15 yıl aradan sonra Mike Portnoy’a kavuşan DREAM THEATER’dan bir şarkı daha
03.12.2024
A Broken Man.
DREAM THEATER 2010 yılında gruptan ayrılan ve metal tarihinin en önemli davulcuları arasına adını yazdırmış orijinal davulcusu Mike Portnoy’un 13 yılın ardından gruba geri döndüğünü Ekim 2023 sonunda duyurmuş, metal dünyası halaya durmuştu.
Aradan bir yıl geçti ve DREAM THEATER 7 Şubat’ta çıkacak, masa başı işlerinden Andy Sneap’in sorumlu olduğu “Parasomnia” adlı yeni albümünün detaylarını açıkladı.
1. In the Arms of Morpheus 05:22 2. Night Terror 09:55 3. A Broken Man 08:30 4. Dead Asleep 11:06 5. Midnight Messiah 07:58 6. Are We Dreaming? 01:28 7. Bend the Clock 07:24 8. The Shadow Man Incident 19:32
“A Broken Man” yayınlandı.
“Night Terror” da şöyle.
Portnoy’un gruba dönüşü sırasında yapılan açıklamada 7 farklı aday arasından seçilerek gruba alınan Mike Mangini’ye emekleri için teşekkür edilmişti. Mangini ise gruba katıldığında esas görevinin gruba sahnede ve stüdyoda davullar konusunda yardım etmek olduğunun farkında olduğunu ve Mike Portnoy’un grup içinde üstlendiği tüm görevlerden sorumlu olmadığının bilincince olduğunu ifade etmişti. Mangini, DREAM THEATER’ın bu dönemde böyle bir karar almasını anlayışla karşıladığını söylemiş ve böyle harika müzisyenlerle çalışma fırsatı bulmasından dolayı duyduğu memnuniyeti ifade etmişti. DREAM THEATER üyeleri de ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda Mangini’nin dünyanın en iyi davulcularından biri olduğunu ve gruptaki süresi boyunca harika bir iş çıkardığını vurgulamışlardı. Herhangi bir gerginliğin, sorunun söz konusu olmadığı bu eleman değişikliğine ilişkin Mike Portnoy’un açıklaması ise şu şekildeydi:
“Eve dönmüş ve kardeşlerimle yeniden bir araya gelmiş olmaktan dolayı çok mutluyum! Bugüne dek birlikte paylaştığımız koca bir geçmişimiz var… Bir sürü anı, bir sürü müzik… Bu hikâyeye başladığımızdan bu yana 40 yıl geçmiş olması müthiş bir şey! Yeniden birlikte müzik yapacak olma fikri çok heyecan verici ve tekrardan yollara dökülüp daha önce bu kadroyu bir arada görmemiş olan yeni nesil hayranların karşısında çalmak için sabırsızlanıyorum… İnsanın evi gibisi yok!!”
James Labrie 2013′te yaptığı açıklamada DREAM THEATER müzik yapmayı bırakana dek Mike Mangini’nin grubun davulcusu olacağını açıklamıştı. “Hislerimiz kesinlikle bu yönde” şeklinde konuşan LaBrie, “Mike Portnoy da başka alanlarda, başka müzisyenlerle pek çok şey yapıyor ve bundan dolayı da mutlu gözüküyor. Biz de Mike Mangini ile çok iyi bir hava yakaladık ve son güne kadar da birlikte devam edeceğimizi hissediyoruz, bunu istiyoruz” şeklinde konuşmuştu.
Yorum alanı
“15 yıl aradan sonra Mike Portnoy’a kavuşan DREAM THEATER’dan bir şarkı daha” yazısına 62 yorum var
Portnoy, Live Scenes from New York kaydının son parçası A Change of Seasons’ın şarkı bitiminde de (24:04) aynı şeyi söylemişti. Metni resmen onun sesiyle okumuş oldum.
Özellikle “Systematic Chaos” ve “Black Clouds & Silver Linings” dönemlerinden sonra ciddi bir Portnoy hater’lığı baş göstermişti, bilhassa bizim metal camiasında ve Dream Theater fanları arasında. Ama Portnoy, Dream Theater gibi bir grubun davulcusu olmanın ötesinde grubun yaptığı sanatın arkasındaki beyin oldu her zaman, bunu hep savundum. Portnoy ile diğer grup üyeleri arasındaki “kimya”, Mangini döneminde asla var olamayan yegane şeydi, bu yüzden de yeni gelişme sonrası herkes birbirine karşı anlayışlı olmuş ve kimse kimseye kötü söz söylememiş; Portnoy’un grup için ne anlama geldiğini herkes biliyor çünkü orada, belki 2013′deki konuşmaları sebebiyle Labrie hariç.
Bu haberden evvel en sevindiğim haber Gorguts’ın yeni albüm çalışmalarında olmasıydı ama Portnoy’un dönüşü bende onu bile geride bıraktı. OLMASI GEREKEN SONUNDA OLDU. İyiymiş, kötüymüş, orta kararmış takılmayacağım; Portnoy ile yeni bir Dream Theater albümü yapın yeter.
@Emir, Yalnız Systematic Chaos da Black Clouds & Silver Linings de çok kötü albümler. Ve bunda nasıl Labrie’nin Petrucci’nin payı varsa Portnoy’un da payı var. Ben buna haterlık demem. Fanların haklı tepkisi derim. Aynı tepki uzun süredir Labrie’ye de var. Petrucci DT demek. Ona daha hafif olması normal.
