Birkaç gün önce Oğuz’la oturmuş çeşitli grupları masaya yatırıyor ve her zamanki gibi inanılmaz doğru tespitlerle Oğuzların Mersin’deki yazlığından metale yön veriyorduk. Gecenin ilerleyen saatlerinde, her metal muhabbetinin olmazsa olmazı “Şeyi biliyor musun? Oha nasıl bilmiyorsun? Dur dinleteyim” muhabbetleri başladı ve bu süreçte dinlettiğim şarkılardan biri de AMON AMARTH’ın 1994 demosuna adını veren mükemmel “The Arrival of the Fimbul Winter”dı.
Ne kutlu bir andı 1999 yılında bu şarkıyı ilk kez dinlediğim zamanlar. “Sorrow Throughout the Nine Worlds” EP’sinin güzelliği, ilk albüm “Once Sent from the Golden Hall” ve “Victorious March”la gerçek bir Viking’e dönüşmek, sonra “The Avenger”daki “The Last with Pagan Blood” ile tam bir AMON AMARTH hayranı hâline gelmek ve grubun 2004’teki ilk İstanbul konserinde bu şarkıyla dağılmak, “The Crusher”daki “Masters of War”la AMON AMARTH’ın yükseliş trendinin başlamasına tanık olmak, “Versus the World”deki “Death in Fire” ile 2000’lerin başlarında gerçek bir melodik death metal klasiğiyle tanışmak ve nihayetinde 2006’da “With Oden on Our Side” ile bence grubun ilk ve tek başyapıtıyla karşılaşmak…
Konu AMON AMARTH olduğunda son 14 yıldır heyecansız, son 6 yıldır keyifsiz, son 3 yıldır da tatsızım dostlar. AMON AMARTH’ın gayet hak edilmiş şekilde metal dünyasının en büyük gruplarından birine dönüştüğü bu sürece sonsuz saygı duymakla beraber, müziklerine ilişkin bazı kararlarının da onları tam bir fabrikaya dönüştürdüğüne inanıyorum. Viking ve İskandinav mitolojisi konseptini vazgeçmeden kullanmalarını anlıyorum, ancak bundan 11 yıl önce çıkan nispeten yakın dönem albümlerindeki ışıltılı fikirlerini bile bir kenara bırakmış olmalarını kabul edemiyorum. Şöyle bir düşününce, gerçekten çok sevdiğim ve farklı bir karakteri olduğunu düşündüğüm son AMON AMARTH şarkısı sanırım “Surtur Rising”deki “Slaves of Fear”dı. AMON AMARTH’la ilgili herhangi br şeyi takdir etmeyeli, “of be işte bu” demeyeli 11 yıl olmuş.
Yapımcı koltuğuna Andy Sneap’i oturtmalarının ardından yaşadıkları heavy metalleşme ve AMON AMARTH’ın “death metal yapan ACCEPT”e dönüşme süreci de düşünüldüğünde, “The Great Heathen Army”nin çıkacağı günü bir miktar endişe ve kekremsilik eşliğinde bekliyordum. Öyle ki yine geçen gün Oğuz’la “The Great Southern Trendkill”den bahsederken ve albümü överken, içimden “PANTERA konuşmak kolay, bakalım ’The Great Heathen Army’de işin içinden nasıl çıkacağız” diye geçirmeden edememiştim.
“The Great Heathen Army”ye ilişkin söylemek istediğim ilk şey, AMON AMARTH’ın Viking ve İskandinav mitolojisi temasından sıyrılma emareleri gösterdiği yönünde. Bunu düşünmemi, hatta görmemi sağlayan iki faktör var. Birincisi adamlar belli ki İskandinav mitolojisindeki herkesten bahsettiler ve artık satır aralarına indiler, zira “Heidrun” adlı şarkıda grup keçi bağırttırıyor arkadaşlar. Bildiğin keçi bağırıyor şarkıda. İskandinav mitolojisinde Læraðr ağacının yapraklarını yiyerek Einherjar için bal likörü üreten bir keçi olan Heidrun’dan da bahsedilmeye başlandığına göre, belli ki grup konu sıkıntısı çekiyor diye düşünmeden edemiyorum.
