Ekim, Kasım aylarında kapalı hava ve yağmur eşliğinde kederli müzik dinleme triplerini; rüzgâr esmeli, kuş ötmeli albümleri seviyorsanız bu sizin için geliyor.
GRIFT’in ilk albümü “Syner” muhtemelen Covid zamanında falan çıkmıştır diye düşünürken 2015’te, 8 yıl önce çıktığını görmemle aklım başımdan gitti diyerek başlamak istiyorum. Nasıl ya? Grubun tek adamı Erik Gärdefors gibi şaşkın bir sincap gibi ekrana bakıyorum şu an.
Bu kadar yakın zamanda çıktığını sandığım bir albümden bu yana nasıl 8 yıl geçmiş olabilir? Bir bu kadar daha zaman geçse ben 50 yaşında olacağım, o zamana kadar gözüm görecek mi, PA kalacak mı o bile meçhul ulan. Harbiden ben şok.
Neyse, yapacak bir şey yok. YOLO diyoruz ve yolumuza devam ediyoruz.
GRIFT “yürek parçalayan aşırı kederli naif black metal” yapan bir grup olarak tanıdığımız, sonradan giderek daha pastoral taraflara kayan, arada distortion’dan sıyrıldığı işlere imza atan, ancak eninde sonunda, Oğuz Sel’in “Budet” kritiğinde de ifade ettiği üzere “dinginliğin içinden yükselen haykırış” olarak tanımlanabilecek bir oluşum.
“Arvet”in ardından çıkan “Vilsna Andars Boning” EP’sinde karşımıza dark folk olarak çıkan ve black metal unsurlarından sıyrılan GRIFT, “Budet”te yeniden esas kimliğine kaymış olsa da sanırım Erik Gärdefors bu dark folk muhabbetini sürdürmeye niyetli. “Saklı Ülke” anlamına gelen yeni albüm “Dolt Land”da GRIFT’i tamamen distortion’dan arınmış bir yapıda görüyoruz. Davul yok, elektrikli gitar yok. Onlar yerine akustik gitarlar, perküsyon ve Gärdefors’un hem clean hem de black metal vokali var. Albümü enteresan kılan şeylerin başında da bu black metal vokallerinin korunmuş olması geliyor. Şöyle düşünün, sanki ULVER’in “Kveldssanger”ine veya EMPYRIUM kafalarına SHINING’den Kvarforth’u vokal yapıyor ve bunu da öfke ve nefret tarafından arınmış, sadece keder ve acı minvalinde yansıtıyor.
“Dolt Land” bu tarafıyla enteresan bir yerde duruyor. Folk karakteri, akustik altyapı, dingin vokaller albümün %90’ını kaplarken Gärdefors arada giren bu haykırışlarla eski GRIFT kimliğinin belli oranda korunmasını sağlıyor. Dingin dedim ancak albümde öyle huzur dolu, dinlendirici, pastoral bir yapıdan ne kadar söz edebiliriz ondan da emin değilim. Hüzün tarafının çok baskın olması bir yana, misal “Evas Backe”nin başındaki arpejde sanki SHINING’in “Halmstad“daki klasiği “Låt oss ta allt från varandra”daki meşhur ağlamalar girecekmiş gibi hissediyorum. “Låt oss ta allt från varandra”da piyano üstüne gelen o ağlamaları, bu arpejin üstüne de aynen koyup böğrümüze tatlış hançerler saplayabiliriz. Albümün tamamı akustik olduğundan tahlil noktasında çok da detaya inilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Büyük ihtimalle yok başından sonuna çok sevilecek ya da “bana göre değil” denilip geçilecek bir albüm “Dolt Land”.
GRIFT bundan sonra böyle mi devam edecek bilmiyorum ama umarım black metali, distortion’ı tamamen bırakmamıştır. Arada bu tür albümlere de okeyiz ama ızdıraplı, depresif, yürek parçalayan GRIFT de “Syner”de görüldüğü üzere harbiden çok iyi. Hayırlısı diyelim, albümü de dark folk seven dinleyicilere önerelim. Özellikle Ekim, Kasım aylarında kapalı hava ve yağmur eşliğinde müzik dinleme triplerini seviyorsanız ciddi anlamda biçilmiş kaftan. Rüzgâr sesi, kuş ötmesi, kurbağa vıraklaması falan var öyle diyeyim.
Yazının sonunda da söylediğin gibi Grift moduna girebilmem için havaların azıcık daha soğuması lazım, hele bir kasım ayı gelsin bakalım. Bence bu herif dark folk’u sevdi ve burada kalıcı oldu gibi.
Yazının sonunda da söylediğin gibi Grift moduna girebilmem için havaların azıcık daha soğuması lazım, hele bir kasım ayı gelsin bakalım. Bence bu herif dark folk’u sevdi ve burada kalıcı oldu gibi.
19.10.2023
@Ouz, bana da öyle geliyor.