Ben umutlu değilim. Yine vasat, sıkıcı bir şey çıkar. DT iyi albüm çıkarmayalı 20 yıl oluyor ve bence bunu Portnoy veya Mangini’yle açıklamaya çalışmak için epey iyimser olmak gerek.
@deadhouse, İkisinin de DT standartlarında ortalama altı albümler olduğunu kabul ediyorum ama yerden yere vurulacak derecede kötü olduklarını da düşünmüyorum. Öyle diehard DT fanı da değilim üstelik. Bu albümler üzerine internette bazen öyle yazılarla karşılaştım ki DT sanki St.Anger serisi yapmış. “Ministry of Lost Souls”, “In the Presence of Enemies Part 2″, “A Nightmare To Remember”, “The Shattered Fortress” gibi gayet taş şarkılar var bu albümlerde. Ama hadi diyelim bu albümler cidden rezil ötesi olsun, benzer minvalde yorumların “Train of Thoughts” ya da “Octavarium” gibi nispeten “daha iyi” albümlere yapıldığını da gördüm. Kısacası “Scenes…” albümünden beri DT’nin kendini fanlarına bir beğendirememe sorunu vardı ve bazı DT fanları toksik mentalite açısından bu minvalde Tool fanlarını aratmıyordu. Progresif metal dinleyici kitlesinin temel sorunlarından biri zaten idollerini çarmıha germeye biraz meraklı olmaları. O yüzden bu janra söz konusu olunca fanlara hak verme noktasında ben daha tedbirli davranıyorum.
Evet Portnoy’un da payı vardı dediğin sıkıntılarda, ama biraz eski röportajları kurcalayınca anlaşılıyor ki grupta yeni bir şeyler denemeye cesaret eden adam da çoğunlukla Portnoy olmuş. Beğenilir beğenilmez o ayrı, ama Portnoy olmayınca DT’nin ne kadar benzer albümler yapabileceğini zaten Mangini era gösterdi. Portnoy zamanında DT deneyebileceği çoğu etkileşimi denedi; nu-metal, Muse sound’u, Metallica-Megadeth çizgisi, hatta biraz Radiohead. vs., bunlar en azından denendi. Böylece bazıları kötü kabul edilse bile her birinin bir karakteri olduğu albümler meydana geldi. DT’nin memuriyet zihniyetinin çoğunlukla Rudess ve Petrucci’den kaynaklandığını, Portnoy’un da bu monotonluğu kırmak adına bazen sıkıntılı tercihler yapmış olduğunu düşünüyorum ben. Rudess çok katı bir klasik müzik eğitiminden gelmiş bir adam, bazı patern’larda ısrarcı olması, bir ara continuum fingerborad’u fetiş projesine dönüştürmesi falan biraz mesleki deformasyon. Petrucci de keza ağır prog. rock nerd’ü. Portnoy aralarında müzikal spektrum’u en geniş adam oldu dinlediği şeylerle ve bu minvalde Akerfeldt ve Lars Ulrich gibi “dinleyicilerin” DT’deki versiyonu. Labrie’ye yönelik tepkilerse neredeyse DT tarihi kadar eski olduğu için onu ben kriter almadım açıkçası.
Olası yeni albüm içinse hocam, 13 yıllık ayrılık sonrası yeniden birleşme faktörünü biraz atladığını düşünüyorum. Ama DT’den tamamen umudu kesenlere de belli bir yerde hak veriyorum.
Portnoy dan sonra DT anca kendini tekrarladı, sıkıcı standart bir birine benzeyen şarkılar ve albümler yaptılar.
Portnoy un dahil olduğu LTE dehşet albümler yaptı, ben plaklarını CD lerini arıyorum bulamıyorum.
Bence iyi oldu
Nasıl oldu acaba? Yani “baba metropolis 3 yapacaksak bunu Portnoy’la mı yapmalıyız mı” tarzı bir konuşma mı geçti yoksa ani mi oldu yoksa uzunca bir süredir düşünülen bir şeydi mi? Kafamda bin tane soru olmasına rağmen çok sevindim bu habere. Bakalım Portnoy yeni bir nefes getirecek mi yoksa aynı robot modunda devam mı edecekler.
Portnoy ayrıldıktan sonra yaptıkları davulcu mülakatında Kreator, Slayer, Black Sabbath, Deep Purple gibi gruplarla baget sallamış yetenek bombası adamlar dururken bu salakolar gidip dünyanın en vizyonsuz davulcularından olan Mangini’yi aldılar. Bir de bu adam müzik okullarının oxford’u olan Berklee’den mezunmuş kafayı yicem.
Neyse DT ölü bir grup bunun portnoyla falan bir alakası yok. SFAM albümünden sonra 5 albümde daha çalmıştı ve beklenen kalitenin zerresini bile verememişlerdi.
DT’den hiçbir şey olmaz. Roma İmparatorluğu böyle çökmedi. Yine daha önce örneğini defalarca kez gördüğümüz formülü hazır 14-18 dakikalık uzun, bayık, kötü şarkılar dinleyeceğiz. Rudess basacak klavyeyi, Petrucci “virtüöz yarışmasında değil miydik ya” deyip gitara dalacak. Labrie de yaşam ve renk barındırmayan berbat vokaliyle “live another day” deyip bir kez daha hayal kırıklığına uğratacak. Bir de kız gibi bir bas gitaristleri var denilen, kudretinin ve hikmetinin ne olduğu bilinmeyen asyalı bas gitaristimiz var, onu söylemeyi unuttum.
