# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ACCEPT – Humanoid
| 19.07.2024

ACCEPT song generator.

ACCEPT’in 2010’daki “Blood of the Nations” ile yaptığı şey, muhtemelen 2010 sonrasındaki tüm geri dönüşlere hükmeden tek bir geri dönüş gücündeydi. Grup resmen yeniden doğmuş, hem eski hayranlarını hizaya sokmuş hem de yepyeni bir nesle kucak açarak dinozor gibi görünen ACCEPT’in tekrardan metal haritasındaki en aktif gruplardan biri olmasını sağlamıştı.

Hemen iki yıl sonrasında gelen “Stalingrad: Brothers in Death” ile bu gazı sürdüren ACCEPT, 2014’te bizlerle buluşan ve nasıl olduysa zamanında incelemediğimiz “Blind Rage”le de çıkarıp masaya vurmuştu.

“Blind Rage” sonrasında birtakım önemli olaylar yaşanmıştı. Öncelikle “Balls to the Wall”da ve geri dönüş albümlerinde çalan gitarist Herman Frank grupla yollarını ayırmış ve yerine GRAVE DIGGER’ın doksanlardaki başarılı albümlerinin altında imzası bulunan gitarist Uwe Lulis gelmişti. Bu değişiklik belki ACCEPT müziğinde yapısal anlamda büyük değişikliklere yol açmamış olsa da esas konu, Peter Baltes ile olan ayrılık gibi gözüküyor. Görünüşe göre şu anda beste konusundaki tek karar mercii Hoffmann ve bu tek tip anlayış da grubun müziğine yansıyor. Diğer yandan, kabul etmek gerekir ki ACCEPT Baltes veya Frank grupta olsaydı da geri dönüş dönemindeki o üç albümlük gazı biraz kaybetmiş durumda. Dinleyicinin de ACCEPT’i kanıksamasıyla albümlerin bir miktar “memur” zihniyetine yaklaşması da bence bu yüzden.

Günümüzden geriye bakınca, “The Rise of Chaos” ve “Too Mean to Die”ın bir miktar bu durumdan muzdarip albümler olduğunu görmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Bana kalırsa o albümleri geri dönüş sonrasındaki üç albümden ayıran ve o albümlerin kalibresine çıkamamasını sağlayan temel şey, heyecan eksikliği ve bahsettiğim memuriyet durumuydu. Yoksa ACCEPT elbette ki nasıl beste yapacağını hâlâ çok iyi biliyordu, hâlâ iyi fikirleri vardı ve içindeki ateşi yansıtmayı hâlâ biliyordu.

Bugüne geldiğimizde, biraz gecikmeli de olsa inceleyebildiğim “Humanoid”le karşı karşıyayız ve albümü defalarca dinlemiş bir insan olarak önceki iki albümdeki durumun, belki bir tık daha da artarak “Humanoid”de de olduğunu görüyorum. “Humanoid” ACCEPT kalitesinden dolayı zaten belli bir seviyenin altına düşemeyecek bir albüm olsa da ACCEPT kalitesinden dolayı beklediğimiz bazı üst düzey seviyelere de çok çıkamayan bir albüm. Bunu riflerdeki “varsayılan ACCEPT rifi” kanıksanmışlığından veya “ACCEPT song generator”dan çıkma bazı bestelerden görmek mümkün.

Sonuçta ACCEPT’ten bahsettiğimiz için tüm bir incelemeyi eleştirel taraftan yapmak istemiyorum, zaten “Humanoid” de kötü veya ortalama bir albüm değil. “Humanoid” iyi bir albüm, ancak sadece iyi bir albüm. Herhangi bir ACCEPT şarkısı gibi başlayan, şarkı sözleriyle hafif mırın kırın ettiren birtakım şarkıların bile anlık fikirlerle karakter kazandığını gördüğümüz pek çok an var. Misal standart bir ACCEPT şarkısı gibi başlayan ve pek de farklı bir yere gitmeyecekmiş gibi görünen “The Reckoning”in nakaratında 5. telin 10. perdesinden 9. perdesine kaydırılan oktavlı rifin şarkının havasını bir anda değiştirmesi gibi küçük detaylar, albümde pek çok yerde karşımıza çıkıyor.

