# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
NIGHTRAGE – Sweet Vengeance
| 12.09.2024

Tompa’yı melodik death metale dönmeye ikna eden albüm.

NIGHTRAGE ilk çıktığında “Tomas Lindberg’i AT THE GATES gibi bir grup sonrasında tekrar melodik death metal yapmaya ikna edebilmiş grup” olarak görülüyordu. Melodik death metalin kitabını yazmış bir grubun, metal tarihinin en ilham verici başyapıtlarından birini çıkarması ve sonrasında da zirvede bırakmak adına dağılmasıyla birlikte, Tompa bir süre pek ortalarda gözükmemiş ve gölgelerde saklanmayı tercih etmişti.

Takvimler 2002’yi gösterdiğinde ise AT THE GATES’te yaptığı müziğin daha sertiyle ortamlara dönmüş; hem LOCK UP’ı kurarak “Hate Breeds Suffering”le grindcore’a dalmış hem de THE CROWN’ın “Crowned in Terror”ıyla şiddet dozunu artırmaya niyetli olduğunu göstermişti.

Yalnızca bir yıl sonrasındaysa bir anda ortaya çıkan NIGHTRAGE diye bir grupla karşımıza çıkmış ve bir an için “Tompa İsveç metal ortamlarının Tim Ripper Owens’ı mı oldu?” dedirtir gibi olmuştu. Ne var ki LOCK UP da THE CROWN da hayvan gibi iyi müzik yapıyorlardı; bu NIGHTRAGE de iyi çıkarsa, belli ki Tompa boş işlerle uğraşmıyor, kalitenin adresi olma özelliğini sürdürüyordu.

NIGHTRAGE gerçekten de durup dururken ortama giren bir gruptu. Yunan gitarist Marios Iliopoulos tarafından kurulan grup saf melodik death metal yapıyordu ve grubu kurmak için İsveç’e yerleşen Iliopoulos’un edindiği müthiş çevre sayesinde acayip bir kadroyla açılışı yapmıştı. Vokaldeki Tompa’nın yanı sıra, FIREWIND’de çalan ve sonradan Ozzy Osbourne gitaristi olacak Gus G. de diğer gitarları üstleniyordu. Davullarda THE HAUNTED Per Moller Jensen, konuk vokalist olarak da EVERGREY’den Tom Englund vardı.

Ancak önemli olan bunların hiçbiri değildi. Önemli olan NIGHTRAGE’in ilk albümünden mükemmel bir melodik death metal yapıyor olmasıydı. Marios adeta “IN FLAMES davayı sattı, ben çıkıp melodik death metalin hasını yapayım” demiş ve türün esaslarından taviz vermeyen, bir sene önce “Reroute to Remain”le şu güzel ortamı bozan IN FLAMES’in boşalttığı koltuğa yerleşme potansiyeliyle olaya girmişti. NIGHTRAGE’in içinde doğal olarak IN FLAMES vardı, AT THE GATES de vardı, ancak yine de özgün bir tını yakalamayı başarmışlardı.

“The Tremor”la gayet sert ve tavizsiz şekilde giren “Sweet Vengeance”ın çıktığı dönemde yazılan incelemelere bakarsanız, NIGHTRAGE’in yarattığı etkiyi görebilirsiniz. Normalde yeni çıkan bir albüm için bu tarz beylik laflar pek edilmez ancak “Sweet Vengeance” için “gelmiş geçmiş en iyi melodik death metal albümlerinden biri”, “gerçek müzik işte bu”, “mükemmel” gibi yorumlar okuduğumu hatırlıyorum. Neden hatırlıyorum? Çünkü albüm çıktıktan kısa bir süre sonra, o dönemde açtığımız başka bir metal sitesi için incelemesini ben de yazdığım için hatırlıyorum.

Albümü ilk dinlemenizde, hele ki 21 yıl önce çıkan bir albümden bahsettiğimiz düşünülürse, ilk andan şarkıların çok da bir olayı olmadığını düşünecek dinleyiciler de olabilir. Sonuçta melodik death metal pek de iyi yıllanmadı ve günümüzde çeşitli sebeplerden bocalıyor. Ne var ki albümü sevmek isteyerek dinlerseniz, o dönem yapılmak istenen şeyi anlamaya çalışırsanız, Marios’un sırf metal sevgisi için ülke değiştirmesini, bu kadar adamı kafalamasını ve böylesi tutkulu bir albüm yapmasını siz de değerli görebilirsiniz.

Yukarıda da dediğim gibi bu albümün incelemesini 20 yıl önce de yazmıştım. O sıralarda metal-pit.com diye bir sitemiz vardı ve site açılır açılmaz güçlü şekilde adımızı duyurmak için önemli bir isimle röportaj yapmayı amaçlıyorduk. Bu önemli kişi Tompa’ydı ve bu vesileyle hayatımın ilk röportajını da yapmış olmuştum. O sırada ailemle yaşıyordum ve bir akşam saat 20.00’de çalan telefonu açtığım ve karşımda Tomas Lindberg’i bulduğum anı bugün bile unutmuyorum. Dolayısıyla “Sweet Vengeance” benim için güzel anlar ve geçmişe dair “tatlı” hatıralar içeren bir albüm. Melodik death metal seviyorsanız dinleyin.

