1997’de çıkardıkları “Entropia” ile insanlık tarihinin gördüğü en cüretkâr, en iddialı ilk albümlerinden birine imza atan İsveçli progresif metal grubu PAIN OF SALVATION, türün DREAM THEATER’a benzemeden müzik yapamama boyunduruğundan hiç zorlanmadan sıyrılmış; “! (Foreword)”, “Winning a War”, “People Passing By”, “Oblivion Ocean”, “Stress”, “Nightmist” gibi şarkılarla daha birinci dakikadan PAIN OF SALVATION klasikleri yaratmaya başlamıştı.
“Entropia”dan sadece ve günü gününe 11 ay sonra, PAIN OF SALVATION’ın kimselere benzemeyecek diskografisinin sürprizli yapısını müjdelercesine, “Entropia”yla sersemleyen kitlelerinin üzerine ikinci albümleri “One Hour by the Concrete Lake”i saldılar.
O albümden sadece bir yıl sonra grup konsept yapıdaki ikinci albümü olan “One Hour by the Concrete Lake”i çıkardı. PAIN OF SALVATION bu albümde nükleer atıklar, savaş, yerel halkların göç etmek zorunda kalması da dâhil olmak üzere pek çok konuya temas eden bir konsept üzerinden ilerlemişti. Tüm şarkıların bu tema çerçevesinde ilerlediği albümde yaratılan kurgu karakter, başlangıçta güvendiği ve inandığı birtakım şeylerin sonradan topluma zarar veren korkunç şeylere dönüştüğünü görerek büyük bir hayal kırıklığına uğruyor ve sondan bir önceki şarkı olan “Shore Serenity”de günümüzde Rusya topraklarında bulunan Karaçay Gölü’nün kıyısında korkunç bir pişmanlık ve iç hesaplaşma yaşıyordu. PAIN OF SALVATION bu albümde “Entropia”da sunduğu mucizevi şeyleri yine son derece oturaklı, bu sefer daha da direkt olarak sunuyor ve PAIN OF SALVATION’ın yapabileceklerine ilişkin algıyı daha da ileriye taşıyordu.
“Karachay… This lake in Kyshtym has swallowed nuclear waste for almost fifty years now. Radiation was earlier so high that one hour at the shore of this lake would cause death in just a few weeks. Karachay, the entire lake, is now covered with concrete…”
Albüme baktığımızda grubun diğer albümlerine kıyasla görece daha az hit şarkı içerdiğini görüyoruz. Bu açıdan yaklaşıldığında “One Hour by the Concrete Lake” ilk bakışta PAIN OF SALVATION diskografisi içerisinde sanki bir nebze geri planda kalıyormuş gibi görülebilir. Ne var ki işlenen konsepte ve şarkıların bu konsepti nasıl beslediklerine bakıldığında esasında “One Hour by the Concrete Lake” baştan sona kusursuza yakın bir albümdür.
Bu nispeten geri planda gibi gözükmenin sebeplerinden biri PAIN OF SALVATION’ın bu albümde işlediği temadan dolayı daha kötümser bir mizaç benimsemesi, albümde coşkudan ziyade negatiflikten beslenen olayların olması olarak düşünülebilir. Sonuçta grup konserlerde albümün en çok öne çıkan şarkısı olan “Inside” haricinde “One Hour by the Concrete Lake”den pek bir şarkı çalmıyor; “Handful of Nothing”i de çalıyorlardı, ancak son beş yılda hiç çalmadılar. Buna rağmen grubun gerçek dinleyicilerinin açık şekilde bildiği üzere “One Hour by the Concrete Lake” PAIN OF SALVATION adına hakikaten çok önemli bir albüm ve daha da önemlisi, başka bir grubun pek de altından kalkamayacağı pek çok özellik barındırıyor.
Daniel’ın daha ilk kalbimden cüretkâr şekilde önümüze serdiği muazzam vokallerinin başrolde olduğu, sonrasında çıkacak PAIN OF SALVATION albümlerine göre daha agresif, yer yer daha mekanik ve albüm temasına hizmet eden tarzda gitarların ön planda olduğu “One Hour by the Concrete Lake”teki en güçlü taraf ise bu konseptle bütünleşen atmosfer. Bu açıdan bakınca albüm gerçekten de kendisini oluşturan parçaların toplamından daha büyük bir hâle geliyor ve öne çıkan az şarkı varmış gibi gözüken ancak işin sonunda çok tatmin edici bir nihai sonuç veren bir çalışma olarak kül, kurum, pas ve radyoaktif madde eşliğinde parlıyor.
PAIN OF SALVATION bu albümden sadece iki yıl sonra, nostaljik gelgitleri ile öne çıkan, modern zamanların en iyi progresif metal albümlerinden ve tarihinin en sükseli işlerinden biri olan “The Perfect Element I”ı çıkardı. O albümdeki bazı dinamiklerin bu kadar öne çıkmasını sağlayan birtakım fikirlerin oluşma aşamasında olduğu şarkılardan bazıları “One Hour by the Concrete Lake”te yer alıyordu ve bu sayede PAIN OF SALVATION sahip olduğu aşırı özgün, benzersiz, alametifarikalarla dolu vizyonu ve damgayı doksanlar sonu ve iki binler progresif metaline vurdu. Bunun olmasında katkısı olan her albüm gibi “One Hour by the Concrete Lake” de görevini yapmış, PAIN OF SALVATION’ı markalaştırmış, daha ilk albümünden ilham vermeye başlayan bu grubun evrimindeki önemli adımlardan biri olarak tarihteki yerini almıştı.
Kadro Daniel Gildenlöw: Vokal, gitar
Johan Hallgren: Gitar, geri vokal
Kristoffer Gildenlöw: Bas, geri vokal
Fredrik Hermansson: Klavye
Johan Langell: Davul, geri vokal
Şarkılar 1. Spirit of the Land
2. Inside
3. The Big Machine
4. New Year's Eve
5. Handful of Nothing
6. Water
7. Home
8. Black Hills
9. Pilgrim
10. Shore Serenity
11. Inside Out
gildenlöw acayip madrabaz, şovmen bir tip gibi gelmiştir bana her zaman. bu albümün yorumu da alabildiğine müzik odaklı bu objektif cümlem olsun.