Son albümler her ne kadar çoğu kişinin beğenisine uymasa da çok keyifle dinliyorum, kolay kolay iyi albüm gelmiyor artık ya da ben bulamıyorum. Yeni albüme karşı pek bir heyecanım yok, %1 ihtimalle falan çok çok iyi bir şey gelir gibi geliyor.
John “Ömür boyu bok gibi şeyler çalmak için ruhumu şeytana sattım” Petrucci
John “我的薪水發了嗎?(Maaşım yattı mı?)” Myung
Mike “Nerd’üm ve çok sempatiğim” Portnoy
James “Karga sesli pavyon solisti” LaBrie
Jordan “Mardin mafyasi düğünlerde çalmama izin vermiyor” Rudess
Ben hayatımda bu kadar yapmacık, sentetik, estetikten ve yaratıcılıktan uzak bir davul çalış şekli görmedim. Portnoy senin miladın çeyrek asır önce doldu hala sağdan soldan arakladığın sikindiriboktan patternlar ile davul çalıyorsun. Aynısını Mangini de yapıyordu zaten.
@ismail vilehand, abi herhalde senin Metal tarihindeki gelmiş geçmiş en sevdiğin yorum olmalı. Ben de çok gülüyorum. Senin için bir kere daha paylaşalım:
“Basçıları ibne gibi giyinen küçük Çinli bir kız. Deri pantolonlar giyiyorlar. Özellikle de vokalistleri. Saçları gerçekten tam bir ibne gibi. Ayrıca bir opera şarkıcısı gibi söylüyor. Saçları, giysileri, müzikleri… Hepsi ibne.”
@Cerca C., evet ona ulaşmanın tek yolunu biliyorum. O da Zach Galifianakis’e yazmak. Yıllar önceki bir röportajda Brent Hinds aynı kişi olduklarını söylemişti, kılık değiştirip Hangover’da oynamış. Hatta Bill Kelliher’ın da aslında James Hetfield olduğunu itiraf etmişti.
Ben inandım. Brent Hinds trollük yapacak son insandır.
Yıllardır aynı melodileri formülize şekilde çalıp duruyorlar. Güzel melodiler var fakat çok ruh dolu pasajlar yok. Bugüne kadar çok ruh dolu şeyler dinledim. Bir Shadow Gallery değiller.
Bence esas problem (ve hatta ikiyüzlülük) grubun elemanlarının memur zihniyetinde değil, onların bugüne dek yaptığı her şeyi ilahlaştıran die-hard fanlarında. Bu şarkıda da malum güruhun “abi görmüyor musun şu aksak ritmi?,” “Petrucci dünyanın en iyi solo gitaristi abiii!,” “Portnoy aşmış bitirmiş” diyebilecekleri bir ton kısım mevcut. Eskiden bayıldıkları şeyleri bugün ruhsuz diye yorumlayan fanlarım olsa, ben de ne yapacağımı şaşırırdım açıkçası.
Şu ünlü davulcu seçme videolarından beri oturup bir albümlerini baştan sona dinlemiş değilim ama bu şarkıya yapılan yorumların sırf sallamak amaçlı yapıldığını düşünüyorum. Aradan geçen 856 yılda aynı şeyi çalıp durdular derseniz eyvallah da normal progresif bir heavy metal şarkısı işte, gayet dinlenebilir melodilerin, uyumlu geçişlerin olduğu yer yer sırf eklemek için eklendiği belli olan partisyonların hissedildiği ama en sonunda eli yüzü düzgün bir şarkı. Kasıntı hissettiren bir enstrüman kullanımı da yok, Nile’ın albümü bundan daha kasıntı hissettiriyordu.
Dream Theater hakkında çok gitgelli hisleri olan, neredeyse diskografisinin yüzde 90′ını dinlemiş ve yüzde 10′una deliler gibi hayran olan biri olarak, ilk dinleyişimde ben de diğer arkadaşlar gibi aşırı tepkiler vermiş ve hatta kapatmıştım. Fakat gerçek Dream Theater dinlerleri bilir ki en az birkaç defa daha şans vermek lazım ki, böyle sevdiğim onlarca şarkıları var (Örn. Count Of Tuscany, Octavarium, Panic Attack, S2N, Rite Of Tuscany vs.)
Bu şarkı dinledikçe açılıyor arkadaşlar, dinledikçe “Fikirlerini” duyar hale geliyorsunuz. Diyeceğim o ki, vasat ama dinledikçe gaza getiren, çok tekdüze gibi gelse de özel bir gitar işi var, unison mantığını şarkı boyunca sürdüren tekdüze ama sağlam baslar var, biraz zayıf diyebilecek olsak da, nokta atışı ve hisleri yönlendiren vokaller var, hepsinin ötesinde bu şarkı bir Davul şovu. MP, DT’de yaptığı ve yapabildiği ne varsa farklı açılardan gösteriyor. Şarkıya ve davullarına bok atanların davulu hiç dinlemediklerini düşünüyorum. 2012′deki büyük buhranımda, beni hayatta tutan nadir şeylerden biriydi Mike Portnoy davulculuğuyla tanışmak. Bu geç tanışıklığın gitmediği yer kalmadı, belki ondandır notaları bende daha bir güzel tınlar, ama gerçekten bu şarkının davul playthrough videosunu özellikle bekliyorum. Keşke Drumeo’ya yeniden davet alsa.
