Metal tarihinin en talihsiz, en çok sıkıntı çeken gruplarından biri şüphesiz ki DECAPITATED. Çocuk yaşta kuruldular, gencecik yaşta davulcularını (kardeşlerini) kaybettiler, vokalistlerini kaybetmeseler de kaybetmiş kadar oldular ve her şeye rağmen mücadelelerini sürdürdüler.
Çok genç yaşta death metal başyapıtı denebilecek işlere imza attılar, hep ilerlemeye gayret ettiler ve tam düzlüğe çıkmış gibi görünürken uğradıkları ağır iftira sonucunda metal dünyasının son yıllardaki en sansasyonel olaylarından birinin başrolünde yer almak zorunda kaldılar. Rezil bir ithamın ve uzun süre demir parmaklıklar ardında kalmanın sonrasında aklandılar, bir süre kendilerine geldiler ve şimdi de kaldıkları yerden yola devam ediyorlar.
DECAPITATED…
“Seni öldürmeyen şey seni güçlendirir” düşüncesinin capcanlı kanıtı olan grup.
Kariyerleri boyunca baş etmek zorunda kaldıkları tüm acıları, sıkıntıları müziklerine yansıtan DECAPITATED üyelerinin, ABD’de yaşadıkları ve yalan ifade sonucunda özgürlüklerinin kısıtlandığı o sürecin öfkesini yeni şarkılarına yansıtmaması elbette ki düşünülemezdi.
Sonuçta DECAPITATED her daim kızgındı, öfkeliydi. Bugün bir “Anticult”ı dinlediğinizde; “Kill the Cult”ı, “Earth Scar”ı, “Never”ı dinlediğinizde bu adamların şiddet kavramını müziklerine nasıl yedirdiklerini açık şekilde görebilirsiniz. Bu açıdan bakıldığında yeni albümün belki de daha önce görülmemiş düzeyde bir şiddetle dolu olacağını tahmin etmek çok da zor değildi. Çünkü iftiraya uğramak ve bunun sonucunda aylarca tutsak edilmek başka bir şeye benzemezdi.
“Cancer Culture” adlı yeni albümünde DECAPITATED’ı muazzam boyutlarda bir agresiflik, bir öfke içinde görüyoruz. Adamlar resmen üzerlerine iftira atanları, özgürlüklerini kısıtlayanları, ailelerini ve sevdiklerini aylar boyunca endişe ve korkuya teslim edenleri rifleriyle, blast beat’leriyle, haykırışlarıyla dövüyor, onları bu şekilde cezalandırma yoluna gidiyorlar. Albümü başlattığınız andan itibaren hissedilen müthiş bir hınç alma, uğranan haksızlığın öfkesini yansıtma havası var. Sadece riflerin veya birtakım unsurların çok sert, agresif, yırtıcı olmasından bahsetmiyorum. Şarkı trafiklerindeki bilinçli acelecilik, kontrollü panik havası, yer yer histerik boyutlara çıkan güç gösterileri, sound’un zalimliği ve şarkılardaki düzenlemelerin acımasızlığı “Cancer Culture”ı başlı başına bir iç dökme, zehir akıtma, ateşlerde yanarak arınma seansına dönüştürüyor.
Death metal ve groove metali olabilecek en haşin biçimde bizlere sunan DECAPITATED aslında bu formülü kariyerinin belli bir noktasından itibaren kullanmaya başlamıştı. Bazı albümlerde death metalin ezici dozu, bazılarında groove’un gaza getiren tarafı baskın olabiliyor ancak her şekilde ortaya agresiflikten ölen bir müzik çıkıyordu. “Anticult”ta bu death/groove dengesini enfes bir uyum ve güçle sunan DECAPITATED’ın, grubun o albümün üzerine çıkabilmesi için ilhamdan daha fazlasına ihtiyaç duyacağını düşünenlere cevabı da işte bu yolla, grup elemanlarının gerçek hayatta yaşadığı olaylarla geldi.
