Kritik depomuzda dört adet PRIMORDIAL albümünün incelemesi var. Bunlardan ilki grubun belki de en iyi albümü olan, tartışmasız başyapıt “To the Nameless Dead”. Ömer Kuş’un yazdığı bu incelemede albüme 9,5 verilmiş. Bir sonra çıkardıkları yine çok başarılı “Redemption at the Puritan’s Hand” de Ömer tarafından 9 notunu almış. Sonraki “Where Greater Men Have Fallen” ise Ömer’den yine yüksek bir not olan 8,5 ile değerlendirilmiş. 2018’de çıkan “Exile Amongst the Ruins” ise tarafımdan 6,5 not ile bir miktar eleştirilmiş.
Biz elbette ki kişisel yorumumuzu yapıyoruz, ancak grubun notunu albümden albüme azar azar düşürdüğünü yönelik bir gidişat söz konusu.
Prime PRIMORDIAL’ın ne kadar müthiş bir şey olduğunun farkında olduğumdan, grubun yeni albümünün grubu tekrar yükseliş trendine sokmasına yönelik içimde minik minik heyecanlar mevcuttu. Ne olurdu sanki “The Coffin Ships”e, “Empire Falls”a, “As Rome Burns”e biraz olsun yaklaşan bir şeyler yapsanız? Epiklikten, görkemden, kederden sülalemizi ağlatsanız?
“İmparatorluklara karşı durmak; özgürlük savaşçıları; düzene karşı gelenler; ifade özgürlüğü, bağımsızlık veya İngilizcedeki en önemli kelime olan özgürlük için canını ortaya koyanlar…”
Grubun lideri vokalist A.A. Nemtheanga’nın ifadesiyle bu konuları işliyor “How It Ends”. Podcast’inde bu albümden ve gruptan bahsederken bu albümün -adından da anlaşılabileceği gibi- PRIMORDIAL’ın son albümü olmasına ilişkin bazı muhabbetler geçmişti. Sonradan böyle bir durum olmadığı ifade edilse de grubun albüm çıkarma sıklığının düştüğü düşünüldüğünde ileride neler olur bilinmez.
Kelt geçmişini, İrlanda’nın kültür mirasını ve tarihte yaşanan kimi zorlukları işledikleri müzikleri, bu temalardan ötürü doğal olarak destansı, güç veren, duygulandıran unsurlar barındırıyor ve yıllar boyunca bu unsurları kullanarak çok karakteristik şarkılar yapmayı başardılar. Ne var ki “Exile Amongst the Ruins” incelemesinde albümün düpedüz sıkıcı şarkılar barındırdığını, bazı uzun şarkılara tahammül etmekte zorlandığımı söylemiş ve albümü grubun en vasat işi olarak nitelendirmiştim. Aradan geçen 5 yılın ardından şimdi karşımızda “How It Ends” var. Bakalım “How It Ends”, geçmişinde müthiş işler yapmış, en az 6 tane çok iyi albüm ve 2 tane de başyapıt çıkarmış PRIMORDIAL’ın veda dedikodularını daha da kaygı verici hâle getirecek yetersiz bir veda potansiyeline mi sahip, yoksa bu albümle veda ediyorsanız helal olsun dedirtecek düzeyde mi…
İkincisi olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Albümü defalarca dinledikten sonra kafamda oluşan düşüncenin tasdiklenmesi için 7-8 tane “How It Ends” incelemesine göz attım ve istisnasız tümünün öyle ya da böyle benimle hemfikir olduğunu gördüm. Albüm gayet güzel başlıyor, PRIMORDIAL klasiği olacak düzeyde olmasalar da 3 tane iyi şarkıyla açılışı yapıyor. Bu 23 dakikanın ardından işler biraz daha ortalamaya çekilmeye başlıyor ve “Call to Cernunnos” ile birlikte olay tatsızlaşıyor.
Bunun sebebi PRIMORDIAL’ın şarkılarını kırpıp rafine etme konusunda herhangi bir girişimde bulunmuyor oluşu ve kendileri için etkileyici olan her şeyin dinleyici için de aynı etkiyi yaratacağını düşünüyor olmaları. Özellikle adını andığım “Call to Cernussos” ve bir miktar VIRUS tadı barındıran enteresan mizaçlı “All Against All” o kadar monoton ve tekrarlı yapılara sahipler ki insan bir yerden sonra “daha kaç dakikası kaldı” diye bakma gereği duyuyor.