Solo kısmındaki davul bas gitar klavye unison’ları da çok güzel, Liquid Tension Experiment havası veriyor gerçekten.
Bütün bu övgülerin ardından, ben size bu şarkıda eksik olan şeyden bahsedeyim arkadaşlar, ruh. Bu şarkı bana göre “babalar şu fikrin üzerine öyle bi şarkı çıkaralım ki fanlar anasını satayım DT geri döndü!!!! desin” diye yapılmış hissiyatı veriyor. Farklı partisyonlar ve fikirler birleştirilmiş, üstüne korku ve uykusuzluk teması oturtulmuş, ama yekpare bir şarkının tüm öğelerini hemhal etmiş bir ruhane atmosfer sunmakta başarılı değil. Partisyonlar çok hoşuma gittiği için koşarken gaza gelerek defalarca dinledim, ama sonunda dedim ki “Ulan neyi anlatıyor bu şarkı bana?” Sanki babalar bir gece uykusunu alamamış ve böyle bir şarkı yazmış gibi değil mi? :)))
Sonuç olarak; gerçek DT Fanları bilir ki, en fazla BCSL veya Systematic Chaos ayarında, Metallica’nın Death Magnetic’i gibi bir albüm bizi bekliyor, ne eksik ne fazla, ne akarı olur ne kokarı. Ama iyi ki bu albüm olur, MP varsa pek de güzel olur… :))))))))
Dream Theater ve Arch Enemy kadar fanlarını ‘yoran’ grup yok hakikaten. Yeni şarkı o kadar tekdüze ki.. Yapın şöyle zımba gibi bir şarkı da şaşırtın bizi yahu
Ana sayfada yeni yayınlanan neredeyse her şarkıya yorum yaptım, bir sizin yeni şarkınız kötü arkadaş. Ama bu durum bir ilham verdi ve bu konuya eğildiğimiz bir Agresif Musiki bölümü çektik. Dream Theater özelinde değil, daha geniş çaplı bir konu. Yarın yayında.
“Night Terror”deki genel hava baya baya “Black Clouds & Silver Linings” döneminden kalma. Intro’nun “A Nightmare to Remember” tarzı karanlık havasından tutun da şarkının genelindeki kanıksanmış enstrümantasyona kadar. Arada Mangini ile sayısız poliritmik abominasyon bestelemiş grubun Portnoy’un gelişiyle böyle bir parça yapmasının, (en azından şimdilik) ilham yoksunluğundan ziyade baya baya diplomatik bir hamle olduğunu düşünüyorum. Hani “Portnoy ile burada bırakmıştık, buradan devam edelim şimdilik ve ne olacak görelim” der gibi.
Ama albümün geneli de “Black Clouds & Silver Linings” gibi olacaksa DT burada çok deli küfür yiyecektir. Şimdiden ufak ufak başlamış bile :D Benim için hava hoş, başyapıt bir albüm zaten beklemiyorum. 13 yıllık ayrılık sonrası biraz olsun şaşırtan güzel parçalar olursa kârım olur. Güzel olan, yıllar sonra DT’yi tekrar Portnoy ile dinleyebilmek.
@Ahmet Saraçoğlu, hahaha bir Opeth album ranking youtube videosunda Portnoy,Akarfeldt’in Bleak şarkısını yazarken DT Home şarkısından ilham aldığını ve bununla gurur duyduğunu söylemişti.Kana kan olsun bir tane de biz patlatalım dediler herhalde.
İki single’dır müzikte adını koyamadığım bir tek düzelik var diyordum. Sebebi Labrie’nin vokalleriymiş, yeni farkına vardım bunun. Yani kardeşim ne bir akılda kalıcı vokal melodisi, ne de güzel bir nakarat var. Gerçi bu sorun sadece bu iki single ile sınırlı değil. 2021′de çıkan albümde de aynı sorun vardı. Enstrumanlar anlamında ilgi çekici, enteresan fikirler olabiliyor şarkılarda. Örneğin A Broken Man’deki blues tandanslı bölüm ve solo çok hoş olmuş. Ama işte şarkıda Labrie vokale girdiği an tek düzelikten baygınlık geçiresim geliyor. Uzun lafın kısası, maalesef vokal anlamında çok kötü iki single. Hal böyleyken albümdeki diğer şarkılar nasıl olacak göreceğiz ama durumun pek iç açıcı olmadığı kesin.
Cidden hiç beklemezdim böyle bir şeyi ama iyi oldu, sevindim. Bu kadronun başka bir sinerjisi var.
Şahane haber, Mangini dostum umarım Megadeth’e katılır.
Berbat albümlere bir yenisini Portnoy’la ekleyelim demişler.
25.10.2023
@deadhouse, Bunun olması için Dirk Verbeuren’in metalle büyümemiş olduğu ile ilgili bir kasedinin çıkması gerek.
uzun zamandır çoğu şey gibi dream theater’ın da ruhu, tadı yoktu. belki biraz tadımız falan yerine gelir.
NE?
Eski kafa bir albümle dönün bari ya. Son albümleri, birkaç defadan fazla dinlemedim. Paso eskileri döndürüyorum.
Canım sıkıldıkça şu videoyu izlerim, izlerken de Portnoy’un gruba tekrar dönmesini isterdim:
https://youtu.be/6QarES6k6kE
Hayat gerçekten sürprizlerle dolu.
