Belçika metal ortamlarının en rahatsız şahsiyetleri tarafından kurulan WIEGEDOOD’la birlikteyiz bugün. İkisi de birbirinden yıkıcı müzik yapan OATHBREAKER ve AMENRA’da çalan müzisyenlerin bir araya geldiği WIEGEDOOD 2015-2018 arasında çıkardığı “De doden hebben het goed” üçlemesinin (I, II, III) ardından biraz ara vermiş ve üçlemeden farklı karakterde, yepyeni bir sayfa açmak adına yola koyulmuştu.
WIEGEDOOD’un ilk üç albümünü dinleyenler grubun net bir başlık altında toplanamayacak yapıdaki black metaline elbette ki aşinalar. WIEGEDOOD’un müziğinde BURZUM’u görmek de mümkün, MAYHEM’i de MARDUK’u da. Kesinlikle tek yönlü bir black metal yapmıyorlar ve ilk üç albüm özelinde sundukları pastorale yakın karakterle sınırlı olmadıklarını da bu yeni albümle gösteriyorlar. Öncelikle söylenmesi gereken “There’s Always Blood At The End Of The Road”da kesinlikle çok daha geniş perspektifli, gerçekçi ve empati kurulabilir bir black metal var.
Son derece vahşi, kuduz köpek gibi saldıran anlar ile OATHBREAKER ve AMENRA’dan alışık olduğumuz ruh siken buhranlar farklı oranlarda karşımıza çıkıyorlar. Lakin burada esas önemli olan grubun üçlemenin ardından farklı bir black metal zihniyetine bürünmüş olması.
“There’s Always Blood At The End Of The Road” içinde çok daha öznel, karakteristik, tekinsiz bir karanlık barındırıyor ve üçüncü dalga black metal ile ikinci dalga black metalin kavgalı evliliğini (evil’lığını) anımsatan bir mücadele sunuyor.
“There’s Always Blood At The End Of The Road”la ilgili olarak en çok sevdiğim şey her bir şarkının birbirinden olabildiğince farklı olması. Daha ilk şarkının ilk notasından farklı, rahatsız bir şey duyacağınızı anlıyorsunuz ve akabinde gelen 44 dakika da size bu fikrinizde ne kadar haklı olduğunuzu gösteren sayısız detayla dolu. Albümdeki beste yapılarının olumlu anlamda antipatik karakteri, bu tarz müziklere ölü soğukluğu ve küfür gibi bir sound katma konusunda mahir bir insan olan Jack Shirley’nin ellerinde daha bir katmerleniyor, nasırlanıyor.
Ne ilginçtir ki benimle tam olarak aynı günde, 5 Mayıs 1981’de doğan Shirley; AMENRA, OATHBREAKER, DEAFHEAVEN, WOLVES IN THE THRONE ROOM, KING WOMAN, BOTANIST, GHOST BATH, BOSSE-DE-NAGE, DÖDSRIT, DOWNFALL OF GAIA da dâhil olmak üzere sayısız grubun karakterine, atmosferine kattığı (si/ze)hirli dokunuşları WIEGEDOOD’un müziğinden de eksik etmiyor. Albümün en güçlü silahlarından birinin bu antipatik, rahatsız, çiğ, çirkin prodüksiyon olduğu kanısındayım ve bu konuda isteyenle sabaha kadar tartışırım.
Grubun ilk üç albümündeki pastorale yakın duran havaya nazaran çok daha şehirli, ÖRBIN bir havası olan “There’s Always Blood At The End Of The Road”, tremolo rifleri doymak bilmezcesine tekrar ettiği anlar başta olmak üzere dinleyiciyi yıpratmayı amaçlar gibi bir hava takınıyor. OATHBREAKER’da dinleyiciyi ezen, AMENRA’da ise “ölem de kurtulam” dedirten bu birkaç rezil adam, iş WIEGEDOOD’a gelince ezicilik veya ızdıraptan ziyade dayak yoluyla tımar etmeyi seçiyorlar.
Bu dayak öyle MARDUK gibi, DARK FUNERAL gibi soluk kesen bir yıkımla gerçekleşmiyor, lakin albüm adından ve şarkı isimlerinden de hissedilen konsept ve hikâye anlatıcılık karakteriyle insanda bir rahatsız olma, huzursuzlanma refleksi oluşturuyor. Tüm o tekrarlar, bitmek bilmeyen arpejler ve sağdan soldan eklenen bin bir türlü cezalandırmayla WIEGEDOOD daha önce kendilerinden görmediğimiz düzeyde bir hoyratlık, hırpanilik, köpeklikle beziyor “There’s Always Blood At The End Of The Road”u.
