Öncelikle yazıya başlamadan bir şey söylemem lazım. Bu benim pasifagresif’e attığım üçüncü yazım, ama maalesef metalcore sendromuna tutulduğumdan hâlâ metalcore gruplarını sizlere ulaştırıyorum. Yazarken ilham almamı sağlayan olay ise, “Lan onlar da heavy metalin bir alt türü, n’olacak sanki?” gibisinden sözcük ve sözcükler oluyor.
Evet… Konumuz SONIC SYNDICATE adlı İsveçli gençlerin oluşturduğu bir metalcore grubu. Grup uzun yıllardır var, ancak bir türlü benliğini bulamadığı ve sürekli ayrılanlarla uğraştıkları için, ancak 2004 yılında altı kişilik düzgün kadrolarını oluşturup bir daha yıkılmamak üzere kuruldular. “Eden Fire” ve “Only Inhuman” adlı iki albüm çıkarttıktan sonra, 2008 yılına girişlerinde farklı bir şey yapalım düşüncesiyle bir albüm daha çıkarma gereği duydular. Dört yılda üçüncü albümlerine girişen SONIC SYNDICATE ekibi, bu albümleriyle Denied, Blue Eyed Friend ve Enclave gibi popüler şarkılara sahip oldu. Bunun ardından Jack of Diamonds adlı bir şarkı daha yayınladılar ve bu şarkıya çekilen klip gerçekten çok başarılı oldu. Hemen ardından “My Escape” geldi, vs..vs… Zamanları böyle geçti. “Love and Other Disasters” 2008′in Eylül ayında çıktıktan sonra, büyük bir hayran kitlesine sahip grup bayağı iyi satış yaptı ve metalcore akımının en iyileri arasında gösterildi.
Albümün sırası ile parçalarını değerlendirecek olursak tonla hata yığını çıkaracağım için hiç bulaşmak istemiyorum. Şarkılarında işlediği konular bir türlü tutmuyor SONIC SYNDICATE’in. Bir şarkıda şehri yakıyorlar, bir şarkıda hayallerinden vazgeçen birine klip çekiyorlar, bu yüzden tek avantajları zeki gitaristlere sahip olmaları.
Özellikle albümün ilk parçası; Encaged diğer parçaların aksine tam da metalcore akımını destekleyen bir parça olmuş. Diğer şarkılara benzemediği de aşikar. Ama şöyle bir şey de var, neredeyse albümün yarısı melodik açıdan birbirine benziyor. Bunu da geçtim, vokal bile çoğu yerde aynı kullanılmış. Birbirinin aynısı iki şarkı var, dikkatli dinleyenler fark edecektir. Jack of Diamonds ve Fallout parçalarının intro’ları birbirinin aynısıdır, ama vokallerin çok iyi oluşu ile bu hissedilmez, hissedilse de gülüp geçilir.
SONIC SYNDICATE’in en iyi yaptığı iş ise görsele önem vermeleri olsa gerek. Müthiş bir bas gitaristleri var; Karin Axelsonn. Bunun dışında 2009′da yollarını ayırdıkları Roland Johansson’da görsel açıdan beğeniliyordu. Şimdilerde metalcore grupları buna çok önem gösteriyorlar. Destekledikleri şeylere bakılmaksızın peynir ekmek gibi satıyorlar. Hem de İsveç gibi bir yerden çıkma bir grup, nasıl oluyor da bir şey desteklemiyor, şaşırtıcı. Öyle bir şey ki İsveç’in yarısından çoğu metalcidir.
Bu arada grupta üç tane Sjunnesson soyadı taşıyan insan göreceksiniz. Bunlar Richard, Roger ve Robin kardeşler ve grup başladığından beri varlar (Robin ilk başlarda Fallen Angels’ta Roland’la çalıyordu, o ayrı). Bu üçü aynı evde yaşıyorlar ki bu da onlara ekstra bir avantaj getiriyordur herhalde. Bu arada grup internette SONIC TV adında bir yayın başlattı. İlk sezonlarını bitirdiler, gerçekten de grubun hayranları için güzel birkaç video var burada.
SONIC SYNDICATE’ta Roland gider gitmez yeni bir albüm geleceği için gruba Nathan Biggs katıldı. Nathan, İngiliz bir vokal olduğu için bu onların tanıtımını da destekliyor. Grup “Love and Other Disasters”tan sonra da boş durmadı ve 5-6 ayın ardından “Rebellion” adlı, içinde iki parçanın olduğu bir EP yayınladılar. Bu şarkılardan Burn This City, 2010 yılında çıkacak albümde yer alırken. Rebellion in Nightmareland parçası pek önemsenmedi. Grup şu sıralarda yeni bir albüm çıkarma peşinde. 2010 yılının başından beri ha çıktı ha çıkacak diye beklediğimiz albüm, Mayıs ayında çıkacakken fikir değişikliği ile 30 Temmuz’da çıkacağı açıklandı; yine bir fikir değişikliği olmazsa tabii.