“İnsanın evi gibisi yok!”
Portnoy, Live Scenes from New York kaydının son parçası A Change of Seasons’ın şarkı bitiminde de (24:04) aynı şeyi söylemişti. Metni resmen onun sesiyle okumuş oldum.
Heyecandan küçük çaplı sıçış oldu
Arada güzel şeyler de oluyor.
Özellikle “Systematic Chaos” ve “Black Clouds & Silver Linings” dönemlerinden sonra ciddi bir Portnoy hater’lığı baş göstermişti, bilhassa bizim metal camiasında ve Dream Theater fanları arasında. Ama Portnoy, Dream Theater gibi bir grubun davulcusu olmanın ötesinde grubun yaptığı sanatın arkasındaki beyin oldu her zaman, bunu hep savundum. Portnoy ile diğer grup üyeleri arasındaki “kimya”, Mangini döneminde asla var olamayan yegane şeydi, bu yüzden de yeni gelişme sonrası herkes birbirine karşı anlayışlı olmuş ve kimse kimseye kötü söz söylememiş; Portnoy’un grup için ne anlama geldiğini herkes biliyor çünkü orada, belki 2013′deki konuşmaları sebebiyle Labrie hariç.
Bu haberden evvel en sevindiğim haber Gorguts’ın yeni albüm çalışmalarında olmasıydı ama Portnoy’un dönüşü bende onu bile geride bıraktı. OLMASI GEREKEN SONUNDA OLDU. İyiymiş, kötüymüş, orta kararmış takılmayacağım; Portnoy ile yeni bir Dream Theater albümü yapın yeter.
25.10.2023
@Emir, Yalnız Systematic Chaos da Black Clouds & Silver Linings de çok kötü albümler. Ve bunda nasıl Labrie’nin Petrucci’nin payı varsa Portnoy’un da payı var. Ben buna haterlık demem. Fanların haklı tepkisi derim. Aynı tepki uzun süredir Labrie’ye de var. Petrucci DT demek. Ona daha hafif olması normal.
Ben umutlu değilim. Yine vasat, sıkıcı bir şey çıkar. DT iyi albüm çıkarmayalı 20 yıl oluyor ve bence bunu Portnoy veya Mangini’yle açıklamaya çalışmak için epey iyimser olmak gerek.
26.10.2023
@deadhouse, İkisinin de DT standartlarında ortalama altı albümler olduğunu kabul ediyorum ama yerden yere vurulacak derecede kötü olduklarını da düşünmüyorum. Öyle diehard DT fanı da değilim üstelik. Bu albümler üzerine internette bazen öyle yazılarla karşılaştım ki DT sanki St.Anger serisi yapmış. “Ministry of Lost Souls”, “In the Presence of Enemies Part 2″, “A Nightmare To Remember”, “The Shattered Fortress” gibi gayet taş şarkılar var bu albümlerde. Ama hadi diyelim bu albümler cidden rezil ötesi olsun, benzer minvalde yorumların “Train of Thoughts” ya da “Octavarium” gibi nispeten “daha iyi” albümlere yapıldığını da gördüm. Kısacası “Scenes…” albümünden beri DT’nin kendini fanlarına bir beğendirememe sorunu vardı ve bazı DT fanları toksik mentalite açısından bu minvalde Tool fanlarını aratmıyordu. Progresif metal dinleyici kitlesinin temel sorunlarından biri zaten idollerini çarmıha germeye biraz meraklı olmaları. O yüzden bu janra söz konusu olunca fanlara hak verme noktasında ben daha tedbirli davranıyorum.
Evet Portnoy’un da payı vardı dediğin sıkıntılarda, ama biraz eski röportajları kurcalayınca anlaşılıyor ki grupta yeni bir şeyler denemeye cesaret eden adam da çoğunlukla Portnoy olmuş. Beğenilir beğenilmez o ayrı, ama Portnoy olmayınca DT’nin ne kadar benzer albümler yapabileceğini zaten Mangini era gösterdi. Portnoy zamanında DT deneyebileceği çoğu etkileşimi denedi; nu-metal, Muse sound’u, Metallica-Megadeth çizgisi, hatta biraz Radiohead. vs., bunlar en azından denendi. Böylece bazıları kötü kabul edilse bile her birinin bir karakteri olduğu albümler meydana geldi. DT’nin memuriyet zihniyetinin çoğunlukla Rudess ve Petrucci’den kaynaklandığını, Portnoy’un da bu monotonluğu kırmak adına bazen sıkıntılı tercihler yapmış olduğunu düşünüyorum ben. Rudess çok katı bir klasik müzik eğitiminden gelmiş bir adam, bazı patern’larda ısrarcı olması, bir ara continuum fingerborad’u fetiş projesine dönüştürmesi falan biraz mesleki deformasyon. Petrucci de keza ağır prog. rock nerd’ü. Portnoy aralarında müzikal spektrum’u en geniş adam oldu dinlediği şeylerle ve bu minvalde Akerfeldt ve Lars Ulrich gibi “dinleyicilerin” DT’deki versiyonu. Labrie’ye yönelik tepkilerse neredeyse DT tarihi kadar eski olduğu için onu ben kriter almadım açıkçası.
Olası yeni albüm içinse hocam, 13 yıllık ayrılık sonrası yeniden birleşme faktörünü biraz atladığını düşünüyorum. Ama DT’den tamamen umudu kesenlere de belli bir yerde hak veriyorum.
