# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MÜTIILATION – Black Millenium (Grimly Reborn) [ORTAK İNCELEME]
| 24.06.2024

İçinde bulunduğumuz milenyumun ilk başyapıtlarından biri.

Cemil Okumuş

Seninle buluşmak için zamandan ve ölümden sağ çıktım.

Yaptığı müzikle Fransız black metalinin öncüsü olan ve ilerleyen yıllarda bu sahnede ortaya çıkacak hemen hemen tüm gruplara ilham vermeyi başaran Mütiilation, ikinci dalga black metalin Norveç’te kendini gösterdiği yıllarda yaratılan geleneksel black metal anlayışını sound’u ve temel kalıpları içerisinde koruyup onu hem müzikal hem felsefi anlamda farklı bir boyuta çekmişti. Mütiilation geleneksel black metalin ruhuna uygun şekilde raw ve primitif bir sound kullanıyor, fakat bu yapı içerisine black metalin ruhuna aykırı olmayacak şekilde avangart ve yenilikçi unsurları ekleyerek onu zenginleştiriyordu. Grubun 1995 yılında yayınlanan ilk albümü “Vampires of Black Imperial Blood” hem müzikalite hem felsefi tema anlamında Fransız black metalini başlatan albümdü. Mütiilation bu albümle hem daha o yıllarda kitlelere ve popüler kültüre oynamaya başlayan black metal gruplarına bir tepki ortaya koymuş, hem de yaptığı müziğe felsefi ve edebi anlamda Fransız karakterini yedirerek müzikal ve ideolojik anlamda Fransız black metalini yaratmıştı.

Mütiilation bilinçli bir şekilde hem kendisini kitlelere oynamaya başlayan black metal gruplarından ayırıp black metalin geleneksel yapısını muhafaza etmek için oldukça kirli ve primitif bir sound kullanıyor, hem de yaptığı müziği özgünleştirmek için içerisine geleneksel kalıplar içerisinde hiçbir zaman sırıtmayan, hissiyatı daha da zirveye çıkaran aykırı unsurlar ekliyor, diğer taraftan belli ölçüde Fransız varoluşçu edebiyatından da geliyor olabileceğini düşündüğüm bir karamsar yaklaşımı daha da uç noktaya taşıyarak müziği oldukça trajik, felsefi ve kişinin iç dünyasına yönelen bir hale getiriyordu. Black metalde klişeleşmiş bir tavır olarak karşımıza çıkan ve çoğu zaman anlamlı bir felsefi alt yapıdan yoksun olan Hristiyanlık karşıtlığı, Mütiilation’da yerini anlamsızlık, çaresizlik, nihilizm ve misantropi gibi duygulara bırakıyor, dünyaya ve insan türüne yönelik saf bir nefrete dönüşüyordu. Grup 1999 yılında ise ilk albümündeki tavrını aynı şekilde sürdürdüğü ikinci albümü olan “Remains of a Ruined, Dead, Cursed Soul”u yayınladı. Bu albüm aslında Mütiilation’ın yayınlanmamış şarkılarının bir araya getirilmesinden oluşmaktaydı. Bu albümde Meyhna’ch’ın black metal sahnesinin gerçek ve samimi black metal icra etmek konusundaki yetersizliği nedeniyle “öldüğü” belirtilmişti.

Mütiilation esasen 1996 yılında black metal sahnesinin gerçek black metal ruhundan uzaklaştığı gerekçesiyle kendini sonlandırmıştı. Fakat grubun kurucusu ve beyni Meyhna’ch’ın popüler kültür unsuru haline gelmeye başlayan black metal sahnesine gerçek black metalle cevap verme isteği daha ağır basmış ve Mütiilation 2001 yılında üçüncü albümü olan “Black Millenium (Grimly Reborn)” ile geri dönerek bir kez daha meydan okumuştu.

