# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
BATHORY – Twilight of the Gods
| 02.10.2023

Si monumentum requires, circumspice (Anıtını görmek istersen, etrafına bak).

Agresif Musiki podcast’imizde yakında konuşacağımız BATHORY’nin öncesinde grubun sitede olmayan birkaç albümünü de PA dağarcığına kazandırmanın iyi olacağını düşündüm. Bence eksikler arasından yazılması gereken ilk albüm de grubun ikinci yani Viking döneminin kapanışını yapan 1991 çıkışlı “Twilight of the Gods”.

Albüme geçmeden önce “Twilight of the Gods”a gelen süreçten biraz bahsetmek iyi olacaktır. BATHORY’nin black metalin temellerini inşa eden birkaç gruptan biri olmasını sağlayan ilk üç albümünün sonuncusu olan 1987 tarihli “Under the Sign of the Black Mark” underground metal dünyasını derinden sarsmış, yıllar sonra Fenriz’in “en saf, olmazsa olmaz black metal albümü” şeklinde yorumlayacağı kadar önemli bir yere konumlanmıştı. Albüm gerçekten de yıllar sonrasına karanlık ışıklar tutan sayısız fikirle doluydu. Sadece “Enter the Eternal Fire”ı, ardından da IMMORTAL’ın “At the Heart of Winter”ını dinlemek, GORGOROTH’un bir değil iki albümüne BATHORY albümlerine göndermeli isim vermesi, bütün bu büyük grupların yıllar içinde BATHORY’ye selamlar çakmak ve saygı duruşunda bulunmak için nasıl birbirleriyle yarıştığını görmek için yeterliydi.

BATHORY açısından bu albümü önemli kılan başlıca konulardan biri de Quorthon’un Şeytan’ın, kötülüğün yanı sıra olaya Nordik temaları da katmaya başlamasıydı. Odin’den, Odin’in sekiz bacaklı atı Sleipnir’den bahseden Quorthon, olaya inceden klavyeyi de sokarak sonrası için çeşitli ışıklar yakmıştı.

1988’de çıkan “Blood Fire Death” ile ikinci dönemini ve ikinci üçlemesini başlatan Quorthon, black metalin ardından Viking metalin de öncüsü olma görevini üstlenmekten çekinmemiş ve nasıl vizyoner bir müzisyen olduğunu göstermişti. Black metalle Viking metalin harmanlandığı, kapağından şarkı sözlerine Nordik temaların işlendiği bu albümün ardından 1990 yılında da diğer bir başyapıt olan ve pek çoklarınca ilk Viking metal albümü kabul edilen “Hammerheart” çıkmış, BATHORY müziği Viking ve pagan temalarla daha bir renklenmişti. Bu albümde Quorthon beste sürecinde MANOWAR’un ilk 6 albümündeki ağır tempolu, epik, görkemli, savaşçı ruhlu şarkılardan etkilendiğini söylemiş, çok kanallı kaydetmeye başladığı vokalleriyle müziğe derinlik katarak Viking metalin sonrası için de ilhamlar saçmaya devam etmişti.

Sadece 5-6 yılda birden fazla metal türünün gidişatını ve geleceğini etkileyen, normlarını belirleyen Quorthon, “Hammerheart”tan sadece bir yıl sonra da “Twilight of the Gods”ı müzik dünyasına sunmuştu. Quorthon bu albümde black metalden tamamen sıyrılmış, Viking metal ile epik doom metal arası bir düzleme oturmuştu. Şarkıların tempoları düşmüş, akustik taraf yoğunlaşmış, vokal kaydı konusunda yeni denemelere girilmiş ve pek çok Quorthon vokalinden oluşan koro vokaller karşımıza çıkmıştı.

Önceki albümlerde olduğu gibi yapımcılığını Quorthon’un babası Börje Forsberg’in (albümlerde “Boss” adıyla geçer) yaptığı “Twilight of the Gods”, BATHORY’nin dört bir yana ilham vermekle geçen bu kısa sürede bile nasıl geliştiğini görebileceğimiz pek çok unsurla dolu. BATHORY’ye olan saygımdan ve grubun kimi albümlerini inceleyen başka arkadaşların BATHORY’ye olan saygısından, şimdiye dek incelenen ilk 5 BATHORY albümüne 10 üzerinden 10 not verilmişti. İlk 5 albüm arasından çeşitli sebeplerden dolayı “Twilight of the Gods”dan bir miktar daha iyi albümler olduğunu düşünsem de ben de bu trendi devam ettireceğim ve albüme 10 vereceğim. Bu kadar çok türü, grubu, müzisyeni etkileyen bir insanın tüm bunları yapmasını sağlayan dehasına daha azını vermek elimden gelmiyor, onu bir baştan söyleyeyim.