Not: O röportaj sırasında Tompa’ya sorduğum “sesini nasıl koruyorsun?” sorusu da yine unutmadığım röportaj anılarından. Sonradan kendisiyle pasifagresif için de röportaj yaptık ve bu soruyu o röportajda da hatırlatmıştım. Hatta sonrasında DARK TRANQUILLITY ile yaptığımız röportajda da bunun muhabbeti geçmişti. Ağızlarda tatlı bir lezzet bırakması için incelemeyi bunlarla kapatayım.

2015

Seninle 11 yıl önce başka bir site için röportaj yapmıştım ve orada sana sesini nasıl koruduğunu sormuştum. Sen de cevap olarak her gün bir tane yeşil elma yediğini söylemiştin haha. Bunu hâlâ yapıyor musun, yoksa başka önerilerin var mı?

Hahah, evet. Artık yapmıyorum hahah. Sadece biraz ısınma yapıyorum. Konser sırasında ise sıcak bir şeyler içiyorum. Mesela Anders solo attığı zaman 10 saniyeliğine kaybolup biraz çay içiyorum.

2021

Bundan 16-17 yıl önce Tompa’yla röportaj yapmıştım ve bana iyi death metal vokali yapmanın püf noktasının vokal yapmadan önce yeşil elma yemek olduğunu söylemişti.

Johan Reinholdz: Elma mı?

Mikael Stanne: Hahahaha!

Senin bu tarz önerilerin var mı?

Mikael Stanne: Yok haha. Belki bira içmek olabilir. Tompa bana normalde hiç kahve içmediğini ama şarkı söylemeden önce çok fazla kahve içtiğini söylemişti.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.50/10, Toplam oy: 8)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2003
Şirket
Century Media
Kadro
Tomas Lindberg: Vokal
Marios Iliopoulos: Gitar
Gus G: Gitar
Brice Leclercq: Bas

Konuk:
Per Möller Jensen: Davul
Fredrik Nordström: Klavye
Tom S. Englund: Clean vokaller (3, 8, 9 ve 10 no'lu parçalar)
Şarkılar
1. The Tremor
2. The Glow of the Setting Sun
3. Hero
4. Elusive Emotions
5. Gloomy Daydreams
6. Macabre Apparition
7. In My Heart
8. Ethereal
9. Circle of Pain
10. At the Ends of the Earth
11. The Howl of the Wolves
  Yorum alanı

“NIGHTRAGE – Sweet Vengeance” yazısına 7 yorum var

  1. aethyrs says:

    nightrage ile ne zaman tanıştık hatırlamıyorum, sanırım 2006 falandır. satın aldığım nadir albümlerden. halen ara ara dinlerim, dinlemeyene de tavsiye ederim.

  2. Berca B. says:

    Ya bu Tremor’un ana rifi artık kulağa çok alışılmış gelse de hayatta en sevdiğim şeylerden biri ve kritik sayesinde yıllar sonra bu gerçeği hatırladım. Müthiş bir albüm açılışı, albümün geri kalanı da bi o kadar iyi. Sanırım bu albümü ilk 20 yıl önce İşgal’de duymuştum, şimdi albümün geri kalanıyla bu gerçeği sindirmeye çalışacağım. 20 yıl nedir mk.

    Cerca C.

    @Berca B., Dediğin riff hoşuma gitti.

    Berca B.

    @Cerca C., kaliteyle bi yakınlığın olduğun belli oluyor.

  3. Seyfettin Dursun says:

    Gus G gibi bir hayli abartılan bir gitaristin belki de en iyi çaldığı albüm. Keyifle hatırlar dinlerim.

  4. Ugur says:

    Madem ilk albüm kritiği geldi ben de çok sevdiğim grupla ilk nasıl tanıştığımdan bahsedeyim.2007 senesinde Ahmet’in (ve benim de) çok sevdiği A New Disease Is Born albümünün kritiği vardı ZOR’un o zamanki sayısında.Yanlış hatırlamıyorsam onu da Ahmet yazmıştı.O yıl üniversiteyi kazanmıştım, sonbahardaki okul kayıtları öncesi son bir tatile gidiyordum.Tüm yol o albümü dinlemiştim.Hala dinledikçe o yolculuğum ve tatilim aklıma gelir.Sonrasında önceki iki albümünü oha Tompa ve Gus G varmış diyerek ve bu adamları melodik death’in yeni kralları gibi iddialı bir hayranlıkla dinlemeye koyulmuştum.

    Gerçekten grubun ilk 3 albümü tartışmasız en iyileri.’Hero’ gibi yazılmış en iyi metal şarkılarından bir tanesi olduğunu düşündüğüm bir çalışmayı içermesi bile bu albümün ne kadar iyi olduğunu anlatmaya yeter aslında.En iyi 3 arasında da A New Disease ve bunu eşit puanla 1′e ve 2′ye, Descent into Chaos’u 3′e koyardım sanırım.

    İyi ki olmuşsun ve iyi ki varsın Nightrage.Teşekkürler Marios.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.