Portnoy’un Instagram paylaşımının altı çılgın atıyor. Bayağı insan kutlamış metal dünyasından. Gary Holt “SICKNESS! 🤘🏻❗” yazmış ahah.
Portnoy dan sonra DT anca kendini tekrarladı, sıkıcı standart bir birine benzeyen şarkılar ve albümler yaptılar.
Portnoy un dahil olduğu LTE dehşet albümler yaptı, ben plaklarını CD lerini arıyorum bulamıyorum.
Bence iyi oldu
Kevin Moore da dönse ne güzel olurdu hakan altun gibi telefonun başında çaresiz bekliyorum
26.10.2023
@trivago, Ben de zaman yolculuğu yapıp Awake’in çıktığı güne gitmek ve Space-Dye West’i dinlemek istiyorum. İstekler bitmez.
26.10.2023
@deadhouse, bourbon içtiğimiz bir gecede abimden hacılayıp evde dinlemiştim orijinal cidden hey gidi 20 seneden fazla olmuştur. Vay be ^)
Oha Metropolis Pt. 3 mü geliyor?
https://www.instagram.com/p/Cy3U-4oNb2g/?igshid=MzRlODBiNWFlZA==
müthiş haber. 10 kişinin dinlediği grupları sevenler nefret kusmaya gelmiş hemen
Zaten Petrucci Myung ve Portnoy bacanak sayılır normal dönmesi
Yapmayın! İyiydik böyle.
Başka değişiklik olmasın ama Allah muhafaza.
Nasıl oldu acaba? Yani “baba metropolis 3 yapacaksak bunu Portnoy’la mı yapmalıyız mı” tarzı bir konuşma mı geçti yoksa ani mi oldu yoksa uzunca bir süredir düşünülen bir şeydi mi? Kafamda bin tane soru olmasına rağmen çok sevindim bu habere. Bakalım Portnoy yeni bir nefes getirecek mi yoksa aynı robot modunda devam mı edecekler.
Aşırı alakasız bilgi. Portnoy Rusçada terzi demek. Rusya’da “портной” diye tabelalar görünce bakıp şaşırmıştım. Mikail Terzi yani Türkçesi.
Schneider de terzi demek. Belek’te camında “Terzi/Tailor/портной/Schneider” yazan terzi var.
Çok daha alakasız ekleme, Wesley’nin anlamı da “Batı çayırı”. Yani eski GS’li Wesley Schneider’in adının Türkçesi Batı Çayırı Terzi ahah
15.02.2024
@Ahmet Saraçoğlu, en çok genel kültüre katkıyı böyle kıyıda köşede duran malumatlardan edindiğimi düşünüyorum, eyvallah :)
Bu arada destansı bir Metropolis Pt.3 pek yakışır, sonrasında dağılabilir hatta bu tiyatora kumpanya.
Portnoy ayrıldıktan sonra yaptıkları davulcu mülakatında Kreator, Slayer, Black Sabbath, Deep Purple gibi gruplarla baget sallamış yetenek bombası adamlar dururken bu salakolar gidip dünyanın en vizyonsuz davulcularından olan Mangini’yi aldılar. Bir de bu adam müzik okullarının oxford’u olan Berklee’den mezunmuş kafayı yicem.
Neyse DT ölü bir grup bunun portnoyla falan bir alakası yok. SFAM albümünden sonra 5 albümde daha çalmıştı ve beklenen kalitenin zerresini bile verememişlerdi.
Nedense aşırı ümitliyim yeni albümden.
Yavşağın teki olduğunu bilmesem inanıcam portnoy
DT’den hiçbir şey olmaz. Roma İmparatorluğu böyle çökmedi. Yine daha önce örneğini defalarca kez gördüğümüz formülü hazır 14-18 dakikalık uzun, bayık, kötü şarkılar dinleyeceğiz. Rudess basacak klavyeyi, Petrucci “virtüöz yarışmasında değil miydik ya” deyip gitara dalacak. Labrie de yaşam ve renk barındırmayan berbat vokaliyle “live another day” deyip bir kez daha hayal kırıklığına uğratacak. Bir de kız gibi bir bas gitaristleri var denilen, kudretinin ve hikmetinin ne olduğu bilinmeyen asyalı bas gitaristimiz var, onu söylemeyi unuttum.
Son albümler her ne kadar çoğu kişinin beğenisine uymasa da çok keyifle dinliyorum, kolay kolay iyi albüm gelmiyor artık ya da ben bulamıyorum. Yeni albüme karşı pek bir heyecanım yok, %1 ihtimalle falan çok çok iyi bir şey gelir gibi geliyor.
Tüm sürecin en çok şaşırdığım tarafı Andy Sneap’le çalışmış olmaları.
11.10.2024
@Ahmet Saraçoğlu, tencere kapağını bulmuş diye yorumladım.
Lecce – Cagliari maçı bundan daha eğlencelidir, o kesin.
Rezalet bir album geliyor.
YA SABIR AMINA KOYİM YAAAA SABIIIR
Yarrak gibi bir albüm olacağını bilen DreamTheatersporlular.
John “Ömür boyu bok gibi şeyler çalmak için ruhumu şeytana sattım” Petrucci
John “我的薪水發了嗎?(Maaşım yattı mı?)” Myung
Mike “Nerd’üm ve çok sempatiğim” Portnoy
James “Karga sesli pavyon solisti” LaBrie
Jordan “Mardin mafyasi düğünlerde çalmama izin vermiyor” Rudess
Hadi aslanlarım heyecanla bekliyorum sizleri.