“Her Cennette bir yılan vardır
Yağ gibi kaygan ve buz gibi soğuk
Her anlamda bir yalan vardır
Sizi iki kere yanıltabileceğinden emin”

Bu sözlerle başlar albüm ve Quorthon’un yarattığı müthiş atmosferle sizi ilk andan içine alır. Daha ilk şarkı “Twilight of the Gods” bitmeden BATHORY’nin etkilerini ufaktan görmeye başlarız. Mesela şarkının başlarında koro olarak söylenen ve 9.50’de de lead gitarla çalınan melodisi, GREEN CARNATION’ın tek şarkılık albümü “Light of Day, Day of Darkness”ın nakarat melodisini oluşturur. Şarkılar ilerledikçe Quorthon’un izlerini başka gruplarda yıllardır duymakta olduğunuzu fark edersiniz. Bugün AMORPHIS veya ENSIFERUM gelip “’Enter Your Mountain’ın girişinden epey etkilenmiş olabiliriz” dese, TÝR gelip “’Blood and Iron’ olmasaydı biz de olmazdık” dese “e bi zahmet” derim. Ancak bu elbette ki doğal bir devinimdir. Sonuçta Quorthon da “Through Blood by Thunder”ın başındaki konuşmalı kısımda MANOWAR’un “Defender”ının girişinden etkilenmiş olabilir.

Vokal açısından bakınca Quorthon’un müthiş bir vokalist olmadığı, albümün çoğu yerinde acayip detone olduğu ortada. Ama o bu tip durumları kariyerinin hiçbir döneminde umursamadı. Onun için önemli olan daima duyguydu. O içinden geldiği gibi söyledi, duygusunu kattı; varsın gitarla vokaller “Under the Runes”un pek çok anında olduğu gibi başka tellerden çalsın. Quorthon’un işi ruhtu; detayları hiçbir zaman fazla önemsemezdi. 12 albümden oluşan BATHORY diskografisinde albüm kitapçığında, şarkı listesinde, şarkı sözlerinde, barkodlarda yanlışlık, eksiklik, yazım hatası, sıralama hatası bulunmayan sadece 6 albüm olması da bunun göstergelerindendi.

“Twilight of the Gods” yapı itibarıyla BATHORY’nin en melodik, sound olarak en sıcak, şömine yanında falan dinlenebilecek albümü diyebiliriz. Kimi şarkıların başında ve sonundaki rüzgâr sesleri, dingin akustik gitarlar, Quorthon’un en pamuksu vokalleri ve birtakım diğer unsurlarla albüm gerçekten de insanın içini ısıtan bir havaya sahip. Albüm boyunca hiç hızlanmayan bir tempo, karakterli epik şarkılar, kuzeyin pek çok kişiye çekici gelen tarafını yansıtan bir atmosfer ve Quorthon’un vizyonuyla şekillenip sayısız gruba ilham veren bir müzikal anlayış…

“Blood Fire Death” ile başlayan, “Hammerheart”ta en saf hâline ulaşan ve nihayet “Twilight of the Gods” ile en ılıman, en oturaklı ve dingin şekline bürünen bir BATHORY. Viking metali yoktan var eden ve bu sayede yüzlerce, binlerce grubun önünü açan bir BATHORY.

Bu albümün ardından Quorthon’un “şimdi ne yapmalıyım?” sorusuyla hafiften sıyırdığını görüyoruz. Önce QUORTHON adlı solo projesiyle “Album” adlı bir alternatif metal/grunge albümü çıkardı, ardından 1994 yılında thrash metal tarzında, rezil prodüksiyonlu “Requiem”i ve daha da kötü olmayı başaran “Octagon”u yayınladı. “Twilight of the Gods” gibi bir albümün ardından böyle üç tane kötü albüm çıkarmış olması cidden endişe verici, hatta anlamsız hareketlerdi ancak neyse ki “Nordland” ikilemesi sayesinde kariyerini iyi şekilde noktaladı. “Twilight of the Gods” ise metal tarihinin en ilham verici albüm serilerinden birinin, altı albümlük bu yetenek ve vizyon gösterisinin sonuncusu olarak her zaman herkes tarafından iyi anılan bir çalışma olarak hafızalara kazındı. Belki “Blood Fire Death” kadar görkemli, çarpıcı ve etkili değil, belki de “Hammerheart” gibi “gelmiş geçmiş ilk Viking metal albümü” olarak anılmıyor, ancak içinde barındırdıklarıyla ve 25 yaşında bir adamın 1991 yılında tek başına yaptıklarıyla daima saygı görecek, ilham verecek ve hep sevilecek.

