DARKTHRONE’u yorumlamanın bir noktadan sonra belirli açılardan kolaylaştığını, belirli açılardan zorlaştığını düşünüyorum.
Kolaylaşmasının sebebi grubun kafasına göre takılması ve derinlemesine analiz edilecek bir şeyler sunmaktan bilerek kaçınır bir tavır benimsemesi sonucunda albümlerin “ilk dinlemede anla ve sevip sevmediğine karar ver, yoluna devam et” noktasında olması. Black metal tarihinin en önemli sayfalarından bazılarını yazdıktan sonra yıllar içerisinde bambaşka yollara sapan, anayoldan çıkarak tali yollara, köy yollarına giren DARKTHRONE; bir yerden sonra asfalt yolu olduğu gibi yok sayıp sadece istediği doğrultuda gitmeye başladı. Sağa gitmek istiyor ama yol düz mü devam ediyor? DARKTHRONE yoldan çıkıp tarlaya giriyor, gitmek istediği yere doğru ilerliyordu. Varacağı yere ulaşmak için çamurlardan, eciş bücüş yollardan mı gitmesi gerekiyor? Hiç acımadan, sürüş keyfini umursamadan langır lungur gidiyordu. Araba boka batıyor, haşat oluyor, servis ışığı yanıyordu ama DARKTHRONE çoktan gideceği yere varmış, kaputa oturmuş birasını yudumluyordu.
DARKTHRONE’dan bahsetmenin zorlaşmasının sebebi ise daha geniş çerçevede ele alınması gereken bir konu. Tıpkı DARKTHRONE’un ve müziğinin aşırı öznel bir hâl alması gibi, karşı tarafta yani dinleyicide de bu tarz yansımalar gözleniyordu.
“Oooo DARKTHRONE abi ya, babalar yine ders veriyor!”, “Abi adamlar ne yapsa yakışıyor”, “DARKTHRONE, DARKTHRONE metal yapıyor” gibi söylemler; normalde sadece black metal dinleyen insanların sırf DARKTHRONE yaptı diye black metalden epey uzakta duran şarkıları bile beğenmesi gibi çeşitli durumlar çıkıyordu karşımıza. Adamların zamanında yaptıkları işlerle tüm metal tarihi içerisinde kendi türüne en çok katkıda bulunan gruplardan biri olması dolayısıyla, DARKTHRONE pek çokları için “yanlış yapamaz” yahut “başkası yapsa yanlış görülecek şeyleri yapıp takdir görme hakkına sahip” grup gibi garip bir konuma yükselmişti.
İlk perspektiften bakıyorsanız, yani DARKTHRONE’u yaptıkları ya da yapmadıkları fark etmeksizin seviyorsanız sizin için bir sorun yok. “Fenriz baba, Nocturno Culto reyiz” diye diye gayet mutlu bir hayat sürebilir ve az sonra bahsedeceğim yeni albüm “Eternal Hails……”ı da günahıyla sevabıyla sevebilirsiniz. Hatta bir başkası yapsa 3 sevecekken DARKTHRONE yaptığı için 8-9 da sevebilirsiniz.
Lakin diğer her grubu olduğu gibi de DARKTHRONE’u da kanıksadığınızı ve artık bu ”babalar” muhabbetinin müzikal anlamda sizi kesmediğini düşünüyorsanız, işte o sıkıntıları bu albümle birlikte biraz daha derinlemesine yaşayabilirsiniz diye düşünüyorum.
