Kaosu ve yıkımı en çarpıcı, en içselleştirilmiş şekilde sunan gruplardan biriyle, ABD’li powerviolence/hardcore/death metal/grindcore/noise oluşumu FULL OF HELL’le birlikteyiz bugün. 2019’da çıkardıkları “Weeping Choir”la underground’ın bir tık üstü ortamlarda o yılın en çok konuşulan işlerinden birine imza atan grup, şimdi de yine 20 dakikanın biraz üstündeki yeni çalışması “Garden of Burning Apparitions” ile karşımızda.
Bu tür müzik yapan grupların 20-25 dakika bandında albümler yapıyor olması bence hem mantıklı hem de olması gereken şey. Çalan müziğin bir yerden sonra yorucu, tekrarlı olmasından falan değil; bu tür işitsel işkence/savaş kıvamındaki müziklerin en büyük etkiyi bu şekilde verdiklerine inanmam dolayısıyla söylüyorum bunu. 20 dakikanın altı zaten EP oluyor, 30’un üstü ise marjinal fayda açısından sıkıntılar yaratıyor. Dolayısıyla 23, 25 27 dakikalık harala gürele albümler bence en lezzetli, en kızartan tokadı çakıp geçiyor.
Bugün söz etmekte olduğumuz “Garden of Burning Apparitions” da bu tarz bir albüm. Tokat vura vura dudakları patlatıyor, tırmalaya tırmalaya kolları kanatıyor. Albümde 50 saniye ile 3,5 dakika arası sürelere sahip şarkılar var. Normal bir gruptan, “50 saniyelik şarkı yapmışsın, herhalde bu 3,5 dakika olanlar baya normal, eli yüzü düzgün bir trafiği olan şarkılardır” gibisinden bir şey düşünürsünüz, düşünürüz değil mi? Ama yooOOOOOOOOOoooooooo… FULL OF HELL sanki çok uzun bir albüm yapmış ve aralara introlar, ses pasajları koyacak lüksü varmış gibi albümün en uzun şarkısını tamamen noise’dan oluşan bir kirli sesler bütününe ayırıyor. Buradan bile grubun rahatsızlık seviyesini sezmek mümkün.
21 dakikaya yakın bir süresi olan “Garden of Burning Apparitions”, FULL OF HELL’in sinirini atmasına, deşarj olmasına tanık olduğumuz; aralara saksafon falan sokup “agam bizimle eyleniy” ortamı yaratmasına tanık olduğumuz bir çalışma. Tüm o mahalle kavgasının içerisinde grup albümün en iyi şarkılarından olan “Urchin Thrones”ta da görebileceğimiz tarzda saksafonlarla “türlü türlü huyu” bestemizi akıllara getiriyor.
Albümü iyi yapan şey, tüm bu zenginliklerle birlikte FULL OF HELL’in ne yaptığını bildiğini dinleyiciye net şekilde aktarabilmesi. Yüzeysel bakıldığında adamlar gerçekten de bir miktar gürültü yapıyorlar ve aramaya iştahı olmayan için çok da parlak fikirler sunmuyormuş gibi gözükebilirler. Ne var ki, işin aslı öyle değil. Adamlar hayvan gibiler ve ortalığa itinayla pisleme konusunda küçük çaplı bir ders veriyorlar.
Tüm bu sebeplerden, albümün süresinden ve içeriğinden dolayı, “Garden of Burning Apparitions” gerçekten de tam bir “sikim kadar boyu, türlü türlü huyu” örneğine dönüşüyor. Bunu da gerçekten çok pis, adice, şerefsizce yapıyor. Yıkıcı bir müzik duyma fikri koltuk altlarınızı terletiyor, kasıklarınızı bir tuhaf kokutuyorsa ve bir de 20 dakikanız varsa, “Garden of Burning Apparitions”ı mutlaka dinleyin. 20 dakikanız elbette ki var, o yüzden siz de FULL OF HELL’in bu tokadını adabıynan yiyin ve yolunuza devam edin.
İncelemeyi aşırı uykulu bir anımda yazmayı denedim. Başlarını yazdım ama bir yerden sonra film kopmuş. Şöyle bir ifade vardı sonunda, ertesi sabah uyanınca bu ne lan dedim, silip düzgün tamamladım.
Ancak FULL OF HELL’i FULL OF HELL yapan, bu coğrafyada b
R alayı olduğund
Gene kafa göz dalmış aslanlar. Açıkcası ilk başlarda “noise’a fazla abanmışlar” düşüncesi gelmiyor değildi ama çok hızlı bir şekilde yok ettiler o düşüncemi.
İncelemeyi aşırı uykulu bir anımda yazmayı denedim. Başlarını yazdım ama bir yerden sonra film kopmuş. Şöyle bir ifade vardı sonunda, ertesi sabah uyanınca bu ne lan dedim, silip düzgün tamamladım.
Ancak FULL OF HELL’i FULL OF HELL yapan, bu coğrafyada b
R alayı olduğund
K
11.10.2021
@Ahmet Saraçoğlu, emeğe saygı! \m/
Gene kafa göz dalmış aslanlar. Açıkcası ilk başlarda “noise’a fazla abanmışlar” düşüncesi gelmiyor değildi ama çok hızlı bir şekilde yok ettiler o düşüncemi.