“Yaşasın ölüler, yaşasın bize içki veren keçi Çatıda Lärad’ın yapraklarını çiğniyor Fıçıyı o tatlı içkiyle dolduruyor Adı Heidrun ve bu şöhreti hak ediyor”
Bu nakaratla bize sunulan şarkıda, “Beeeee” diye keçi melemeleriyle süslü “Who’s the goat? Who’s the goat? Heidrun! Heidrun!” gibi bir gazlama bölümü dahi var. AMON AMARTH konserlerine gidip bu keçinin adını bağırmak ne kadar çekici orası tartışılır ancak ben grubun burada mizahi bir yaklaşımı olduğunu düşünüyorum ve son 3 albüme kadar çıkardıkları külliyatlarındaki ciddi Viking/İskandinav temasını tebessüm ettirecek şekilde kullanmaya başlamalarıyla bu temalardan uzaklaşma ihtimallerinin de olabileceğini düşünüyorum.
Ne var ki bu hislerimi pekiştiren esas konu albümde “Get in the Ring” ve “Find a Way or Make One” gibi tema dışı şarkılarının da yer alıyor olması. “Find a Way or Make One”ın klibine bakın; ofis çalışanları, takım elbiseli AMON AMARTH elemanları, yiyişen birileri, mizah unsuru şişman kadın, ofisi yerle bir etmek, bir dolu abukluk. Dolayısıyla grubun bu mitolojik taraftan baymaya başladığı da net şekilde görülüyor. Bu konuda gruba kızamayız, zira zaten adamlara yönelik eleştiri noktalarının başında sürekli aynı şeyi yapmaları geliyor. Dolayısıyla bunu bir serzeniş olarak değil bir tespit olarak ifade ediyorum.
Müzikal olarak bakıldığında grubun yenilikçi ya da bilindik yapısını kırmaya yönelik birtakım şeyler denediğini görebiliyorum, bu yüzden bu albüm özelinde AMON AMARTH’a fazlaca kızmak gibi bir niyetim yok. Grubun kendini tekrarlamasına yönelik eleştirilerin yapıldığı zamanları zaten çoktan geride bıraktık, o yüzden albümü normalde gayet hevesle yapacağım kadar çok gömmeyeceğim. “The Great Heathen Army”deki AMON AMARTH bence en azından “Berserker”daki kadar bayık ve heyecansız değil. Ha, yeterince iyi mi? Değil. Hem de hiç değil, ama bu da bir şeydir. Rezalet bir kapakla ve hayvan gibi bir prodüksiyonla sunulan albümün yıldızıysa ne olursa olsun başarısından sual olunmayacak, gerçekten de müthiş bir vokalist olan Johan Hegg. Adamlar çatıda yaprak yiyen keçiyi anlatırken dahi Hegg’in gök gürültüsü kükreyişleri AMON AMARTH’ı kudretli, görkemli göstermeye yetiyor. Grubu eleştirebiliriz, baydınız bayılttınız diye düşünebiliriz ancak vokal konusunda, Hegg’in sahne karizması konusunda bık bık edersek taş oluruz. Belki tekdüze diyebiliriz, hep aynı telden diyebiliriz ama bugün bir AMON AMARTH karakterinden söz ediyorsak bunun başlıca müsebbiplerinden biri Hegg’dir, Hegg’in sesidir, Hegg’in sakalıdır.