Bunun sebebi, DARKTHRONE’un bu albümde olayı neredeyse tamamen doom metal eksenine oturtması ve bu tarzı sevmeyen dinleyiciler için DARKTHRONE nostaljisinin de artık durumu kurtarmayacak olması. Neden? Çünkü artık DARKTHRONE’un günümüzde yaptığı şeyin de hasını yapan; 70’lerin doom/heavy metalini, 80’lerin doom/heavy metalini gayet üst düzeyde sunan yeni nesil gruplar var. Dolayısıyla DARKTHRONE’u sadece DARKTHRONE olduğu için sevmeyenler açısından DARKTHRONE müziğinin rekabete girmesi gereken bir dolu yeni ve güçlü rakip var. DARKTHRONE yeni albümünde farklı karakterde retro bir şey mi deniyor? O denenen şeyi grup kimliği olarak benimsemiş, sadece ona odaklanmış gruplar, hatta yeni ve iştahlı gruplar var. DARKTHRONE olayın prodüksiyon kısmını umursamıyor ve bilinçli olarak leş bir kayıt mı yapıyor? Bugün bir grup içinde 1.500 farklı preset bulunan “Leş sound” klasöründen, bu işi daha klas şekilde sunacak daha çekici bir prodüksiyonla karşımıza çıkabiliyor. Bu yüzden de DARKTHRONE’un yaptığı şeyin gerçek değeri ile nostaljik temellere ve hayran sadakatine dayanan değeri arasında göreceli bir terazi ortaya çıkıyor.
Esasında tüm bu tartışmaların sebebi, DARKTHRONE dendiğinde metal dinleyicilerinin aklına hâlâ o siyah beyaz kapaklı üç albümün geliyor olması ve aradan geçen bunca yıla rağmen grubu black metal pusulasında değerlendiriyor olmamız. “Bu sefer de şu türde yapmışlar. Ben normalde bu türü hiç sevmem, prodüksiyon da yarrak gibi ama Fenriz adamdır, Nocturno Culto adamın hammaddesidir valla mükemmel albüm” veya “şu şarkıda black metal karakteri var sanki azıcık, inanırsak olur gibi… DARKTHRONE BE!!!” gibi ifadelerle yıllardır DARKTHRONE’un nostaljik/retrospektif mirasını canlı tutmak için bir savaş veriyoruz adeta. Adamlar çoktan salmış gidiyorlar, bizse zihnimizdeki DARKTHRONE imgesini salamıyoruz. Misal bir OPETH olsa, adamların geçmişi belli şimdisi belli. Net bir çizgi çekilmiş ve yola başka bir grup olarak devam ediliyor. Ama DARKTHRONE daima pis, çirkin, leş ve umursamaz olduğundan insanlar ister istemez geçmişinden kopamıyor.
Bu düşünceler eşliğinde çok farklı yorumlar aldığına rastladığım ve alacağına emin olduğum “Eternal Hail…..” ya da “Hate Cloak”un 7.25’inde de dendiği gibi “İtörnıl, heeeeeeeeeeeeyyyyllllzzzz…”, DARKTHRONE’un BLACK SABBATH’la, SAINT VITUS’la, TROUBLE’la kucaklaştığı ve tam anlamıyla doom metal ile black/speed arasında gidip geldiği bir çalışma. Gitar tonunun kırçıllılığından tutun da TROUBLE’ın ilk dönemlerini anımsatan patlamalı trampet ve genel davul tonuna dek albümde bir doom metal güzellemesi olduğu ortada. Bu yüzden de tremolo gitarlardan ziyade rif odaklı bir şeyle karşılaşıyoruz ve bunu da ta 70’lerden 90’lara kadar olan dönemi kapsayacak bir skalada gözlemliyoruz. “Hate Cloak”un 25. saniyesinde giren rifte aklı 1970’e, “N.I.B.”ye giden ve “Ozzy şimdi ‘Some people say my love cannot be true’ diye girecek” diye düşünen tek ben değilimdir herhalde. Dahası, doom metali epik bir düzlemde ele almak adına, grup Fenriz’in de demeçlerinde ifade ettiği gibi URIAH HEEP ve METALLICA’nın uzun şarkı yazma geleneğinden referans alarak bestelemiş albümdeki sayıca az, sürece uzun şarkıları.
Kendi adıma konuşursam ben albümü sevdim. Misal bir “Arctic Thunder”ı enerjisi ve daha dinamik olması nedeniyle daha çok sevmiştim, ama “Eternal Hails……” da başarılı bir çalışma diye düşünüyorum. Şarkılar arasından özellikle açılışı yapan “His Master’s Voice”, ilk single “Hate Cloak” favorimken, kapanıştaki “Lost Arcane City of Uppakra”nın son 4 dakikasında ise DARKTHRONE’dan duymadığımız türde bir atmosfer ve fikir zenginliğiyle karşılaşıyoruz. Bu 4 dakika bence albümün en özel anlarından biri, iyi ki yapmışlar böyle bir şeyi.
