# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
PYRITHE – Monuments to Impermanence
| 29.12.2022

Rahatsız insanın müziği.

2016’da çıkan “The Weight of Sunlight” albümünü incelediğim tek kişilik proje MARSH DWELLER’ın tek kişisi John Kerr, adını andığım albümde yaptığı melodik black metali sonradan sludge/post-metale çevirerek 2018’de “Wanderer” albümünü çıkarmış, hatta hemen öncesinde de yanına iki müzisyen daha alarak bugün bahsedeceğimiz PYRITHE’i kurmuştu. Kısa süre sonra MARSH DWELLER’ı sonlandıran Kerr, PYRITHE’in bu ilk albümü “Monuments to Impermanence”ı da Nisan ayında dinleyiciyle buluşturmuştu.

Üç kişiden oluşan PYRITHE gerçekten de tam olarak Metal-Archives’da ifade edilen türde, yani deneysel sludge/post-metal, noise rock yapıyor. Bunu yaparken sludge metalin ezici tarafından, post-metalin atmosferinden, noise’un kaosundan faydalanan PYRITHE, zaten kendi hâline bırakıldığında da kaçınılmaz şekilde “deneysel” bir hüviyete bürünen bu üç türü büyük oradan birbirlerinden ayrıştırılamayacak bir bütünlükle önümüze sunuyor.

Deneysel ifadesinin genelde tedirgin edici bir mizacı vardır, zira “denemek” kavramı özünde hedefe gidilecek yoldan mutlak şekilde emin olmamayı, kervanı yolda düzmeyi ifade eder. Dahası, bu kavramın sınırsızlığından dolayı dünyanın en saçma şeyini yaptığınızda bile “e deneysel işte” diyerek yırtma şansınız vardır ve bunu yiyecek bir karşılık bulmanız da olasıdır.

Bugün bu yaklaşımın başarılı örneklerinden biriyle karşı karşıyayız. PYRITHE’in “Monuments to Impermanence”ta yaptığı şey için rahatlıkla deneysel diyebiliyo ve bu deneysellik içerisindeki derinliği ve zekâyı da kesinlikle bulabiliyoruz.

Öncelikle “Monuments to Impermanence” kendi atmosferi olan bir albüm. Ne zaman aceleci davranması ne zaman adrenalin pompalaması gerektiğini iyi bildiği gibi her şeyi bir anda düşürüp karartması gerektiği anların da farkında olduğunu gösteriyor. Yeri gelince karmaşayı, paniği basıyor ortama, yeri gelince sabır isteyen durağanlıklara da giriyor.

Bunu yaparken sludge’ın da hakkını veriyor post-metalle yaratılan ambiyansın da. Bu iki türden farklı olarak kimilerini irite edebilecek ya da en azından doğru kullanılmadığında tat kaçırabilecek unsur olan noise tarafını ise hiç antipatik olmadan, kaosu besleyen bir silah olarak kullanıyor. Noise’u deneyselliğin bir parçası olarak ikide bir öne sürmüyor, rahatsız edici noktalara taşımıyor, müziği antipatikleştirmiyorlar. “Luminous” gibi dinlemesi nispeten sabır isteyen izole karakterde parçalar da olmasına rağmen “Monuments to Impermanence” genel itibarıyla son derece rahat dinlenen ve akıcı bir albüm. İçindeki türler düşünüldüğünde bunu sağlamak zaten çok zor değil, ama eldekilerin mantıklı ve akıllıca kullanıldığını görmek de dinleyiciyi rahatlatıyor.

Keşke çıktığı dönemde keşfedip yazsaymışım diye düşündüğüm albümlerden biri olan “Monuments to Impermanence”, bunu yapsaydım belki de daha fazla insanın yıl sonu listesinde yer bulabilirdi. Sonuçta listeler gelip geçici, önemli olan birilerinin yeni bir şeyler keşfetmesine vesile olmak. Ben deneyin derim. Bahsettiğim müzikal anlayışlara yakınsanız çok sevebilirsiniz.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.45/10, Toplam oy: 11)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2022
Şirket
Gilead Media
Kadro
John Kerr: Vokal, gitar, davul, synth
Zakk 'Wiz' Weston: Bas, kontrbas, synth, vokal
Zach Miller: Gitar, synth
Şarkılar
1. Asurviance
2. Glioblastoma
3. In Praise of Enochian Trickster
4. Heaving Roots II
5. Luminous
6. Earthen Anchors
7. Ekphrastik
8. Ekphrastik II: Gifts of Impermanence
  Yorum alanı

“PYRITHE – Monuments to Impermanence” yazısına 5 yorum var

  1. Gökay says:

    Senenin ilk yarısına kadar en beğendiğim albümdü. Her zaman dinlenebilir bulmadığım, zamanla biraz daha az şans verdiğim bir albüm olmasına rağmen sene sonunda ilk beşimde yerini korudu. Midsiz, çamurlu, hem sustaini yüksek hem de çok düşük gitarlar ve blastlarla gelişen hipnotik etkisi ve yere düşmekte olan bir nesnenin birazdan çıkartacağı her türlü sesin art arda dizilimi gibi kurgulandığı düşünülebilecek beste yapıları ile hep aklımda kaldı. Elektro gitarın jack girişinin etrafında amfiye bağlı boş jackı bile isteye gezdirmek, birbirine uyumsuz perdelerin harmoniklerini tınlatmak gibi bir albüm. Yanlış hatırlamıyorsam bir röportajda okuduğum üzere grup üyeleri Pyrrhon fanıydı, grubun adı da herhalde biraz oradan geliyordu. Pyrrhon vokalisti Doug Moore da grubun en büyük destekçilerinden. Metal archives a göre de konuk olarak albümde yer almış.

    Yine bu sene çıkanlardan tarz, tür olarak yakın diyebileceğimiz Tuskar – Matriarch’ a, beğenen arkadaşlar bir göz atabilir. Özellikle Neurosis alternatifi düşünen arkadaşlara iki albümü de önerebilirim. Kritik için çok teşekkürler abi, ellerine sağlık.

  2. Koralp says:

    Dinlerken gözümde sürekli sıçmıklı bok canlandı. Öyle pis bir albüm.

    Koralp

    @Koralp, @Gökay’ın yorumundan sonra benimki şuna benzemiş:

    https://twitter.com/sonunubekle/status/1379850437952729091

    Gökay

    @Koralp, hahah estağfurullah. Benim söylemek istediğimi tekte söylemişsin işte

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.