Toz toprak, mazot kokusu, yakın çekim bir engerek, ucuz burbon, evli çocuklu ergenler, country/blues kırması müziklerin çalındığı barlar ve “Senor Limpio”nun giriş rifi eşliğinde kalkıp tozu dumana katarak ilerleyen 69 model bir Mustang…
CORROSION OF CONFORMITY’nin CORROSION OF CONFORMITY olması esasında Pepper Keenan’ın 1991 çıkışlı “Blind”da gruba katılıp birkaç yıl içinde kendini grubun frontman’i olarak bulmasıyla başladı. Grubun ilk dönemlerindeki punk ve crossover etkisinden sıyrılıp neredeyse tamamen sephia bir müzik yapmaya başlaması, CORROSION OF CONFORMITY’nin southern/sludge metal olarak müzik dünyasına kazının imzasının da sağlamlaşmasını sağladı.
Grubun ülkemizdeki bilinirliğini artıran en önemli olaylardan birinin James Hetfield’ın Pepper Keenan’la kanka olması, incelemesini yakın zamanda yazacağım “Wiseblood”daki “Man or Ash”te gruba konuk olması gibi faktörler olduğunu çoğumuz biliyoruz. Sonuçta southern metal yapan bir dolu grup var, ancak CORROSION OF CONFORMITY bu türün ülkemiz metal dinleyicileri arasında en çok bilinen gruplarından biri. Dinleyen on binler yoksa bile, adını duyan binler muhakkak ki vardır.
“Deliverance” grubun güneyli kimliğini ilk kez böylesi yoğun şekilde yansıtmaya başladığı albüm. “Albatross” ve “Clean My Wounds” gibi iki hit çıkarmayı başaran albüm, sadece iki yıl sonra çıkacak olan ve CORROSION OF CONFORMITY’nin sound’unu, gitar tonunu ve genel olarak müziğindeki sivrilikleri daha da öne çıkaracağı “Wiseblood” öncesindeki bir geçiş olarak görülebilecek olsa da bireysel olarak da grubun kariyerindeki en önemli 2-3 albümden biri.
Albümdeki müzikal karaktere baktığımızda elbette ki BLACK SABBATH’tan ödünç alınan bir dolu fikirle karşılaşıyoruz. Ne var ki bu durum sludge ve stoner metal ekseninde bir öykünme değil, gerekli malzemeleri kullanmaya başlamadan önce yere serilen bir tezgâh görevi gördüğünden, bu tür gruplardaki SABBATH etkisinden özellikle bahsetmeye de fazla gerek yok. Burada önemli olan, grunge’ın ortadan kalkmaya başladığı bu dönemlerde ortaya fazlasıyla çıkan groove karakterli müziklerin etkisinin “Deliverance”ta da görülüyor oluşu.
Birkaç yıl önce PANTERA’dan duyduğumuz ve groove metalin standartlarını belirleyen albümler ve bir sene sonra çıkacak ilk DOWN albümü bir kenarda dursun, southern rock kimliğinin bu dur kalklı staccato rifler eşliğinde sarmaş dolaş olduğu groovy karakter ile CORROSION OF CONFORMITY bir anda son derece gaz ve karakteristik bir şeye evrilmişti. Bu gazın etkileri sadece dinleyicilerin üzerinde olmamış, tüm o CROWBAR’ların falan da verdiği ilhamla Zakk Wylde’ın “Deliverance”ın 5 yıl sonrasında kurduğu BLACK LABEL SOCIETY de CORROSION OF CONFORMITY’ye çok yakın bir müzik yaparak ortamlara girmişti. Birilerini kızdırır mıyım bilmiyorum ama, BLACK LABEL SOCIETY’nin ilk albümü “Sonic Brew” = “Deliverance” + “Wiseblood”dır. Bu böyledir.
Albümdeki bu southern rock/metal, sludge metal ve groove birlikteliği sayesinde “Deliverance”ın bu türlerin tam bir harmanına dönüştüğünü görüyoruz. İlk paragrafta adını andığım “Senor Limpio”nun girişindeki kütür kütür kick’ler, yine staccato gitarlar ve minik minik yapay armoniklerden ihtiyacımız olan adrenalini alırken, “Seven Days” ve benzer anlayıştaki şarkılarda KYUSS’ın “Welcome To Sky Valley”de yaptıklarına, misal “100 Degrees”e benzer şeylere rastlıyorduk. Albümü kapatan “Pearls Before Swine”da çok net BLACK SABBATH etkilerini SOUNDGARDEN’la harmanlıyor, albüme adını veren şarkıda “muzur” diye tarif edebileceğim bir beste yapısı sunuyor, “Shake Like You”yu ise efektli bir karambole bulamayı tercih ediyorlardı.