“Cancer Culture”ın yarısına yakını albüm çıkmadan single olarak yayınlandığından, 27 Mayıs itibarıyla tek düşüncem single olarak çıkmayan diğer şarkıların da geri planda kalmayacak türde yapıtlar olmasıydı. Single’lara az sonra geleceğim ama albümün çıkışıyla birlikte duyduğumuz şarkıların da “Cancer Culture”ın hayvanlığını besleyen müthiş işler olduğunu söylemeden geçmeyeyim. Gitar playthough olarak sunulan ve Vogg’a secde etmemizi sağlayan “No Cure” gibi bir öküzlük, “Suicidal Space Programme” gibi bir meydan dayağı, 1,5 dakikadan kısa sürede dinleyicinin kulaklarına boşalan “Locked” gibi bir manyaklık, Robb Flynn desteğiyle öne çıkan ve çok iyi bir beste kurgusu olan “Iconoclast”, ağır ağır ezen “Hours As Battlegrounds” ve bir MISERY INDEX gibi şarkısı gibi girip ikinci yarısındaki damar lead’leriyle albümü kapayan “Last Supper” hep nefis şarkılar. Lakin singe olarak seçilen ve klip çekilen ilk üç şarkının neden seçildiğini anlamak da çok zor değil. Normalde hiçbir zaman şarkı şarkı analiz yapmam, ancak şimdi bu üç şarkıdan ayrı ayrı bahsetmek istiyorum.
Albüme adını veren ilk single, makro düzlemde bakıldığında, sosyal medyayla birlikte herkesin hâkim, avukat, savcı, jüri ve cellat rolüne aynı anda soyunduğu kitlesel toksik ortamın bir eleştirisi olmasının yanı sıra grubun tecavüz ve alıkoyma ithamlarıyla uğraştığı dönemde yazılanlara da cevap verdiği bir araç görevi görüyor. Dijital olarak başlayıp sonradan toplumsal boyutta güç kazanan ve yerleşik düşünce hâlini alan “cancel culture”, “whataboutism” gibi kavramlar üzerinden ilerleyen grup, “Kablosuz mouse’unun arkasından kükreyen aslan, kendini yüksek mahkeme sanıp anne babasının evinden devleti yönetiyor” diyerek ABD’de yaşadıklarını ve sosyal medyada yapılan yorumlara olan tepkisini ortaya koyuyor. “Kuduz olmuş PANTERA” şeklinde, “içine şeytan girmiş ‘Primal Concrete Sledge’” havasıyla başlayan ikinci single “Hello Death”in sözlerinde belki özel bir olaya referans veriyor olabilirler, ancak dışarıdan bakınca ölümden bahsediyorlar ve aşağıda bahsedeceğim konuk vokallerle birlikte son derece ustaca kurgulanmış bir beste ortaya çıkarıyorlar. Özellikle 00.58’de giren gitarlar, albümde yer alan ve Vogg’un dehasını yansıtan bir dolu örnekten sadece biri.
Gelelim albümdeki en sevdiğim şarkı olan, en sevdiğim DECAPITATED şarkılarından biri olan, uzun zamandır duyduğum tüm şarkılar arasından en sevdiklerimden biri olan üçüncü single, “Just a Cigarette”a. Sözlerinde yine spesifik bir olayın anlatıldığı belli olan “Just a Cigarette” bence DECAPITATED’ın tüm kariyerinde yazdığı en akılda kalıcı, en yaratıcı, en zakâ ürünü şarkılardan biri.
“Çanları duyabiliyor musun? Alışveriş merkezinde Noel indirimi var. Ufuktaki yangını görebiliyor musun? Marketin parlak neon ışıkları… Kanatlarını kestiklerini sandın, ancak sırtındaki yaralar aslında kırbaç izleri. Seher yıldızı sandığın şey ise karanlıkta parlayan bir sigaradan ibaretti.”
Grup burada Polonya’da gerçekleşen bir terör saldırısından veya başka bir olaydan mı bahsediyor henüz bilmiyorum ancak müzikal açıdan gerçekten de olağanüstü güzel, dopdolu bir şarkı ve yukarıda da dediğim gibi bayılıyorum, dinlemelere doyamıyorum.
Hep çok yüksek notlar aldığını gördüğüm “Cancer Culture”la ilgili olarak gördüğüm ve şikâyet denebilecek belki de tek detay, JINJER’dan Tatiana Shmayluk’un “Hello Death”teki vokalleri. Böylesine acımasız bir albümde kadın vokal kullanılmış olması dolayısıyla kimileri tarafından belki “ne gerek var?” şeklinde görülebilir. İnternette şarkının Tatiana’lı kısımlarının “bir şarkının üstüne alakasız başka bir şarkının vokalleri konmuş” şeklinde değerlendirildiği birkaç yorum gördüm. Ben o düzeyde rahatsız olmadım ama Tatiana’nın bu şarkıdaki vokalleri çok mu şart derseniz, bence değil. Bunun dışında albümde “çok beğendim” demediğim herhangi bir detay yok. Albümdeki her şeyi çok beğendim ve bu beğeniler üst üste toplanınca da bu yıl çıkan en iyi albümlerden biriyle karşı karşıya olduğumuz şeklinde düşüncem güçlendikçe güçlendi. “Cancer Culture” hem yılın en iyi albümlerinden biri hem uzun zamandır bu türde çıkan en iyi albümlerden biri hem de DECAPITATED’ın “Organic Hallucinosis”ten bu yana çıkardığı en iyi albümlerden biri, belki de birincisi.