Bugüne dek duyduğum en kuru, en ilham vericilikten uzak, en dümdüz DT şarkısı olabilir. Şaşkınlıkla dinledim.
11.10.2024
@Ahmet Saraçoğlu, ilk riffler nedir ya, yarısında kapattım şarkıyı. Üzücü.
Ben hayatımda bu kadar yapmacık, sentetik, estetikten ve yaratıcılıktan uzak bir davul çalış şekli görmedim. Portnoy senin miladın çeyrek asır önce doldu hala sağdan soldan arakladığın sikindiriboktan patternlar ile davul çalıyorsun. Aynısını Mangini de yapıyordu zaten.
Niye dinledim ben bunu ya
Sıkıcı orta yaşlı progcu metali
Ben pizza söyledim ihtiyar
Dream Theater’ı sevmeyen biri olarak, grubu hep bu şarkı kıvamında duyuyorum ben zaten. Bana göre bir değişiklik olmamış.
Brent Hinds’den yorum bekliyoruz.
12.10.2024
@ismail vilehand, abi herhalde senin Metal tarihindeki gelmiş geçmiş en sevdiğin yorum olmalı. Ben de çok gülüyorum. Senin için bir kere daha paylaşalım:
“Basçıları ibne gibi giyinen küçük Çinli bir kız. Deri pantolonlar giyiyorlar. Özellikle de vokalistleri. Saçları gerçekten tam bir ibne gibi. Ayrıca bir opera şarkıcısı gibi söylüyor. Saçları, giysileri, müzikleri… Hepsi ibne.”
12.10.2024
@Raddor, insanlık tarihinin en mükemmel yorumu. Sürekli açıp okuyorum.
12.10.2024
@Raddor, Sen becerirsin gibi geliyor. Sosyal medyadan ulaşıp sövdürtsene şunlara keyfimiz yerine gelsin.
12.10.2024
@Cerca C., evet ona ulaşmanın tek yolunu biliyorum. O da Zach Galifianakis’e yazmak. Yıllar önceki bir röportajda Brent Hinds aynı kişi olduklarını söylemişti, kılık değiştirip Hangover’da oynamış. Hatta Bill Kelliher’ın da aslında James Hetfield olduğunu itiraf etmişti.
Ben inandım. Brent Hinds trollük yapacak son insandır.
Memur-sen, mesai saatlerinde solitaire, çanak okey oynayan 30 yıllık memurlardan oluşan bir orkestra kursa bu kadar sıkıcı müzik yapamaz aq.
Yıllardır aynı melodileri formülize şekilde çalıp duruyorlar. Güzel melodiler var fakat çok ruh dolu pasajlar yok. Bugüne kadar çok ruh dolu şeyler dinledim. Bir Shadow Gallery değiller.
Bence esas problem (ve hatta ikiyüzlülük) grubun elemanlarının memur zihniyetinde değil, onların bugüne dek yaptığı her şeyi ilahlaştıran die-hard fanlarında. Bu şarkıda da malum güruhun “abi görmüyor musun şu aksak ritmi?,” “Petrucci dünyanın en iyi solo gitaristi abiii!,” “Portnoy aşmış bitirmiş” diyebilecekleri bir ton kısım mevcut. Eskiden bayıldıkları şeyleri bugün ruhsuz diye yorumlayan fanlarım olsa, ben de ne yapacağımı şaşırırdım açıkçası.
Şu ünlü davulcu seçme videolarından beri oturup bir albümlerini baştan sona dinlemiş değilim ama bu şarkıya yapılan yorumların sırf sallamak amaçlı yapıldığını düşünüyorum. Aradan geçen 856 yılda aynı şeyi çalıp durdular derseniz eyvallah da normal progresif bir heavy metal şarkısı işte, gayet dinlenebilir melodilerin, uyumlu geçişlerin olduğu yer yer sırf eklemek için eklendiği belli olan partisyonların hissedildiği ama en sonunda eli yüzü düzgün bir şarkı. Kasıntı hissettiren bir enstrüman kullanımı da yok, Nile’ın albümü bundan daha kasıntı hissettiriyordu.
Dream Theater hakkında çok gitgelli hisleri olan, neredeyse diskografisinin yüzde 90′ını dinlemiş ve yüzde 10′una deliler gibi hayran olan biri olarak, ilk dinleyişimde ben de diğer arkadaşlar gibi aşırı tepkiler vermiş ve hatta kapatmıştım. Fakat gerçek Dream Theater dinlerleri bilir ki en az birkaç defa daha şans vermek lazım ki, böyle sevdiğim onlarca şarkıları var (Örn. Count Of Tuscany, Octavarium, Panic Attack, S2N, Rite Of Tuscany vs.)
Bu şarkı dinledikçe açılıyor arkadaşlar, dinledikçe “Fikirlerini” duyar hale geliyorsunuz. Diyeceğim o ki, vasat ama dinledikçe gaza getiren, çok tekdüze gibi gelse de özel bir gitar işi var, unison mantığını şarkı boyunca sürdüren tekdüze ama sağlam baslar var, biraz zayıf diyebilecek olsak da, nokta atışı ve hisleri yönlendiren vokaller var, hepsinin ötesinde bu şarkı bir Davul şovu. MP, DT’de yaptığı ve yapabildiği ne varsa farklı açılardan gösteriyor. Şarkıya ve davullarına bok atanların davulu hiç dinlemediklerini düşünüyorum. 2012′deki büyük buhranımda, beni hayatta tutan nadir şeylerden biriydi Mike Portnoy davulculuğuyla tanışmak. Bu geç tanışıklığın gitmediği yer kalmadı, belki ondandır notaları bende daha bir güzel tınlar, ama gerçekten bu şarkının davul playthrough videosunu özellikle bekliyorum. Keşke Drumeo’ya yeniden davet alsa.