“Love and Other Disasters” albümü birbirini destekleyen 5-6 parçanın varlığı ile genel olarak beğenildi. Ancak diğer grupların yaptığı metalcore türünde “unutulmazlar” arasına girebilecek hiçbir şey ifade etmiyor. Umarım yeni albümleri ile birlikte bir patlama yaparlar, yeni vokalle birlikte zaten yeni parçaları da beğenilmişti. Bu onların dördüncü albümü olacak, beş yılda dört albüm gerçekten de biraz bolluk demek oluyor.
Yeni albüm çıkar çıkmaz sıcağı sıcağına değerlendireceğiz. Bunun dışında bir puan vermem gerekiyor albüme. Diğer albümlerin çok altındaydı, söylediğim sebepler albümü kötü duruma düşürdü. Yalnız parçalardaki melodiler olsun, boş olmayan davullar olsun notuma etki yaptı. Bateristin hattına 7′yi hak ediyorlar.
Hakan Burak Balkan
hmmmhh jartiyer…
Yazıda “İsveç’in yarısından çoğu metalcidir” denmiş ama yok öyle bi şey. :) Latife olsun diye dendiyse başka tabi.
her ne kadar eden fire en sevdiğim albüm olsa da (misanthropic coil şarkısından dolayı) bu albüm de fena sayılmaz yani. benim notum direk 10 only inhuman la beraber. eden fire a 10 yetmiyo =)
p.s #1: kritik çok güzel olmuş elinize sağlık
p.s #2: mayıs sonu dediler tamam dedim ama temmuz sonu olmaz yani. küfür ettirmeyin adamı yahu!!!
Basçı çok tipsiz bence ya, millet ne buluyo anlamıyorum valla.
05.04.2010
Biraz seksi giyindiğinden olabilir :D
hmmmhh jartiyer…[2]
05.04.2010
@Ugur, FUCK YEAH JARTİYER
05.04.2010
@Ugur,
hmmmhh jartiyer…(3)
grubu hiç dinlemedim ama, metal müziğin içine jartiyer, g-string vs. girmesi hoşuma gitmiyor. eğer amaç dikkat çekmekse bunu müziğinle yaparsın, yazdığın sözlerle, konser şovlarıyla yaparsın. böyle şeyler metal müziği yozlaştırıyor, ortalamalaştırıyor. bu müzikte kadınları et parçası olarak değil de sanatçı olarak görmek isterim. ayrıca kendini bu şekilde afişe eden bir grup da daha dinlemeden benim gözümde bitmiştir.
05.04.2010
Amerika’da mcDonalds’dan çok rastlanıyor bu formülle işleyen gruplara. 10 tanesini toplasan tek riff etmezler lakin tüketmeye aç Amerika için pek sorun yok.
Albüm kapağı direk mgs4 olmuş yanlız.
Tüm elemanların İsveç standardına göre bayağı tipsiz olması var bi de görselliği öne çıkarıyor olmalarına rağmen.
Yeni vokalist de ortalamayı bozmamış.
http://www.roadrunnerrecords.com/blabbermouth.net/reviewpics/ssynd1.jpg
06.04.2010
o fotoda resmen keltoşa dayamış arkadasında ki emo işte ne beklersin ssdfs
@enver yılmaz,
aynen…Malesef bir metal grubunda karşı cinsten bir eleman varsa, ne yaptığından çok nasıl göründüğüyle ön plana çıkarılıyor.Bilinmeyecek birşey değil, hele ki türkiye gibi fazla kaale alınmayacak özenti metalci tiplerden geçilemeyen bir yerde, sık rastlanan bir durum.2 yıl önce headbang dergisinin editörlerinden biri bleeding through grubun keyboardist kadın elemanına sarkıyordu.Örnek vermek istediğim böyleleri.Sihirli bir değneğim olsa, evrenin bir diğer ucunda ki gezegenine gönderirdim, kesinlikle.
Yine headbang dergisinden duymuştum bu grubu.Avrupalı bir plak şirketinin düzenlediği yarışmada ilk 3 e girmişlerdi(nasıl bir yarışmaysa artık) İlk dinlendiğinde diğer metalcore gruplarından farkını hissettiriyor.Daha çok melodik ve daha az ağır tonları vardı Only Inhuman’da.Yine de metalcore nin başlıca grupları arasına girmesi zor gibi.
Bu ve benzeri gruplar şanlı metal tarihine büyük bir hakarettir. Böyle karaktersiz müzik olmaz!!!
07.04.2010
@umut, hocam sen linkin park a hiç bakma o zaman :)
isveçin yüz karaları