Pek çok açıdan ilham verici, saygı duyulası, destek olunası bir grup DECAPITATED. Böyle bir albüm yaptıkları ve özgün işitsel şiddet dışavurumlarının bir sınırının olmadığını bize gösterdikleri için kendilerini tebrik ediyor, sıkıntı çekmedikleri ve emeklerinin karşılığını aldıkları uzun bir müzikal kariyer diliyorum.
Kadro Rasta: Vokal
Vogg: Gitar
James Stewart: Davul
Konuk:
Paweł Pasek: Bas
Tatiana Shmayluk: Vokal (5)
Robb Flynn: Vokal (6)
Şarkılar 1. From the Nothingness with Love
2. Cancer Culture
3. Just a Cigarette
4. No Cure
5. Hello Death
6. Iconoclast
7. Suicidal Space Programme
8. Locked
9. Hours as Battlegrounds
10. Last Supper
Anticult benim için son 10 yılın en iyi albümlerinden biri. Bu albüm ise harika. Yırtıcı, müthiş bestelerle dolu. Ancak benim için yeri çok özel olan Anticult seviyesine ulaşamadı. Bu demek değildir ki 7-7.5′luk bir albüm. Ben de olsam 8.5-9 aralığında bir puan verirdim.
“Çanları duyabiliyor musun? Alışveriş merkezinde Noel indirimi var. Ufuktaki yangını görebiliyor musun? Marketin parlak neon ışıkları… Kanatlarını kestiklerini sandın, ancak sırtındaki yaralar aslında kırbaç izleri. Seher yıldızı sandığın şey ise karanlıkta parlayan bir sigaradan ibaretti.”
Bu sözlerin analizini yapmak bana kalırsa zor değil. Polonya hükümetinin kraldan çok kralcı davranışları, ağır tahrikleri, ağır abd köpekliğine soyunuyor oluşu, bölgesel ve dünyasal felakete ilerleyişin bir göstergesi. Herhangi bir Nato-Rusya savaşında (felaketinde) ilk hedef Polonya olur.
Her yönüyle harikulade. Notaların insana anlatmak istediği bir şeyler var adeta. Gitara yapılan her sert vuruş yüzümüze iniyor sanki. Şarkılarda kullanılan geçişlerden yazılan rifflerin zekiliğine, soloların güzelliğinden can alıcı vokallere kadar her şeyi sadece 37 dakikaya sığdırabilmeleri ise ayrı başarı.
Tatiana’nın vokalleri bence şarkıya nokta atışı olmuş, Robb’un konuk vokalleri en az o kadar iyi.
Çalışırken dinliyorum, çalışmıyorken de dinliyorum. Daha da çok dinleyeceğim. Verdiğim puanı hak ettiğini düşünüyorum, hak etmiyorsa da benim için öyle. 10/10
Gerçekten muazzam bir albüm. Farklı tarzlarla gönül eğlendirdiğim şu dönemde beni tokatlayıp kendime getiren çok acayip bir iş. Benim şu anki favorim No Cure ama onu sıkıştıran bir sürü şarkı var albümde.
Aşırı minör bi şikayet ama albümdeki kimi yerlerdeki clean tonları ben olsaydım kullanmazdım. Aralardaki tansiyon değişikliklerini neden kullandıklarını anlıyorum ve seviyorum ama Haunted’ın tam gaz dehşetengiz One Kill Wonder’ı gibi sıfır tavizli bir albüm olmasını bu seviye bir şiddete daha çok yakıştırırdım açıkçası.
“içine şeytan girmiş ‘Primal Concrete Sledge’” havasıyla başlayan ikinci single “Hello Death”. Oha hiç böyle düşünerek dinlememiştim şarkıyı, şu an daha farklı geldi hahaha.