Prodüksiyon konusunda DARKTHRONE’un ne kadar eleştirilebilir olduğu epey muallak bir konu ancak bu albümdeki gitar kaydında daha önceki DARKTHRONE albümlerinde rastlamadığım bir sorun mevcut. Başkası fark etti mi bilmem ama özellikle palm mute yapılan yerlerde gitar epey patlıyor ve basla güç birliği yaparak kulağımıza minik yumruklar atıyor. Dinlerken azıcık da olsa irite olduğum tek nokta bu diyebilirim.
Albüm adının sonundaki altı nokta ile BATHORY’nin “The Return……”üne selam çaktığını yemin edebileceğim ama kanıtlayamayacağım “Eternal Hails……”, metal tarihinin en bukalemunsu gruplarından biri olan DARKTHRONE’un yine başarılı bir çalışması. Diskografide nerede durur, kendisinden önceki albümün ilerisinde mi gerisinde mi bunlar hep göreceli konular. Albüme 4 verene de neden diye sormam 10 verene de çok vermişsin demem. Ben albümü bayağı sevdiğimden bu notu veriyorum, fazla diyen de az olmuş diyen de kendince haklıdır. Zira önemli olan not mot değil, hayatımızda hâlâ DARKTHRONE diye bir şeyin olması ve daha epey bir süre hayatımızda olmayı sürdürecek gibi durması. Bu beni mutlu ediyor.
Trouble, Candlemass zaten sevdiğim gruplardır; çok iyi denk geldi diyebilirim kendi adıma bu albüm. Sanki rüyamda adamlara telepati yöntemi ile daha önce tarif etmişim de onu dinliyorum.
çıktığından beri albümü iki kere döndüremedim bile. aşırı derecede yavan ve vasat bir iş olarak görüyorum. sadece DARKTHRONE’un kendi ekseninde de değil genel anlamda müzik çok bayağı.
kendi kişisel fikrim: isminde DARKTHRONE olmasa kimse dönüp bakmaz bile. ne albümün kendisine ne de herhangi bir şarkısına. belki albüm kapağının cazibesine kapılan olur o da son yıllarda çıkan en iyi DARKTHRONE kapaklarından birisi olduğu içindir. görsel cidden başarılı, o ayrı.
Arctic Thunder’dan beri üstüne koyamadılar bence. Old Star yine fena bir albüm değildi ama tatmin de etmedi beni. bu albümü ise kendi nezdimde dinlenemez buluyorum.
yaptıkları şey eskilere öykünmek, kendi yorumlarını katmak vs. ne olduğu beni de pek ilgilendirmiyor açıkçası. çünkü ben ortaya konan işe bakıyorum ve gerçekten albümü rezalet ötesi buluyorum.
biraz fazla gömdüm ama hakkını da yemek istemiyorum. albümün içerisinde arada-sonlarda bazı güzel mental anlarda yok değil. örnek olarak 05:38′den itibaren Lost Arcane City Of Uppakra. DARKTHRONE için farklılık açısından olumlu buluyorum bu gibi özel anları.
Daha önce de yazmıştım: Bu albümde “83-86 döneminde Celtic Frost’un, Candlemass’ın falan yerinde biz olsak Venom ile Sabbath’ı nasıl sentezlerdik” sorusuna yanıt aramışlar gibi. Direkt post-Venom döneminin müziği. O müziği bugünün şartlarında icra etmeye falan değil, direkt o zaman dilimine ışınlanmaya çalışmış elemanlar! İşin kötü tarafı, o dönemin standartlarına göre bile vasat bir albüm ortaya çıkmış. Yine de ben Old Star’dan çok daha fazla beğendim.