Son olarak da gelin biraz etrafımıza bakalım. Pasifagresif’in ana sayfasına göz atıyorum ve bazı izler görüyorum. Bu hafta inceleyeceğim gruplardan PRIMORDIAL’ın vokalisti Alan Nemtheanga’nın TWILIGHT OF THE GODS adlı bir BATHORY tribute grubu var. Yakın zamanda incelediğim MARDUK’un BATHORY tribute albümü “In Conspiracy With Satan (A Tribute to Bathory)”de cover’ı var. Haberler kısmında gördüğüm WATAIN’in sadece BATHORY şarkıları çaldığı bir konserinin kaydından oluşan “Tonight We Raise Our Cups and Toast in Angels Blood: A Tribute to Bathory” adlı bir konser albümü var. Yine haberler kısmında gördüğüm SATYRICON’un da “In Conspiracy With Satan (A Tribute to Bathory)”de cover’ı var. Yine haberini yaptığımız WOLVES IN THE THRONE ROOM’un direkt BATHORY’den, hatta özellikle “Blood, Fire, Death” albümünden hayvan gibi etkilenmişliği var. Haziranda incelediğim TSJUDER’in daha bu yaz çıkan “Tsjuder Tribute to Bathory – Scandinavian Black Metal Attack” diye BATHORY cover EP’si var.

Daha da bir şey demeyelim, keçili tişörtümüzün önünü ilikleyip BATHORY dinleyelim.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.68/10, Toplam oy: 37)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1991
Şirket
Black Mark Production
Kadro
Quorthon: Vokal, gitar, besteler, sözler
Kothaar: Bas
Vvornth: Davul
Şarkılar
1. Twilight of the Gods
2. Through Blood by Thunder
3. Blood and Iron
4. Under the Runes
5. To Enter Your Mountain
6. Bond of Blood
7. Hammerheart
8. Outro
  Yorum alanı

“BATHORY – Twilight of the Gods” yazısına 11 yorum var

  1. deadhouse says:

    Müthiş bir kritik olmuş.

    Ahmet Saraçoğlu

    @deadhouse, sağ olasın.

  2. Yiğit says:

    Metal tarihinin en saygı duyulası adamlarından biri Quorthon. Eğriçam otobüsüyle okuldan eve git gel yaparken bir dönem hep bu albümü dinlerdim. Yeri ayrı.

    RIP

  3. Son kısımda belirtmeyi unutmuşum, yine ana sayfada (şu an itibarıyla) Therion’un “Twilight of the Gods” şarkısının klip haberi var.

    http://www.pasifagresif.com/2023/09/therion-yeni-album-2/

    Raddor

    @Ahmet Saraçoğlu, abi inanır mısın, aşağıdaki yorumu yazarken ana sayfada kocaman Twilight of the Gods yazdığını görmemiştim. Hatta Bathory’nin bu isimde albümü olduğunu bile bilmiyordum. Görünce ohannes dedim.

    http://www.pasifagresif.com/2023/09/therion-yeni-album-2/comment-page-1/#comment-1190160

    Benim aklıma Blind Guardian – Twilight of the Gods ve Amon Amarth – Twilight of the Thunder Gods gibi örnekler gelmişti. Yani “Tanrıların Alacakaranlığı ne skim bir tamlama ki her parçaya konuyor.” diye hayret etmiştim.

  4. Retrokafa says:

    Blood on ice atlanmış mı yazıda? bence muhteşem albüm

    Ahmet Saraçoğlu

    @Retrokafa, adı geçmedi sadece. Onu da yazacağım.

  5. northern says:

    alt başlığın dso albümü olduğunu biliyordum ama cümleyi merak edip araştırmamıştım, bugüne kısmetmiş. araştırma dediğim de 2 saniyelik wiki sayfası araması tabi.

    neyse meğer ingiliz bir rönesans adamı olan christopher wren’in mezar taşında yazıyormuş bu cümle. hatta adam kendi eseri olan bir kilisede yatıyormuş ve bu cümle de bu bağlamda mezar taşına oğlu tarafından kazınmış.

    ama adamın mezarında yazan “Si monumentum requirİs, circumspice” iken dso’nun albümünde cümle “Si monumentum requirEs, circumspice”. bu tek harf değişikliğiyle ilk cümlede geniş zaman olan zaman kipi (onun eserini görmek istersen etrafına bak) albümde gelecek zamana çevrilmiş (görmek istediğinde etrafına bak). bu değişiklik neden yapılmış, ilginç.

    bu arada ne zaman latince bir şey görsem aklıma life of brian geliyor. (romans go home!)

    batlord’un bu albümüyle ilgili çok önemli bilgileri vermenin gönül rahatlığıyla gidiyorum.

  6. In White says:

    Ne black metal, ne de viking metal hicbir zaman favori metal türlerim olmadı ama bathorynin ilk 6 albumu cok başka gerçekten. bu albüme 9, hammerheart 8 veririm

  7. Ece says:

    Bathory benim icin cok baska bir yerde duran, gonlumde apayri bir koseye sahip bir grup. Boyle bir grubun, boyle bir albumune de boyle bir kritik yakisirdi. “Bu albümün ardından Quorthon’un “şimdi ne yapmalıyım?” sorusuyla hafiften sıyırdığını görüyoruz.” cumlesinde hayli guldum zira o 2 album aklima geldikce “Babacim naptin sen ya :(“ deyip dururum ara ara. Eline saglik abi.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.