-gereksiz bilgiler
Albüm fazla iyi. İnanılmaz sevdiğim gruplardandır Decapitated, henüz çalışmaya başlamamışken üniversitede harçlıklarımla ufak bir cd koleksiyonu yapmaya çalışmıştım (neyime güvenerek bilmiyorum), o girişimimdeki 5-10 albümden biri Anticult’tı. O albümde çok konuşulmamasına rağmen açık ara en sevdiğim şarkı One-Eyed Nation’dı, müthiş gaz veriyordu, her yerde cd’yi takıp son ses dinledim yıllarca, bu albüm çıkmadan birkaç ay önce bile düzenli olarak açıp dinlerdim. Bu albümdeki neredeyse tüm şarkılar onun ötesine geçmiş. Gerçekten inanılmaz bir albüm.
Grubun yaşadıklarına ve müzikal karakterine bakınca ister istemez kuduz köpek gibi saldıran bir albüm beklentisine giriyor insan. Eğer “Cancer Culture” kritikte yazıldığı gibi bu yapıdaki bir albüm olsaydı muhtemelen benim çok az ilgimi çekerdi, zira özel olarak sevdiğim bir grup değil Decapitated. Halbuki tersine albümü fazlasıyla beğenmiş durumdayım ve bunun sebebi de onu gayet oturaklı, soğukkanlı bulmam. Bana kalırsa grup biriktirdiği enerjiyi “intikam almaya” değil, beste kalitesi açısından gövde gösterisi yapmaya kanalize etmiş.
“Moth fluttering around the candle
Loves light but fears the heat
And yet the flame is inevitable
You can run but you can’t hide
You can pray but why waste time
You’re born, you blink and then you die”
“Hello Death” hayatımda dinlediğim en mükemmel şarkılardan biri. Sözleri, gitarları, davulları, Tati’nin vokalleri. Her şey o kadar mükemmel ki, övmeye çalışırken kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Decapitated bu albümle birlikte benim için bir gruptan öte, tıpkı Pantera, Motörhead, Sodom, Volbeat gibi bir duruş ve yaşam tarzı haline geldi. İyi ki varlar.
Bu sene dinlediğim en iyi şarkı ya da bu sene çıkan tüm şarkılar arasından en sevdiğim şarkı hâlâ uzak ara “Just a Cigarette”. Dinlemelere, çalmalara doyamıyorum.
Son 4 albümdür beni en çok yakalayan albümleri.
Just A Cigarette son 4 albümdür yaptıkları en iyi şarkı.
Albümdeki tek kusur Hello Death’deki hatun vokalleri. (bi türlü ısınamadım, albümün genel havasına bir türlü oturtamadım)
Son yılların en nefret kusan albümü bu albüm açık ara, katıksız nefret ve şiddet örneği.
Belki de fazla mainstream olduğu için ve/veya her ne kadar nu metalle alakası olmasa da döneminde nu metal etiketi yapıştırıldığı için, biraz da ergence şarkı sözleri yüzünden bu diyeceğimi eleştirenler olacaktır ama bence son 25 yılın en nefret ve şiddet dolu albümlerinden birisi Iowa, Cancer Culture ise Iowa’yla yarışır, o derece. Her dinlediğimde bayılıyorum bu albüme
10/10
Iowa ile bu albümü karşılaştırdığım için linç yemeye hazırım :(
Anticult benim için son 10 yılın en iyi albümlerinden biri. Bu albüm ise harika. Yırtıcı, müthiş bestelerle dolu. Ancak benim için yeri çok özel olan Anticult seviyesine ulaşamadı. Bu demek değildir ki 7-7.5′luk bir albüm. Ben de olsam 8.5-9 aralığında bir puan verirdim.
“Çanları duyabiliyor musun? Alışveriş merkezinde Noel indirimi var. Ufuktaki yangını görebiliyor musun? Marketin parlak neon ışıkları… Kanatlarını kestiklerini sandın, ancak sırtındaki yaralar aslında kırbaç izleri. Seher yıldızı sandığın şey ise karanlıkta parlayan bir sigaradan ibaretti.”
Bu sözlerin analizini yapmak bana kalırsa zor değil. Polonya hükümetinin kraldan çok kralcı davranışları, ağır tahrikleri, ağır abd köpekliğine soyunuyor oluşu, bölgesel ve dünyasal felakete ilerleyişin bir göstergesi. Herhangi bir Nato-Rusya savaşında (felaketinde) ilk hedef Polonya olur.