6/10
Hate Cloak yayınlandığında baya sevmiştim. Haliyle baya beklentim de artmıştı bu albüme karşı. Şu ana kadar birçok kez dinledim, bu beklenti artışı sebebiyle mi oldu bileniyorum ama 7′den fazlası değil benim için. Albümün içinden bir şarkı çekip çıkarınca keyifli gelebiliyor ama tamamını tekrar dinleme isteği şu an kayboldu.
Çok beğendim ben… İşin tuhaf tarafı belki birkaç hafta önce veya birkaç hafta sonra dinlemiş olsam bu kadar beğenmeyebilirdim. Öyle bir tuhaf albüm işte:))
Olayı Darkthrone’nun diskografisini ele alarak değerlendirirsek albüm 3/10 eder, diskogu işin içine katmadan sadece Darkthrone bakış açısıyla bakarsak 10/10 eder. Ben bir miktar kararsızım lakin albüm tek başına güzel bir yapıt olmuş.
@mahakali albüm içinden tek şarkı çıkarınca daha zevkli olabiliyor demiş, buna katılıyorum.
Tıpkı Soen’in albümü gibi bu da insanları ikiye ayırıyor. Ben albümü sene sonu anacak olanlar tarafındayım ama bu sene çıkan diğer albümler karşısında biraz zayıf kaldığını da söylemem gerek.
Ahmet abinin her dediğine katılıyorum. Albüm gayet güzel ve farklı bir şey olmuş. Beğenmeyen de haklı beğenen de.
albümü 1 kere bile dinleyemedim sevmedim, zaten doom olaylarına ayar oluyorum
daha önce de paylaşmıştım arkadaşlar Fenriz’in kendi oluşturduğu playlist, sürekli yeni şarkı ekliyor, gerçekten bir true metal külliyatı, abartısız söylüyorum 40 tane falan süper grup keşfettim bu playlist sayesinde,her gün kpss ye çalışır gibi 10-15 şarkı dinliyorum burdan, müzik zevkimi değiştirdi resmen, takip edin, dinleyin
Kritiği bir daha okudum da notun 6 ya da 6.5 olması gerekiyor.
Not önemli değil denmiş, bence önemli. Çünkü bol kepçeden 6,6.5 kalibresinde gördüğünüz bir albüme 8 verince, okuyucu için bir süre sonra notun hükmü kalmaz.
Son bir kaç Darkthrone albümü bana albümdense “rehearsal” hissi veriyor. Yani, ortada bir hazırlanış, şu melodiyi burada kullanalım, şurada şunu yapalım olayları olmadan sanki Fenriz/Culto kendileri için takılıyormuş da birileri de çaldıklarını kaydetmiş hissi var. Cidden bu albümü başka bir grup yapsa 3-5 kişi dışında hiç kimsedinlemeye tenezzül bile etmez ama logo Darkthrone logosu olunca işler değişiyor.
Çarşamba günü evinin bodrumunda baya klas bi davul seti olan arkadaşım beni misafir etti. 1 şişe monkey alıp gittim, sohbet muhabbet klasik. Ikişer kadeh attıktan sonra, o hatunu ile görüntülü konuşma faslına geçince bende taktım kulaklığı oturdum setin başına. Paslandığımı düşünürken tüm albümü baştan sona neredeyse eksiksiz çaldım. Müthiş keyifli. Kapanışı ise djevel son albümünün 5. parçası ile yaptım(paslamamışım, anladım). Onda da baya iyiydim. Bazen düşünüyorum da, yanlış zaman ve mekanda yaşıyorum. Hayat işte…
Çok güzel bir kritik olmuş. Darkthrone’a aşırı punk dönemi dışında ilk perspektiften baktığım için albümü sevdim. Benden de bir 7.5 çalışır.
07.07.2021
@deadhouse, sağ olasın.
Orklar dostlarımız,
Uruk-Hai’lar yoldaşımız,
Saruman’dır başkanımız ,
İsengard’lıyız Hüloooohhğğğ
Trouble, Candlemass zaten sevdiğim gruplardır; çok iyi denk geldi diyebilirim kendi adıma bu albüm. Sanki rüyamda adamlara telepati yöntemi ile daha önce tarif etmişim de onu dinliyorum.
total death sonrası en iyi albüm olduğunu düşünüyorum.