“Black Millenium (Grimly Reborn)” Mütiilation’ın pek çok hayranı tarafından grubun en iyi albümü kabul edilmekte. İlk iki albüm, müzikal anlamda ortaya koydukları özgünlük, yaratıcılık ve hissiyat açısından black metal standartlarında üst düzeyde olsalar da “true” black metal yapma düşüncesinden hareketle benimsenen aşırı kirli prodüksiyon, müziğin güzelliğini belli ölçüde gölgede bırakıyordu. Fakat Mütiilation “Black Millenium (Grimşy Reborn)”da hem bu sorunu gidermiş hem de geleneksel black metalle buna aykırı duran unsurları hissiyat sağlayacak şekilde bir araya getirmek konusunda daha da belirgin bir noktaya ulaşmıştı.

Albüme baktığımızda ilk olarak prodüksiyonun yine kirli olmakla birlikte ilk iki albüme kıyasla enstrüman hissedilirliğini artıracak şekilde iyileştirildiğini görüyoruz. Bu durum, ilk iki albümde karşımıza çıkan prodüksiyonun müziğin güzelliğini baltalaması problemini ortadan kaldırarak hissedilir bir şekilde kirli sound ile bütünleşmesini sağlıyor ve bu durum albümün dinlenebilirliğini belirgin şekilde artırıyor. Prodüksiyonla birlikte belirgin şekilde ortaya çıkan bir diğer durum ise Mütiilation’ın kendisiyle özdeşleşen, gitardaki tiz ve paslı jilet sound’unun belirgin bir şekilde kendini gösteriyor olması. Riflere ve şarkı yapılarına baktığımızda Mütiilation’ın yine ciddi bir çeşitlilik ve değişkenlik sergilediğini görüyoruz. Rahatsız edici ve sarsıcı kötücül melodiler, ürkütücü ve melankolik bir melodik tabana sahip seri tremolo rifler ve bunların yanında belirgin şekilde kendini gösteren, yapı olarak black metal karakterine aykırı durmakla birlikte hem kendi içlerinde hem de şarkı genelinde oldukça karanlık, kötücül ve rahatsızlık verici karaktere sahip olan, yer yer death metal ya da rock çağrışımı yapacak ses aralıklarıyla düzenlenmiş rifler görüyoruz. Bir diğer dikkat çeken unsur ise şarkılar içerisinde hem rif geçişleri hem tempo değişimleri açısından oldukça keskin ve ani değişimlerle karşılaşıyor olmamız. Bu durumun albüme deneysel ve avangart denebilecek bir karakter kattığı söylenebilecek olsa da asla hissiyat kopukluğu yaratan sentetik bir deneysel yapı olarak karşımıza çıkmıyor. Bu ani geçişler, albümün genel hissiyatı içerisinde dinleyiciye şok etkisi yaşatan ve aynı boğucu hissiyat içinde sürekli sarsılmasını sağlayan bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Mütiilation geleneksel black metal karakteristiği için aykırı duran bu yapıyı müziği salt deneysel bir noktaya çekmek amacıyla değil, müziğin boğucu ve sarsıcı hissini sürekli canlı ve dinamik tutmak için kullanıyor. Yine prodüksiyondaki iyileşmeyle birlikte davulun algılanabilirliğinin ve buna bağlı olarak ritim hissinin yükselmesi de albümü daha içine girilebilir ve hissiyatı daha yüksek hale getiriyor. Vokaller de hem prodüksiyondaki iyileşmeye hem de Meyhna’ch’ın sesindeki olgunluğun ve kontrolün yükselmesine bağlı olarak tiz, vahşi ve çiğ yapısı daha oturaklı ve doygun hale gelmiş durumdalar.