Her yönüyle harikulade. Notaların insana anlatmak istediği bir şeyler var adeta. Gitara yapılan her sert vuruş yüzümüze iniyor sanki. Şarkılarda kullanılan geçişlerden yazılan rifflerin zekiliğine, soloların güzelliğinden can alıcı vokallere kadar her şeyi sadece 37 dakikaya sığdırabilmeleri ise ayrı başarı.
Tatiana’nın vokalleri bence şarkıya nokta atışı olmuş, Robb’un konuk vokalleri en az o kadar iyi.
Çalışırken dinliyorum, çalışmıyorken de dinliyorum. Daha da çok dinleyeceğim. Verdiğim puanı hak ettiğini düşünüyorum, hak etmiyorsa da benim için öyle. 10/10
Gerçekten muazzam bir albüm. Farklı tarzlarla gönül eğlendirdiğim şu dönemde beni tokatlayıp kendime getiren çok acayip bir iş. Benim şu anki favorim No Cure ama onu sıkıştıran bir sürü şarkı var albümde.
Aşırı minör bi şikayet ama albümdeki kimi yerlerdeki clean tonları ben olsaydım kullanmazdım. Aralardaki tansiyon değişikliklerini neden kullandıklarını anlıyorum ve seviyorum ama Haunted’ın tam gaz dehşetengiz One Kill Wonder’ı gibi sıfır tavizli bir albüm olmasını bu seviye bir şiddete daha çok yakıştırırdım açıkçası.
Çok affedersiniz yarak gibi bi günün ardından öle bi geldi ki beni benden aldı. Metal budur dedirtti bee.
Vitek sonrası çok uzaklaşmıştım bu gruptan ama bu albümleri hakikaten olmuş.
“içine şeytan girmiş ‘Primal Concrete Sledge’” havasıyla başlayan ikinci single “Hello Death”. Oha hiç böyle düşünerek dinlememiştim şarkıyı, şu an daha farklı geldi hahaha.
-gereksiz bilgiler
Albüm fazla iyi. İnanılmaz sevdiğim gruplardandır Decapitated, henüz çalışmaya başlamamışken üniversitede harçlıklarımla ufak bir cd koleksiyonu yapmaya çalışmıştım (neyime güvenerek bilmiyorum), o girişimimdeki 5-10 albümden biri Anticult’tı. O albümde çok konuşulmamasına rağmen açık ara en sevdiğim şarkı One-Eyed Nation’dı, müthiş gaz veriyordu, her yerde cd’yi takıp son ses dinledim yıllarca, bu albüm çıkmadan birkaç ay önce bile düzenli olarak açıp dinlerdim. Bu albümdeki neredeyse tüm şarkılar onun ötesine geçmiş. Gerçekten inanılmaz bir albüm.
-gereksiz bilgiler-
Fazla söze gerek yok. Dinlemeden ölmeyin. Günün birinde modern metalin kitabı yazılırsa mutlaka anılacak bir grup Decapitated.
01.06.2022
@Noumena, modern metallik bi durum mu emin olamadım
02.06.2022
@Sponge-bob, modern ile kastettiğim içinde bulunduğumuz çağda yapılan metal müzik. Günümüz metal (veya bir ekstrem de denebilir) müziği yani.
Bu aralar finallerimle uğraşıyorum, bu muhteşem albüm hakkında sonra bir şeyler yazarım buraya. Şimdilik rez alalım
Yapıştırdım 10′u. Albümü dinlemek resmen seratonin salgılatıyor.
Sertliğine rağmen bana bu albüm çok fularlı geldi, sevemedim. Kill the Cult açıp sırtımı zincirle kırbaçlamaya gidiyorum.
Su gibi akiyor, baya kaliteli is olmus. Albumu dort kere dinlemisim farkinda olmadan.
Grubun yaşadıklarına ve müzikal karakterine bakınca ister istemez kuduz köpek gibi saldıran bir albüm beklentisine giriyor insan. Eğer “Cancer Culture” kritikte yazıldığı gibi bu yapıdaki bir albüm olsaydı muhtemelen benim çok az ilgimi çekerdi, zira özel olarak sevdiğim bir grup değil Decapitated. Halbuki tersine albümü fazlasıyla beğenmiş durumdayım ve bunun sebebi de onu gayet oturaklı, soğukkanlı bulmam. Bana kalırsa grup biriktirdiği enerjiyi “intikam almaya” değil, beste kalitesi açısından gövde gösterisi yapmaya kanalize etmiş.
sadəcə siqaretdir
Bu adamların acilen ülkemizde bi konser vermesi gerek ,ülkece kafayı sıyırdığımız şu dönemde ilaç gibi gelecek inanıyorum.