Kapağından ve adından yansıttığı konsepti geneline yayma gereği görmeyen albümde, yapay zekâ, teknoloji, insanın robotlaşması gibi genel bir tema varmış gibi gözükse de albümde “çok şarap içtim çok kadınlar sevdim” ekseninde dolaşan “Ravages of Time” ve bir barmen karşısındaki monoloğu içeren “ben içkimi böyle içerim aga” kıvamlı “Straight Up Jack” gibi şarkılar da var. Bu tip şarkılar bana kalırsa müzikten ziyade sözlerine yaslanan şarkılar ve bir noktadan sonra sıkıcı hâle geliyorlar.

Vokallerde Mark Tornillo’nun önceki albümlere kıyasla kendini fazla kasmadığını ve ChatGPT’de yazılmış bir ACCEPT albümünün vokalleri nasıl olacaksa o şekilde vokal yaptığı albümde, her zamanki gibi Andy Sneap elinden çıkma prodüksiyondan tutun da müzisyenliklere kadar her şey olması gerektiği gibi. Ne var ki bestelerdeki tutku belli oranda eskiyi aratınca, sound’un gücü veya soloların çok çılgın olması gibi şeyler de ister istemez bir yere kadar tatmin edici oluyor.

ChatGPT’ye dönersek, albümdeki vokaller değil belki ancak Wolf Hoffmann da şarkı sözleri konusunda yapay zekâdan yararlanmayı düşündüğünü albümün çıkışından sonra söylemişti. Hoffmann, her ne kadar yapay zekâya yazdırdıkları sözleri ve beste fikirlerinin hiçbirine albümde yer vermeseler de çıkan sonuçların korkutucu derecede iyi olduğunu ve yapay zekânın yaptıklarından epey bir etkilendiğini itiraf etmişti.

Tüm bu detaylar; iyi yanlar, kötü yanlar, artılar, eksiler bir araya gelince dananın kuyruğunun koptuğu yer (ooo bir tık “Blind Rage” referansı mı acaba) “Humanoid”deki bestelerin ortalama ile ortalamanın biraz üstünde seyrediyor oluşu. “The Rise of Chaos”a ve “Too Mean to Die”a 7 vermiş bir insan olarak, bir ACCEPT albümüne daha da düşük bir not vermek içimden gelmiyor ve zaten “Humanoid” de bence tam olarak 7’lik bir albüm. Ama heyecan ve verdiği gaz olarak albümün öncesindeki iki albümün bir miktar gerisinde olduğunu, aynı notu verdiğim bu albümü önceki iki albüm kadar benimseyemediğimi de eklemek isterim. Umarım Hoffmann bir şekilde bu gidişe bir dur der ve bir şeyleri değiştirir, yoksa -her ne kadar ACCEPT söz konusu olduğunda bu ifadeyi kullanmak haddime olmasa da- bir sonraki albüm için bu kadar anlayışlı olamayabilirim.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.72/10, Toplam oy: 18)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2024
Şirket
Napalm Records
Kadro
Mark Tornillo: Vokal
Wolf Hoffmann: Gitar
Uwe Lulis: Gitar
Martin Motnik: Bas
Christopher Williams: Davul
Şarkılar
1. Diving into Sin
2. Humanoid
3. Frankenstein
4. Man Up
5. The Reckoning
6. Nobody Gets Out Alive
7. Ravages of Time
8. Unbreakable
9. Mind Games
10. Straight Up Jack
11. Southside of Hell
  Yorum alanı

“ACCEPT – Humanoid” yazısına 6 yorum var

  1. Raddor says:

    Albümü yeni dinliyorum, Man Up parçasını çok sevdim, nakaratı hoş. Spotify’ın hazırladığı Tekrar Tekrar listemde uzun bir süre duracaktır.

    “Herhangi bir ACCEPT şarkısı gibi başlayan, şarkı sözleriyle hafif mırın kırın ettiren birtakım şarkıların bile anlık fikirlerle karakter kazandığını gördüğümüz pek çok an var.” Hakikaten parçaları klişelerden kurtarmak için ellerinden geleni yapmışlar.

    Yapay zeka iyi söz/şiir vs yazıyor. İlerde şarkı yapsam kullanır, kendi fikirlerimle sentezlerdim.

  2. İamthecincihodjas says:

    Bence türler arasında puanlamayla ilgili tutarsızlık var.

