Bir ülke bir müzik türü içerisinde nasıl marka hâline gelir, nasıl kalitenin adresi olur?
Bu sorulara cevap bulmak için son 20 yılda Polonya’dan çıkan metal gruplarına şöyle bir bakmak yeterli olacaktır. İskandinav ülkeleri, İngiltere, Almanya gibi büyük ülkeler metal konusunda üzerlerine düşeni her daim yaparken misal Fransa gibi büyük bir ülke nasıl bu kadar geri planda kalıyor diye düşünülüyordu. Fransa’nın 2000’lerle birlikte bu konuya verdiği cevap hepimizin malumu. Fransa’nın bu yükselişi sırasında boş durmayan ve daha derinden ilerleyen bir ülke daha vardı ve günümüz söz konusu olduğunda bu ülke gerçekten de Avrupa metalinin en üretken ve ilham verici coğrafyalarından biri hâline geldi.
Polonya metal sahnesinin önemli simalarından olan, MGŁA’ya konserlerde destek olan, MEDICO PESTE’de çalmış, ODRAZA ve CLANDESTINE BLAZE’e sahnede eşlik etmiş The Fall ve E.V.T. kişileri tarafından 2015’te kurulan black metal/punk grubu OWLS WOODS GRAVES ilk albümü “Citizenship of the Abyss”i 2019’da çıkarmıştı. Geçtiğimiz yıl kadrosunu Polonya metal ortamlarının en önemli figürlerinden olan, MGŁA ve KRIEGSMASCHINE’den tanıdığımız M. ile güçlendiren OWLS WOODS GRAVES üç kişilik yeni kadrosuyla ikinci albümü “Secret Spies of the Horned Patrician”ı birkaç gün önce çıkardı.
M.’in bas gitar çaldığı ve vokal yaptığı grup bu yeni hâliyle şüphesiz ki çok daha geniş bir kitlenin dikkatini çekecektir. Zaten nasıl çekmesin ki?
OWLS WOODS GRAVES black metal ile punk’ın olabilecek en iç içe geçmiş, en cazgır, en yırtıcı örneklerinden birini sergiliyor. Black metalden alınan tremolo rifler, blast beat’ler, vokaller ve karanlık atmosfer punk’ın direkt ve tokatsı karakteriyle birleşerek OWLS WOODS GRAVES müziğini ortaya çıkarıyorlar.
Burada kilit nokta OWLS WOODS GRAVES’i oluşturan üç müzisyenin DNA’larına kazınmış black metalin çekiciliğine kendilerini kaptırmayıp OWLS WOODS GRAVES’i %50 düzeyinde punk karakterinde tutmaya kararlı olmaları. Albümün belirli noktalarında bunun da üzerine çıkan grup, akıllara FIELDS OF THE NEPHILIM, THE SISTERS OF MERCY gibi grupları getirebilecek gotik karakterin öne çıktığı “Bats in the Belfry” gibi bir şarkıyı “Secret Spies of the Horned Patrician”a koymaktan da geri durmamış. Benzer şekilde, son şarkı “Zobaczysz” da yavaş yavaş verdiği acısıyla albüme gotik/depresif sulardan beslenen, ağır başlı, evi barkı yanan türde bir kapanış yapıyor.
MGŁA, KRIEGSMASCHINE, MEDICO PESTE albümleri gibi M.’in No Solace stüdyosunda canlı olarak kaydedilen albüm bu canlı performansın ekmeğini kulağa son dere organik ve doğal gelerek yiyor. Özellikle gitarların tremolo riflerle yardırdığı ve davulun ride ve hi-hat geçişli blast’ler attığı “At the Crossroads” gibi şarkılarda bu canlılığı, performansın gerçekliğini net şekilde alabiliyorsunuz.
Bu sene başından bu yana yazdığım çeşitli incelemelerde de vurguladığım gibi 2022’in bize çok iyi albümler sunacağını tahmin ediyorum. Bence son 2-3 yıla kıyasla daha zengin ve tatmin edici bir metal yılı yaşayacağız. Bu Polonyalı arkadaşların bize sunduğu boynuzlu asilzadenin gizli ajanları da bu şekilde düşünmemi sağlayan gerekçelerinden bir diğeri.
Şarkılar 1. The Entity
2. Return of Satan
3. Rabies
4. Obscure Monastery
5. Idzie Diabeł
6. Bats in the Belfry
7. Antichristian Hooligan
8. At the Crossroads
9. Zobaczysz
Geriye dönüp bakıyorum, Polonya faktörüyle birlikte black metal’e olan düşkünlüğüm net bir şekilde artmış. Genel hatlarıyla karakteristik bir sound yakaladıklarını düşünüyorum.
Açıkçası M. ismini görmesem şans vermezdim. 101 düzeyinde punk bilgisi olan black metal aşığı biri olarak bayıldım albüme. Dünden beri 3 defa dinledim.
İsmi anılmışken Fields Of The Nephilim övmek istiyorum. The Nephilim albümü türün bence en harika örneklerinden, ama sanki Bats in the Belfry parçasında o kadar da belirgin gotik tatlar yok gibi. Favori şarkım: Obscure Monastery.
Şu albümdeki vurdum duymazlık seviyesi, dünyayı sikime taşşağıma sürdüm havasına bayılıyorum. Bu albümü sırf keyif için yaptıklarına o kadar eminim ki anlatamam.
Geriye dönüp bakıyorum, Polonya faktörüyle birlikte black metal’e olan düşkünlüğüm net bir şekilde artmış. Genel hatlarıyla karakteristik bir sound yakaladıklarını düşünüyorum.
Yerinde bir kritik olmuş emeğinize sağlık.
güzel albüm, yalnız bir önceki albüm Citizenship Of The Abyss daha iyi gibi geldi
Hiç boş yapmadan döşemişler.
Açıkçası M. ismini görmesem şans vermezdim. 101 düzeyinde punk bilgisi olan black metal aşığı biri olarak bayıldım albüme. Dünden beri 3 defa dinledim.
İsmi anılmışken Fields Of The Nephilim övmek istiyorum. The Nephilim albümü türün bence en harika örneklerinden, ama sanki Bats in the Belfry parçasında o kadar da belirgin gotik tatlar yok gibi. Favori şarkım: Obscure Monastery.
Şu albümdeki vurdum duymazlık seviyesi, dünyayı sikime taşşağıma sürdüm havasına bayılıyorum. Bu albümü sırf keyif için yaptıklarına o kadar eminim ki anlatamam.