Albüm tüm bu unsurlarıyla birlikte dinleyiciyi başından sonuna kadar dipsiz bir nefret, anlamsızlık ve çaresizlik denizinde boğuyor. “Black Millenium (Grimly Reborn)” müzikal ve şarkı sözü yapısına ek olarak bu yapıyla bütünleşen, kapağındaki tekerlekli sandalyede oturan ve adeta bir acı ve yıkılmışlık tasviri olan corpse paint’li figür ile de kült haline gelmiş, Meyhna’ch kapağın engelli insanlara saygısızlık olduğu yönündeki eleştiriye tüm politically incorrect tavrıyla “Elimde bir kılıçla fotoğraf çekinsem bu da kılıcı olan insanlara mı saygısızlık olur? Anlamsız” cevabını vermişti.
“Black Millenium (Grimly Reborn)” Mütiilation’ın ilk iki albümünün ardından edindiği birikim, olgunlaşma ve prodüksiyondaki düzelmeyle birlikte kendi black metal anlayışını hem müzikal anlamda hem hissiyat anlamında son derece yoğun, belirgin ve çarpıcı bir şekilde ortaya koyduğu, pek çokları için Mütiilation müziğinin zirvesini teşkil eden, özellikle geleneksel black metal standartlarına aykırı duran unsurların bu yapı içerisine hissiyat bütünlüğünü bozmadan ve özellikle istenen hissiyatı yaratan bir unsur olarak nasıl yedirilebileceğini ve aynı zamanda bunun avangart black metale giden yolu nasıl açtığını görmemizi sağlayan bir başyapıt.

Not: 10/10

***

***

Emir Şekercioğlu

Meyhna’ch kişisinin, millenium’da black metalin nasıl yapılması gerektiğini öğretmek için mezarından kalktığı bu albüme kulak verin.

1990’ların sonu ile erken 2000’ler, black metalin doğasının ciddi bir değişim geçirdiği zaman aralığı olarak öne çıkıyor. Bir tarafta black metal; her türlü ucubeliği, avangartlığı, sıradışı eklentileri bünyesine katıp büyüdükçe büyür ve spektrumunu geliştirirken, bu deneysellikle dolu ve kalıpları aşan tavrın öteki yanındaysa günden güne ticarileşen; black metalin “orthodox” duruşuna ters bir şekilde bu işi bir para kazanma ya da yüzeyde bir moda meselesine dönüştüren grupların ortaya çıkması, camianın “ağır abileri” olan bazı müzisyenlerin sinirini bozmuştur. Bu “ağır abi”lerin Fransa’da başını çeken Mütiilation frontmani Meyhna’ch, “sikerim yapacağınız işi” dercesine resti çekmiş ve “ölmeye karar vermiştir”. Bu kadar soytarılık, müziğindeki pisliği tüm samimiyetiyle kusan Meyhnach’ı deyim yerindeyse davasına küstürür ve Mütiilation’ı dağıtır.

Yukarıda belirttiğim zaman aralığı içerisinde black metalin aldığı farklı doğrultulara yönelik bu tepkinin, William Roussel tarafından (“Meyhna’ch” demiyorum, çünkü o sıralarda bu persona “ölü”dür) bu avangartlık ve ticarileşme doğrultusundan hangisine yöneltildiğine ilişkin bir muamma var gibidir ortada. Ancak 2001-2002 tarihleri bizlere nihayetinde, Roussel’in esas derdinin ticarileşme ve bu vesileyle esas mesajdan sapma olduğunu gösterecek bilgilerle dolu.

Ancak gün gelir ve William Roussel bir nevi “onlar bu yüzsüzlüğe devam edecek ve ben pes edeceğim öyle mi!” dercesine bu sefer kendisine rest çeker ve tekrar Meyhna’ch olur. Bunu takiben, Meyhna’ch Mütiilation’ı tek kişilik bir proje olarak yeniden hortlatır ve iddialı bir geri dönüşü, bu geri dönüşe yakışacak kadar iddialı ve manidar bir albüm ismiyle taçlandırır “Black Millenium (Grimly Reborn)”. Evet, Meyhna’ch ve Mütiilation yeniden doğmuştur.

Mütiilation’ın bu albümde neleri başardığına ilişkin kısımlara geçmeden önce, hem spesifik olarak Fransız black metal sahnesi için hem de 2000’ler sonrası black metalin genel gidişatı için önemli denebilecek bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. “Black Millenium (Grimly Reborn)” albümünün Metal Archives’daki “artwork” kısmında kredi verilen kişiye bakarsanız manidar bir ismi göreceksiniz; Shaxul. Hepimizin, Deathspell Omega’nın eski solisti olarak bildiği Shaxul.

