Bu hafta neden böyle oldu bilmem ama hep ekstrem gruplar denk geldi. Kritik takviminde çeşitliliği ben de seviyorum, pek çok farklı türden albüm olsun istiyorum ama bazen böyle denk geliyor. Haftanın başından beri grindcore’a, death/thrash metale doyduk ve şimdi de sıra kötü kalpli ne kadar müzik varsa bir araya getiren ve bunu son derece dinlenebilir bir şekilde sunan IMPLORE’da.
2019 yılında “Alienated Despair” adlı inanılmaz albümü çıkaran Alman blackened death metal/grindcore/crust grubu IMPLORE’u oluşturan üretken arkadaşlar ne mutlu ki arayı çok açmadan bir diğer yarman albümle karşımızdalar. “The Burden of Existence” adlı bu arkadaş IMPLORE’un ne kadar iyi özelliği varsa içeren, üstüne bir de yarınlara ilişkin sinyaller çakan bir çalışma. Bunu az sonra konuşacağız, önce gelin o iyi özelliklerden bahsedelim.
IMPLORE’un önceki albümü “Alienated Despair”i dinlediyseniz, adamların bir arada kullandıkları farklı türleri nasıl ustaca bir araya getirdiklerine tanık olmuşsunuzdur. Gayet kolay şekilde kaotik, karambol, akılda kalmayan, kısa ömürlü bir albüm de çıkarılabilecek olan bu müzikal anlayış içerisinde IMPLORE’un ustaca daldan dala atladığına şahit olmuş; bunun sonucunda ortaya çıkan albümü de “vay sen neymişsin, vay nasıl bir şeymişsin” diye övmüştük. Şimdi karşımızda bu yükselişin devamını nasıl getireceği merak edilen yeni albüm “The Burden of Existence” var ve daha ilk andan görüyoruz ki IMPLORE bırakın yükselişi devam ettirmeyi, yarın öbür gün çok daha başka kafalara kayıp kitlesini genişletebileceğini dahi hissettiren bir işle çıkıyor karşımıza.
%99 oranında şiddet ve adam dövmek üzerine kurulu aşırı acımasız “Alienated Despair” ile kıyaslandığında, “The Burden of Existence”ın çok daha değişken, çok yönlü, iyi anlamda eğlenceli bir albüm olduğunu görüyoruz. Grup death ‘n’ roll’e kayan; blues gamının çok daha fazla kullanıldığı rifler yazmış ve bu da albümün daha şenlikli olmasını sağlamış. Bir önceki albüm baştan sona yıkım ve savaşken, bu albümde yüzünüzde bir tebessümle kafanızı gözünüzü yarmak isteyebileceğiniz türde bir adrenalin şelalesi, dinamizm gösterisi var.
Bunu yaparken grubun yeri geldiğinde “Remission” dönemi MASTODON’a yaklaşan birtakım kafalara girdiğini de görüyoruz “Origo” dönemi BURST’ün mükemmelliğini anımsattığını da. Adamlar adeta “şiddetli müziği rengârenk sunmak” gibi bir yola girmişler ve bunu da bir an olsun yavşamadan, ekstrem kafalardan ayrılmadan yapmayı başarmışlar. Burada ne mizahi, şakalı bir detay var ne de “Wolverine Blues” tarzı bir tarz değişimi var. Adamlar bence yapması hiç de kolay olmayan bir sound “upgrade”inin altından alınları ak şekilde çıkmışlar, hatta logolarını falan da tak diye sadeleştirmekten çekinmemişler.
Bunu başarmış olmaları da “The Burden of Existence”ı hayvan çocuğu gibi bir şeye dönüştürmüş. Şarkılarda çok fazla fikir var ve hepsi de albümün daha dinlenilebilir, daha uzun soluklu, daha heyecanlı ve daha dinamik olmasına katkıda bulunmuş. Bundan dolayı da “The Burden of Existence”ın IMPLORE’un şu ana kadarki kariyerindeki en önemli albüm olduğunu ve bundan sonraki yol haritasını belirleyeceğini düşünüyorum. Beste anlayışı değişmiş, sound değişmiş, prodüksiyon değişmiş ancak ortaya çıkan şey yine IMPLORE, yine hayranlık uyandırıcı, yine hayvanlık dolu kalmış.
Yılın sonu yaklaşıyor ve pek çok insan yıl sonu listesine neleri koyacağı konusunda belli oranda fikir sahibi olmaya başlamıştır. IMPLORE bu noktada devreye giriyor ve kafaları karıştırıyor, bununla da kalmayıp kendine hayran bırakıyor. “The Burden of Existence” kesinlik çok iyi bir albüm ve çok sayıda insan tarafından dinlenmeyi, övülmeyi, hatta abartılmayı hak ediyor. Siz de o pek çok insandan biri olun ve IMPLORE’a sunduğu hayvanlık oranında ilginizi, sevginizi verin. Bakarsınız yarın öbür gün davayı satarlar (satmazlar), o gün geldiğinde (gelmez) siz “ben onları köpek gibi müzik yaparken de dinliyordum” dersiniz.
Kadro Gabriel "Gabbo" Dubko: Vokal
Eduardo Petro: Gitar
Carol Lieb: Bas, vokal
Markus Matzinger: Davul
Şarkılar 1. Prior Void
2. The Burden of Existence
3. Archetype
4. Masochistic Tendencies
5. Accept the Loss
6. Sun Deprived
7. Failure Through Self Preservation
8. Ultimate Freedom
9. Love Will Gradually Perish
10. The Sense of Endings
İlk single geldi geleli beklemedeydim. Belliydi böyle süper bir şey geleceği zaten.
Kritikte Converge adı geçmemiş hiç. Ben söyleyeyim, albüm genel itibarıyla ben de yoğun bir Converge hissi yarattı. Özellikle Sun Deprived şarkısı tam bir Converge şarkısı.
Ohoo kimler gelmiş. İlk albümü de alıp geviş getirmeye başlıyorum, çok beğenmiş ama hazmetmemiştim.
<3
İlk single geldi geleli beklemedeydim. Belliydi böyle süper bir şey geleceği zaten.
Kritikte Converge adı geçmemiş hiç. Ben söyleyeyim, albüm genel itibarıyla ben de yoğun bir Converge hissi yarattı. Özellikle Sun Deprived şarkısı tam bir Converge şarkısı.
Arkadaşlarla toplandık Trap Them övdük albümü olmuş biraz.
Bir önceki albümle yükselen beklentimi karşılayamadı ama güzel albüm.
Son bir tura çıkıp dağılacaklarını açıkladılar.