Bugün rotamızı Polonya’nın en batısında bulunan Lublin şehrine çeviriyoruz. 1672’de Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirilen bu şehir, bugün bahsedeceğimiz MĀNBRYNE’e de ev sahipliği yapıyor. Şehrin simgesinin çok da memnun gözükmeyen bir keçi olduğu düşünüldüğünde, MĀNBRYNE gibi bir grubun buradan çıkmış olmasına da fazla şaşırmamak gerek.
MĀNBRYNE’in 2021’de çıkardığı “Heilsweg: O udręce ciała i tułaczce duszy” Pasifagresif kitlesi tarafından çok beğenilmiş, pamuklara sarılmış, bağırlara basılmıştı. Bunun önemli sebeplerinden biri, MĀNBRYNE kadrosundaki isimlerin 2020 yılında önemli albümler çıkarmış gruplarda yer alan müzisyenler olmasıydı. Grupta yer alan dört elemandan üçü 2020 yılında BLAZE OF PERDITION ile “The Harrowing of Hearts”a imza atmış, albümün davullarından sorumlu olan Priest ODRAZA ile “Rzeczom” adlı başyapıtı ortamlara salmış, yine kendisinin de bir dönem mensubu olduğu MEDICO PESTE 2020 yılına imzasını “ב: The Black Bile” ile atmıştı.
Dolayısıyla MĀNBRYNE, özellikle son 10 yıldır çok acayip işler yapan Polonyalı grupların rüzgârıyla beraber ekstra bir “hype” ile karşımıza çıkmıştı.
Kabaca “Krallıklararası: “İnancın Sınanmasına ve Şüphenin Yüküne Dair” gibi bir anlamı olan “Interregnum: O próbie wiary i jarzmie zwątpienia”, neden bilmem bana MĀNBRYNE’in ilk albümüne oranla daha dertli, daha kederli bir ruh hâli olduğunu hissettiren ve ilk albüme nazaran daha oturaklı bir grup izlenimi veren bir albüm. İlk albüm çıktıktan hemen sonra grubun Metal-Archives sayfasındaki grup fotoğrafı kaldırılmış ve yerine bestelerden sorumlu gitarist Renz’in tek başına fotoğrafı konmuştu. Daha ilk andan böyle bir sikkoluk görünce grubun birinci dakikadan çatırdayacağını düşünmüş ve gözyaşlarıma hâkim olamamıştım. Hatta incelemenin altında “Gitaristin Manbryne’si”, “МAНБРИНE” geyiği bile dönmüştü. Ancak sonradan bir sıkıntı olmadığı anlaşılmış ve MĀNBRYNE konserler eşliğinde yoluna devam etmişti.
Bu kadar tırı vırı yeter, albümden bahsetmeye başlayalım. Öncelikle söylemek gerek ki MĀNBRYNE’in pek çok türdeşine göre maça 1-0 önde başlamasını sağlayan bir avantajı var. BLAZE OF PERDITION da aynı avantaja sahip dersem neden bahsettiğim anlaşılacaktır. Evet, vokalist Sonneillon’dan bahsediyorum. En iyi, en önde gelen black metal vokalistleri dendiğin çoğu kişinin ilk aklına gelen isimlerden biri olmasa da Sonneillon şu anda black metal ortamlarının en kendine özgü, en güçlü, en tehditkâr vokalistlerinden biri. Belki başka hiç kimseye benzememe düzeyinde bir kendine özgülükten bahsetmiyoruz, ancak vokal yaparken kendi içinde bambaşka şeyler yaşadığını hissettiren; müziğin dayatmak istediği ızdırabı ve acıyı dinleyiciye geçirmeyi başaran bir tarzı var. Bunun oluşmasında, geçirdiği kazanın ardından son 10 yıldır tekerlekli sandalyeye bağımlı olmasının da bir etkisi var mı bilmiyorum ancak sanki başına gelen bu çok talihsiz olay ve sonrasında yaşadıkları onun vokalini ister istemez daha da yürek parçalayıcı bir hâle getiriyor. MĀNBRYNE’in black metalinde SARGEIST ve türevlerine benzer bir keder, acıklı bir hava yok belki ancak en derinlerine dek içselleştirilmiş bir can çekişme, bir çabalama, çırpınış var ve bunu da en iyi yansıtan unsurlardan biri, elbette ki gitar rifleriyle birlikte, Sonneillon’un vokalleri. Kendisine dair daha fazla bilgi almak isterseniz, 3,5 yıl önce gerçekleştirdiğimiz röportajımızı okuyabilirsiniz.
