2000’lerin başlarında son derece çekici ve faydalı bir mecra olan Ekşisözlük’ün metal dağarcığına epey bir şey katmışlığım var. Hatırlayanlar olacaktır, o zamanlar bbsfatih, spacetimereality, tommyknockers, brainworm gibi çeşitli yazarlar sözlüğe metalle ilgili bir dolu entry giriyor ve sözlüğün metal dağarcığına katkıda bulunuyorlardı. Bu yazarlardan brainworm da bendim ve gerek albümlere gerek gruplara dair sonsuz sayıda entry giriyor, bunu sanki bir görevmişçesine istekle ve şevkle yapıyordum.
Ekşisözlük’e yazdığım aşırı uzun IN FLAMES biyografisi sayesinde o dönem açılan inflames.com.tr fan sitesinin kurucu kadrosuna davet edilmiş; “The Sound of Perseverance” yazım sayesinde epey bir insanla tanışmış; daha önce sadece birkaç kez başına oturduğum davulla ilgili 1-2 entry’m sayesinde bir gruptan davulculuk teklifi dahi almıştım. Sonrasında sözlük saçma sapan bir yere dönüştü ve ben de yanılmıyorsam 2007-2008 dolaylarında yazmayı bıraktım.
Girdiğim binlerce entry arasında hayatımı en çok etkileyen entry ise THE HAUNTED’ın 18 Ekim 2004’te çıkardığı “rEVOLVEr” albümü için girdiğim entry idi. O zamanlar Kazaa’sından bilmem nesine pek çok albüm piyasaya çıkmadan internetten indirilebildiğinden, çıkışına 1 aydan uzun süre kala albümü indirmiş ve ilk üç albümü itibarıyla aşırı sevdiğim THE HAUNTED’ın bu yeni albümünü büyük bir gazla dinleyip sözlüğe entry’sini girmiştim. Her şeyin başlamasını ve belki de şu an bu satırları yazıyor olmamı sağlayan da işte bu entry’ydi.
Bu entry’nin akabinde, THE HAUNTED sevdiğini öğrendiğim spidey adlı kullanıcı (Ufuk Yüzereroğlu) bana mesaj atmış ve açmayı planladığı metal içerikli sitede yazmak isteyip istemeyeceğimi sormuştu. Sözlük entry’lerindense tamamen metal odaklı bir mecrada yazmanın süper olacağını düşündüğümden bu teklifi hemen kabul etmiş ve Ekim ayında açılacak metal-pit.com’un temellerini atmıştık. O sırada bundan haberdar olmasam da metal-pit.com hayatımı değiştirecek pek çok şeyin gerçekleşeceği yerdi. Eşim Güzide’yle de ilk orada tanıştım, 1 gün bile iş aramadan çalışma hayatına başlamam da orada tanıştığım kişiler sayesinde oldu.
Metal-pit iyiydi güzeldi, ancak ayda bir güncelleniyordu. Kritik yazma konusunda ne kadar hevesli olduğum malum olduğundan, bu aylık güncellenme işi bana yetmemeye başladı ve 2005 yılında Kanada’da okurken aksakritim.com adlı siteyi açarak tek başıma bu işe girdim. Döndükten sonra işler güçler bir anda üstüme yığıldığından aksakritim’i güncelleme konusunda sıkıntılar çekmeye başladım, bu yüzden de sitenin ömrü 1-1,5 yılı aşamadı. Ancak kendime engel olamıyordum; metal konusunda bir şeyler yapmak zorundaydım. 2009’un ilk günlerinde ortaya çıkan bir fikirle Haziran 2009’da pasifagresif.com’u açtım.
Sonrası malumunuz. Yüzlerce röportaj, binlerce kritik, on binlerce haber, yüz binlerce okur yorumu, şunlar bunlar… İyi ki o entry’yi girmişim, takipçilerimizin 13 yıldır devam eden ilgisiyle iyi ki bugünlere gelmişiz.
Bu süreci ilk kez bu kadar detaylı anlatırken, bir yandan da “rEVOLVEr”ı 13 yıldır incelememiş olmamın şaşkınlığını yaşıyorum aslında. Lafı daha fazla uzatmadan albümün içlerine doğru ilerleyelim.