Kapağın güzelliğine bak
çıktığından beri albümü iki kere döndüremedim bile. aşırı derecede yavan ve vasat bir iş olarak görüyorum. sadece DARKTHRONE’un kendi ekseninde de değil genel anlamda müzik çok bayağı.
kendi kişisel fikrim: isminde DARKTHRONE olmasa kimse dönüp bakmaz bile. ne albümün kendisine ne de herhangi bir şarkısına. belki albüm kapağının cazibesine kapılan olur o da son yıllarda çıkan en iyi DARKTHRONE kapaklarından birisi olduğu içindir. görsel cidden başarılı, o ayrı.
Arctic Thunder’dan beri üstüne koyamadılar bence. Old Star yine fena bir albüm değildi ama tatmin de etmedi beni. bu albümü ise kendi nezdimde dinlenemez buluyorum.
yaptıkları şey eskilere öykünmek, kendi yorumlarını katmak vs. ne olduğu beni de pek ilgilendirmiyor açıkçası. çünkü ben ortaya konan işe bakıyorum ve gerçekten albümü rezalet ötesi buluyorum.
biraz fazla gömdüm ama hakkını da yemek istemiyorum. albümün içerisinde arada-sonlarda bazı güzel mental anlarda yok değil. örnek olarak 05:38′den itibaren Lost Arcane City Of Uppakra. DARKTHRONE için farklılık açısından olumlu buluyorum bu gibi özel anları.
Daha önce de yazmıştım: Bu albümde “83-86 döneminde Celtic Frost’un, Candlemass’ın falan yerinde biz olsak Venom ile Sabbath’ı nasıl sentezlerdik” sorusuna yanıt aramışlar gibi. Direkt post-Venom döneminin müziği. O müziği bugünün şartlarında icra etmeye falan değil, direkt o zaman dilimine ışınlanmaya çalışmış elemanlar! İşin kötü tarafı, o dönemin standartlarına göre bile vasat bir albüm ortaya çıkmış. Yine de ben Old Star’dan çok daha fazla beğendim.
6/10
Mis gibi albüm. Beklentimi karşıladı benim. Darkthrone candır can!
Fenriz başkan Fenerbahçe şampiyon. 7/10′dan fazlasını veremiyorum maalesef.
02.07.2021
@enemyofgod, inan fenriz takımın başına gelse ilk 2 ye oynatır :D
03.07.2021
@aikawarazu, var bir hayalimiz.
03.07.2021
@enemyofgod, Fenriz dededen Beşiktaşlı
Bu senenin hayal kırıklığı yaşatan albümü.
İlerde bir başyapıt bir klasik olarak kabul edilecek. Kusursuz. Gerçek değeri çok sonradan anlaşılacak.
Hate Cloak yayınlandığında baya sevmiştim. Haliyle baya beklentim de artmıştı bu albüme karşı. Şu ana kadar birçok kez dinledim, bu beklenti artışı sebebiyle mi oldu bileniyorum ama 7′den fazlası değil benim için. Albümün içinden bir şarkı çekip çıkarınca keyifli gelebiliyor ama tamamını tekrar dinleme isteği şu an kayboldu.
Darkthrone’un Puritan metal yolculuğu devam ediyor, son 30 yılı boş verip metale sıfırdan başladılar.
03.07.2021
@şeyh hulud, puritan metal ne ya, cidden görünce baya da bakındım sağa sola ama anlamadım
04.07.2021
@Ş. Yıldırım, metal müziğin ilk yıllarındaki en saf haline ulaşmayı hedefleyen bir mezhep.
Çok beğendim ben… İşin tuhaf tarafı belki birkaç hafta önce veya birkaç hafta sonra dinlemiş olsam bu kadar beğenmeyebilirdim. Öyle bir tuhaf albüm işte:))
Olayı Darkthrone’nun diskografisini ele alarak değerlendirirsek albüm 3/10 eder, diskogu işin içine katmadan sadece Darkthrone bakış açısıyla bakarsak 10/10 eder. Ben bir miktar kararsızım lakin albüm tek başına güzel bir yapıt olmuş.