Aynı notu vermiş olsam da kendi içlerinde “Interregnum: O Próbie Wiary I Jarzmie Zwątpienia”nın “Heilsweg: O udręce ciała i tułaczce duszy”den daha iyi bir albüm olduğunu düşünmemi sağlayan diğer bir faktörse başlarda bahsettiğim oturaklılık konusu. Albümdeki istisnasız her şarkıda MĀNBRYNE’in kendini albüme ne kadar adadığını ve ne kadar büyük bir tutkuyla bu işe sarıldığını hissedebiliyoruz. Şarkılar aceleye getirilmedikleri gibi, gereksiz yere de sündürülmemişler ve bu sayede 40 dakika boyunca bir an olsun düşmeyen, sekteye uğramayan bir dinamizm ortaya çıkmış. Grup açılışı yapan “Piach i niepamięć”te görülebildiği üzere tremolo melodileri, can alıcı arpejleri, haykırış ve fısıltıları, blast beat ve orta tempo ritimleri nefis bir kolaj hâlinde sunarak albüme müthiş bir başlangıç yapıyor ve sonraki şarkılar da bu akıcılığı ve duygu yoğunluğunu bir an bile fire vermeden sürdürüyorlar. Albümü bence “Heilsweg: O udręce ciała i tułaczce duszy”den daha iyi kılan da bu melodilerin, arpejlerin, haykırışların ve diğer detayların dinleyicinin içine daha derinlemesine işlemesi ve MĀNBRYNE’in içine dolan acı ve öfke bileşimini daha rafine şekilde sunması.
Black metalde Polonya sound’una karşı özel bir merakınız varsa, MĀNBRYNE bunu en iyi şekilde yansıtan gruplardan biri ve bence, çok iyi yorumlar alan ilk albümlerinin dahi üstüne çıkmayı başarmışlar. İçinde bulunduğumuz yılın önemli black metal albümlerinden birini dinlemek isteyen herkese “Interregnum: O Próbie Wiary I Jarzmie Zwątpienia”yı öneriyorum. Dinleyin, kaliteli Polonya black metaline doyun, sonra zaten albüme yıl sonu listelerinizin bir yerinde yer verirsiniz.
Mānbryne abim gerekeni yaptı, biz okur/dinleyici/takipçi olarak görevimizi yaptık. Üzerine düşeni yapma sırası sende ahmet abi, al şunların türkiye biletlerini.
@Ahmet Saraçoğlu, Bu abileri der weg einer freiheit i, wiegedood u ve Misþyrming i toplasak tek bir gecede super olur. Çünkü instagramdan yazınca, çağırılırsak tabi geliriz diyorlar.
@D, @liquid, konser düzenlemeyi geçtim, konsere gitme, konser izleme motivasyonum bile epey azaldı son yıllarda. O yüzden istekli arkadaşları piste alalım.
İlk albümlerini dinlediğimde ne yalan söyleyeyim, fena değil ama abartılıyor demiştim. Fakat daha haberi geldiğinde bu albümle ilgili içimde bi his oluştu. Dinledim, hayran kaldım ve bir daha dinledim. Bu sefer benim için turnayı gözünden vurup yılın albümlerinden birine imza attılar. Emeklerine sağlık diyelim. Henüz dinlememiş veya grupla tanışmamış kişilere de bir an önce albüme bakmalarını öneririm.
İlk albümden daha çok sevdim bu albümü. Yılın en iyi black metal albümü olma konusunda Marduk ile kafa kafaya gidiyorlar şu an, yıl sonunda akılda daha kalıcı olan kazanır.
Albüm ihtişamını ilk dinlemelerde saklasa da, bir süre sonra tokat gibi bu gerçeği suratına çarpıyor. Bir önceki albümün de köpeği olarak iki albümü aynı puanda ve kalitede görüyorum. Yılın en iyilerinden.
Manbryne’nin ilk albümde en sevdiğim detaylardan biri sound’du, yine çatır çatır sesler. Besteler yine vurucu daha olgun daha dolu, özellikle son şarkı inanılmaz. İlk albüme 9 verirsem buna da 9 veririm, hâlâ daha iyisini yapabileceklerini biliyorum.