Bitmedi… “Black Millenium” 2001 yılında Drakkar Productions tarafından yayınlanmasına rağmen “ne hikmetse” bir sene sonra, 2002’de albüm bu sefer End of All Life Productions tarafından farklı bir albüm kapağı ile yayınlanıyor. Sitede çoğu kişi tarafından bu durumun neyi ima ettiği çoktan anlaşılmıştır, ancak bilmeyenler için söyleyecek olursam End of All Life Productions (EAL), Christian Bouché (a.k.a. Hasjarl) sahipliğini yaptığı şirket. İkinci Deathspell Omega bağlantısının ardından şunu da belirteyim; 2002 senesinde aynı zamanda Mütiilation, Deathspell Omega ile birlikte bir split yayınlıyor ve bu da EAL elinden çıkıyor. Herhangi bir yerden teyit edemediğim deli bir soru bu durumda kafamı kurcalıyor; bütün bunlar Meyhna’ch ile DsO elemanlarının yakın bir iletişim içinde olduğunu gösteriyorken, acaba Meyhna’ch’ın müziğe dönmesi ve Mütiilation’ı diriltmesi noktasında karar almasında Deathspell Omega gaz vermiş olabilir mi? Neticede onlar black metali bambaşka bir noktaya getirecek o hâle henüz gelmemişken Mütiilation onların abisiydi. “Yapma üstat, sen bu camiaya daha lazımsın. Geri dön ve zehrini kusmaya devam et” dedi mi örneğin Hasjarl, Meyhna’ch’a?

Belki evet, belki hayır. Neticede ortada olan, Mütiilation’ın dönüşüydü. Bana kalırsa da ufak bir sekteye uğramış olan o ilk albümlerini saldığı period içindeki en iyi albümünü yayınlayarak dönmüş oldu.

“Black Millenium (Grimly Reborn)” her şeyden önce müthiş bir black metal albümü. Hem black metalin o kendine has ilkel özünü, yıkılmışlığını, çaresizliğini hissetmek için, hem de Mütiilation’ın bu black metal anlayışını nasıl kendine has yorumladığını görmesi bakımından dinlenmesi gereken bir albüm. Albümdeki en büyük artı, Mütiilation’ın erken dönemlerindeki en büyük sıkıntının giderilmesi diyebiliriz; prodüksiyon. Önceki iki albümün aksine Meyhna’ch “Black Millenium”da bu sefer şarkılardaki tüm tınıların rahatça duyulabileceği düzeyde bir “kirlilik” tercih ediyor ki bu durum, açıkçası ortaya koyduğu müziğin güzelliğini daha iyi tecrübe etmek açıdan bir zaruretti. Bestelerin taşıdığı hissiyatı baltalamak şöyle dursun, tersine artistik kalitelerini ortaya koymak adına son derece ideal olan bu kararın neticesinde albümün enjekte ettiği o melankolik ızdırabın öfkesi damarlarınızda rahatça dolaşabiliyor.

Riff yazımı noktasında Mütiilation’ın bu albümdeki bestelerinde bilhassa, bazı erken dönem Burzum ve Darkthrone şarkılarındaki o balçık gibi yoğun kederin izlerini taşıyan fikirler mevcut (“A Lost Forgotten Sad Spirit, “Key to the Gates”, “Natassja in Eternal Sleep”, “Over fjell og gjennom torner”). Ancak her ne kadar Burzum ve Darkthrone, Mütiilation’ın ilham kaynakları arasında sayılabilecek gruplar olsa da Mütiilation’ın bu meseleyi her zaman kendine has özgün olan tarzında (karanlığında) işlediğinin de altını çizmek önemli. Bu özgünlüğün derecesi, bazı Mütiilation riflerini iki grubun bu bahsettiğim dönemlerinde bile kolay kolay göremeyecek olmanızda yatıyor. Albümdeki favori parçalarım olan “The Eggs of Melancholy”, “The Hanged Priest”, “A Dream” ve albüme adını veren şarkı, Mütiilation’ın bu kendine özgü melankolik, şeytani ve nihilist kimliğini açıkça görebileceğiniz icralar olarak öne çıkıyor.