Adamlar belirli kısımları gerçekten çok uzatıyorlar ve sadece Nemtheanga’nın vokallerinin ilginç olmasının ekmeğini yiyerek yırtabileceklerini düşünüyorlar. Yani maazallah grupta daha standart bir vokalist olsa cidden çekilecek dert değil diyebileceğim kadar heyecansız anlar var kimi şarkılarda. Bu iki şarkının ardından gelen “Death Holy Death” de çok bir ışık yakmayınca bir anda kendimizi son şarkı olan “Victory Has 1000 Fathers, Defeat Is an Orphan”da buluyoruz. Bu şarkı albümün geri kalanına göre daha pozitif yapılı, daha enerjik bir şarkı ve albümün -en azından- uyumak üzereyken sonlanmasını önlemiş oluyor.
PRIMORDIAL için böyle ifadeler kullanmak beni üzse de grubun bazı kararlarını anlamakta cidden güçlük çekiyorum. “İmparatorluklara karşı durmak” gibi bir tema belirlemişsin, ama bunu dinleyicinin uyumaya karşı durmasını gerektirecek şarkılarla yapıyorsun. “Özgürlük savaşçıları; düzene karşı gelenler” demişsin, ama bunu 66 dakika süren uzun mu uzun bir albümle dinleyiciyi bir türlü serbest bırakmayarak yapıyorsun. “İfade özgürlüğü, bağımsızlık veya özgürlük için canını ortaya koyanlar” demişsin, bunu da dinleyicinin albümün sonunu getirmek için canını ortaya koymasını gerektirecek şekilde yapıyorsun. Çok sert şeyler söylediğimin farkındayım, ama PRIMORDIAL heyecan dozu bu kadar az, görkemli tarafı bu kadar geri planda, kederli havası bu kadar belirsiz bir grup olmamalı. Olmamalı arkadaş. Yemin ederim sadece “Empire Falls”un 0.49-2.35 arasındaki 1 dakika 46 saniye bu albümün ve bir önceki albümün toplamını sabaha kadar kucağında hoplatır parasını da vermez.
Nerede ulan o insanı savaş meydanlarına koşturan epiklik? Nerede o yürek parçalayan rifler? “Where is the fighting man” ulan?
Sakın dağılayım demeyin. Bundan çok daha iyisini yapmadan hiçbir yere gidemezsiniz.
Kadro A.A. Nemtheanga: Vokal
Ciáran MacUiliam: Gitar
Pól MacAmlaigh: Bas
Simon O'Laoghaire: Davul
Şarkılar 1. How It Ends
2. Ploughs to Rust, Swords to Dust
3. We Shall Not Serve
4. Traidisiúnta
5. Pilgrimage to the World's End
6. Nothing New Under the Sun
7. Call to Cernunnos
8. All Against All
9. Death Holy Death
10. Victory Has 1000 Fathers, Defeat Is an Orphan
Ben bu adamlardaki yaratıcılığın ve yeni fikirlerin bittiği kanaatindeyim. Belli bir fikir ve konsept dahilinde ortaya birkaç güzel iş koyabilen bir sanatçı bunların bittiğine kanaat getirirse paşa paşa sahneden çekilmeli. Her grup 50 albüm çıkaracak diye bir şey yok ki.
Bence bitti artık bunların devirleri kapatıp gitseler daha mı iyi olur bilmiyorum bu işler ile gerçekten rezil oluyorlar. Benim bunlardan artık iyi bir iş dinleyeceğimize dair umudum kalmadı en azından. Ne yalan söyleyeyim bu albüm için bir hayal kırıklığı da diyemeyeceğim bir beklentim yoktu ancak bu kadar sıkıcı bir albüm yapılabilir mi sorularına olumsuz manada net bir cevap albümü.
Yürek parçalayan bir inceleme
Ben bu adamlardaki yaratıcılığın ve yeni fikirlerin bittiği kanaatindeyim. Belli bir fikir ve konsept dahilinde ortaya birkaç güzel iş koyabilen bir sanatçı bunların bittiğine kanaat getirirse paşa paşa sahneden çekilmeli. Her grup 50 albüm çıkaracak diye bir şey yok ki.
Ben albümü dinledim o kadar kötü değil yani
Bence bitti artık bunların devirleri kapatıp gitseler daha mı iyi olur bilmiyorum bu işler ile gerçekten rezil oluyorlar. Benim bunlardan artık iyi bir iş dinleyeceğimize dair umudum kalmadı en azından. Ne yalan söyleyeyim bu albüm için bir hayal kırıklığı da diyemeyeceğim bir beklentim yoktu ancak bu kadar sıkıcı bir albüm yapılabilir mi sorularına olumsuz manada net bir cevap albümü.
1-Primordial
2-Enslaved
ya da aralarında yer değiştirebilirler ama..abi ne oldu bu iki gruba ya