Grubun ilk albümünde vokal yapan Peter Dolving’in ayrılığı sonrasında grup FACE DOWN vokalisti Marco Aro’yu saflarına katmış ve önce kitlesini hatırı sayılır düzeyde genişlettiği “The Haunted Made Me Do It” adlı modern neo-thrash başyapıtını (o dönemde SLAYER davulcusunun üstünde bile THE HAUNTED tişörtü görebiliyordunuz), hemen akabindeyse OPETH’in “Deliverance”ını sollayarak 2003 yılının İsveç Grammy’sini kazanan “One Kill Wonder”ı yayınlamıştı. Bu canavar albümün ardından Peter Dolving gruba geri dönmüş ve grup üzerinde albümden albüme giderek artacak etkisini belirgin şekilde hissettirmeye başlamıştı. “One Kill Wonder”dan sadece 1 yıl sonra çıkan “rEVOLVEr”, ismindeki “EVOLVE”dan da anlaşılabileceği gibi grubun sound’unu farklı bir yöne, vokalin daha baskın bir rol üstlendiği ve sonradan çok daha belirginleşecek daha sofistike bir tarafa doğru kaydırdığı, “evrim geçirdiği” bir çalışmaydı. AT THE GATES geleneğinin bir nevi devamı diyebileceğimiz ilk üç THE HAUNTED albümünden sonra, muhtemelen Peter Dolving’in tekrar gruba katılmasıyla birlikte oturup konuşan ve THE HAUNTED’ın tekme tokat thrash karakterinden ziyade groove tarafının da öne çıktığı ve modern bir anlayışla, daha derinlikli, daha sofistike, daha “psikolojik” bir müzik yapması gerektiği konusunda karar kılan THE HAUNTED; bu doğrultudaki ilk adımı olan “rEVOLVEr”ı çıkarmıştı.
Marco Aro’nun direkt, bodoslama vokaline kıyasla Dolving’in çok daha geniş bir perspektifi olduğu açıktı. Yırtıcı vokallerin yanı sıra konuşmalı, bağırmalı, melodik, dramatik vokaller de yapabiliyordu ve bu durum gruba çok daha geniş bir pencere açıyordu. İflah olmaz bir AT THE GATES ve ilk 3 albüm THE HAUNTED’cısı olduğumdan zaman zaman bu albümle birlikte başlayan değişimin sonradan istemediğim yerlere gitmesi, beni ara sıra bu albüme karşı tepkili olmaya itse de esasında “rEVOLVEr” THE HAUNTED’ın o anda atması gereken en mantıklı adımdı. Müzikleri renklenmiş, çeşitlik kazanmış ve Dolving faktörüyle birlikte grubun daha çekici bir aurası oluşmuştu. Şarkılara bakınca “All Against All” gibi o zamana kadarki en büyük THE HAUNTED hit’lerinden birine de duyabiliyor, “99” gibi balistik bir silahla da karşılaşabiliyordunuz. Grup “Abysmal”de ağır tempolu uğursuz karanlığını sergilerken “No Compromise”da ise Dolving’in “bu grubun frontman’i benim” dercesine THE HAUNTED’ı sahiplenişine tanık oluyorduk. Şarkının 2.52 civarlarında başlayan “Caught between the percieved and the physical facts. They remain paralyzed. An appropriate ending? Life denied for a pale substitute. Ask me! I will answer you honestly. Swear by the flag and the bible and my own mother’s grave. If you get to the bitch before I do” kısmı sadece Dolving’in hardcore’vari vokalleriyle (ki “Who Will Decide”da SICK OF IT ALL’dan Lou Keller da konuk olarak yer alıyor) giriş şarkısından “geri döndüm, bacılarınızı saklayın” deyişini değil, şarkı sözü yazımı olarak da gruba nasıl yön vereceğini gösteriyordu.
