90’lı yıllar hem ABD’de hem Avrupa’da death metal ve grindcore’un en iyi ve kült grupları ve albümlerinin ortaya çıktığı zamanlar olmakla birlikte alttürlerde endüstriyelleşmenin de kendini gösterdiği zamanlardı. Bununla birlikte punk’ın ekstrem metal üzerindeki etkisi, başta grindcore ve crossover thrash olmak üzere ekstrem metal alttürlerinin punk ile etkileşimli varyasyonlarının ortaya çıkmasını sağlamıştı. Bu sayede ekstrem metal alttürleri, müziğin old-school karakteri içerisinde ciddi bir varyasyon, gelişim ve progresifleşme gösterdiler. Bu durumun müzikal açıdan en dikkate değer örneklerinden biri de hem müziği hem imajı hem şarkı sözleriyle oldukça marjinal ve kendine özgü bir grup olan Brujeria’ydı.
Adını İngilizce’de “witchcraft” yani Türkçe’de “cadılık, büyücülük, kara büyü” gibi anlamlara gelen İspanyolca “brujeria” kelimesinden alan grup, pek çok açıdan incelenmesi gereken oldukça ilginç bir oluşum. Bünyesinde Meksika, ABD ve İngiltere’den elemanlar barındıran grubun ilk dikkat çekici özelliği tamamen İspanyolca şarkılar yapıyor ve bunu çok iyi başarıyor olması. İngilizce’nin bu denli baskın olduğu bir dünyada özellikle majör gruplar söz konusu olduğunda hemen hemen hiç karşılaşmadığımız bu durum, başlı başına marjinal ve dikkat çekici.
1993 yılında ilk albümü “Metando Güeros”u yayınlayan grup, bu albümde temel olarak geleneksel yapıda bir grindcore ortaya koymuştu. Grubun 1995 yılında yayınlanan ikinci albümü “Raza Odiada” standart grindcore kalıplarının çok ötesine geçerek grubun genel tavrı haline gelen, grindcore, death metal, endüstriyel müzik, punk, hardcore ve groove gibi unsurların aynı potada eritildiği oldukça karma bir ekstrem müziği en belirgin haliyle ortaya koymuştu. Albümdeki şarkıların müzikal yapısına baktığımızda albümün aynı sound ve sertlik içerisinde oldukça geniş bir yelpazeyi temsil ettiğini görüyoruz. Brujeria temel olarak farklı unsurları aynı şarkılarda iç içe geçecek şekilde kullanmaktansa her bir farklı unsuru farklı şarkılarda daha belirgin olacak şekilde kullanıyor. Böylece hibrit olmaktan ziyade aynı tavır üzerinde yükselen fakat geniş bir yelpazede değişkenlik gösteren bir müzik ortaya çıkıyor.
Şarkıları bu kadar geniş ve değişken yapılar içerisinde tutmanın ilk bakışta bütünlük duygusunu ciddi şekilde baltalayabileceği düşünülebilir. Fakat karakter olarak oldukça geniş bir yelpaze içerisinde değişen şarkılar, Brujeria’nın müziği içerisinde anlamsız bir yığın olarak bir araya gelen alakasız parçalar olarak değil, saydığımız tüm alttürlerin aynı potada eritilmesiyle ortaya çıkan ve aynı çerçeve içerisindeki temel öze uygun şekilde değişiklik gösteren parçalar olarak karşımıza çıkıyor. Parçalar arasındaki tüm belirgin karakter farklılıklarının hepsinin belli bir temel üzerinden türetilmiş olmaları, albüm boyunca tüm parçaların bütünlük duygusuyla akmasına ve böylece yapı farklılıklarının hiçbir şekilde birbirlerine aykırı görünmemesine olanak sağlıyor.
Groove baskın orta tempo şarkılardan birden bire hızlı, grindcore ve death metal baskın şarkılara geçişler, her birindeki akıcı ve akılda kalıcı rifler, her birinin kendine özgü sürükleyiciliği ve canlılığı, taşıdıkları endüstriyel karakterin old-school ekstrem müzik temeliyle oldukça uyumlu olması ve şarkıların kendi yapıları içerisinde taşıdıkları akıcı değişkenlik, dinleyiciyi sürekli olarak albümün içinde tutuyor.
Grubun şarkı sözlerinde işlediği temalar da oldukça geniş bir yelpazede çarpıcı konulardan oluşuyor. Amerikan siyasetinden göçmen kaçakçılığına, uyuşturucudan Meksikalı devrimci örgüt EZLN’ye ve dünyanın gördüğü en büyük uyuşturucu baronu olan Pablo Escobar’a kadar pek çok göndermelerle dolu olan şarkı sözleri, “Raza Odiada”yı tema olarak da oldukça marjinal ve dikkat çekici bir noktada konumlandırıyor. Grubun en başından beri benimsediği, kartel üyelerini andıran ve belirgin şekilde şiddeti çağrıştıran imajı da Brujeria’yı oldukça karakteristik ve temsil ettiği coğrafyayla özdeş hale getiriyor. Kendi teması içerisinde hiçbir zaman rahatsız edici olmaktan çekinmeyen Brujeria, bu tarzını aynı düzeyde sert olan müziğiyle birleştirerek ciddi bir başyapıt ortaya koyuyor.
Kadro Juan Brujo: Vokal
Pinche Peach: Vokal
Asesino: Gitar, bas
Güero sin Fe: Gitar, bas
Fantasma: Bas, vokal
Hongo: Gitar, bas, davul
Grenudo: Davul
Şarkılar 1. Raza odiada (Pito Wison)
2. Colas de rata
3. Echando chingazos (Grenudos Logos II)
4. La migra (Cruza la frontera II)
5. Revolucion
6. Consejos Narcos
7. Almas de Venta
8. La ley de plomo
9. Los tengo colgando (Chingo de mecos II)
10. Sesos humanos (Sacrificio IV)
11. Primer meco
12. El patron
13. Hermanos Menendez
14. Padre nuestro
15. Ritmos satanicos
Çok iyi albüm, ilkinden de iyi bence, grindcore normalde çok dinlemesem de Brujeria’nın hastasıyım baya. Gitarları çalanlardan birinin Dino Cazares olduğu çok bariz yalnız Fear Factory’de kullandığı akorlar geçişler falan bariz tarzı ortada adamın şu müziğin içinde bile hahah. Kapağı da çok iyi, sonraki albümlerde daha cheesy yaptılar hep. Bastım 10′u, buna bari düşük not vermeyin kardeşim. Umarım daha çok inceleme gelir böyle
Çok iyi albüm, ilkinden de iyi bence, grindcore normalde çok dinlemesem de Brujeria’nın hastasıyım baya. Gitarları çalanlardan birinin Dino Cazares olduğu çok bariz yalnız Fear Factory’de kullandığı akorlar geçişler falan bariz tarzı ortada adamın şu müziğin içinde bile hahah. Kapağı da çok iyi, sonraki albümlerde daha cheesy yaptılar hep. Bastım 10′u, buna bari düşük not vermeyin kardeşim. Umarım daha çok inceleme gelir böyle