Oluşturulan bu son derece kendine özgü karakterin çok başarılı olduğunu ve WIEGEDOOD’un kendine yepyeni bir kapı açtığını düşünüyorum. “There’s Always Blood At The End Of The Road” kesinlikle şahsına münhasır bir albüm ve yanlış ellerde sıkıntıdan çatlatacak fikirlerle yaratıcı ve heyecan uyandıran fikirleri bir arada sunmayı ve hepsini de çekici kılmayı çok iyi başarıyor. Misal benim diyen grubun altından kalkamayacağı “Now Will Always Be” gibi bir şarkıyı dinleyicinin konsantrasyonun dağılmasına müsaade etmeden önümüze sererek farkını belli ediyor. Burada gerçekten de farklı bir şeyler var ve WIEGEDOOD bunu göstere göstere, “bunu ben yapabilirim” dedirte dedirte yapıyor. Öyle bir yapıyor ki, 2022’nin daha 3. haftası dolmadan bu yılın metal adına üst düzey geçeceği hissiyatını uyandırıyor, insanı heyecanlandırıyor.
Kadro Levy Seynaeve: Vokal, gitar
Gilles Demolder: Gitar
Wim Sreppoc: Davul
Şarkılar 1. FN SCAR 16
2. And in Old Salamano’s Room, the Dog Whimpered Softly
3. Noblesse Oblige Richesse Oblige
4. Until It Is Not
5. Now Will Always Be
6. Wade
7. Nuages
8. Theft and Begging
9. Carousel
Ellerine sağlık Ahmet…🤘🏻 Grubu okadar çok seviyorum ki. Grubun enson fotoda paylaştığın sembolünü sırtıma veya omzuma boydan boya dövmesini yaptırıcakken potadan dönmem. Ama hala aklımda belkı sadece komple koluma dahi yaptırabilirim:)). Albüme birşey diyemiyorum. Çok güzel bir albüm. İğrençlik ve pisliği abartarak değilde. Zaten siz insanlar busunuz ve etrafta bıraktığınız pislikler bunlar. Ve biz bu pisliklerinizi kafanızdan aşağı çok büyük bir zevkle boşaltcaz diyorlar. İğrenç ve pislik hiç bukadar hoş olmamıştı…
Son sarkiyi tesadufen spotifyda dinledim ve aklim gitti. Kritigi okuduktan sonra tum albumu dinledim ve son sarki aslinda albumdeki en siradan sarkiymis.
Ben son zamanlarda bu tarz seyler dinleyemiyorum. Metalden uzaklasiyorum. O yuzden bu album ilac gibi geldi.
albümü çok beğendim, bu arada kritiklerin kalitesi de epey arttı, sanırım ara vermek iyi gelmiştir. elinize sağlık.
20.01.2022
@Kastaga, teşekkürler. Kendi adıma cidden iyi geldi diyebilirim.
Ellerine sağlık Ahmet…🤘🏻 Grubu okadar çok seviyorum ki. Grubun enson fotoda paylaştığın sembolünü sırtıma veya omzuma boydan boya dövmesini yaptırıcakken potadan dönmem. Ama hala aklımda belkı sadece komple koluma dahi yaptırabilirim:)). Albüme birşey diyemiyorum. Çok güzel bir albüm. İğrençlik ve pisliği abartarak değilde. Zaten siz insanlar busunuz ve etrafta bıraktığınız pislikler bunlar. Ve biz bu pisliklerinizi kafanızdan aşağı çok büyük bir zevkle boşaltcaz diyorlar. İğrenç ve pislik hiç bukadar hoş olmamıştı…
Son sarkiyi tesadufen spotifyda dinledim ve aklim gitti. Kritigi okuduktan sonra tum albumu dinledim ve son sarki aslinda albumdeki en siradan sarkiymis.
Ben son zamanlarda bu tarz seyler dinleyemiyorum. Metalden uzaklasiyorum. O yuzden bu album ilac gibi geldi.
7/10.
Yıllar son bir grubun fani mi oluyorum acaba? Sabah akşam dinliyorum yine de yetmiyor. Adamlar çok iyi!
Konsere gelin lan!