Bu noktada, hazır bu yazıya girişmişken Peter Dolving’in THE HAUNTED için neden önemli olduğunu ve gruba katılmasının THE HAUNTED’ın sadece vokallerini ve şarkı sözü temalarını değil, beste yapma tarzını da nasıl değiştirdiğini açıklamak istiyorum. 2020 yılında “Serbest kürsü” bölümünde Peter Dolving’le ilgili, “rEVOLVEr” çıkar çıkmaz kendisiyle yaptığım röportaja dair bir yorum yazmıştım. O yorumu buraya kopyalıyor ve onun üstünden devam ediyorum:
“2004 yılında THE HAUNTED vokalisti Peter Dolving’le röportaj yapmıştım. Hayatımda yaptığım ilk telefon röportajıydı, doğal olarak heyecanlıydım.
O sıralarda yazdığım metal-pit.com için yaptığım bir röportajdı. Gayet güzel oldu, Dolving baya konuştu.
Sonlara doğru şöyle bir sorum vardı:
“İlk albümünüzün son şarkısı “Forensick”te albüm kitapçığında olan ama şarkıda söylenmeyen sözler var. Bunun sebebi nedir? Neden kitapçıktaki tüm sözleri şarkıda söylemiyorsun?”
Dolving bu soruyu hiç beklemiyordu ve belli ki bu soru ona ilk kez sorulmuştu. Hiç abartısız 10 dakika boyunca konuştu. Annesinin zihinsel engelli olduğunu ve tecavüze uğradığını söyledi. Sesi çatladı, ağlamaklı oldu, nefes alıp verişi değişti. 10-15 saniyelik sessizlikler oldu, sonra tekrar konuşmaya başladı falan. Çok garip ve çok “gerçek” bir andı benim için. Telefonun diğer ucunda mal gibi kaldığımı hatırlıyorum. İsveç’teki adalet sisteminin ve medyanın ne kadar boktan olduğundan, annesine bunu yapanların çok az ceza alıp salındıklarından bahsetti. Saldırganların neredeyse mağdur durumda gösterildiğini, annesini kimsenin umursamadığını söyledi.
Albümün orijinali bende var. Kitapçıkta şarkının sonunda
“Last…
A raped woman is a whore…” diye başlayan uzunca bir isyan bölümü var ve o kısım şarkıda söylenmiyor.
Hayatımın en ilginç röportaj anını hayatımın ilk röportajında yaşamıştım. Şimdi bunları yazarken bile tüylerim ürperdi, canım sıkıldı. O yüzden Peter Dolving’e karşı hep bir sevgi beslemişimdir. Çok iyi bir vokalist olsa da özellikle bir dönem çok fazla demeç veriyor ve her konuda fikir belirtiyordu. Millet de “konuş deli” şeklinde yaklaşıyordu ama adam gerçekten çok ağır şeyler yaşamış ve bu yüzden ben onun ara sıra yaptığı sivri çıkışları hep mazur gördüm.
İnsanlar neler yaşıyor hiç bilmiyoruz ve internet üzerinden yargılarda bulunuyoruz. Peter Dolving benim için böyle bir deneyim olmuştu. Çok uzun zamandır sesini soluğunu duymadım, umarım mutludur.”
Dolving çocukluğunda yaşadıklarını, sonraki sıkıntılı dönemlerini, hepsini THE HAUNTED aracılığıyla dışarıya kusuyordu aslında. Vokallerindeki o dramatik karakter, acılı haykırışlar, dramatik gelgitler, bazen aşırı heybetli bazen tamamen korunmasız olduğunu hissettiren vokalleri hep bunların yansımasıydı. Söylediği ilk THE HAUNTED albümü olan “The Haunted” grubun ilk çıkışı olduğundan olay tamamen Björler biraderlerin elindeydi ve “THE HAUNTED müziği nedir?” sorusuna cevap veriliyordu (bu arada değişiklik olsun derseniz, ilgili albümün kritiğini bundan 8 yıl önce SoundCloud kaydı olarak (ve bayağı nezle olarak) yapmış, hatta konuşurken aralara bahsettiğim şarkıların ilgili bölümlerini de eklemiştim). Dolving’in geri dönüşü olan “rEVOLVEr”da ise olay Björler’lerden ziyade Dolving’in kişisel şovuna kaymış ve THE HAUNTED epey “dEVRİMci” bir hareketle kendi müziği içerisinde epey okkalı bir değişikliğe gitmişti.
