, insan ister ister istemez karşı saflara geçmesi gerektiğini düşünüyor ve sunulan şeyi daha derinlemesine anlamaya çalışıyor.
O taraftan bakınca da “Now, Diabolical”ın çok kendine has, nevi şahsına münhasır bir albüm olduğunu düşünüyorum. Sanki adamlar black metalin nefretini en yalın hâlde kullanarak bunu tam da black metal olmayan bir düzlemde yansıtmış gibiler. Şarkıları dinlerken aklıma neden bilmem ama bu yalınlığın epey karşısında yer alan ENSLAVED’in bazı hâlleri de geliyor DARKTHRONE da geliyor SARKE de. SATYRICON albümde tekrarlara kaçmaktan, bilinçli bir düzlük, monotonluk kovalamaktan kaçınmıyor. Dahası, çok bilinçli şekilde şarkıları olabildiğince kuru ve saf tutma yoluna gidiyor. Sağdan soldan klavyeler fırlamıyor, vokaller efektlenmiyor, gitarlar atmosfer peşinde koşmuyor.
Bu sayede de ortaya MOTÖRHEAD’den tutun da yukarıda saydığım gruplara değin uzanan bir skalada icra edilmiş, gösterişten uzak bir albüm çıkıyor. Tam olarak black metal mi, bakış açısına göre değişir. Black ‘n’ roll mü, o da değil. Progresif mi, hiç değil. Sanatsal mı, görünüşte değil ama o da nasıl baktığınıza göre değişir. Sonuçta elimizde olan, zamanında belirli bir türün kralını yapmış deneyimli bir grubun tüm fazlalıklarını atıp eline küreği çapayı alıp en başa dönmesi ve toprağı eşelemeye başlamasına benzer bir şeye dönüşüyor. Değerli olan, SATYRICON’un buna değer katabiliyor oluşu. Genel yaklaşım kuru ve çıplak olmasına rağmen davulların bin bir türlü renge bürünüp kendinden bahsettirmesi bile bu yönde atılan adımlardan.
Büyük şehirdeki işinden istifa edip köye yerleşen SATYRICON burada üstündeki çivili zırhları, dikenli bileklikleri çıkarıyor, corpse paint’ini siliyor ve çapayı eline alıp toprağa iniyor, organik tarım yapıyor. Black metal perspektifinden bakıldığında davaya ters olabilir, ama diğer tüm dinamikleri de hesaba katıp bakınca gayet klas bir adım.
Şarkılar 1. Now, Diabolical
2. K.I.N.G.
3. The Pentagram Burns
4. A New Enemy
5. The Rite of Our Cross
6. That Darkness Shall Be Eternal
7. Delirium
8. To the Mountains
Now Diabolical black metalin istendiğinde ne kadar sade ve ilgi çekici bir şekilde sunulabildiğini gösteren bir başyapıt. Şahsi fikrimce Satyricon’un Nemesis Divina ile birlikte en iyi iki albümünden birisi. Gözümü kırpmadan bastım 9′u.
True metalciler sevmemesinden albümün ne kadar mükemmel olduğunu anlayabiliriz. Özellikle K.I.N.G., benim gibi pozır Metalciler için bulunmaz nimet. Death Metal’de The Killchain neyse, Black Metal için o.
@BK, bu albüme olduğu kadar Grand Declaration of War’a karşı bir tepki olmadı hiç bir zaman. Mayhem her ne yaparsa yapsın “varoluşu yeter” denerek el üstünde tutuldu.
Mayhem sadece biraz sorgulandı ama asla Satyricon kadar lanetlenmedi. Satyricon bildiğin “sevip dinleyen orospu evladıdır” derecesinde linç yedi. Baya farklı şeyler yani. Mayhem hep Mayhem ama Satyricon eski Satyricon değil o tayfaya göre.
rifflerin arasındaki geçişlerin ve bazı patternların (misal pentagram burns 00:37) benzerlerini son 2 albümde de sık sık kullandılar. “Deep calleth upon deep” bu albümdeki soundun hepten yoğunlaştığı, harala güreleden komple arınıp ulaştığı en saf nokta oldu.
benim için Satyricon diskografisi zamanda ileri gittikçe daha da güzelleşiyor.
Now Diabolical black metalin istendiğinde ne kadar sade ve ilgi çekici bir şekilde sunulabildiğini gösteren bir başyapıt. Şahsi fikrimce Satyricon’un Nemesis Divina ile birlikte en iyi iki albümünden birisi. Gözümü kırpmadan bastım 9′u.
18.01.2025
@BK, +1
True metalciler sevmemesinden albümün ne kadar mükemmel olduğunu anlayabiliriz. Özellikle K.I.N.G., benim gibi pozır Metalciler için bulunmaz nimet. Death Metal’de The Killchain neyse, Black Metal için o.
Bu albümün çıkışını dün gibi hatırlamıyorum, müthiş shitstorm dönmüştü. Trve cvlt bilekçi tayfa sinir krizleri geçirmişti.
Konu başlıkları ise:
- Roadrunner Records’dan albüm çıkardılar.
- Kliplerinde manken karıları oynattılar.
- Müzik artık black metal değil.
- Piyasa oldular.
- Kayıt çok temiz.
Daha bir çok enteresan şeyler. Bilekçi toksikliği denince aklıma gelen ilk albüm bu olabilir.
19.01.2025
@ismail vilehand, Bilekçi toksikliği denince Grand Declaration of War’u da unutmamak lazım.
19.01.2025
@BK, bu albüme olduğu kadar Grand Declaration of War’a karşı bir tepki olmadı hiç bir zaman. Mayhem her ne yaparsa yapsın “varoluşu yeter” denerek el üstünde tutuldu.
Mayhem sadece biraz sorgulandı ama asla Satyricon kadar lanetlenmedi. Satyricon bildiğin “sevip dinleyen orospu evladıdır” derecesinde linç yedi. Baya farklı şeyler yani. Mayhem hep Mayhem ama Satyricon eski Satyricon değil o tayfaya göre.
19.01.2025
@ismail vilehand, dün gibi hatırlamıyor musun
19.01.2025
@Pontiff Suleyman, typo yapmışım.
hz. frost’un çaldığı herhangi bir albümü boklayanı allah çarpar.
Entombed, Carcass, Dismember vs deth’n roll türünü nasıl başlattılarsa black’n roll olarak tabir edilebilecek bir şey bu albüm ile denenmiştir.
Satyricon’un davayı sattıktan (!) sonraki süreçteki en iyi albümü.
To The Mountains çok büyük şarkı.
rifflerin arasındaki geçişlerin ve bazı patternların (misal pentagram burns 00:37) benzerlerini son 2 albümde de sık sık kullandılar. “Deep calleth upon deep” bu albümdeki soundun hepten yoğunlaştığı, harala güreleden komple arınıp ulaştığı en saf nokta oldu.
benim için Satyricon diskografisi zamanda ileri gittikçe daha da güzelleşiyor.
deep called upon deep bence bir başyapıt.
bunun dışında bir iki albümlerine daha hakimim. yıllar sindirim sistemimi bozsa da satyricon’u keşfetmek çok başka bir haz veriyor.