Cemil’in de Mütiilation incelemelerinde gruba içkin olarak bahsettiği “nihilizm” konusu, Meyhna’ch’ın söz yazarlığı açısından “Black Millenium”da da hız kesmiyor. Öte yandan nihilizmin, insan nefretiyle iç içe olan tarafı Mütiilation’ın şarkı sözlerindeki en baskın unsurlardan birisi denilebilir. “Black as Lead and Death” şarkısında örneğin, aşağıdaki şekliyle yer alan bu sözler frontman’in kafasının bazen ne kadar karanlık sularda gezdiğini işaret eden çarpıcı bir örnek:

“The taste of survival has decayed to feel the touch of empty darkness.
So, I’ll never miss anyone the day I’ll shoot my head.”

Albümün yayınlandığı yıllarda milenyuma yeni giren insanlık için, bir black metal grubu olarak Mütiilation’ın elbette yapacağı kutlama bu şekilde olurdu. İçindeki pisliğin farklı enkarnasyonları şeklinde kustuğu bu şarkıların her birinde biz dinleyicilere haykırmak istiyor. İşitilmeye değer bir haykırış bu.

Not: 9/10

(10+9)/2=9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.00/10, Toplam oy: 10)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2001
Şirket
Drakkar Productions
Kadro
Meyhna’ch: Her şey
Şarkılar
1. The Eggs of Melancholy
2. New False Prophet
3. The Hanged Priest
4. Inferi Ira Ductus
5. Curse My Funeral
6. A Dream
7. Black Millenium
8. No Mercy for Humans
9. Black as Lead and Death
10. Outro
  Yorum alanı

“MÜTIILATION – Black Millenium (Grimly Reborn) [ORTAK İNCELEME]” yazısına 8 yorum var

  1. Elinize, emeğinize sağlık demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Bu yazı biraz önce gelmeseydi bugün yazı koyamayacaktık, sağ olun var olun.

  2. BK says:

    Önünde saygı ile eğildiğim bir grubun en iyi 3 albümünden biri. Tam bir başyapıt.

    BK

    @BK, Albüm de kritikler de harika.

  3. deadhouse says:

    Mütiilation’ın değer gördüğünü görmek güzel. Az sayıda fanı olan ama hakiki fanları olan sapkın grup. Sapkını özellikle belirtiyorum çünkü bu grubu Mütiilation yapan şey budur. Normların dışında felsefesi, müziği, tavrı olan eşsiz grup. Kritikler için çok teşekkürler. Bu albümü Vampires of Black Imperial Blood kadar tutmam ama ben de olsam 10 verirdim. Mütiilation hayranları için albümlerine 10 puan vermek teknik, tematik, müzikal bir durum değil, metafizik bir olgudur.

  4. TAAKE says:

    Vampires of Black Imperial Blood,Remains of a Ruined, Dead, Cursed Soul,Black Millenium (Grimly Reborn)
    bu üçünden hangisinin daha iyi olduğunu belirlemek zor,benim terchim Vampires of Black Imperial Blood ama bu albüm de mükemmel,müttilation un bu pejmürde,paçoz,hırpani,merdümgiriz tarzını çok seviyorum

  5. skitsystem says:

    zamanında lisedeyken last.fm’de hastası olduğum bi hatun vardı, sabah akşam mutiilation, vlad tepes, torgeist, belketre, brenorskdjfsdkfjezorkre, vagsdfdsfyavtre falan gibi saçma sapan isimli LLN gruplarını dinler dururdu.

    hayatımın birkaç ayını bu kıza yaranacağım diye mutiilation dinleyerek geçirdim ama hikayenin sonunda kız, adam çıktı dostlar. bu travma yüzünden senelerdir dinlemedim ama hala her şarkısının her notasını ezbere biliyorum neredeyse hehe

  6. northern says:

    yazıda iki yazarın notu da 10/10 gözüküyor ama en altta 10+9 yazılmış.

    Ahmet Saraçoğlu

    @northern, düzelttim, sağ ol.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.