“rEVOLVEr” işte bunun; bir vokalistin resmen “abi dizginleri bana verin” deyişinin dışavurumuydu. Müzikal olarak belki bir geçiş albümüydü ve “The Dead Eye”le birlikte çok daha farklı olaylara girecek THE HAUNTED’ın bir şeylerin yolunu yapmasıydı, ancak sahip olduğu değer müzikal değerinin ötesindeydi. En azından Dolving için öyleydi, çünkü Dolving işi kişiselleştirmişti… Sonradan kendi grubuyla kavga etmeye başlaması, sosyal medyada hem kendini hem de THE HAUNTED dâhil tüm müzik piyasasını eleştirmesi, resmen bir köşe yazarına dönüşmüşçesine sürekli açıklamalar yapması, hepsi onun bu işi sadece şarkı söylemek için, sadece vokalist olduğu için değil, bir terapi olarak da yaptığının göstergesiydi. Zamanla bu terapi de yetmez oldu ve Dolving tam bir yıkım makinesine dönüşerek hem THE HAUNTED’dan ayrıldı hem de müzik ortamlarının -en azından göz önündeki tarafından- çekildi.
“rEVOLVEr” tüm bu nedenlerle hem benim hem Peter Dolving’in hem de THE HAUNTED’ın hayatındaki en önemli albümlerden biri. Geri planını hiç bilmeden dinlediğinizde -normal olarak- albümü ortalamanın üstü, iyi bir albüm olarak görüp bir kenara ayırabilirsiniz ancak THE HAUNTED bağlamında “rEVOLVEr”ın yeri de değeri de epey önemli.
Son olarak Peter Dolving, 18 yıl önce bana o cevabı verirken telefonun diğer ucunda çektiğin acıyı, içinde kopan fırtınaları ifade etmeye çalışmanı bugün bile unutmadım, unutacağımı da zannetmiyorum. Her ne yapıyorsan, umarım mutlusundur.
“Last…
A raped woman is a whore, and when the newsman explains how the rapist in his frustration over his limp dick fucked her with a carpenter’s knife you wince in your safe little cubicles, and self-righteously pass judgement. She deserved it, that just shows how it goes, and it never would’ve happened if she had listened to her parents. I say fuck you. If i had the bomb I’d let it rip. You are culprit and prey in the same sick being. Parents and politicians rave over our attempts to shut it all out, as if the drugs and sex are the problems. In this world it’s only natural to seek out oblivion, it’s the only way we can survive, once we see the horror… One last thing, never expect me to try being a part of your heap of shit. I’d rather stay out here in the cold for the rest of my fucking life than be a part of your sick, fucking society.”
Kadro Peter Dolving: Vokal, sözler
Anders Björler: Lead gitar
Jonas Björler: Bas, geri vokal
Patrik Jensen: Ritim gitar
Per M. Jensen: Davul
Konuk:
Lou Koller: Vokal (8)
Şarkılar 1. No Compromise
2. 99
3. Abysmal
4. Sabotage
5. All Against All
6. Sweet Relief
7. Burnt to a Shell
8. Who Will Decide
9. Nothing Right
10. Liquid Burns
11. My Shadow
Albüm 8/10 Kritik 10/10
All Against All lan!
‘İnsanlar neler yaşıyor hiç bilmiyoruz ve internet üzerinden yargılarda bulunuyoruz.’
bu cümleyi herhangi bir sosyal mecrada insanlarla tartışmaya girmeden önce hatırlamakta fayda var, çünkü çok doğru.
Allahını seven defansa gelsin aq
1:47′de başlayan kısıma bayılıyorum.
https://youtu.be/KX1LBADDICk?t=107
03.06.2024
@Cerca C., Bu tarz kliplere bayılıyorum ben de. The Haunted klipleri de çok iyi bu konuda zaten.