03.06.2022
@agrypnie, Mümkünse seneye hayırlı bir olaydan sonra gelsinler de acısını güzelce çıkaralım.
04.06.2022
@Cryosleep, katılıyorum, güzel denk gelir.
03.06.2022
@agrypnie, rock off kadrosuna eklense keşke. Müthiş olurdu.
“Moth fluttering around the candle
Loves light but fears the heat
And yet the flame is inevitable
You can run but you can’t hide
You can pray but why waste time
You’re born, you blink and then you die”
10/10
4 kutsal melek: Cancer Culture, Just A Cigarette, Hello Death, Iconoclast
No Cure is my girl… Sozler super gondermeli.
no cure for conspiracy
no vax for illiteracy
highly contagious
Kafayı yiyorum 9 vermiştim 10 olarak değiştiriyorum. Acil Decapitated konseri lazım. İçimizdeki derdi sıkıntıyı alır
Hayalimdeki müzik. 10/10
“Hello Death” hayatımda dinlediğim en mükemmel şarkılardan biri. Sözleri, gitarları, davulları, Tati’nin vokalleri. Her şey o kadar mükemmel ki, övmeye çalışırken kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Decapitated bu albümle birlikte benim için bir gruptan öte, tıpkı Pantera, Motörhead, Sodom, Volbeat gibi bir duruş ve yaşam tarzı haline geldi. İyi ki varlar.
Kreator albümü de patladığına göre bu yıl şiddet istediğimde geleceğim yer bu albüm ve yeni Wormrot olacak belli oldu.
No Cure ile Fucking Hostile aynı baba farklı annelerden olma kardeşler gibi.
“No Cure” Kapalıçarşı esnafı gibi şarkı. Düpedüz adam sikiyor.
Iconoclast’ı dinlemeye doyamıyorum.
robb flynn’ın yarım dakikalık vokali son 10 senede çıkan MH albumlerının toplamından daha iyi..
2 aydır dinlemediğim tek bir günü bile yok. Korkunç bir şey bu, hayatımı ele geçirdi.
Hayattaki tek başarısı twitter hesabından birilerini cancellamak olan eziklere tokat gibi cevap vermişler yaptıkları albümle.
Hello Death’in 2:31 – 2:58 arasına gelince aklım çıkıyor ya. Acı ve öfke nasıl bu kadar iyi yansıtılabilir
Bu sene dinlediğim en iyi şarkı ya da bu sene çıkan tüm şarkılar arasından en sevdiğim şarkı hâlâ uzak ara “Just a Cigarette”. Dinlemelere, çalmalara doyamıyorum.
O kurşun gözlerde ne saklı?
İçimde bir haller var
Teslimiyetim
Geçmiyor niyetim
Güzelliğine
Far Beyond Driven’dan sonra en çok sevdiğim albüm oldu. Ortak özellikleri = albumun ikinci yarısından sonra sanki kalite düşüyor gibi oluyor ama değil
Vogg cidden muazzam bir gitarist.
https://youtu.be/eBbg4a19GFU
Adım Nedim, mekanın sahibiyim.
vur joker vur
Nefretlerini kusmuşlar adeta. Böyle bir albüm olacağı az çok belliydi ama açıkcası bu kadarını beklemiyordum. 10 numara olmuş.
Dünya yansın, umurumda değil.
Bu şaheseri dinliyorum.
Son 4 albümdür beni en çok yakalayan albümleri.
Just A Cigarette son 4 albümdür yaptıkları en iyi şarkı.
Albümdeki tek kusur Hello Death’deki hatun vokalleri. (bi türlü ısınamadım, albümün genel havasına bir türlü oturtamadım)
Son yılların en nefret kusan albümü bu albüm açık ara, katıksız nefret ve şiddet örneği.
Belki de fazla mainstream olduğu için ve/veya her ne kadar nu metalle alakası olmasa da döneminde nu metal etiketi yapıştırıldığı için, biraz da ergence şarkı sözleri yüzünden bu diyeceğimi eleştirenler olacaktır ama bence son 25 yılın en nefret ve şiddet dolu albümlerinden birisi Iowa, Cancer Culture ise Iowa’yla yarışır, o derece. Her dinlediğimde bayılıyorum bu albüme
10/10
Iowa ile bu albümü karşılaştırdığım için linç yemeye hazırım :(