Solo kısmındaki davul bas gitar klavye unison’ları da çok güzel, Liquid Tension Experiment havası veriyor gerçekten.
Bütün bu övgülerin ardından, ben size bu şarkıda eksik olan şeyden bahsedeyim arkadaşlar, ruh. Bu şarkı bana göre “babalar şu fikrin üzerine öyle bi şarkı çıkaralım ki fanlar anasını satayım DT geri döndü!!!! desin” diye yapılmış hissiyatı veriyor. Farklı partisyonlar ve fikirler birleştirilmiş, üstüne korku ve uykusuzluk teması oturtulmuş, ama yekpare bir şarkının tüm öğelerini hemhal etmiş bir ruhane atmosfer sunmakta başarılı değil. Partisyonlar çok hoşuma gittiği için koşarken gaza gelerek defalarca dinledim, ama sonunda dedim ki “Ulan neyi anlatıyor bu şarkı bana?” Sanki babalar bir gece uykusunu alamamış ve böyle bir şarkı yazmış gibi değil mi? :)))
Sonuç olarak; gerçek DT Fanları bilir ki, en fazla BCSL veya Systematic Chaos ayarında, Metallica’nın Death Magnetic’i gibi bir albüm bizi bekliyor, ne eksik ne fazla, ne akarı olur ne kokarı. Ama iyi ki bu albüm olur, MP varsa pek de güzel olur… :))))))))
Dream Theater ve Arch Enemy kadar fanlarını ‘yoran’ grup yok hakikaten. Yeni şarkı o kadar tekdüze ki.. Yapın şöyle zımba gibi bir şarkı da şaşırtın bizi yahu
Ana sayfada yeni yayınlanan neredeyse her şarkıya yorum yaptım, bir sizin yeni şarkınız kötü arkadaş. Ama bu durum bir ilham verdi ve bu konuya eğildiğimiz bir Agresif Musiki bölümü çektik. Dream Theater özelinde değil, daha geniş çaplı bir konu. Yarın yayında.
Şarkının tahmin edilebilirliği düşündükçe bağırtıyor ya.
“Night Terror”deki genel hava baya baya “Black Clouds & Silver Linings” döneminden kalma. Intro’nun “A Nightmare to Remember” tarzı karanlık havasından tutun da şarkının genelindeki kanıksanmış enstrümantasyona kadar. Arada Mangini ile sayısız poliritmik abominasyon bestelemiş grubun Portnoy’un gelişiyle böyle bir parça yapmasının, (en azından şimdilik) ilham yoksunluğundan ziyade baya baya diplomatik bir hamle olduğunu düşünüyorum. Hani “Portnoy ile burada bırakmıştık, buradan devam edelim şimdilik ve ne olacak görelim” der gibi.
Ama albümün geneli de “Black Clouds & Silver Linings” gibi olacaksa DT burada çok deli küfür yiyecektir. Şimdiden ufak ufak başlamış bile :D Benim için hava hoş, başyapıt bir albüm zaten beklemiyorum. 13 yıllık ayrılık sonrası biraz olsun şaşırtan güzel parçalar olursa kârım olur. Güzel olan, yıllar sonra DT’yi tekrar Portnoy ile dinleyebilmek.
A Broken Man’in girişinde Deliverance’tan ilham almışlar gibi. Şarkıyı dinledim, yorumlarımı incelemeye saklayacağım.
04.12.2024
@Ahmet Saraçoğlu, Bana da çok Nevermore’u hatırlattı.
04.12.2024
@Ahmet Saraçoğlu, hahaha bir Opeth album ranking youtube videosunda Portnoy,Akarfeldt’in Bleak şarkısını yazarken DT Home şarkısından ilham aldığını ve bununla gurur duyduğunu söylemişti.Kana kan olsun bir tane de biz patlatalım dediler herhalde.
Şu ai videoyu o kapağı falan yapmaya hiç utanmıyor mu bu gruplar ya
Opeth’ten araklanmış gibi tınlamıyor mu A Broken Man?
Oha oha harika lan
İki single’dır müzikte adını koyamadığım bir tek düzelik var diyordum. Sebebi Labrie’nin vokalleriymiş, yeni farkına vardım bunun. Yani kardeşim ne bir akılda kalıcı vokal melodisi, ne de güzel bir nakarat var. Gerçi bu sorun sadece bu iki single ile sınırlı değil. 2021′de çıkan albümde de aynı sorun vardı. Enstrumanlar anlamında ilgi çekici, enteresan fikirler olabiliyor şarkılarda. Örneğin A Broken Man’deki blues tandanslı bölüm ve solo çok hoş olmuş. Ama işte şarkıda Labrie vokale girdiği an tek düzelikten baygınlık geçiresim geliyor. Uzun lafın kısası, maalesef vokal anlamında çok kötü iki single. Hal böyleyken albümdeki diğer şarkılar nasıl olacak göreceğiz ama durumun pek iç açıcı olmadığı kesin.