Tüm bunların sonucunda da ortaya doksanlar havasını yansıtan bir albüm ve farklı türlerin zenginliklerini kendi karakterine dönüştürmeyi başaran bir CORROSION OF CONFORMITY görüyorduk. “Deliverance”, bu güneyli karakterini ve yazıda adını andığım referansları seven dinleyicileri keyiften gebertecek düzeyde iyi bir albüm. Lakin olayın southern dozunu biraz azaltıp metal tarafını köklemeyi tercih edecek olursanız, o zaman sizi muhtemelen “Wiseblood” paklayacaktır. İkisi de her türlü çok iyi albümler ve CORROSION OF CONFORMITY gibi bir grubun kısa bir zaman aralığında geçirdiği başarılı evrimi görmek için güzel örnekler.
Kadro Pepper Keenan: Vokal, gitar
Woody Weatherman: Gitar
Mike Dean: Bas
Reed Mullin: Davul
Şarkılar 1. Heaven's Not Overflowing
2. Albatross
3. Clean My Wounds
4. Without Wings
5. Broken Man
6. Señor limpio
7. Mano de mono
8. Seven Days
9. #2121313
10. My Grain
11. Deliverance
12. Shake like You
13. Shelter
14. Pearls Before Swine
Bu albümdeki sound mükemmel, tam olması gerektiği gibi, enstrümanların tonları çok doğal, gitar tonu özellikle zehir zemberek, aşırı gaine bulanıp sıkıştırılmamış diğer enstrümanların arasından sikip atıp geçen mükemmel bi distortion var. Onun dışında zaten albümdeki her şarkı hit, gerçekten bu kadarı zor bulunur, aşırı keyifli bi albüm, klasik
“Sonic Brew” = “Deliverance” + “Wiseblood” tespiti çok iyi hahahah. Sonic Brew gerçekten CoC’un bu soundunun iyice yağa pisliğe bulanıp daha manyak sololar eklenmiş hali gibi.
Bildiğim CoC aynı zamanda 90′ların ticari olarak da en başarılı stoner gruplarından biri. Monster Magnet – Powertrip ile bu albüm dışında altın plak alabilen başka grup yok.
Of of. Blind gibi “bunu da ben yazarım” diyordum da neyse ki Ahmet abi yazmış, hoş benim yazacağım şey muhtemelen çok daha kötü bir yazı olacaktı.
Neyse, Blind ile yaptıkları geçişin ardından, çok daha badass ve dibine kadar rock’n’roll bir albüm bence Deliverance. Önceki albüm karanlık, politik ve isyankardı, bu albüm ise choppera atlayıp Amerika’nın batısı boyunca dolaşma hissi veren badass bir albüm. Blind’ı daha çok sevmekle beraber Deliverance’ın da kesinlikle harikulade bir albüm olduğunu düşünüyorum. 9,5/10
Eski Raddor olsa buraya kitabe gibi yorum döşemişti ama performansım düştü. Gerçi CoC’un herhangi bir albümü için ne denir ki? Testosteron şelalesi müzik. Benim sakallar 27′den sonra bunları dinlediğim için çıktı. Heaven’s Not Overflowing favorim.
Bu albümün gitar tonuna aşığım, sırf bu yüzden asla satmayacağım amfim mesa boogie 50cal+.
Bu albümdeki sound mükemmel, tam olması gerektiği gibi, enstrümanların tonları çok doğal, gitar tonu özellikle zehir zemberek, aşırı gaine bulanıp sıkıştırılmamış diğer enstrümanların arasından sikip atıp geçen mükemmel bi distortion var. Onun dışında zaten albümdeki her şarkı hit, gerçekten bu kadarı zor bulunur, aşırı keyifli bi albüm, klasik
“Sonic Brew” = “Deliverance” + “Wiseblood” tespiti çok iyi hahahah. Sonic Brew gerçekten CoC’un bu soundunun iyice yağa pisliğe bulanıp daha manyak sololar eklenmiş hali gibi.
Bildiğim CoC aynı zamanda 90′ların ticari olarak da en başarılı stoner gruplarından biri. Monster Magnet – Powertrip ile bu albüm dışında altın plak alabilen başka grup yok.
Of of. Blind gibi “bunu da ben yazarım” diyordum da neyse ki Ahmet abi yazmış, hoş benim yazacağım şey muhtemelen çok daha kötü bir yazı olacaktı.
Neyse, Blind ile yaptıkları geçişin ardından, çok daha badass ve dibine kadar rock’n’roll bir albüm bence Deliverance. Önceki albüm karanlık, politik ve isyankardı, bu albüm ise choppera atlayıp Amerika’nın batısı boyunca dolaşma hissi veren badass bir albüm. Blind’ı daha çok sevmekle beraber Deliverance’ın da kesinlikle harikulade bir albüm olduğunu düşünüyorum. 9,5/10
Eski Raddor olsa buraya kitabe gibi yorum döşemişti ama performansım düştü. Gerçi CoC’un herhangi bir albümü için ne denir ki? Testosteron şelalesi müzik. Benim sakallar 27′den sonra bunları dinlediğim için çıktı. Heaven’s Not Overflowing favorim.