@mahakali albüm içinden tek şarkı çıkarınca daha zevkli olabiliyor demiş, buna katılıyorum.
Tıpkı Soen’in albümü gibi bu da insanları ikiye ayırıyor. Ben albümü sene sonu anacak olanlar tarafındayım ama bu sene çıkan diğer albümler karşısında biraz zayıf kaldığını da söylemem gerek.
Ahmet abinin her dediğine katılıyorum. Albüm gayet güzel ve farklı bir şey olmuş. Beğenmeyen de haklı beğenen de.
7.5 ile 8 arasında bir yerlerde puanlanabilir.
albümü 1 kere bile dinleyemedim sevmedim, zaten doom olaylarına ayar oluyorum
daha önce de paylaşmıştım arkadaşlar Fenriz’in kendi oluşturduğu playlist, sürekli yeni şarkı ekliyor, gerçekten bir true metal külliyatı, abartısız söylüyorum 40 tane falan süper grup keşfettim bu playlist sayesinde,her gün kpss ye çalışır gibi 10-15 şarkı dinliyorum burdan, müzik zevkimi değiştirdi resmen, takip edin, dinleyin
https://open.spotify.com/playlist/0p7s3xLmHgCXocWIKWqTQv
harika bi yazı olmuş.
“Adamlar çoktan salmış gidiyorlar, bizse zihnimizdeki DARKTHRONE imgesini salamıyoruz.”
evet durum tam da bu ve artık birilerinin bunu yazması gerekiyordu.
07.07.2021
@Evrim Eren, teşekkürler.
Kritiği bir daha okudum da notun 6 ya da 6.5 olması gerekiyor.
Not önemli değil denmiş, bence önemli. Çünkü bol kepçeden 6,6.5 kalibresinde gördüğünüz bir albüme 8 verince, okuyucu için bir süre sonra notun hükmü kalmaz.
08.07.2021
@deadhouse, “gerekiyor” derken? 6 kalibresinde gördüğümü nerede söylemişim hatırlayamadım.
08.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Yazının genelindeki hava albümün o seviyede olduğu yönünde. 8 verilecek bir değerlendirme yazısı değil diye düşünüyorum.
08.07.2021
@deadhouse, “Ben albümü bayağı sevdiğimden” dediğim için bu notu verdim. Yazının genelinde soğukkanlı bir hava vermiş olabilirim.
08.07.2021
@Ahmet Saraçoğlu, baya sevdiğini söylemişsin 5 vermen gerekirdi.
Son bir kaç Darkthrone albümü bana albümdense “rehearsal” hissi veriyor. Yani, ortada bir hazırlanış, şu melodiyi burada kullanalım, şurada şunu yapalım olayları olmadan sanki Fenriz/Culto kendileri için takılıyormuş da birileri de çaldıklarını kaydetmiş hissi var. Cidden bu albümü başka bir grup yapsa 3-5 kişi dışında hiç kimsedinlemeye tenezzül bile etmez ama logo Darkthrone logosu olunca işler değişiyor.
Çarşamba günü evinin bodrumunda baya klas bi davul seti olan arkadaşım beni misafir etti. 1 şişe monkey alıp gittim, sohbet muhabbet klasik. Ikişer kadeh attıktan sonra, o hatunu ile görüntülü konuşma faslına geçince bende taktım kulaklığı oturdum setin başına. Paslandığımı düşünürken tüm albümü baştan sona neredeyse eksiksiz çaldım. Müthiş keyifli. Kapanışı ise djevel son albümünün 5. parçası ile yaptım(paslamamışım, anladım). Onda da baya iyiydim. Bazen düşünüyorum da, yanlış zaman ve mekanda yaşıyorum. Hayat işte…
O L D S C H O O L. 8,5/10.
Hayatında her yaptığına kefil olacağım nadir gruplardan biri Darkthrone. Zerre şaşırtmıyorlar.
Harika bir albüm.
Darkthrone’un son yıllarda yaptığı en iyi iş bence.