Yine yaptilar yapacaklarini. Ilk album sonrasi standartlarini asla dusurmeyeceklerini tahmin ediyordum ve insanin beklediginin tam onune gelmesi hissi muazzam bir sey. Yogun, hircin, derin, isyankar. Leh tayfasi bu isi biliyor.
İlk albumlerinden iyi mi hâlâ karar veremedim. Bıraktıkları yerden devam etmişler, bu çizgiyi bozmadan devam ederlerse 3. albümde bir tekrara düşme durumları olabilir. Sonraki hamlelerini merakla bekliyorum.
3. parça ‘Po trupach ku niebu’ her dinleyişimde ağzıma şıçıyor, benim için son yıllarda çıkmış en değerli black metal parçalarından biri.
Mükemmel grup,mükemmel albüm
Mānbryne abim gerekeni yaptı, biz okur/dinleyici/takipçi olarak görevimizi yaptık. Üzerine düşeni yapma sırası sende ahmet abi, al şunların türkiye biletlerini.
15.10.2023
@Bedirhan, ben o işlerden tamamen çekildim. Alakam kalmadı konser işleriyle. Ulcerate’i getirdik, kendi adıma zirvede bıraktım.
16.10.2023
@Ahmet Saraçoğlu, son bir dans be master ahmet. Zaten ulcerate konserini de kacirmistik, yanina onu da alsan fena mi olur, son bir operasyon icin…
17.10.2023
@Ahmet Saraçoğlu, Bu abileri der weg einer freiheit i, wiegedood u ve Misþyrming i toplasak tek bir gecede super olur. Çünkü instagramdan yazınca, çağırılırsak tabi geliriz diyorlar.
17.10.2023
@liquid, Ahmet reyiz oyna bu kumari bizi sokaklara dok.
17.10.2023
@D, @liquid, konser düzenlemeyi geçtim, konsere gitme, konser izleme motivasyonum bile epey azaldı son yıllarda. O yüzden istekli arkadaşları piste alalım.
17.10.2023
@Bedirhan, @D, @liquid, @Ahmet Saraçoğlu, Ben gerekli yerlere ilettim talepleri
17.10.2023
@Ece, emege saygi +rep. Terazine tikladim dostum.
17.10.2023
@D, öff
18.10.2023
@sakin, ?
leh kardeşlerimiz şaşırtmıyor.
İlk albümlerini dinlediğimde ne yalan söyleyeyim, fena değil ama abartılıyor demiştim. Fakat daha haberi geldiğinde bu albümle ilgili içimde bi his oluştu. Dinledim, hayran kaldım ve bir daha dinledim. Bu sefer benim için turnayı gözünden vurup yılın albümlerinden birine imza attılar. Emeklerine sağlık diyelim. Henüz dinlememiş veya grupla tanışmamış kişilere de bir an önce albüme bakmalarını öneririm.
İlk albümden daha çok sevdim bu albümü. Yılın en iyi black metal albümü olma konusunda Marduk ile kafa kafaya gidiyorlar şu an, yıl sonunda akılda daha kalıcı olan kazanır.
Albüm ihtişamını ilk dinlemelerde saklasa da, bir süre sonra tokat gibi bu gerçeği suratına çarpıyor. Bir önceki albümün de köpeği olarak iki albümü aynı puanda ve kalitede görüyorum. Yılın en iyilerinden.
Manbryne’nin ilk albümde en sevdiğim detaylardan biri sound’du, yine çatır çatır sesler. Besteler yine vurucu daha olgun daha dolu, özellikle son şarkı inanılmaz. İlk albüme 9 verirsem buna da 9 veririm, hâlâ daha iyisini yapabileceklerini biliyorum.
Yine yaptilar yapacaklarini. Ilk album sonrasi standartlarini asla dusurmeyeceklerini tahmin ediyordum ve insanin beklediginin tam onune gelmesi hissi muazzam bir sey. Yogun, hircin, derin, isyankar. Leh tayfasi bu isi biliyor.
İlk albumlerinden iyi mi hâlâ karar veremedim. Bıraktıkları yerden devam etmişler, bu çizgiyi bozmadan devam ederlerse 3. albümde bir tekrara düşme durumları olabilir. Sonraki hamlelerini merakla bekliyorum.
3. parça ‘Po trupach ku niebu’ her dinleyişimde ağzıma şıçıyor, benim için son yıllarda çıkmış en değerli black metal parçalarından biri.