    Ne puana ne de incelemeye itirazım var, inceleme harika olmuş. Ama bu cayır cayır bir heavy metal albümü, ağzına kadar iyi riffler ve sololarla dolu, vokali vokal davulu davulu kayıdı kayıt. Hiç sıkmadan tekrar düşmeden yeterince varyasyon sağlıyor.

    Fakat vuruculuk eksiği var, yeni bir accept marşı olmayı hakedecek süper hit barındırmıyor.

    İtirazım şu, accept bir death ya da black metal grubu olsaydı, hele ki allahın cezası bir tür olan melodeath grubu olsaydı pasifagresif de son derece pespaye albümlerle 7 be fazlası notları alması gerekiyordu. Darkthrone un skiyle 3 günde kaydettiği bir albüme şu albümden fazla not vermek ortadaki emeğe müzisyenliğe haksızlık yahu.

    At the gates osursa 8,5 dan başlıyor mesela. İyi albümse 9. Bir heavy, power ya da prog grubunun bu notları alabilmesi için müzik tarihine damga falan vurması gerekiyor.

    Ahmet Saraçoğlu

    @İamthecincihodjas, sağ ol. Puanlamaları grupların kendi diskografisi içerisinde veriyorum genelde. Yani bu albüme 7 verirken diğer Accept albümlerini göz önünde bulundurarak veriyorum. Bazı albümler var, 6 vermişimdir ama başka bir grubun herhangi bir albümünden üstün olmasına rağmen o grup özelinde 6′dır.

    Tür ayrımı yapmamaya çalışıyorum. Melodeath ile aram epeydir bozuk. İncelediğim son 5-6 melodeath albümüne verdiğim notlar 6 ile 7 arasında değişiyor.

    Power ve prog metal iyi yapıldığında çok sevdiğim türler. Daha dünkü podcast’te “İsveç’ten sadece tek bir grup seçeceksin ve ölene kadar sadece o grubu dinleyeceksin” sorusuna, death metalin black metalin harman olduğu bir ülke olmasına rağmen sadece 2 albüm çıkarıp dağılan Lost Horizon cevabını verdim. Yani türlere karşı bir duruşum yok. Bu sene dinlediğim en iyi 5 albüm arasında da Judas Priest, Evergrey ve Khirki var; heavy metal, power/prog, stoner/heavy metal grupları. Keşke çok iyi power veya prog albümleri çıksa da hep yüksek yüksek notlar versem.

    Sadece PA’da 3000′e yakın albüm inceledim, elbette arada dengesizlikler oluyordur, ama gerçekten de türe bağlı ön yargılarla notlandırma yapmıyorum. Bu albüme 7 verdim çünkü ortada “Breaker”, “Restless and Wild”, “Balls to the Wall”, “Metal Heart”, “Russian Roulette”, “Objection Overruled”, “Blood of the Nations”, “Stalingrad”, “Blind Rage” gibi albümler var. “Humanoid”e daha yüksek not versem bu albümlerden bazılarına 10 üstünden 12, 13 falan vermem lazım.

    İamthecincihodjas

    @Ahmet Saraçoğlu, cevap için teşekkür ederim.

    Aslında sorun albüm olsun film olsun bu tarz medyumların puanlanmasında yatıyor belki de. Yani böyle bir adet gelişmiş ama aslolan bir entüsiastın yorumları. Çok yönlü bir değerlendirmenin aşırı indirgemeci bir ifadesi sayısal puanlama. Var oldukça benim gibi memnuniyetsizler de olacaktır kanımca.

    Ahmet Saraçoğlu

    @İamthecincihodjas, rica ederim. Not muhabbeti biraz öyle evet. Çok da anlam yüklememek lazım.

  3. eatthegun says:

    Üzülerek katıldığım bi kritik oldu. Özellikle not konusunda, benim de elim Accept’e 6 vermeye gitmiyor açıkçası. Ama albümdeki eksikler çok bariz. Önceki bir kaç albümdeki catchy, klasik olabilecek şarkılar bu albümde pek yok maalesef. Bir kaç tane çok sevdiğim şarkısı olan gerisi biraz Accept song generatore bağlamış bi albüm oldu benim için. Yine de işin sonunda Accept sounduna taptığım bi grup olduğu için ne yaparlarsa yapsın keyif veriyor az ya da çok.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.