“Berserker”de AMON AMARTH’ı gömmekten yorulduğum için “The Great Heathen Army”de konuya biraz sakin yaklaştım. Sonuçta çok da üzerlerine gidilecek bir durum yok, zira koskoca AMON AMARTH 2022 yılında yeni albüm çıkarıyor ve aradan geçen birkaç günde Pasifagresif gibi bir sitede albüme dair bir tane bile yorum yapılmıyor. Bunun sorumlusu yıllar içerisinde AMON AMARTH’ın heyecanının sönümlenmesi ve dinleyicilerinin de heyecanlarını yitirmesine neden olması. Elbet YouTube’daki kliplerin altı her türlü övgüyle dolu, ancak ben Pasifagresif kitlesini baz alıyorum ve bunun grubun gittikçe antikalaşması ve aynılaşmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Hayırlısı diyelim. Belki de AMON AMARTH’ın bundan sonra çıkaracağı 3-4 albümden birinde “tamam işte budur” dedirtecek bir adet şarkı bulurum da 10 yılda bir karşıma çıkan özel AMON AMARTH şarkısı kotamı doldururum.
Kadro Johan Hegg: Vokal
Olavi Mikkonen: Gitar
Johan Söderberg: Gitar
Ted Lundström: Bas
Jocke Wallgren: Davul
Konuk:
Biff Byford: Vokal (7)
Doug Scarratt Lead gitar (7)
Paul Quinn: Lead gitar (7)
Şarkılar 1. Get in the Ring
2. The Great Heathen Army
3. Heidrun
4. Oden Owns You All
5. Find a Way or Make One
6. Dawn of Norsemen
7. Saxons and Vikings
8. Skagul Rides with Me
9. The Serpent's Trail
Son 3 albüm bayık, heyecansız hatta albüm kapakları bile diğerlerine kıyasla çok sikko paintle yapılmış gibi. Gaza getirecek, heyecanlandıracak hiçbir şey yok.
”zira koskoca AMON AMARTH 2022 yılında yeni albüm çıkarıyor ve aradan geçen birkaç günde Pasifagresif gibi bir sitede albüme dair bir tane bile yorum yapılmıyor.” 2022 yılında AA üzerine yapılacak en doğru yorum budur herhalde…
Para için soytarılık başka bir şey değil.
Hayır o değil de mesela Twilight Of the Thundergod ve öncesi dönemi de dinleyemiyorum şu salak salak hareketlerden sonra. Demek ki dinleyeni var abi ne diyeyim. Kaptan arkadaşımın Avrupalıları gözünde sakın büyütme demesini destekleyecek en güzel örnektir 2008 sonrası Amon Amarth’ı dinlemek.
Son 3 albüm bayık, heyecansız hatta albüm kapakları bile diğerlerine kıyasla çok sikko paintle yapılmış gibi. Gaza getirecek, heyecanlandıracak hiçbir şey yok.
Saxons and Vikings ve Get in the Ring dışında bomboş bir albüm maalesef.
Yeni şeyler denemeleri güzel açıkçası ben farklı klipleri beğendim. Ama bu albüm kapağı nedir rastgele bi best of kapağı gibi.
”zira koskoca AMON AMARTH 2022 yılında yeni albüm çıkarıyor ve aradan geçen birkaç günde Pasifagresif gibi bir sitede albüme dair bir tane bile yorum yapılmıyor.” 2022 yılında AA üzerine yapılacak en doğru yorum budur herhalde…
2010 öncesi Amon Amarth şarkılarına hakim olan tek bir melodiyle gönül tellerimizi titretiyordu.
2010 sonrası Amon Amarth bunu yapamıyor.
Hele o The Great Heathen Army nakaratındaki 8-bit melodiler ne amk ya? Ben orada takıldım kaldım.
“Who’s the goat? Who’s the goat? Heidrun! Heidrun!” maymunluktan başka bir şey değil.
Güzelim grubu ne hale getirdiler bunda emeği geçen herkesin…
Para için soytarılık başka bir şey değil.
Hayır o değil de mesela Twilight Of the Thundergod ve öncesi dönemi de dinleyemiyorum şu salak salak hareketlerden sonra. Demek ki dinleyeni var abi ne diyeyim. Kaptan arkadaşımın Avrupalıları gözünde sakın büyütme demesini destekleyecek en güzel örnektir 2008 sonrası Amon Amarth’ı dinlemek.
13.08.2022
@cotard delusion, Avrupa, atanamamış Amerikadır.